42. BÖLÜM: SESSİZ KAÇIŞ

696 61 1
                                    

Bazen tek çareniz gitmek olur. Arkanıza dahi bakmadan koşmak, herşeyden kaçmak. Kaçarken unutmak. Önümdeki resimlere bakarken aklımdan geçen düşünceler bunlardı.

Kumral saçları beline uzanan küçük bir kız çocuğunun fotoğrafını tutuyordum elimde. Bulut'un İnci'sini. Beni tutuyordum, hayatımın avuçlarımdan henüz alındığı bir anı tutuyordum. Ama göz yaşlarımı tutamıyordum. Bunca yıl anne diye seslendiğim kadına bakamıyordum. Aslında çok küçükken yetim kaldığımı düşünemiyordum.

Elimdekini bırakıp başka bir fotoğrafı elime aldım. Ardına kadar açtığım ürkek mavi gözlerimle objektife baktığım bu fotoğrafta ilgimi çeken dudaklarımdaki hafif tebessümdü. Bakışlarım derinleşti ve ben gözlerimdeki o derin hüzünde kayboldum. Eymen Karabulut'un saplantılı küçüğü. Öyle diyorlardı İnci için.

Daha fazla dayanamayarak ayağa kalktım. Benim her hareketimi temkinli bir bakışla izleyen annemde benimle birlikte ayaklandığında ona baktım. Annem değildi. Tam anlamıyla bir yabancıydı.

"Ir-"

"Bana böyle seslenme!" Diye bağırdığımda başını sallayarak geriledi.

"Tamam haklısın, sana söylemeliydim..."

"Ben o hastanede sağlığımı geri kazandığımda söylemeliydin tüm hayatımı kaybettiğimi, yapabilir miydin? Senin geride bıraktığın birileri var, diyebilir miydin? Sen yoksun diye hayatı cehenneme çevrilen, her gün ölen birisi var, diyebilir miydin?" Başımı iki yana sallayarak hırsla devam ettim. "Diyemezdin. Çünkü sen bencil bir kadınsın! Bunca yıl bana annelik yaptı demeyeceğim kadar bencilsin sen!"

Onu orada, gözleri dolmuş bir halde bıraktım. Merdivenlere doğru yürürken adeta herşey yabancı geliyordu gözüme. Her zaman odam diyerek girdiğim yer bambaşka ve yabancıydı kendime. Dediğim gibi, bazen tek çareniz ardınıza bakmadan kaçmak olurdu.

Eğer sizde aslında yıllar önce fiilen öldüğünüzü ve başka bir kimlikle nefes aldığınızı öğrenmiş olsaydınız, sizde benim yaptığımı yapardınız. Sizde valizini topluyor oluyordunuz. Ve sizde Bulut'unuzdan uzaklaşmak zorunda kalırdınız. Sizde yeniden ölmeyi dilerdiniz.
💦💦💦💦💦

Başını titreyen elleri arasına almış kadın telaşının yarattığı yoğun hislerden dolayı saatlerdir öylece düşündüğünün farkında değildi. Sokak kapısının çalınması ile aldığı nefesler eşliğinde hareketlenen bedeni durdu. Tartışmadan dakikalar sonra elinde valizi ile evi terk eden kızının geri dönme olasılığını değerlendirdi. Düşük bir olasılıktı bu, biliyordu. Ancak bir umut ile kapıya doğru koştu.

Kapının ardındaki yüz kızına ait değildi. Mahvettiği bir diğer hayatın sahibine aitti. Eymen Karabulut'a aitti.

Bir süre sessiz kaldı Eymen. Canı hala yanıyordu. Bir yerlerde yitirdiği sesini bulması uzun sürse de, "O evde mi?" Diye sorabilmişti.

Acıyla burkulan yüreğinin karanlığı yüzüne yansıdı kadının. Gözleri doldu, sekteye uğradı. Bunu fark eden Eymen anlamıştı. Birşey olmuştu Iraz'a. Ayakta zor duran kadını umursamadan içeri girdi. Koridoru geçip, salona girdiğinde onu karşılayan dağınıklıkla durdu. Belki normal olsa dikkatini çekmezdi ancak, ayağının ucunda yerli yersiz dağılmış fotoğraflar normal değildi. Fotoğraftaki küçük kız normal değildi. Fotoğraftaki İnci normal değildi. Bu fotoğrafın bu evde olması normal değildi. Fotoğrafı almak için eğildiğinde fark etti ellerinin titrediğini. Gözlerine örtülen bulanık perdeyi yok etmek adına göz kapaklarını bir kaç kez indirdi.

Bu beş yaşında ondan koparılan İnci değildi. Saçları omuzlarının iki parmak aşağısında değil, belindeydi. Yanakları bir avucu doldurmazdı. Yüzünde yedi yaşına gelmiş, güzelliğinin farkında bir gülümseme vardı. Ve Iraz'a çok benziyordu. Fotoğraftan ayrılan bakışları salona henüz giren kadına döndü. O an hatırladı bu kadını nereden tanıdığını. Bu kadın ona İnci'nin ölü bedenini göstermeyen doktor kadındı. Onu zorla hastaneden çıkarttıran kadındı. Iraz'ın annesiydi.

"Iraz..." diye söze başlayacağı sırada kadın onu "İnci." diyerek düzeltti.

Ve aşık olduğu kadının ona verdiği kalbide kül oldu.

Kadının teninde yanan kalp, adamın teninde küle döndü.

Geride güçsüz bir adam kaldı.
🐚🐚🐚🐚

DENİZ KABUĞU ~ Zehra Sağır

01.12.2018

DENİZ KABUĞU Where stories live. Discover now