16. BÖLÜM: TATİL

888 85 8
                                    

"Ne yaptığını gördün mü?!" sesim boş tuvalette yankılanırken öfkem elle tutulurdu.

Ağır bir küfür mırıldanan Eylül elindeki kuru peçeteyle yüzümdeki su damlacıklarını kuruladı.

"Pişkin gibi birde dokundu. Pezevenk!" ağzımda yabancı bir söz gibi şekillenen küfürler duvarlara çarpmaya devam ederken tuvaletin kapısı açıldı.

İçeri en az benim kadar öfkeli giren Elisya'yı görünce derin bir nefes almak için zorladım kendimi.

Bana su katılmaz bir nefretle bakıp ellerini sesli bir şekilde çırparark alkışladı.

"Güzel oynadın. Az kalsın ben de inanacaktım." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Ne saçmalıyorsun sen?!"

Sorumu cevaplamadan "Amacın ne?" diye sordu.

"Dilini yutsan fena olmaz hani." dediğimde sinsice güldü.

"Gerçekleri söylediğim için mi?"

"Kendini bilmez sözler edip beni sinirlendirdiğin için."

Çirkin bir kahkaha atarken savrulan sarı saçlarını eliyle toparladı. Eylül kadar parlak olmasa da uzun ve gür saçları vardı.

"Asıl amacını biliyorum." dedi kalçasını duvara yaslayarak. "Derdin benimle değil mi?"

Sözleri ile alaycı bir kahkaha patlatırken gözlerinde bir ateş çakması olmuştu.

"Etrafımdaki insanlara, sevgilime ve sevdiğim adama göz koyman hiç hoş değil. Masum bir peri rolüne herkesi inandırabilirsin, ben hariç!"

Ne sanıyordu bu kendini? Neden kendini olayların özüne çekiyordu? Garip bir hayal gücü vardı. Garip ve iğrenç.

Ben ona alaycı bir sırıtışla bakarken benim sınır çizgimi silip süpüren o sözler döküldü zehirli dilinden.

"Git ve küçük orospu rolünü başkalarına kes. Bu sular senin kirini kaldıramaz!"

Hemen yanıbaşımda, duvara monteli sabunluğu uzanıp ilahi bir güç ile yerinden sökerken herşey ağır çekimde gibiydi ama benim elimdeki sabunluğu Elisya'nın yüzüne fırlatıp burnunu kırmam bir kaç saniye sürmüştü.

Nasıl yaptım bilmiyorum ama bir şekilde olmuştu işte. Sabunluğu yerinden çıkarmış ve pembe sabunun  Elisya'nın yüzüne bocalayacak kadar serr bir şekilde fırlatmıştım. Acı dolu çığlığı duvarları inletirken Eylül şaşkın şaşkın bana bakıyordu.

O sırada kapı duvara çarpacak bir güçle açıldı ve içeri Eymen girdi. Piç kurusu her delikten çıkar olmuştu!

Manzaraya bir süre bakıp neler olduğunu anlayınca bana delirmişim gibi bakarak Elisya'ya yöneldi.

Burnunu sıkı sıkı tutan Elisya'nın yüzündeki pembe sıvı kanın kırmızı rengiyle karışmıştı. Eymen müdahale etmek isteyince Elisya'da daha çok bağırmaya başlamış "Dur, yapma!" diye çığlık atmıştı.

Eylül'ün titreyen eli koluma yapıştı ve beni tuvaletten  çıkarmak üzere çekiştirdi. Ancak kurtulamayacağımı o da biliyordu. Şimdiden tuvaletin kapısına doluşan kötü niyetli izleyiciler beni ele vermeden kendim gitmeliydim müdürü ziyarete.
🌙🌙🌙🌙

Oturduğum deri sandalyeye iyice gömülürken annemin yıkılmış bakışlarının ağırlığı olabildiğine acı veriyordu.

