Dolunayın Altında

By Berceste_sb

1.1M 69.8K 31.2K

Hiç bilmediğiniz bir yerde, tanımadığınız varlıkların arasında bir şeytana bağlı olduğunuzu öğrenseniz, ne ya... More

1. Bölüm
2. bölüm
3. bölüm
4. bölüm
5. bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14.Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm -Sezon Finali-
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm
77. Bölüm
78. Bölüm
79. Bölüm
80. Bölüm
81. Bölüm
82. Bölüm
83. Bölüm
84. Bölüm |Final Part 1| "Aydınlıkta ve Karanlıkta..."
85. Bölüm |Final Part 2| "Sonda ve Sonsuzlukta..."

25. Bölüm

15K 942 333
By Berceste_sb

Geldimmm. Çok ödevim var ama ben yeni bölüm yazıyorum kznsksnodnkd

Bu bölümü de EceTugrul  ve ecesu_suuu ya ithaf ediyorum.

İyi okumalar bebeklerim 💕💕

Bir çocuk gibi mızmızlandı ve kafasını yastığa koydu. "Sadece uyusak olmaz mı?" Dedi.

Ona sırıttım. "Olur Savaşçığım" dedim ve gözlerimi devirdim. "Sabaha geberip gitmek istiyorsan neden olmasın?"

Sanki komik bir şey demişim gibi güldü. "Birileri benim için endişeleniyor sanki" gülmesi sırıtmaya dönmüştü.

Kaşlarımı çattım. "Senin için endişelenmiyorum Savaş. Ölüp gidersen beni de yanında götürürsün o yüzden diyorum" Bağlı olduğumuzu biliyordu. Gıcık şeytan.

Gözlerimi tekrar yarasına indirdim ve acıyla nefes aldım. Neden ona bir şey olduğu zaman bende acı çekiyordum?  Karnının sol tarafında büyük bir kesik vardı ve göğsüne doğru uzanıyordu.

Yüzümü buruşturdum. "Nasıl becerdin bunu?" dedim.

Dudaklarını büzdü. "Bilmek istemezsin melekcik" Dedi ve derin bir nefes aldı. Canı acıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Yani.... ben öyle anlamıştım.

"Dikiş atmayı biliyor musun?" dediğinde korkuyla ona baktım. Benden bunu isteyecek hali yoktu ya? Hayatta yapamazdım...

Yüzüm öyle bir hal almış olacak ki Şeytan gülmeye başladı. "Tamam ben hallederim" Dedi ve yavaşça ayağa kalktı.

Ayağa kalktığı anda yarasını tuttu ve yüzünü buruşturdu. Evet, kesinlikle acı çekiyordu.

Acıyla ona baktım. "Tamam otur ben hallederim" dedim ve odamdan çıkıp, koridorda ses çıkarmamaya dikkat ederek ilerlemeye başladım.

Merdivenlerden indim ve mutfaktaki ecza dolabından gerekli malzemeleri aldım.

Tekrar yukarı çıktım, odamın kapısını açtım. Odaya girdiğimde şeytan gözlerini kapatmış, hâlâ daha yatakta uzanıyordu. Uyumuş muydu?

Yanına gittiğimde yüzünü inceledim, gerçektende uyuyordu.

Yüzümü bir gülümseme aldı. Uyurken çok masum gözüküyordu. Dudaklarını büzmüş ve kaşlarını çatmıştı.

Başımı yana eğdim yüzünü biraz daha inceledim. Saçları yumuşacık görünüyordu. Saçlarından farklı, iki tane siyah boynuzu vardı. Bu boynuzlar onu çirkin değil, aksine daha da dikkat çekici yapıyordu.

"Yüzüm eskidi melekcik" Savaş'ın biranda konuşmasıyla gözlerimi kocaman açtım. Uyumamış mıydı? Rezil olmuştum...

Utandığım için yanaklarımın ısındığını hissediyordum, kesinlikle yanaklarım kızarmıştı.

Gülüyordu, benimle dalga geçiyordu şuanda.

Gözlerimi devirdim ve boğazımı temizledim. Malzemeleri yatağın üstüne koyduktan sonra bende diğer tarafına geçtim.

Elimi pamuğa uzattım ve üzerine gerekli olan sıvıyı döktüm. Şeytanda beni izliyordu. Dikiş dışında diğer şeyleri yapabilirdim sanırım.

Yarasını temizledim ve odamdaki lavaboya giderek pamukları çöp kutusuna attım.

Geri geldiğimde, Savaşı yarasıyla uğraşırken gördüm. Arada bir yüzünü buruşturuyordu. Onun dışında dikkatli bir şekilde dikiş atıyordu.

Gözlerini yarasından ayırmadan konuşmaya başladı. "Banyoya gir" Dedi.

Kaşlarımı çattım. "Neden?"

"Dikkatimi dağıtıyorsun Dolunay" Dedi ve yüzünü acıyla bir kez daha buruşturdu.

İyi de yerimde sabit duruyordum. Dikkati nasıl dağılıyordu ki?

Çok fazla düşünmeden banyoya girdim. Canının acımasını istemiyordum.

Bir kaç dakika sonra banyonun kapısı açıldı. Savaş içeri girdi "Odaya geçebilirsin" Dedi ve duşa doğru ilerledi. "Tabi yinede sen bilirsin, kalıp benimle duşta alabilirsin" Pis bir şekilde sırıtmaya başladı.

Yüzümü buruşturdum ve gözlerimi devirdim. Şeytan her zaman aynı şeytandı...

Odaya girdiğimde kendimi yatağın üzerine bıraktım. Hala daha açıklama alamadığım aklıma geldi.

