Ilunga

By imwhitedevill

9.2K 1.1K 945

[vmin] "Tek eksik olan inanmaktı, sen tereddüt etmeden inandın bana, ve her şey tamamlandı." •|21.04.20|' •|... More

Prologue: Ilunga
1- sen kimsin, adın ne?
2- ben şeytanım, ben kötüyüm.
3- bizden nefret etme.
4- yardımına ihtiyacım var.
5- burada değil.
6- değilim.
7- garip değil mi?
8- yanına geleceğim.
9- meleğe sarılmak.
10- sensiz devam edemem.
11- istemiyorum.
12- öpseydim
13- öğretemez misin Jimin?
14- bizi düşünme
15- konumunu at.
16- özlediğim içindi,
17
18- beni sevemezsin
20- kül olurdu tüm bedenim
21- daha fazla yalan yok
22- sevgimden şüphe duyma.
23(FİNAL) 'Son Kez'

19- sevseydim nasıl olurdu?

244 41 28
By imwhitedevill

3 Ay Sonra

"Güzelim, kolunu indirirken biraz daha yumuşak davranmalısın. Keskin hareketler yapmamaya çalış." Dedim aynanın karşısından Guleum'a bakarken. Dakikalardır ter içinde dans ediyorduk, bu birkaç aydır yaptığımız gibi.

Her şey tamamıyla iyi gidiyordu, kimse bizimle uğraşmıyordu. Taehyung eskisi kadar içine kapanık değildi, üçümüz vakit geçirebiliyor, gülebiliyorduk. Yine de bunu başarmak, bu noktaya gelmiş olmak her dakikasının rahat geçtiği anlamına gelmiyordu. Taehyung ilk başlarda bana soğuk davranmıştı, uzaklaşmıştı ve ben bunu nasıl eski haline getireceğimi bilmiyordum. Fakat bir süre sonra nasıl olduğunu bilmesem de bunu aşmıştık, güzelce geçinip gidiyorduk. Sonra, tüm kötü olaylar son bulduğunda Guleum'la dans etmeye de başlamıştık. Benim için hala, bazı zamanlar zor oluyordu. Her hareketimde annem geliyordu gözlerimin önüne, annemi özlüyordum.

"Bunu yapamıyorum, bu hareketten sonra kolumu gösterdiğin gibi indiremiyorum ki." Yere oturup aynadaki yansımama baktı. Ben de müziği durdurup yanına oturdum. Her zaman sonuna kadar deneyen bir kızdı, pes etmediğini biliyordum, sadece bazen insanların dinlenmesi gerekirdi. "Önemli değil, hem bugünlük yeter bence. Yarın yeniden deneriz, hm?" Başıyla beni onayladığında ayağı kalkmış ve elimi ona uzatmıştım. Benimkinden küçük eliyle elimi tutup, ayaklandığında kapıya odaklandığını görmüş, refleksle ben de kapı tarafına dönmüştüm. Taehyung'du, elinde kravatıyla. Bu saatte burda olması, kravatının elinde olması, iyi bir sonuç değildi sanırım. Yüzüne baktığımda moralinin de düşük olduğunu görmüştüm.

"Abi," Dediğinde ikimizinde gözleri Guleum'a çevrilmişti. "Niye bu kadar erken geldin?" Evet Taehyung bir süredir bir avukatın yanında asistanlık yapıyordu. Bu işe başladığından beri daha özgüvenli hissettiğini görebilmiştim, kendine daha çok güvenmeye başlamıştı. O kenarda duran, sessiz Taehyung biraz silikleşmişti böylelikle.

"İstifa etmiş olabilirim." Gözleri yerdeydi, gerçekten mutsuz görünüyordu. "Neden?" Diye atlamıştı Guleum, ama Taehyung'un suratındaki ifade cevap vermek istemiyor gibiydi. Uzanmak ve kafasını dinlemek istiyor olmalıydı. O yüzden Guleum'un omuzlarına ellerimi yerleştirirken gülümsemiş ve, "Bence şimdi abin gidip duş alsın ve dinlensin, sonra da konuşabiliriz hem?" Demiştim.

"Tamam o zaman, ben de arkadaşımı arayacaktım, duş alıp onunla konuşayım." Dedi, başımla onayladığımda yerdeki telefonunu alıp odasına gitmişti. Taehyung, onun gitmesiyle derin bir nefes vermiş ve omuzlarını düşürmüştü. Sorunun göründüğü kadar küçük olmadığı belliydi.

"Teşekkürler Jim." Kollarını bana sarıp, başını da omzuma yaslamıştı. "Yani şey, teşekkürler Jimin." Eskisine göre kullanmamaya çalışıyordu, Jim dediğinde umutlanacağımı düşünüyordu belki de bilemiyorum. Ama pek kullanmıyordu bu ifadeyi artık. Benim için sorun olmayışını kabullendiremiyordum, ondan yana tamamen ümitsizliğe kapılmamış olsam bile, kalan umudun küçücük olduğunu hissedebiliyordum. "Biliyorsun, sorun değil." Dediğimde bedenimi saran kolları benden uzaklaşmıştı.

"Şimdi söyleyeceğim şey için sinirlenme, aslında söylemeyecektim ama sır olarak kalmasının bir anlamı yok. Senden bir şey saklamak istemiyorum." Tüm duvarı kaplamış olan aynaya yaslandı, ben de yanına oturdum. "Aslında avukatın yanında çalışmıyordum, Hoseok bir şekilde çalıştığım yerlere ulaşıp beni çalıştırmamaları için ikna ediyor. En sonunda, bir kafede çalışıyordum, şef gelip saçma sapan şeyler zırvaladı, artık bıktım."

Hoseok, gerçekten tüm bunları ne diye yaptığını anlamlandıramıyordum. En başında kaçtıkları için yaptığını biliyordum ama artık bundan fazlasıydı, gerçekten bununla uğraşacak kadar boşlar mıydı, büyük bir şirketin başında olduğunu sanıyordum.

"Hoseok hiçbir zaman öylece durmayacaktı zaten, canını sıkma." Derin bir nefes alıp bana döndü. "Bunun sıkılan canına faydası olmayacağını biliyorum. Yine de üzülmeni geçirecek bir şey varsa yapabilirim." Elimle omzunu ovuşturdum. Yalnız olmadığını bilmeliydi, her zaman onun yanındaydım.

"Bu şey eninde sonunda son bulacaktır, ama son geldiğinde yanımda olmayacağından korkuyorum. O yüzden ne kadar nefret etsem de bu şey bitsin istemiyorum." Taehyung'un bitmek bilmeyen bir karamsarlığı vardı. Ne kadar yanında olduğumu ya da olacağımı belirtirsem belirteyim sonunda yalnız olacağını düşünüyordu. Düşünceleri değişmediği sürece söylediklerim fikrini değştiremeyecektim.

"Buradayım Taehyung." Başını göğsüme yasladı, kolları sıkıca olmasa da belimdeydi. Elimi saçlarında gezdirirken zaman dursa diye düşündüm. Taehyung her zaman böylesine yakın olmuyordu, gerçekten kötü hissediyorsa bana sarılıp böyle davranırdı. Kötü hissetmesini istemediğimden şimdiki zamanın durmasını diliyordum. Biraz daha kollarım arasında kalabilirdi, sarhoş edebilecek etkideki kokusu biraz daha burnumda kalabilirdi.

"Jimin," işte başını göğsümden çekip, kollarını benden uzaklaştırdığı an. Ben Tanrı'ya yalvarırken, Tanrı tamamen tersine hareket etmişti. "Biliyorum bunu yapmaya ve istemeye hakkım yok, ama sen de istersen, beraber uyuyabilir miyiz?"

Bahsettiğim buydu işte, Taehyung normalde asla böyle bir teklifte bulunacak düşüncede birisi olmazdı. Üzgünken masum oluyordu, bana sığınmak ona güvenli geliyor olmalıydı. Yanımda iyi hissediyor oluşu, canı sıkkınken sadece beni arıyor olması onun benden gitmeyeceği düşüncesini uyandırıyordu aklımda. Gitmesin istiyordum, öpemeyecek olsam, sadece onun istediği zamanlarda sarılabilecek olsam bile, onu istiyordum yalnızca yanımda. Bu duygularımın öyle gelip geçici olduğunu da düşünmüyordum, her Taehyung'u gördüğümde heyecanlanmamın başka açıklaması da olamazdı ya zaten.

"İyi hissedeceksen beraber uyuyabiliriz, istediğin kadar." Gülümsedi, bu tamamen mutlu olduğu için değildi ama hoşuna gittiğini fark edebiliyordum. Elini tutup ayağa kalktım, beni izledikten sonra beni tekrar ettiğinde odama adımlamaya başlamıştım. Ses çıkarmamıştı, sadece takip ediyordu beni. İşte bu da beni gülümsetmişti.

Üst kata çıktığımızda duraksadım, "Saat daha erken, yine de uyumak istiyor musun?" Başıyla onayladı, "Yorgun hissediyorum." Dedi bitkin sesiyle, her halinden anlaşıyordu. "O zaman Guleum için yemek bir şeyler çıkarayım, sen de hemencecik duş alıp üstünü değiştir, ben de yanına geleceğim."

Yeniden aşağı inip mutfağa geçmiş, Guleum için kolayca hazırlanabilir şeyler yapmıştım, bu seferlik böyle idare edebilirdi. Mutfaktan gözüken oturma odasından telefonla konuşan Guleum'u görmüş, tabağı ona götürmüştüm. Bana teşekkür maiyetinde gülümsemiş ve telefonun ardındaki kişiye cevap vermeye devam etmişti. Aslında kim olduğunu merak ediyordum ama rahatsız etmesem daha iyi olacak gibiydi. Bu yüzden Taehyung'un yanına gitmiştim hemen.

Aslında onun kendi odasında olacağını düşünerek onun odasına gitmiştim fakat burada yoktu. Duştan çıktığını biliyordum ancak burada değildi. Başka bir yerde olamayacağına göre, benim odamda olmalıydı.

Odaya gittiğimde, kapıyı hızlı ve seslice açtığıma pişman olmuştum aslında. Taehyung uyuyakalmıştı bile. Henüz öğle vaktiydi ama düşünceleri onu yormuş olmalıydı, yaşadıklarından yorulmuştu belki de. Yanına gidip yakından izledim bir süre, masumca uyuyordu yine. Tüm dünyadan haberi olmayan bir bebek gibi, güzelce uyuyordu.

Elimi saçlarına değdirdiğimde eş zamanlı mırıldanmıştı, "Jimin?" Dizlerimin üstüne yatağın kenarına çökmüştüm. Rahatsız olacağı herhangi bir şeyi yapmaktan kaçınıyordum. "Beraber uyuyacaktık." Kenara kaydı ve üstüne çektiği örtüyü kaldırdı benim için. İsteğine karşı çıkacak değildim, yanına uzandım ve o da üzerimizi örttü.

Ben sırt üstü yatıyordum, gözlerim yalnızca tavanı görüyordu. Taehyung ise bana dönük uzanıyordu. "Seni sevseydim nasıl olurdu?" Tüm sessizliği bozmak için kurduğu cümleyle kalbim teklemişti. Nasıl olurdu cidden? Hiç düşünmemiştim, ben sadece olan durumu düşünüyordum genelde. Aklıma tek gelen, istediğimde öpebilecek, sarılabilecek, uyuyabilecek ayrıcalığa sahip olacak olmaktı sanırım. "Bilmem." Dedim yalnızca. Elini saçlarıma daldırdı. "Nereden aklına geldi bu?" Eli saçlarımda değilmiş gibi davrandım, çok heyecanlı hissediyordum. Bu bir çocuğa alınan uzaktan kumandalı arabayı gördüğündeki heyecan gibiydi, saf ve güzel.

Duymamış gibi davrandı, "Bu seni üzmüyor mu?"

"Sorun ne Taehyung?" Böyle şeyleri genelde konuşmaktan çekinirdi. Neden direkt bunları soruyordu? "Bilmiyorum, üzülüyorsan, sana tamamen yük olmanın dışında bir de seni üzüyor olmak, bana fazla geliyor sanırım. Tüm bunları taşınamıyorum."

"Üzülmüyorum, yanımdasın, benden nefret etmiyorsun. Üzülmem gereken bir şey yok. Herkes duygularına karşılık alamayabilir, önemli değil. Hem bana yük olmadığını biliyor olmalıydın, onlarca kez konuştuk bunu." Sol kolunu bana sarıp başını göğsüme koydu. Beklemediğim şeyler yapıyordu.

"Şimdi öyle hissetmiyor olabilirsin ama bir gün sevgin bittiğinde öyle olduğunu göreceksin. Hayatının her anında yanında olduğum için tiksinirsin bile belki." Sesindeki hissi anlayamıyordum, üzgün gibiydi fakat tam anlamıyla öyle de denemezdi. Neden böyle düşündüğünü bilmiyordum, insanlara karşı sevgim bitecek bile olsa tiksinmezdim, fazlalık olduğunu düşünmezdim. İyi anılar geçirdiğim birisi olarak kalırlardı sadece.

"Bu düşüncelerine sebep olan ne bilmiyorum ama, onlardan kurtul. Öyle bir şey olmayacak." Kolumu ona sardım ben de. Sonrasında konuşmadık, onun nefeslerinin düzene girişini dinledim dakikalar sonra. Uyusa bile hiç kıpırdamadı, akşama kadar kollarım arasında sessizce uyudu.

Uyandığımda yanımda değildi, üzerine çok düşünmedim aslında. Uyanalı çok olduysa aşağı inmiştir, ya da acıkmışta olabilirdi. Ben de kalkıp onun yanına gitmek istemiştim ama evde değildi, Guleum'la birlikte.

Bu ne demek oluyordu?

Telefonuma koşup Taehyung'u aramayı düşündüm. Numarayı çevirdim fakat evde bir yerlerde çalıyordu. Nasıl ulaşacaktım, ne olduğunu nasıl öğrenecektim? Ellerim titriyordu, dizlerim tutmayacak sandım, düşeceğim ve kalkamayacağımı düşündüm.

Olduğum yere oturdum ve düşündüm. Durduk yere olacak bir şey olmayacağını biliyordum aslında. İstedikleri bir şey olmalıydı, beni arayacaklardı eninde sonunda. Beklemeliydim, onlar arayana kadar. Ama bir şey yapabilirlerdi, umarım ikisi beraberdir, Guleum ne kadar güçlü bir kız da olsa, onu asıl koruyabilecek olan Taehyung'tu. Henüz tamamen kendini savunamazdı. Kalbim sıkışıyordu, onları nasıl kurtaracağımı bilmiyordum.

Saatlerce bekledim, olduğum yerde elimde telefonumla saatlerce telefonumun çalmasını bekledim.

En sonunda, telefonumun zil sesi kulaklarıma doldu, güneş doğarken beklediğim arama geldi.


Yıllar sonra bölüm geldi 👏🏽🎊🥳🎉

Allah belamı nasıl veriyor bir bilseniz, yani o yüzden atamıyorum bölüm. Özrdlrm☺️☺️

Ne düşünüosunz falan söylemek isterseniz die yazıyım bunu da.

Bi de adam akıllı yorum gelmezse bölüm atmayı düşünmüyorum. Heves sıfır.

Yorum yaparsanız tşk askimlar🙃

Continue Reading

You'll Also Like

1.6K 145 20
Gökyüzündeki yıldızlar kaybolmadığı sürece biz her zaman beraber olacağız ..... O benim gökyüzümdü asla bakmaktan vazgecmedigim Gökyüzüm
70K 6.9K 56
Bir hacker ve bir yazarın hikayesi... Taehyung'un karanlık ruhu Seokjin'in gizli ruhuna karıştı. Ortaya ise yıkım çıktı. ❃ hayran kurgu, gerilim ve a...
135K 12.3K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
98.9K 10.4K 12
jjk: affedersin, tavşanımı hamile bırakan senin tavşanın mı? semetae / texting+18 (ağırlıklı) / text ~ #1-taekook {020524} #1-vkook {120424} {030524}...