Karşı koltukta oturmuş Elisya'nın gözleri hala yaşlıydı. Burnundaki sargı tüm yüzünü örtüyor gibiydi. Dudaklarını alttan bakmadığınız sürece tamamen göremezdiniz.

"Uzaklaştırma cezası mı? Bu kız benim kızımın burnunu kırdı!"

Elisya'nın annesinin sözleri ile boynu bükülen annemi görünce kendimden nefret ettim.

"Sizi anlıyorum tabii ki. Ancak bu kız diye bahsettiğiniz öğrencinin son yılı bu yıl. Daha ağır bir ceza verirsek bu siciline işler ve geleceği kararır. Daha fazlası zalimlik olur." Müdürün sabırlı konuşması tedirginliğimi gömmese de rahatlatıyordu.

"En azından okulunu değiştirin." Duyduklarım ile eğdiğim başımı kaldırdım ve Elisya'nın zalim annesine baktım. "Böyle bir olayın tekrarlanmamasının garantisini kimse veremez. En iyisi bu." dedi kadın.

Annemde başını kaldırmıştı ancak o müdüre bakıyordu.

Masasının arkasında sıkıntıyla burun kemerini sıkan adamcağız ne diyeceğini şaşırmış gibi görünüyordu.

"Sınav haftasına çok az kaldı. Dönemin ortasında böyle birşey yapmak imkansız. Ben inanıyorum ki Iraz dersini aldı ve bir daha böyle birşey yapmaz."

Başımı aşağı yukarı sallarken, gururu Elisya'dan özür dileyerek kenara ittiğimden hiçbir şey umrumda olmamıştı.

"Benim kızım varsayımlarınız yüzünden tehlikede olamaz!" Kadının sesi yükseldiğinde annem öfkeyle yan dönüp kadına baktı.

"Bakın Hanımefendi! Benim kızım gangstar değil, sizin kızını boş zamanlarda dövsün. Eğer ben, kızım böyle birşey yaptığında ona kızıyorsam, siz de kızınıza dili konusunda terbiye vererek iyi bir ebeveynlik yapabilirsiniz!"

Onu ilk defa böyle görüyordum. Vahşi güzelliği ve zarifliği hala olduğu gibi duruyordu. Cidden nasıl olurda ben onun kızı olabilirdim?

Kadın annemin sözleri üzerine bozguna uğrarken araya müdür girdi ve konuyu kapatacak sözleri söyledi.

"İnci Hanım haklı. Lütfen daha fazla irdelemeyin. Ben okul müdürü olarak gereken cezayı öğrencime verdim. Siz sadece kızınızın sağlığı için uğraşın."
🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙

"Kızgın mısın bana?" diye sordum çekinerek.

Annemin mavi gözleri harika bir gülüşle kısıldığında donup kaldım.

"Kızı ben de pek sevmedim.  Ben bile annesinin orada burnunu bir daha eski haline getirilmeyecek şekilde kırmak istediysem elbet senin dd bunu yapmak için haklı sebeplerin vardır."

"Sen... Ciddi misin?"

Bana döndü ve gülümsemesini bozmadan "Hiç olmadığım kadar." dedi.

Coşkuyla ona sarılırken araba sürdüğünü unutmuştum.

"Dur... Kaza yapacağız." Kahkahalarının ve öpücüklerimin izin verdiği kadar beni durdururken o denli mutluydum ki.

"Diyorum ki... Kayak yapmaya gidelim." sözleriyle ona döndüm. Gözlerim ardına kadar açılmıştı.

"Yedi günlük tatili hakederek kazandın ve Uludağ bu tatil için gerçekten mükemmel bir mekan olacak."

Kendimi tutamayarak kahkaha patlattığımda annemin seside benimkine karıştı ve kaza yapmadan eve varmak tek önceliğimiz oldu.
🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙

DENİZ KABUĞU ~ Zehra Sağır

20.06.2017

DENİZ KABUĞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin