Başka Şansın Yok

27.8K 1.6K 70
                                    

Bölüm 27

Başka Şansın Yok

Aras'tan;

217 yazılı odanın kapısının önündeydim. Elim kapının kulpundaydı. İçeri girmekte tereddüt ediyordum. Geç kalabilme ihtimali beni yiyip bitiriyordu. Dişlerimi sıkarak birkaç saniyeliğine gözümü kapattım. Daha sonra gözlerimi açarak kapıyı hızla açarak içeri girdim. Gözüm hastane yatağında uyuyan kıza kaydı. İlkim miydi? Ona benziyordu ama…Sanki o değil gibiydi. Teni hiç olmadığı kadar beyazdı, dudakları soluk renkli ve kuruydu, yaşam enerjisi bu odaya uğramamış gibiydi. Dizlerim titriyordu. Yutkunarak yavaş yavaş yanına doğru ilerliyordum. Yatağın yanına oturarak titreyen elimi kaldırdım. Yanağına doğru yaklaştırdım. Soğuktu. Hiç olmadığı kadar soğuktu. Elim yanağına değdikten birkaç saniye sonra hafifçe gözlerini açtı. Beni gördüğü an kalp atışlarının hızlandığını duydum. Hafifçe gülümsemeye çalıştı.

“Hoş geldin.” Diye mırıldanarak tekrar gülümsedi. Sesinin tınısı o kadar cansızdı ki…Dişlerimi sıkarak kendimi güçlü durmaya zorladım. Gözüm dolmuştu. Diğer elimi de kaldırarak diğer yanağına koyarak ona doğru eğildim. Kalp atışları biraz daha hızlandı. Gülümsedim. Dudaklarımı soğuk alnına bastırarak gözlerimi kapattım. Sağ gözümden aşağıya inen yaş onun gözüne damladı. Gülümseyerek gözlerini bana dikti. Geri çekilerek yüzüne baktım. O da tek elini kaldırarak yanağıma dokundu. Dişlerimi sıkarak tekrar ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

“Ağlama sevgilim.” Dedi gülümseyerek. Sesi mırıldanma gibi çıkmıştı. Kafamı omzuna yaslayarak gözlerimi kapattım. Kalbi normal ritmine dönerken boynundan öpmem kalbini tekrar hızlandırdı. Onun o yaramaz ufak kalbini seviyordum. Bana,beni sevdiğini hatırlatıp duruyordu. Dudaklarımı boynundan yanağına götürerek bir kez daha bastırdım ve geri çektim.

“Seni seviyorum.” Dedim. Sesim çatlamıştı.

“Bende seni se-“ derken kalp ritmi yavaş yavaş düşmeye başladı. Kafamı endişeyle kaldırarak gözlerine baktım. Yavaş yavaş kapanıyordu. Gözlerimin önünde gidiyordu.

“İlkim” diye fısıldadım. Sesim çıkmıyordu. Panik ve endişe bütün vücudumu sarıyordu.Omuzlarından tutarak sarstım. Gözlerini açamadı. Hızla ayağa kalkarak kapıya koştum.

“Doktor!” diye kükredim. Herkes buraya bakıyordu. Şaşkın bakışlar teker teker beni bulurken bir kez daha bağırdım;

“Doktor yok mu!”

Koşa koşa yanıma doğru gelen doktoru görünce hemen İlkim’in yanına geçerek elini tuttum.

“Kalp ritimleri giderek düşüyor.Birden gözlerini kapattı. Hiçbir sorun yoktu! Neler oluyor.” Diye bağırdım panikle. Doktor inadına bana cevap vermeyerek İlkim ile ilgileniyordu.

“Nesi var!” diye kükredim tekrar. Eğer kalbim hala atıyor olsaydı şuan kalp krizinden ölmüş olabilirdim. Paniği saç diplerime kadar hissediyordum. Gözümden bir damla yaş daha aşağıya doğru inerken Jack’i bulmak için odadan fırlayarak çıktım. Şaşkın gözlerle burayı izleyenler arasında Jack te vardı. Gözlerimle işaret ederek erkekler tuvaletini işaret ettim. Hiç cevap vermeden içeri girdi. Ben de arkasından. İçeride bir kişi vardı. İşini bitirmiş saçlarını düzeltiyordu. Omzundan tutarak onu kendime çevirdim.

“Dışarı çık.” Dedim keskin bir sesle.

“N’oluyor be!” dedi kaşlarını çatarak.Daha fazla dayanamayarak burnunun üstüne yumruğu indirdim. Adam kanayan burnunu tuta tuta dışarı çıkarken kapıyı arkasından kilitledim.

“N’apıyorsun oğlum sen! Dikkat çekiyorsun geri zekâlı!” diye kükredi Jack. Umursamadan gözlerinin içine baktım.

“Ölüyor Jack.” Dedim titreyen sesimle. Gözleri kocaman olmuş beni izliyordu.

“Kalp ritimleri çok düşük. Atlatamayacak.” diye mırıldandım. Anlayışla gözlerimin içine bakarak omzuma dokundu.

“Bu durumda geriye yapılabilecek tek bir şey kalıyor.” Dedi. Kafamı hınçla kaldırarak yüzüne baktım.

“Hayır!” diye inledim. Onun da benim gibi olmasına izin veremezdim. Benim yaşadığım hayatı yaşamamalıydı. Onun kalbi hep atmalıydı, o hep gülmeliydi, hep mutlu olmalıydı. Benim gibi olmamalıydı.

“Değişmesi gerekiyor.” Dedi ölçülü bir ses tonuyla.Gözümden bir damla yaş daha aşağıya doğru süzülürken yumruklarımı sıkıyordum.

“Hayır! Bunu ona yapmana izin veremem!” diye kükredim. Kaşlarımı çatmış, yumruklarımı daha sıkı sıkıyordum.

“Onun için yapılacak tek şey bu. Göremiyor musun? Ölüyor!” diye bağırdı. Son kelime içime işlemiş, tekrar dizlerimin titremesine neden oluyordu.

“Hayır!” diye inledim. Bütün vücudum gerçekle birlikte sarsılıyordu. O ölmüyordu. Ölemezdi!

“Hayır, hayır…Onun da benim gibi bir canavar olmasını istemiyorum, hayır!”

“Artık çok geç. Bir karar vermen gerek. Ya sonsuza kadar kaybolacak ya da seninle birlikte arafta kalacak. Hangisi?”

İlkim’i düşündüm. Onun ne isteyebileceğini düşündüm. Gözlerini yummadan önce “bende seni Seviyorum” demişti. Yani en azından demeye çalışmıştı. Son anı aklıma gelince gözlerimi yumarak içimdeki titremeye son vermeye çalıştım. Hızlı ve detaylı düşünmeliydim. Ne yapabileceğimi bilmiyordum. Ne yapmam gerektiğini de öyle. Tek bildiğim şey gitmemeliydi.

“Doktoru ve güvenliği ne yapıyoruz?” diye sordum bıkkın bir sesle. İçimden pişman olmamam için dualar ediyordum. Hala korkuyordum. Onun için yanlış bir karar almaktan korkuyordum.

“Sen doktoru hallet. Ben ve bizimkiler güvenliğin dikkatini çekeriz. Sen İlkim’i ve birkaç serumu da beraberinde al.İhtiyacımız olacak.” Deyip son kez omzuma dokunarak dışarı çıktı. Yaklaşık üç dakika sonrasında çığlıklar yükselince ben de dışarı çıkarak 217’ye doğru hızla yürümeye başladım. Birkaç güvenliğin geldiğim yöne doğru gittiklerini görünce buruk bir biçimde gülümsedim. Jack hiç  zaman kaybetmiyordu.

                   Hızla hareket ederek odaya girdiğimde hemşireleri hesaba katmadığımı düşündüm. Bir dakika boyunca bana bağırmalarına izin verdim.  Planımı tamamen kafamda uygulamaya hazır hale getirdiğimde vampir hızıyla hareket ederek önce hemşireleri sonra da doktorun icabına baktım. Elimi kaldırarak İlkim’in yanağına dokundum. Yanağına kan bulaştığını görünce hızla elimi geri çektim. Dişlerimi sıkarak birkaç serumu aldım. Daha sona biraz daha nazik hareketlerle İlkim’i özenle kucağıma aldım. Tekrar vampir hızıyla hareket ederek acil kapısından çıkarak arabaya doğru koştum. İlkim’in son kez kapalı gözlerine bakarak arka koltuğuna yatırdım. Bizimkilerin ön kapıyı tuttuğunu biliyordum. Kendim de sürücü koltuğuna oturarak arabayı karargâha doğru yol aldım. Acele etmeliydim.

Bölüm uzun oldu ha ne dersiniz? Diğer bölüm bomba gibi gelecek diye düşünüyorum. Bu sadece yazılmak zorunda olan bir bölümdü. Bu arada Fanlık için herkese teşekkür edemiyorum bunun için çok üzgünüm ama buradan herkese çok teşekkür ederim. İlginiz beni çok mutlu ediyor :) Yorumlarınızı çok merak ediyorum...Seviliyorsunuzz :)

Sıra Arkadaşım Bir Vampir!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin