27. Hem Suçlu, Hem Güçlü

155 23 0
                                    

Okullar çok sıkmaya başladı artık kapansalar mı acaba? Buarada selamlar nasılsınız bakim?

Evet evet evet sizi bölümle baş başa bırakıyorum muahhh 🤭


Bölüm sınırı 20 oy 5 yorum

♡♡♡


Metecik Metecik, biraz sinirli mi bakıyordu acaba yada bana mı öyle gelmişti? Dur bir insanın nefes verişini görebiliyorsan kesin çok öfkelidir veya, vayası aklıma gelmedi. Neden gözlerimin en derinine bakıyordu salak çocuk. "Dönmüşsün." Ciddimisin Sima? Adam sabahtan beri onlarca kez seni aramış ve senin ta Türkiyeden saatler içinde dönen birine ilk söyleyeceğin şey bu mu cidden?

İç seslerim konuşmalarını sürdürürken Mete ayağıyla kapıyı kapattı ve hâlâ gözlerime bakarken oturduğum masaya doğru yaklaştı.
"Neden telefonlarımı açmadın?"
Allah Allah neden acaba."Cidden bunu soruyormusun?"
Bu kadar unutkan olamazsın be adam. "Senden açıklama bekledim ama o kahrettiğimin telefonunu yüzüme kapattın!"
Bide bana bağırıyormuydu şimdi? Hem suçlu hem güçlü. "Şimdi bir kez daha kendime hak verdim iyi ki öyle yapmışım." Benden özür dilemeliydi. Söylediklerimle kaşları şaşkınlıkla kalktı. Ciddimisin der gibi bir ifade vardı yüzünde. "İnsan gibi soruma cevap verebilirdin." Allahım çıldıracağım bir de diyene bak. "Lan sen insan gibi sordun mu ki ben sana insan gibi cevap vereyim?" Artık öfkemin tazeleşmeye başladığını hissedebiliyordum. Öfkeyle ayağa kalktım ve önünde dikildim. Boy farkından dolayı başımı kaldırmak zorunda kalmıştım. O da bana burnunun ucundan bakıyordu yani ben öyle hissediyordum. Argo kelime kullanmam onu şaşırtmıştı. "Lan mı?" Tek takıldığı omuydu şimdi?

"He lan ne olmuş? Sen karşında bir kız olduğunu unutup ağzını maymun gibi bozarken iyiydi ama!" Sabah telefonun açar açmaz Livio'ya ettiği küfürü unutmamıştım. "Sana mı küfür ettim bu kadar gücendirdi seni? Tabi ya geceyi kulüplerde geçirecek kadar yakındınız siz değil mi? Unutmuşum tüh kafama." Ama bu kadarı çok fazlaydı. "Lafına dikkat et artık bu kadarı fazla be! Sen beni nasıl bir iğrençlikle suçladığının farkındamısın?" İşte bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Var avazımla bağırarak konuşmuş ve konuştuğumda gözlerinin içine bakarak kırgınlığımı belli etmek istemiştim. "O zaman sende bana açıkla." Sesi biraz yumuşamıştı ama bu bana az önce bağırmış olduğu ve suçladığı  gerçeğini değiştirmezdi. Gözlerim dolmak üzereydi ama şimdi sırası değildi. Her öfkelendiğim zaman gözlerimin dolmasından hep nefret etmiştim. Bu huyum beni çok güçsüz gösteriyordu. Adımlarımı sertçe atarak kapıya doğru gittim ve yüzüne bakmadan kapıyı açtım. "Şimdi git, ikimizinde sakinleşmeye ihtiyacımız var." En doğru kararı verdiğimi düşünüyordum. Yüzüne bakmıyordum ama onun bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. "Öyle diyorsan..." önünde dikildi ve yüzüme baktı ama ben ona bakmak yerine diğer yöne bakıyordum. "Öyle olsun." Dedi ve gitti.

Yanlış yapmıştı. Kendini kırmıştı beni daha çok kırmıştı.

:(

Öğlen yemeğimi ofise söylemiştim ve gün boyunca ofisimden hiç çıkmamıştım. Dosyaları çevirme işinide bitirmiştim. Dakikalardır boş bakışlarla duvara yaslanarak camdan mini şehiri izlerken dalıp gittiğimin farkında değildim. "Her şey yolunda mı?" Duyduğum Livionun sesiyle ürkerek daldığım boş düşünceden sıyrılıp ona döndüm. Kendi ofisinden açılan kapıya yaslanmış tüm dikkatiyle bana bakıyordu. Ona döndüğümde yüzüne tebessüm yerleştirmişti. Şu suratın arkasında bir mafya olduğunu bilmesem... "Kapını çaldım ama duymadın." Benim yerimde sen olsan sende duymazdın. "Dalmışım." Gökdelenin ucundan gibi görünen İtalya manzarasını izlemek hoşuma gidiyordu. Kapıdan ayrıldı ve yanıma doğru yaklaştı. Tam yanımda dikilirken bana bakmak yerine elini arkasında birleştirmiş o da karşısına, dışarıya bakıyordu. "Çok güzel değil mi?" Neyden bahsettiğini anlamak zor değildi. "Bence çok göz yoruyor." Bu kez bende aynı onun gibi mini şehir manzarasını daha dikkatle bakıyordum. "Hmm farklı bakış açısı, severim. Ama bir de şu yönden bak; güzel bir manzara, ama dikkatle baktığında o manzaranın oluşmasını sağlayan birçok unsur. Göz yomasının sebebi de bu. Ama o unsurlar olmasa o manzara güzel kavramına uymazdı. Bir insanı düşün, ona baktığında onun etrafındakiler sayesinde o kişinin çok güçlü, heybetli ve belki yakışıklı biri olduğunu görebilirsin. O kişinin neden böyle göründüğünü bilmek için araştırırsın ve yaptıkları ile karşılaşırsın. Çok göz yorucu bir öz geçmiş. Şurada yaptığı iyilik, şurada yaptığı kötülük, orada yaptığı estetik, burada yaptığı anlaşma ve daha onlarcası. Ama tüm bu özgeçmişi insanlar bilmese o kişinin neden bu kadar güçlü olduğunu bilebilirmiydi?" Sonunda konuşmasını bitirdiğinde afallamıştım. Bazı kelimeleri tam olarak anlamamıştım ama bu uzun konuşmanın ne hakkında olduğunu anlamıştım. "Haklısınız." Cevabımı verirken ona dönmüştüm ve onunda bana baktığını fark etmiştim. Dudağında hafif gülümsemeyle gözlerimin içine bakıyordu. Birkaç saniye sadece baktı gözümü ilk önce ayıran ben olmuştum.

HAYATIN SİMASIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن