12-Ceza

10K 1K 145
                                    

Nazlı çiftliğin kapısından girdiğinde kendisini karşılayan güvenliğin sorgulayan gözlerini görmezden gelerek odasına çıktı. Yalnız kalmaya, az önce yaşadığı yüzleşmeyi atlatmaya ihtiyacı vardı. Kimseye güvenememe durumu gerçekten çok yıpratıcıydı. Üstünü değiştirirken kısıldığı kapandan kurtulmak için kafasındaki planları bir an evvel uygulama kararı aldı. Polise en azından şu noktada güvenip yardım isteyemezdi. Ama eli yeterince güçlü olursa, babasının bağlantılarını öğrenebilirse, edindiği bilgiler doğrultusunda adım atabilirdi. İçinden keşke Hasan ağabey burada olsaydı, yıllarca yanımda olduğunu sanırken bir hain çıkmasaydı diye geçirdi. Fakat böyle düşünceleri zihninden uzaklaştırmak zorundaydı. Keşkeler hiçbir şeyi düzeltmediği gibi insanı mutsuzluğa sürükleyip geleceğini de karartıyordu.

Kafasını toplayıp odasında geçirdiği bir saatin ardından üstünde eşofmanlarıyla merdivenlerden indiğinde karşısında Rasim'i görünce hiç şaşırmadı. Mustafa'nın sadık adamı elbette onun evden kaçtığını duyduğu an buraya gelip bizzat nöbeti devralmak istemiş olmalıydı.

"Nazlı Hanım, evden çocuklara haber vermeden ayrılmışsınız. Bir sorun mu var efendim?"

"Hayır, her şey yolunda Rasim. Maaşını ödediğim adamların ne zaman peşimde dolaşacağına ne zaman beni değil evi bekleyeceğine ben karar verebilirim diye düşündüm."

"Bu sizin güvenliğiniz için alınmış bir önlem efendim. Üstelik sizi çıkarken de gören olmamış."

"Davulla, zurnayla mı duyurmam gerekiyordu? Başbakan bu kadar korunuyor mudur acaba?"

Polis ayrı Mustafa'nın adamları ayrı, resmen tüm ülke seferber oldu benim için diye düşündü. Ancak ne hikmetse bu seferberlik Nazlı'nın aleyhine çalışıyordu.

"Rasim sen benden hesap sormayı bırak da muhasebeden birilerini yolla bana. Son bir yılın gelir gider tablosunu ve hâlâ devam etmekte olan tüm iş sözleşmelerimizi görmek istiyorum. Resmi olmayanlar da dahil buna. Kimlerle muhatabız, kimlerle bu zamana dek aynı masaya oturup iş yapmışız göreceğim. Yarın sabah da şirkete gideceğim. Haberiniz olsun şimdiden de sonra güvenliğinizi sağlamak için yeterince önlem alamadık falan demeyin."

Gömleğinin kollarını katlayarak salona giren Mustafa Nazlı'nın talimatlarını duymuş olduğu her halinden belli olan bir yüz ifadesiyle genç kıza gülümsedi.

"Nazlı Hanım bugün biraz huzursuz ve aksi anladığım kadarıyla Rasim. Sen bizi yalnız bırak lütfen."

Mustafa'nın günün bu saatinde eve dönmesinin sebebini anlamak için Nazlı'nın kahin olmasına gerek yoktu. Derin bir nefes alarak kendisini gelecek olan tartışmaya hazırladı.

"Hoşgeldin Mustafa, bu erken gelişinin sebebi olarak kendimi görmeliyim herhalde."

"Biraz öyle oldu evet. Sanırım seni evde yalnız bırakamayacağım artık. Hemen canın sıkılıp kendini arkamdan dışarı attığına göre."

"Hayırdır, yoksa sokağa çıkma yasağı mı ilan etmiştin? Normal insanlar günün her saati evde oturmazlar zaten Mustafa."

Mustafa dişleri gözükecek şekilde gülerek Nazlı'ya doğru birkaç adım daha attı ve tam karşısında dikilip gözlerinin içine bakarak konuştu.

"Kendine normal diyerek haksızlık etme sevgilim, sen çok özel bir kızsın."

"Neyi tartıştığımızı anlamadım."

"Bence çok güzel anladın ama hâlâ ısrarla salak taklidi yapıyorsun. Dilediğin gibi at koşturabilmek için seni küçümsememi istiyorsun. Ama anlamadığım bir şey var. Ben sana ne yaptım da beni kandırmak için bu kadar uğraşıyorsun? Evden çıkmak istiyorsan adamlara söylersin. Seni dilediğin yere götürürler. Şirket dosyalarını incelemek, çalışmak istiyorsan gelir çalışırsın. Fakat senin derdin arkamdan iş çevirmek. Olur da bir açığımı bulursan bana kapıyı gösterip hayatından def etmek. Belki de tüm suçlamaları üstüme yıkıp beni günah keçisi ilan etmek istiyorsun. Sonra kendini aklayıp dilediğin hayatı yaşayacaksın."

TUZAK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin