Bir Umudun Peşinde //Part Iki

24.5K 1.3K 68
                                    

Bir Buçuk Saat Sonra

Içeri bir şekilde girmiş, rezalet çıkarmış ve bilinçli olarak kendimi o hücreye kapattırmıştım. Işler planladığım gibi gitmiyordu. Düşündüğüm aksine beni Emir'in olduğu hücreye değil farklı bir yere kapatmışlardı. Içim panikle dolarken umuttan yoksun gözlerimi beyaz, soğuk hücre duvarına dikmiş öylece bakıyordum. Yapabileceğim bir şeyler olmalıydı ama ne?  

Ben düşüncelere dalmış yapabileceklerim hakkında düşünürken metal kapının gıcırtısı duyuldu. Gözlerimi duvardan ayırarak hemen kapıya döndüm. Içeriye girenin o yılışık vampir olacağını nereden bilebilirdim ki? Gözleri benim gözlerimi bulunca haince sırıtmaya başladı. Beni konuşturma yöntemlerini düşününce miğdemin bulanmaya başladığını hissederek yüzümü buruşturdum. 

" Vay vay vay. Bizim küçük Alice'miz kürkçü dükkanına geri dönmüş." Diyerek yapmacık bir şaşkınlıkla kahkaha atmaya başladı. Ruh halime tezat bir şekilde eğlenir çıkan kahkahası irkilmeme neden oldu. Dişlerimi sıkarak oturduğum yerden kalkarak demir parmaklıklara -yılışığa- doğru yaklaştım. Tek kaşını kaldırarak yarım ağızla gülümsedi. 

"Biliyor musun tatlım, seni konuşturma görevini yine bana verdiler." Iğrenç sesinden erotiklik akarken bir kez daha yüzümü buruşturdum. 

"Eğer parmaklıkların arkasında olacaksan sorun yok. Hiçbir şey öğrenemeyeceksin heyetin kuçusu." 

Zaten batmış biri olarak biraz eğlenmek benim de hakkımda. Yüz hatları gerilip yüzündeki o aptal gülümseme solunca doğru yolda olduğumu anladım. 

"Senin yerinde olsam benimle iyi geçinirdim bebeğim, sonuçta şu sefil insanın hayatı benden geçiyor." 

Söylediği şeyin ağırlığıyla dondum,kaldım. Ağzımı açıp tek bir kelime söyleyemedim. Bu ise onun sırıtmasını tekrar gün yüzüne çıkardı.  

"Aslında seni daha farklı sanıyordum. Yani dokunmalardan rahatsız olduğun zaman daha saf olduğunu sandım ama sen bırak saf olmayı bir kişiyle bile yetinmiyormuşsun." Dedi tekrar gülerek. Dişlerimi sıkarak Kevın'a delici bakışlar atmaya başladım. 

"Senin gibi bir köpeğin hakkımda ne düşündüğü umurumda bile değil!" 

Diye tısladım dişlerimin arasından. Damarlarımda dolanan kanın yavaş yavaş ısınmaya başladığını hissediyordum. Adrenalin damarlarimda öyle şiddetli akıyordu ki geçtiği damarların aşındığını bile düşünüyordum. Belki de onu içeriye girmesi için iknaedip kafasını kopartabilirdim. Gerçekten bunu düşünüyordum. Demek ki Aras'ın duygular daha yoğun olacak dediğinde kastettiği şey buydu. Öfkeyi okadar yoğun hissediyordum ki, mantık yavaş yavaş uzaklaşıyor hatta kayboluyordu. 

"Sakin ol acemi, yoksa kendini kaybedeceksin." Dedi tekrar gülerek. Elbette ki vampir olduğumu anlamıştı. Bir insanın kalbi bukadar uzun süre boyunca sessiz kalamazdı. Sonra aklıma gelen bir düşünceyle öfke vücudumu terkederek yerini acıya bıraktı. 

"Emir'in kabi neden atmıyor?" Diye sordu kırılgan çıkan sesim. Kulak kabartıp ufak bir tıklama duymaya çalışıyor ama duyamıyordum. Nefes alışım hızlanmıştı. Korkuyordum. 

"Daha çok yenisin tatlım, duyularının o kadar geliştiğini sanmıyorum." Hala sırıtıyor olsa da işine önem verdiği gayet anlaşılıyordu. Söylediği cümle yaşadıklarıma rağmen hafifçe tebessüm etmeme neden oldu. 

"Anlaşmayı biliyorsun. Aras'ın yerini söyle ben de,Emir ile birlikte buradan ayrılmanı sağlayayım." 

Kafamı olumsuz manada sallayarak ateş saçan gözlerle yüzüne baktım. Duygularımın nasıl olur da bukadar değişken olduğunu bilmiyordum ama öfkeden kuduruyordum. Avcumun içiyle demir parmakliklara sert bir şekilde vurarak biraz daha yaklaştım. 

Sıra Arkadaşım Bir Vampir!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin