Dolunayın Altında

By Berceste_sb

1.1M 69.9K 31.2K

Hiç bilmediğiniz bir yerde, tanımadığınız varlıkların arasında bir şeytana bağlı olduğunuzu öğrenseniz, ne ya... More

1. Bölüm
2. bölüm
3. bölüm
4. bölüm
5. bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14.Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm -Sezon Finali-
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm
77. Bölüm
78. Bölüm
79. Bölüm
80. Bölüm
81. Bölüm
82. Bölüm
83. Bölüm
84. Bölüm |Final Part 1| "Aydınlıkta ve Karanlıkta..."
85. Bölüm |Final Part 2| "Sonda ve Sonsuzlukta..."

28. Bölüm

13.6K 934 278
By Berceste_sb

Ben geldimmm. Hemde bomba gibi bir bölümlee.

Neyse daha fazla bekletmeyeyim.

İyi okumalar bebeklerim 💕 💕

"Yoruldum!" sırtımın bir kez daha sert minderle buluşmasıyla acıyla inledim. Sırtımda ki yarıklar hiç yardımcı olmuyordu...

"Ayağa kalk" Abimin emir veren sesiyle gözlerimi devirdim ve ayağa kalkmamak için direndim. Şeytanın benimle dalga geçerek kahkaha atmasını saymıyorum bile...

"Valla yoruldum. Canım çıktı, nolur buna bir son verelim abi" Abim beni hiç dikkate almıyordu. Yiğit ise abimin dediğini yapıyor, acımadan beni yere seriyordu.

Bu kaçıncı düşüşümdü bilmiyorum ama yirmiden sonra saymayı bırakmıştım.

Nefes nefese ayağa kalkmaya çalıştım ama dediğim gibi sadece çalıştım. Daha ayağa kalkamadan Yiğit çevik bir hamleyle sırtımı tekrar minderle buluşturdu.

"Çok yavaşsın Dolunay" Beni sinirlendirmeye çalışıyordu. Ben buna kanar mıyım? Tabiki de hayır.

Yiğit'in alay dolu sesiyle bıkkınlıkla iç çektim. "Senin gibi kurt değilim, o yüzden dalga geçmeyi bırak Yiğit" Dedim üstüne basa basa. Ama aldırış etmedi.

"Mantıken sende kurtsun Dolunay sadece dönüşmedin" Abim yine araya girmişti. Dönüşemedikten sonra kurt olsam ne farkeder?

"İçimi çok rahatlattın saol abi" dediğimde bu sefer gözlerini deviren taraf o oldu. Kafasıyla arenayı işaret etti. "Devam edin"

Yorgun bir şekilde iç çektim. Ne yaparsam yapayım Yiğiti yenemiyordum. Ter içinde kalmıştım ve sırtımı hissetmiyordum.

Ayağa kalktım ve pozisyonu mu aldım. Bu sefer yere düşmeyecektim. Yiğit tek kaşını kaldırdı ve bana baktı. "Yine yerle öpüşmeye hazır mısın?" dediğinde şeytanice sırıttım.

"Çok beklersin" dedim ve onu hazırlıksız bir şekilde yakaladım. Elini çevirdiğimde acıyla inleyip yere düştü. Arkasına geçtim ve boynunu kolumla sıktım.

"Çok yavaşsın köpecik" dediğimde Şeytandan bir iç çekiş geldi. Tam ona bakacaktım ki dikkatim dağıldığı için Sırtım tekrar yerle buluştu.

Dişlerimi sıktım ve üstümde beni yerimde sabit tutan Yiğite baktım. Abim ofladı ve konuşmaya başladı. "5. Kural; hiç bir şeyin dikkatini dağıtmasına izin verme"

Gözlerimi devirdim ve Yiğiti üzerimden ittim. "Sanki vampirlere karşı bir şansım olacakta böyle konuşuyorsun" dediğimde ilk kaşlarını çattı sonrada da gülümsedi.

"Bunuda düşündük" dediğinde sorar gözlerle ona baktım. Abim Yiğite döndü ve göz kırptı.

Kaşlarımı çatıp onları izledim. Yine ne karıştırıyorlardı?

Bakışlarımı onlardan çekip şeytana çevirdim. Ona şu bir haftadır soğuk davranıyordum o ise beni haklı bulduğu için sesini çıkarmıyordu. Bu durum gittikçe tuhaf bir hal alıyordu...

Yanımdan hırlama sesi geldiğinde düşüncelerimden ayrıldım ve yanında küçücük kaldığım kızıl kurta baktım. İlk bir saniye neler olduğunu anlamadığım için tepki vermedim. Ama sonra şaşkınlıkla abime baktım.

"Bu adil değil!" dediğimde omuz silkti.

"Savaşlar hiç bir zaman adil değil Dolunay" dediğinde yutkundum ve kurt cüssesiyle önümde duran Yiğite baktım.

Çok büyük gözüküyordu. Onun yanında minnacık kalıyordum. Zaten boyum 1.65 falandı. Şuanda onun gözünde bir karıncaydım.

Ben onu insan halindeyken yenemiyordum, kurt haliyle mi yenecektim?!

"Bu şaka mı?" daha konuşmamı beklemeden Yiğit atağa geçti. Pençesiyle bana bir hamle yaptığında yana kayarak kurtuldum. Tam kurtulduğuma sevinecektim ki yeni bir hamleyle sarsıldım.

Pençesi koluma denk gelmiş ve kıyafetimi yırtarak orada küçük bir çizik bırakmıştı.

Niyetlerinin ciddi olduğunu şimdi anlıyordum. Eğer bir şeyler yapmazsam bana zarar vermekten hiç çekinmeyeceklerdi.

Sol elimle çizilen kolumu tuttum. Azıcık kanamıştı. Sadece sızlıyordu. Daha yarama bakmaya zaman bulamadan Yiğit tekrar saldırdı. Bu sefer kurtulamamış ve büyük bir kurtun altında kalmıştım.

Kollarımı pençeleriyle tutuyordu. Zaten çok ağırdı, nefes alamıyordum. Pençelerini koluma sapladığında acıyla inledim. Gözlerim bile dolmuştu. Bu nasıl eğitimdi böyle?!

"Sizin amacınız beni öldürmek mi?!" diye bağırdığımda beni ciddiye almadılar. Bu sefer şansımı denemek için Yiğitle konuşmaya karar verdim.

"Yiğit seninle anlaşmaya varabiliriz" dediğimde cevap Abimden geldi.

"Seni duyamaz Dolunay şu anda benim kontrolüm altında" diye seslendi. Bir insan pardon kurt kardeşine acımaz mı?

Gözlerimi kapattım, ellerimi hissetmiyordum. Doğa beni dinliyordu değil mi? Neden onu kullanmıyordum.

"Yardım et" dediğimde çok geçmeden istediğim oldu. Yer sarsıldı. Tavana doğru büyük sarmaşıklar uzandı. Bu görüntüyle gülümsedim.

Yiğit'in üstümden çekilmesiyle rahat bir nefes aldım. Kollarım kan içinde kalmıştı.

Acıyla yüzümü buruşturdum ve arenaya göz gezdirdim. Sarmaşıklar Yiğit'in etrafına sarılmıştı. Hareket etmesine izin vermiyorlardı. Gülümsedim. En azından bir gücüm ortaya çıkmıştı. Bakışlarımı sarmaşıklardan çekip Yiğit'e döndüğümde ateşi kullandığını gördüm. Sarmaşıkları yakmıştı.

Eski haline geldiğinde ise kendini yere bıraktı. Bende hiçbir şey olmamış gibi bitmiş bir halde abimlerin yanına ilerledim.

Abim gülümsüyordu. Şeytan ise... Yüzü anlam veremediğim bir yüz ifadesini almıştı. Bana bakmıyordu. Yere bakıyordu.

Çokta umursamadan abimin yanına ilerledim ve kendimi yere bıraktım. "Mola verebilir miyiz?"  dediğimde başını onaylarcasına salladı.

Tükenmiş ve yorulmuştum, üstüne kıyafetlerim yırtıktı. Gözlerimi kapattım ve iç çektim.

Bir süre sonra izlenme hissiyle gözlerimi açtım. Şeytan beni izliyordu. "Neden bakıyorsun?" dediğimde kaşlarını çattı.

Yutkundu. "Sana bir şey olacak" Dedi fısıltı gibi bir sesle. Yüzü ciddi ifadesini almıştı.

"Ne?" dediğimde cevap vermedi. Korkuyla ayağa kalktım. Bu yüzden mi antrenmanın başından beri yüz ifadesi anlamsızdı?

"Savaş" Derin bir nefes aldım. "Noldu?" Abim dışarı çıkmıştı koskoca arenada Yiğit, ben ve şeytan kalmıştık.

"İçimde kötü bir his var" Dedi ve yerdeki bakışlarını suratıma çıkardı.

Bir haftadır kötü bir şey olmamıştı. Şimdi olsa şaşırmazdım zaten...

Elini yavaşça kaldırdı ve omzumdaki ize getirdi. Anlam veremez bir şekilde ona baktım. İzime dokunduğunda bir kaç saniyelik bir ışık belirdi.

Savaş gözlerini kapattı ve elini izimden çekmedi. Sanki bir şey görüyor gibiydi.

Bir kaç dakika sonra gözlerini dehşetle açtı. "Siktir"

Kaşlarımı çattım. "Küfretme" Beni dikkate almadı. Ne görmüştü? Hareketleri benide korkutuyordu.

Yiğitte anlam veremez bir surat ifadesiyle araya girdiğinde endişem daha da artmıştı. "Noldu?"

Savaş ona da cevap vermedi. "Üstünü çıkar" dediğinde ne dediğini algılamak için bir kaç saniye durdum.

"Ne?"

"Üstünü çıkar Dolunay" tekrar aynı şeyi söylediğinde ciddi olduğunu anladığım için dehşetle ona baktım.

"Saçmalama Savaş" Dediğimde yüzünü sert bir ifade aldı.

"Dolunay eğer üzerini çıkarmazsan bunu ben yaparım ve emin ol bu hiç hoşuna gitmez" dediğinde yutkundum. Şaka mıydı bu?!

Tekrar hayır dediğimde "Sen kaşındın"  Dedi ve üzerime doğru yürümeye başladı. Ben ise geri geri gidiyordum.

"Manyak mısın be?!" diye bağırdım. Ama yinede durmadı. Çevik Bir hareketle yırtık tşörtümün yakasından tutup çıkardı.

Sadece üzerimde ki iç çamaşırımla kaldığımda kızardım. Ama o buna aldırış etmedi ve arkama geçerek sırtıma baktı. "Lanet olsun!" diye bağırdığında irkildim. Neler oluyordu?!

Yiğit kaşlarını çatarak şeytanın yanına ilerledi. "Yuh lan, bu da ne?!" O da dehşetle konuştuğunda korkmaya başlamıştım. Sırtımda ne vardı.

"Git şu alfa bozuntusunu çağır!" Şeytanın sinirli sesiyle Yiğit sözünü ikiletmeden hızlı bir şekilde arenanın kapısına ilerledi.

Sırtımda şeytanın sıcak elini hissetmemle inledim. Dokunduğu yere keskin bir acı saplanmıştı. "Dolunay" Dedi ve yutkundu. "Anlatacaklarımdan korkmanı istemiyorum, o yüzden sakin kalacağına dair bana söz vereceksin" Sesi arenada yankılanıyordu. Sözleri kesinlikle beni sakinleştirmiyordu, aksine daha da endişeleniyordum...

Gözlerimi kapattım ve titrek sesimle cevap verdim. "Noldu Savaş?"

Yavaşça iç çekti ve önüme geçti. Bakışları endişeliydi. Gözlerini gözlerime çıkardı ve konuşmaya başladı. "Benim kanatlarımı görüyor musun?" dediğinde başımı yavaşça salladım. "Bu kanatlar bende doğuştan var" Bunu neden bana anlatıyordu? "Ama senin diğer yarın kurt olduğu için..." gözlerini kapattı sanki söylemekte zorlanıyordu. "Bunlar doğuştan yok"

Anladığım şeyle gözlerimi kocaman açtım. "Hayır" dedim çaresizlikle.

Şeytan başını önüne eğdi. Arenanın kapısı sert bir şekilde açıldığında korku dolu bakışlarım oraya kaydı. Abim yanında beni tedavi eden kadınla buraya geliyordu.

Kadın bana yaklaştı ve sırtımı inceledi. "Başlamış" dediğinde abimin ağzından ufak bir küfür duydum.

"Ne yapmamız gerekiyor?" Savaş'ın sorusuyla kadın ona baktı.

"Sadece yanında olabilirsin evlat" Dedi ve bakışlarını bana çevirdi. "Bunu engelleyemem"

Tanrı aşkına bu kadının engelleyebildiği ne vardı?!

Sakinleşmek için gözlerimi kapattım. Sıcak basmıştı. Nefes alış verişim hızlanmıştı ve sırtımda her ne varsa canımı gerçekten acıtıyordu.

Titrek bakışlarımı abimin suratına çıkardım. Onlara doğru adım atacaktım ki gözlerimin kararmasıyla sendeledim.

"Dolunay" Savaş hemen yanıma geldi ve yere düşmeden beni tuttu. Dizlerimin üzerine yavaşça çöktüm.

Abimler bir şeyler diyordu ama onları pek fazla dikkate aldığım söylenemezdi. Şuanda sırtımın acısına odaklanmıştım.

Kafamı kaldırarak Savaşa baktım. "Acıyor" dediğimde gözlerini sıkıca kapattı.

"Biliyorum bebeğim ama sakin olman gerekiyor" Dedi ve saçlarımı önümden çekti.

"Bunu engelleyemem ama hızlandırabilirim" kadının konuşmasıyla ona baktım.

"Yap o zaman!" Şeytanın sinirli sesi yüzünden abim onu uyardı.

"Biraz sakin ol" dediğinde Savaş ona sinirli bakışlarını gönderdi.

"Kardeşin birazdan burada acı içinde kıvranacak ve sen sakin olmamı mı istiyorsun?" diye cevap verdiğinde abiminde yüzü endişeli bir hal almıştı.

"Böyle davranmanın da bir yararı yok biliyorsun değil mi Savaş?" Dedi ve tartışmaya son verdi.

Kadın bilmediğim bir dilde sözler söylemeye başladığında gözlerimi sıkıca kapattım. Sırtım her saniye biraz daha acıyordu.

Kendimi her seferinde bitecek diye teselli ediyordum ama bu acı bitecek gibi değildi.

Sonunda dayanılmaz bir hal aldığında bilincimi kaybettiğimi hissediyordum.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama sonunda şeytanın yumuşak sesiyle rahat bir nefes alıp kendimi karanlığa bıraktım.

"Bitti meleğim..."

.........

Wuhuuu çok iyiydi be oxndjndmd

Sonunda Dolunay dönüştü, bende rahatladım sizde kdndkdnd

Nasılsınız bebeklerimmm bölüm Hakkında ne düşünüyorsunuz?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorummmm 💕 💕

Hepinizi çok seviyorum sonra görüşmek üzere 😘 😘

Devam edecek...

Continue Reading

You'll Also Like

72.9K 2.2K 81
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi
MOİRA By sy

Fantasy

24.3K 1.8K 105
Nefesini duydum yakamda. İçine çekiyordu. "Şu kokun yüzünden... kırk yıl sende kalacağım." Gözlerine bakmak istemiyordum. Yoksa kendimi durdurmam bir...
25.2K 9.1K 26
2023- 16 Mart Güven -3 🏅 2022- 20 Mart Aksiyon -1🏅 2022- 21 Mart Dostluk - 1🏅 2022- 21 Mart Dost -1🏅 Hayatının baharında, kader omzuna yüklemişti...
1.4K 786 24
Hani derler hayat bazen ummadığın yerde güler yüzüne bazende hiç ummadığın bir zamanda tıpkı bir hançer gibi iner sırtına ama sen yinede herşeye rağm...