Yeşil Gözlü Tehlike

31.9K 1.6K 162
                                    

Bölüm 29

 Yeşil Gözlü Tehlike

“Nasıl hissediyorsun?” diye sordu. Gülümsemeye çalışarak kendimi dinlemeye başladım. Öğrendiğimden beri çok heyecanlıydım. Kafam inanılmaz karışıktı. Şu kan içme isteği aklımı çok karıştırıyordu. Ben bırak kan istemeyi kan görmeye bile dayanamadığım için aşı olmayan bir insandım. Bu yüzden koluma takılan serumlara bakmamaya özen gösteriyordum. Hayatım tam anlamıyla değişmiş ve farklı bir boyuta ulaşmıştı. Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Aras2ın sorusunu görmezden gelerek sabahtan beri aklımı karıştıran soruyu sordum;

“Acıtacak mı?” Aras kaşlarını çatarak yüzüme baktı. İki dudağının arasından bir “Ha?” sesi çıkmıştı istemsiz olarak. Gergince dudağımı ısırarak tekrar sordum;

“Dönüşüm…Acıtacak mı?”

Kaşları normal halini alırken tekrar hüzünlü gözleri geri geldi. Vampir olmamın onun suçu olduğunu düşündüğünü biliyordum. Bu yüzden daha şimdiden sorduğum için pişman oldum.

“Hayır, acıtmayacak. Ama dönüştüğün zaman… Kan arayışın biraz canını yakabilir. Bu yüzden evde bol bol kan barındıracağız.”

Yanıtı duyduğum an yüzümü buruşturdum.

“Beni kan tutar.” Dedim burnumu kırıştırarak. Neyse ki düştüğüm aptal durumunda bile Aras’ı güldürebiliyordum. Mükemmel kahkahası son bulduğunda dişlerini göstererek sırıtmaya devam etti.

“A…Sen neden gittin? Yani neden çağırdılar seni?” diye sordum. Oradan geldiğinden beri bir durgundu zaten. Aklını karıştıran bir şeyler olduğuna kalıbımı basarım. Sorduğum soruyla omuzlarını dikleştirerek zorla gülümsemeye devam etti.

“Gerginleştin.” Dedim duygu yüklü bir ses tonuyla. Kötü bir şey olduğu açıktı.

“Hayır, ne alakası var?” dedi telaşla. Tek kaşımı kaldırmaya çalıştım ama başaramadım tabii.

“Kötü bir şey olmuş işte. Benimle mi alakalı?” diye sordum.  Benim yüzümden zor durumda kalmasını istemiyordum. Koskoca koloniydi sonuçta tek başına hareket edemez.

“Hayır dedim ya İlkim… Bugün için özel planlarım var.” Dedi gülümseyerek. Tek kaşımı kaldırmaya çalıştım ama yine yapamadım tabii ki. Bende boş vererek ikisini birden kaldırarak gülümsedim. Konuyu dağıtmayı iyi biliyordu.

“Hımmm… Bir yere mi gidiyoruz?” diye sordum. Bu soruya verilebileceken sinir bozucu cevabı vererek;

“Sürpriz.” Dedi. Sırıtmaya başlayarak ayağa kalktım. Kalbimin bir tık daha hızlandığını hissedebiliyordum.

“Pekiiii… Ne zaman gidiyoruz?” O da benim gibi ayağa kalkarak ellerimden tuttu. Bana doğru bir adım yaklaşarak aramızdaki mesafeyi kapattı. Yumuşak dudaklarını alnıma bastırarak kokumu içine çektiğini duyabiliyordum. Gülümseyerek kollarımı beline doladım. Ona sarılmayı özlemiştim. Özellikle şu vampirliğine meydan okuyan tatlı kokusunu.

“Sen giyinir giyinmez bitanem.” Dedi boğuk bir sesle. Ona ne zaman sarılsam sesi daha duygu yüklü çıkıyordu. Tıpkı benimki gibi. Gözlerimi kapatarak şuanın tadını çıkardım. Kokusunu birkaç kez daha çektim içime. Dudaklarını boynuma bastırarak geri çekildi. Gözleri parıldıyordu. Gülümsemeden edemedim. Beni neyin beklediği konusunda hiçbir  fikrim yoktu.

“Elbisen dolapta hazır. Fazla bekletme.” Diye fısıldayarak gülümsedi.

“Peki.” Diyerek sırıttım. Kalbim biraz daha hızlı çarpıyordu. Ne zaman kıyafet ayarlamıştı ki? Ne kadar tatlı bir sevgilim var söylemiş miydim? O da sırıtarak kapıyı açtı ve odadan dışarı çıktı. O kapıdan çıkar çıkmaz dolaba doğru koşarak kapağını açtım. Meraktan delirmek üzereydim. Ya bedeni küçük almışsa? Dudağımı ısırarak siyah koruma kabında olan elbiseyi dolaptan çıkararak yatağın üzerine bıraktım. Fermuarı yavaşça aşağıya doğru indirerek pudra pemdesi, kısa , şeker elbiseyle göz göze geldim. Pudra pembesi ha? Modaya uyuyoruz biz iki sevgili (!). Kıkırdaya kıkırdaya elbiseyi koruma kabından çıkararak aynanın karşısına geçtim.

Sıra Arkadaşım Bir Vampir!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin