Yirmi Yedinci Bölüm

20.4K 1.3K 73
                                    

Tüm ışıklar kapanmış, sadece televizyonda oynayan eski Türk filminin sahnelerini yansıtan yansımaydı aydınlık

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tüm ışıklar kapanmış, sadece televizyonda oynayan eski Türk filminin sahnelerini yansıtan yansımaydı aydınlık. Umut ortaya oturmuş ve kucağındaki mısır kâsesine daldırmıştı elini. Bir yanında Demokan, diğer yanında Erdener oturuyordu. Her ne kadar uzak durmaya çalışsa da Erdener yine bir yol bulup yanaşıyordu kendisine. Mürvet anneanne ve Hasan dede ise misafirliğe gitmişlerdi. Umut gözlerini Kadir İnanır'dan ayırmadan elini mısırların arasına daldırdığında elinin üstünde hissettiği soğuk parmaklar ile nefesini tuttuysa da başını eğmedi ve filmi izlemeye devam etti.

Erdener usulca parmaklarının ucuyla okşadı sevdiği kadının elini. Bir tepki vermediğini görünce güç alarak yavaş bir şekilde avucunun içine aldı Umut'un parmaklarını ve okşayarak tuttu. Umut başını Erdener'e çevirip gözlerine baktığında adamın filmi izlediğini görünce derin bir iç çekti. Demokan sıkılmış bir şekilde elini kâseye daldırdı ve eline gelen çift parmaklar ile geri çekip başını eğerek ikiliye baktı, ardından kâsedeki ellerine bakarak gülümsedi ve mısırları özenle seçip ağzına attı.

Erdener diğer elini kaldırdı ve kolunu Umut'un omzuna attığında sevdiği kadının bir anlığına titrediğini hissetti. Demokan her şeyin farkında olarak başını geriye yasladı ve gözlerini kapattı. Erdener'in dudağında buruk bir tebessümle başını hafifçe eğerek Umut'un kulağına fısıldadı.

"Seni seviyorum..." Umut sevdiği adamın sesi ve tenini dağlayan nefesi ile başını hafifçe geri çekti fakat Erdener onu bırakmamakta kararlı olarak omzundaki elini sıkılaştırıp iyice kendine çekti. Umut ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

"Erdener... Lütfen bırakır mısın?" diye fısıldadığında Erdener sevdiği kadının ağzından çıkan kendi adı ile kalbinin bir kuş gibi kanat çırptığını hissetti. Sanki zehre boğulmuş kalbi kendini iyileştiriyordu. İyice yaklaştı kulağına, dudakları sevdiği kadının tenine değiyordu.

"Bırakamam. Seni bırakamam, Umut. Daha yeni bulmuşken kaybettim... İzin ver affettireyim," diyerek alnını Umut'un saçlarına yasladığında Umut'un gözlerinden bir damla yaş düştü ve çehresinde kayboldu.

"Erdener... Sen beni o hastanede tek başıma bıraktın... İstemediğini söyleyip gittin..." diyerek burnunu çektiğinde Erdener'in kalbi yeniden o katran karası zehre bulanmıştı.

"Bırakmadım... Sadece... Sadece aşağı inmiştim, Umut."

"Ama istemedin bebeğimizi..."

"Sen de istemedin Umut. Bana tüm suçu yükleme. İstemezsen aldırırım dedin... İstemişim, istemişiz anlamıyor musun?" dediğinde Umut debelenerek kendini geri çekti, elini çekerek ayağa kalktı ve hızla banyoya ilerledi. Banyoya girip kapıyı kapattığında sessizce çöktü lavabonun başına ve hiç ses çıkarmadan çıkardı içindeki bulantıyı. Erdener yıkılmış bir şekilde başını geriye yasladığında Demokan'ın sesini duydu.

"Sabret... Sadece sabret kardeşim. Acele edip onu zorlama. Umut küçüklüğünden beri zorlanmayı sevmez. Mucizeler bu anlarda gelir... Babamla annemin dediğin gibi... Mucize benim gibi, ummadığın anda gelir başına..."

**

Uraz, "Hastanede yatan çocuk konuştu mu?" diye sordu Fulya'ya. Fulya ise bilmem der gibi başını sallayınca bir de oradaki adam ile konuşup bu işin başındakilerin adını öğrenmek için yola koyuldular. Kısa sürede hastaneye geldiklerinde Fulya usulca indi arabadan ve tam o sırada köpek açılan kapıdan atlayarak hastaneye ilerlemeye başlayınca Uraz da peşinden koşmaya başladı. Hastanede olan hastalar korkarak çığlık atarken Uraz onları umursamayarak peşinden ilerledi köpeğin. Bir odanın kapısında durup havlamaya başladığında Uraz hızını arttırdı ve köpeğe yetişecekken birden kapı açıldı.

Duygu havlama sesine dışarıya çıkmış ve o arada köpek odasına girerek kilitli çekmecesine burnunu sürterek havlamaya başladığında şaşkınca izliyordu olanları. Birden Uraz nefes nefese içeriye girince şaşkınlığı daha da çok arttı. Uraz hızla köpeğin tasmasını bileğine doladı ve Duygu'ya baktı. Anlamsızca kaşları çatarken köpek huysuzluğuna devam ediyordu.

"Neler oluyor bugün size ya!" diye isyan eden Duygu anlamıyordu bu köpeğin ne işi olduğunu odasında.

"Anlamadım Duygu da bu köpekler özel. Koku duyarlılığı olan köpekler. Demokan bir şey falan mı bıraktı yoksa..." diyerek sinirle baktığında Duygu da kaşlarını çattı.

"Demokan hala Umut'un yanında. Ayrıca o benim kilitli çekmecem... Özel eşyalarım var. Kim ne bıraksın?"

"Silah, uyuşturucu gibi..."

"Saçmalama Uraz... Onun içinde sadece anneannemin yüzüğü ve test sonucum var..."

"Ne testi?"

"Hamilelik testi... Ay neyse ne!"

"Açsana şunu bir bak durmuyor köpek..."

"Anahtarı en son Demokan'ın bana bıraktığı arabada unuttum ve o arabayı bir daha da göremedim. Babama sordum nerede diye fakat o da bilmiyor. Anahtarımı unuttuğumu söyledim. Hatta tüm anahtarlar o arabada ve ben babamlarda kalıyorum."

"Amcamlarda mı?"

"Evet... Ama gerçekten hiçbir şey yok orada..."

"Tamam öyleyse... Galiba baskından etkilendi..." diyerek asıl gelme amacına değinerek ikisi birden çıktılar odadan. Uraz'ın aklı hala o kilitli çekmecede idi. O kilidin arkasında sadece yüzük ile test olduğuna inanıyordu ama içi hiç rahat değildi. Orada bir şey vardı... Yoksa köpek böyle huysuzlanmazdı.

SON ŞANS - Son Serisi 2 ve 3-Where stories live. Discover now