21. Gün Aydı

219 30 0
                                    

Merhaba güzel insan :)
Artık hayalet olmaya ara verip insan olmaya geri mi dönsen acaba?
Umarım beğenirsiniz, oy vermeyi unutmayın.

İyi okumalar...

♤♤♤

Livionun seni beklerim demesine hayır dediğim için lanetler okuyordum şuan. Üzerimde koca günden geriye kalan yorgunluklar vardı ve vücudumda ağrılarda yer alıyordu. Tek istediğim yumuşacık yatağıma yatıp yarına kadar uyumaktı.

Birkaç kilometre ötedeki büyük caddede yaşanan bir araba kazası yüzünden etraftaki trafikler durmuştu ve ben yinede umudumu yitirmeyip yarım saatten fazla bir süredir taksi bekliyordum. Canım o kadar sıkkkındı ki şuan ağlamak istiyordum.

Artık daha fazla beklememin bir anlamının olmadığını düşündüğüm için ne yapmam konusunda planlar kurmaya başladım. Yürüyerek gidemezdim böyle bir şey söz konusu bile olamazdı. En sonunda ara sokaklardan biraz yürüyüp kestirmelerden öbür büyük yola çıkıp oradan taksiye binmeye karar vermiştim ve hemen yola koyulmuştum.

Sokak lambalarının parıldayan ışıkları, ayın nuruyla sanki bir yarıştaymışlar gibi etrafı aydınlatıyordu. İnsanlar sabah çalışır, okuluna gider ve gece olunca sokağa dökülüyorlardı. Tabi onlarda haklılar gece gezintisinin havası bambaşka oluyordu. Hayat tam anlamıyla geceleri başlıyordu İtalya sokaklarında.

Küçük barlarda eğlenen genç insanlar etrafa kahkaha sesleri saçıyordu. Sokaklarda insanları hem eğlendirip hem ekmek parası kazanan müzisyenleri izlemek insana gerçekten mutluluk veriyordu. Başka zaman olsa gerçekten buralarda saatlerce gezebilirdim ama şuan dudağımda hafif gülümsemem olmasına rağmen hiç olmadığım kadar yorgun hissediyordum.

Büyük caddeye ulaşmak için diğer sokaklardan daha sessiz bir sokağı kestirme olarak kullanmak için direk o sokağa dalmıştım. Gerçekten çok az insan vardı ve burayı aydınlatma yarışını ay ve yıldızlar kazanmışa benziyordu çünkü çok az sokak lambası vardı. Yorgun adımlarla pes etmeden ilerlerken gözüme bir şey çarpmıştı.

Dış duvarı kahverengi kiremitletlerle yapılırken pencere çerçevesine kırmızı kullanılan bir apartmanın ikinci katındaki cama yapıştırılan kocaman 'kiralık' yazısı. Aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum ama birden telefonumu çıkardım ve reklamın üzerindeki numarayı tıkladım.

Gece gece ne bekliyordum acaba? Karşı taraftan hiç ses gelmeyince tam vazgeçecektim ki telefon açılmıştı. "Alo" Ne diyecektim? "Merhaba efendim, İngilizce biliyormusunuz?" Karşı taraftan gelen kalın erkek sesi bir an duraksadı ve "Çok iyi değil ama hemen bilen birine veriyorum hanımefendi." Gecenin yarısında böyle insanları arayıp rahatsız etmeye hakkım yoktu ama bir anki aklımla bende yaptığımın sonradan farkına varmıştım. "Buyurun hanımefendi. Ne istemiştiniz?" Sonunda telefonun ucundan daha genç bir ses düzgün İngilizcesiyle yanıt verdiğinde derin bir nefes aldım. "Ben bir kiralık ev ilanı için aramıştım." Adam beni duyar duymaz yanında olduğunu düşündüğüm büyük adama İtalyanca olarak tercüme ediyordu. "Kaç yaşındasınız?" Bu kadar hızlı mı? "Şey 20 yaşındayım." Eğer gerçek yaşımı söylesem bana evi vermeye bilirdi. "Ne iş yapıyorsunuz?" Acaba Livionun asistanı olduğumu söylesemiydim?

Aptallık yapma Sima!

"Ben kişisel asistanım." Son söylediğimide İtalyanca olarak tercüme etti ve "Yarın istediğiniz saatte gelip eve bakabilecekmişsiniz. Bide patron hemen apartmanın girişindeki boks salonunda oluyor genellikle. Önüne gelip onu aramanız yeterli." Çok garipti ama belki ev sorunum hâl olmuş olabilirdi. "Teşekkür ederim bayım. Yarın işten çıkar çıkmaz uğrayacağım."

HAYATIN SİMASIWhere stories live. Discover now