3.BÖLÜM: YAĞMUR

1.4K 192 20
                                    

Aynada kendi rezilliğinizi göresiniz diye önüne tutturulan direklere uzattığım ayağımın, düz durmasına yardımcı olmak için bacağımı kırma noktasına getiren dans hocasını acı dolu çığlığımla durdurabildim.

Gri eşofman takımına uyan kır saçlarını savurarak bana döndü ve başını iki yana salladı. Ardından beni orada, ecel teri döker halde bırakıp diğerlerine hitaben ellerini çırptı.

"Bu günlük bu kadar yeterli." Bakışlarını hala bıraktığı yerde duran bana çevirdi ve "Belli ki çok yoruldunuz." dedi iğneleyici bir tavırla.

Zor bela ayağımı indirip spor çantama doğru ilerledim. Duvarın dibine yerleştirilen minderlerin üzerine çöküp suyumu çıkarırken yanıma sarışın bir kız oturdu. Suyun kapağını açarken gözlerinin üzerimdeki ağırlığını hissetmemek mümkün değildi.

Bir kaç yudumun ardından su şişesini çantama attım. O sırada yanımdaki kızın naif sesi kulaklarımı doldurdu.

"Güzel çanta."

Ne diyeceğimi bilemez halde kıza döndüğümde sıcak mavilikler karşıladı beni. Kaşlarına değen kirpiklerinde rimel olmadığını doğallığından anlayabiliyordum. Düzgün burnuna eşlik eden dolgun dudaklarında tatlı bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

Kendimi zorlayarak onun kadar tatlı olmasa da gülümsedim ve gözüm yanındaki mor çantaya kaydı.

"Seninki de öyle." Cılız sesimi duyduğumda kendimi tokatlamak istedim. Neyim vardı böyle? Altı üstü çantamı beğenmişti!

"Sağ ol." dedi ve tam devam edeceği sırada yanına uzun boylu, kumral bir erkek yanaştı. Yanağına nazik bir öpücük kondurup elini tutarak onu ayağı kaldırdı. Kız son anda çantasını kaparken erkek "Gitme zamanı." dedi.

Sevgilisi, umarım yanlış anlamamışımdır, tarafından kapıya doğru çekiştirilirken son anda bana döndü ve yine o tatlı gülümsemelerinin birini takınarak "Sonra görüşürüz." dedi. Cevabımı beklemeden çıktılar.

Ardından bir kaç saniye bakınıp yerimden kalktım. Çantamı koluma takarken gözlerim duvar saatine kaydı. Dokuzu geçiyordu.

Vücudumdaki tüm kaslar sızlarken can çekişerek indim merdivenleri. Dışarı çıktığımda yağan yağmuru görünce yüzümde, tüm ağrılarıma karşın bir tebessüm oluştu. Yağmuru deniz kadar çok seviyordum. Ama en çok sevdiğim şey yağmur yağarken denize girmekti. Bunu genellikle annem izin vermediğinden çok bir deneyimim olmasa da ilkbahar yağmurlarında gizli saklı yapardım.

Çokta uzun olamayan yolu yürümeye karar verdim. Yirmi dakikalık yürüyüşün ardından sahilin önüne geldiğimde salıncakta onu gördüm. Bu gün erkenciydi sanki.

Hiç düşünmeden diğer tarafındaki salıncağa çöktüm. Yağmur üstümüze yağarken başımı arkaya atıp yağmurun yüzümü özgürce ıslatmasına izin verdim. Bu sırada onun bakışlarının yakıcılığı tenimde gezinmeye başlamıştı. Bir tarafım dönüp onu görmek için yanıp tutuşurken diğer yanım bu hoşuma giden büyüyü bozmak istemiyordu.

Ona bakmak isteyen yanıma takılmamak için aynı pozisyonda konuşmaya başladım.

"Annem son zamanlardaki halimi fark etmiş. Ve beni okuldan sonra kafamı dağıtmam için bir dans kursuna yazdırmış. Malum, okuldaki çok dost canlısı kızlarla kuramadığım ilişkiyi dans kursundaki kızlarla kurmamı bekliyor benden." bir anda gözlerimin önüne sarışın kız geldiğinde sanki bu beklentisini karşılayabilecekmiş gibi hissettim.

"Aslında çok da kötü değildi. Gün boyu yorulduğum için pek düşünmedim. Bir de..." anlatıp anlatmamak arasında kalırken kendi kendime 'Zaten bir sürü saçmalık anlattın, bunu mu anlatmama nezaketinde bulunacaksın?' diye söylendim içimden. Ardından devam ettim. "kurstan çıkmak üzereyken bir kızla sohbet olamayacak kadar bir diyalog geçti aramızda. Kısa bir iltifatın ardından gitti." Sustum, uzun bir süre sustum.

"Gülümsemesi çok tatlıydı biliyor musun? Üstelik çokta güzel bir kızdı. Mütevazı birine benziyordu. Benim aksime..." son cümleyi söylerken sesim kısılmış gözlerim aralanmıştı.

Yağmur damlaları gözlerime doluşurken içime doğan bir cesaret ile ona dönüp baktım. Başına örttüğü şapkadan dolayı gözlerini göremezken biçimli dudaklarında oluşan gerilmeyi gördüm. Dudaklarının hemen sağında küçük bir gamze belirginleşmişti. Gülümsüyordu.

Bir saniye sürmedi, başını hemen diğer tarafa çevirdi ve yerinden kalktı. Hızlı adımlarla uzaklaşırken geniş omuzlarına diktim gözlerimi.

"Sen daha güzelsin." İşte bu sözlerini, duymamı istemediği için kısık bir mırıltıyla dile getirdiği bu sözlerini ona dönmeden hemen önce işitmiştim.

🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙

DENİZ KABUĞU ~ ZEHRA SAĞIR

22.01.2017

DENİZ KABUĞU Where stories live. Discover now