Hayat hikayesi | Dram içeren bir kurgudur
Herkes duyduğunda direkt imkansız tanısı koyan olaylarla dolu Sima'nın hayatı. Hiç düşündünüz mü istenmeyen bir çocuk olarak dünya'ya geldikten sonra çok zorlu bir dönem hayatın ardından, İstanbul'dan geçen...
Benim o patrona hayla sinirim geçmiş değil. Neyse siz moralinizibozmayın. Adaletim o patrona hakkettiğiniödetecek.
O zaman iyi okumalar...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
♡♡♡
Mete ile çokta tanıştık değiliz ama şimdi size yoldaşımla yaşadığım ilk anılarımı anlatacağım. Siz sadece okuyun :)
Bu çocuğun adı Meteydi ve Türk'tü. Evet bildiğim sadece bununla sınırlıydı. "Görmüyor musun adam morelim çok bozuk. Ne diye uğraşıyon gitsene başımdan!" Zaten karmakarışık duygulara sahiptim şuan artık dayanamıyordum üzüntüden sinirden patlayacak gibi hissediyordum. "Tamam bağırma kızım. Sadece iyilik yapmak istedim tek başına gece gece bir küçük kızı sokakta bırakmaya gönlüm ikna olmadı bu kadar. Madem çok ısrar ediyorsun gidiyorum ben." Hayır kesinlikle abarttığımı düşünmüyordum ama sol meleğim kulağıma saçma saçma şeyler fısıldıyordu.
Hiçbir şey demeden denize bakmaya devam ettim. Yanımdan kalkıp geldiğimiz yöne doğru gitmişti ama dönüp bakmadım.
Mete'nin gitmesinden 1 saat kadar süre geçmişti. Artık gözlerim uyumak için çok ısrar ediyordu ama uyumamam gerekiyordu. Bu gerçekten tehlikeli olabilirdi. Uykumu açmak için biraz yürümeye karar verdim hem soğuktan uyuşmuş bacaklarım ısınırdı. Sahilde pek kalabalık değildi. Benden baya uzakta takılan arkadaş gurubunu görebiliyordum bide bir kaç başbaşa vakit geçiren sevgililer hariç kimse yoktu. Yere bakarak yürümeye devam ediyordum. Birden kafam bir şeye çarpınca az kalsın kalbim yerinden fırlayacaktı.
Kafamı kaldırarak baktım ama karşımda yırtık kıyafetli elinde içki şişesi olan bir adam görmeyi asla tahmin etmiyordum. Hemen refleksle arkamı dönüp kalacaktım ki adamın bir çelmek atmasıyla yüz üstü yere düştüm. Dizleirimde hissettiğim acı bütün vücuduma yayılmıştı. Ayağa kalkmaya çalıştım ama lanet olsun ki sarhoş adam sırtıma oturmuştu. Durmadan kesik kesik İtalyanca birşeyler geveliyordu ama anlayamıyordum. Belki sesimi duyarlar diye bütün avazımla yardım istiyerek bağırmaya başladım. Ama bir an bir şey oldu. Asla olmaması gerken bir şey oldu ve sırtımdaki adam elindeki cam İçki şişesini kafamda patlatmıştı.
Bütün vücuduma giden sinyal her yerimi titretti ve gözümün önü yavaş yavaş kararmıştı.
Sonra sizce ne olmuştur?
Göz kapaklarım açılmamakta ısrar ediyordu ama yattığım zeminin kendi yatağım olmadığını kavradığımda gözlerimi açabilmek için savaş veriyordum. Çünkü benim yatağım bu kadar yumuşak değildi. Ellerimle bir kaç kere ovaladıktan sonra gözlerimi açabildim. İçerisini loş sarı ışık aydınlatıyordu. Yattığım yerden oturur pozisyona gelmek için kalktım ama birden kafamın içinde yayılan acı ağırlık tekrar yastığa geri yatmama neden oldu. Sonra en son olanlar sanki bir film şeridi gibi gözümün önünden geçince acıyı umursamadan ayağa kalktım. Elimle yavaşça kafama dokunduğumda başımın etrafının sargılı olduğunu hissettim.
