22. Simanın Mezarı

199 28 0
                                    

Merhabalar ✌️

Aslında bu bölüm diğerlerinden çok farklı olacaktı. Fakat en doğru anda bundan vazgeçtim. Neden mi? Sizler için. Eğer sizler o bölümü okusaydınız kurgunun gidişatı hakkında koca spoilerlar yiyecektiniz. Ama beklemede kalın çünkü hepinizin hoşuna gideceğine eminim. Zamanı geldiğinde paylaşacağım.

Meteciğimin ana topraklarından kesit olacak diyorum ve sizi bu satırlarla baş başa bırkıyorum keyifli okumalar...

♡♤♡


Mete ile aramızda ne vardı? Biz sadece tesadüfen tanışan iki yakın arkadaştık. Yani bence. Ama Livio ve çevresindekilerin bunu bilmesine gerek yoktu. Uydurmuş olduğumuz o mükemmel yalanların bir parçası olan kimliklerimizden bahsedecektim tabikide.

"Mete benim kuzenim." Bu kuzenlik saçmalığı her ne kadar hoşuma gitmesede bunu başlattığımız için artık sürdürmek zorundaydım. Sabrinanın kaşları aniden havalanıp yüzüne oldukça şaşırmış bir ifade yerleşince kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Birkaç saniye daha öylece bakıştık ve sonunda kız birkaç kesik öksürükle kendine gelmeyi başarmıştı. "Bay Mete ile kuzen olduğunuzu bilmiyordum." Ye gülümseyince bende karşılık vermiştim.

Artık nedense sohbet az öncekisinden daha iyi sarmaya başlamıştı ama Livionun beni aramasıyla şirkete dönmek zorunda kalmıştık. Üzerime düşen işleri etrafımdakilerden az çok yardım alarak yerine getirmeye çalışırken Metenin hâlâ beni neden aramadığını düşünüyordum. Oysa dün gece bana yarın bir sürprizi olduğunu söylemişti.

Mete

Daha önce yaşadığı yer hakkında bilgi verirken şaşırmıştım ama bunu ona belli etmemiştim. Çünkü eskiden yaşadığımız yerler gerçekten birbirine yakındı. Arada belki 2 mahalle vardı. Belkide onu daha önce küçükken mahallede oynarken görmüş olabilirdim. Eskiden hep, bütün arka ön mahallenin çocukları toplanıp maçlar, oyun geceleri gibi etkinlikler yapardı. Belkide o sıralar göz göze gelmiş bile olabilirdik. Ama doğru ya Sima mutlu bir çocukluk geçirememişti ki.

En son 8 yıl önce bastığım topraklara tekrar adım atmak içimde birçok duygunun uyanmasına neden olmuştu. Bir insana göre her ne koşul olursa olsun kendi toprakları, bildiği öz ülkesi en iyisiydi. Dün bütün gün boyunca işlerimin yarısını neredeyse bitirmiştim ve bugün de önemli bir görevi yerine getirmek için buradaydım.

Sonunda Simanın ifade ettiği apartmanın önüne gelmiştim. Mahalledeki bütün apartmanlar neredeyse 40,50 senelik olduğu için , buda sokağı bir antika birikintisi gibi gösteriyordu.

Hırkalarının en az 3,4 yeri yamak almış, pantalonlarının dizi yırtık etrafta koşuşup oynayan hayata kabullenmiş minik kalplerin yüzünden masum mutluluk banada yansımış gibi gülümsetmişti. Apartman merdivenlerinde oturmuş çekirdek eşliğinde sohbet eden kadınlar de hallerinden mamnunlardı sanki. Yada güçlü durmak için sadece dışına yansıttığı bir görüntüde olabilirdi. Bilemezdik. Sokağın başındaki kahvecide oturup bardak üstüne bardak ne kadar olduğunu saymadan yudumladığı çayın eşliğinde kimileri tv'de oynatılan futbol maçını izlerken kimileri oturmuş okey oynuyorlardı.

Sonunda etrafa bakmayı kesip önünde dikildiğim apartmana yöneldim. Tam içeriye adım atacaktım ki iki kişinin bağırışarak içeriden çıkmasıyla kenara çekildim ve bütün dikkatimi onlara yöneltmiştim. Apartmandan bağırışarak çıkan kişileri görünce şaşırmıştım. Çünkü görmek istediğim insan tam karşımda duruyordu. Kısa kesim koyu bakır saçlı bir çocuk ve karşısında siyah saçlı yaklaşık 20 li yaşlarda bir kız vardı. Dikkat çekmemek için azıcık geri gittim ve pür dikkatimle iki kardeşin tartıştığı konuyu dinlemeye çalışıyordum. Şüphesiz emindim önümdeki o çocuk Ardadan başkası değildi ve karşısındakide kıskanç ablası Dora.

HAYATIN SİMASIWhere stories live. Discover now