Ayağa kalkmaya üşenip ışığa ayakkabılarımdan birini fırlattım. Evet, zenginler gibi evde ayakkabı giyiyorduk. Ama ben genelde çorapla dolaşıyordum. Alıştığım için.

İlk denememde tutturduğumda sırıttım. Çok becerikliyim.

Egom geri gelmişti. Gittikçe şeytana benziyordum...

Daha fazla düşünmeden yatağın sağ tarafına kaydım ve gözlerimi kapattım.

Tam dalmıştım ki yatağın diğer tarafında olan hareketlenmeyle gözlerimi açtım.

Şeytan yanıma yaklaştı ve kollarını belime sardı. Kalbim çok hızlı atıyordu. Neden bana böyle davranıyordu ki? Ona çok fazla alışmaktan korkuyordum. Her an Kalbimi kırabilirdi...

Elini boynumda ki izde hissettiğimde irkildim. Baş parmağıyla üzerinden geçiyordu.

"İntikamını aldım" Dedi. Şimdi anlamıştım yaralanmasının sebebini, vampirle kavga etmişti...

Diyecek söz bulamadığım için sessiz kaldım.

"Çok acıyor mu?" sesi titriyordu. Ona acıyor diyemezdim ki...

Kafamı olumsuz anlamda salladım. Yine güldü.

"Yalan söylemeyi beceremiyorsun meleğim" Dedi.O sondaki sahiplenme eki beni şaşırmıştı.

Nefesini boynumda hissediyordum. Yüzü çok yakınımdaydı. Dudaklarını dövmenin üzerinde hissettiğimdeyse, gözlerimi kapattım. Beni kendine her geçen gün aşık ediyordu, bunu kabullenemesemde sonunda olacak olan buydu...

Titrek birer nefes aldım. Dudakları çok sıcaktı. Yavaşça geri çekildiğinde, değdiği yerde yanma hissi bırakmıştı. Bütün bedenime yayılmıştı bu his...

Daha fazla düşünmeden uyumaya çalıştım. Biliyorum ki düşünürsem sabaha kadar gözüme uyku girmezdi...

"İyi geceler şeytan"dedim.

"Sana da ondan" Dedi ve beni daha çok sardı...

.......

Yüzüme gelen güneşle gözlerimi açamadım. Bir daha perde açık uyumayacaktım...

Sıkıntıyla ofladım ve elimi gözlerime götürdüm ve yavaşça araladım.

Gece olanlar aklıma geldiğindeyse, gözlerim yatağın sol tarafına kaydı. Kimse yoktu. Acaba hayal mi görmüştüm? Şeytanın rüyalarımda ne işi vardı?

Düşüncelerimden kurtulmak için başımı salladım ve lavaboya ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra yavaşça aynaya baktım. Geçen günlere göre çokta kötü görünmüyordum.

Saçlarıma çeki düzen verdim ve üstümü giyip aşağı indim.

Evde ses yoktu. Herkes neredeydi?

Salona geldiğim zaman etrafa kısa bir bakış atıp kaşlarımı çattım. Şeytan koltuğa ayaklarını uzatmış elma yiyordu. Şuanda kesinlikle biscolota erkeklerine benziyordu.

Bunu söylemedim var sayın...

"Melekcik uykucu çıktı" Dedi ve elmasından bir ısırık daha alıp mavi gözleriyle beni süzdü.

O beni süzdüğü için gözlerimi üstüme çevirdim. Bir kot pantolon ve mavi bir kazak giymiştim. Gayette güzel duruyordu...

Ben kışlık giyinirken o üstünde hiç bir şey olmadan dolaşıyordu...

"Herkes nerede?" dediğimde beni süzmeyi bıraktı ve bakışlarını yüzüme çevirip sırıtmaya başladı.

"Bugün benimsin" Dedi. Dalga geçiyordu sanırım...

Gözlerimi devirdim. "Ciddiyim Savaş annemler nerede?" Bana söylemeden nereye kaybolmuşlardı?

"Avlanmaya gittiler" Dedi.

"Annemde mi gitti Savaş?" dedim ve tek kaşımı kaldırdım.

"O, Emre'nin ısrarıyla şehire döndü" şaşkınlıkla ona baktım. Bana neden haber vermemişlerdi? Ama annemin gitmesi bir bakıma iyi olmuştu. Burada güvende değildi...

"Abim beni sana nasıl bıraktı? Sana güvenmez ki" Dedim. Haklıydım bence, biranda bırakıp gitme ihtimali vardı.

"Tabikide abin bana güvenmez" Dedi ve elini pantolonunun cebine soktu. Bir kaç saniye sonra kolyemi cebinden çıkarınca kaşlarımı çattım. Elim boynuma gitmişti. Kolyemi düşürmüş müydüm? "Ama buna güvenir"

Yanına gidip kolyeyi elinden aldım ve boynuma taktım. "Abin nerede olduğunu görebiliyor" Dedi.

Gözlerimi devirdim ve diğer koltuğa oturdum. "Saat kaç?"

"Bir" Dedi ve elinde ki bitmiş elma çöpünü çöpe atmak yerine yaktı. Külleri etrafa savrulduğunda kaşlarımı çattım.

"Onları sen toplayacaksın Savaş" Dediğimde sırıttı.

Ayağa kalktı ve üstüne koltukta duran tişörtünü geçirdi. "Hadi kalk" Dedi.

"Nereye?" diye sordum. Açıkçası dışarı çıkacak havamda değildim ve gidecek bir yerimiz yoktu...

"Biraz aşağıda bir şehir var oraya" Dedi.

Kapıya ilerlediğinde bende ayağa kalktım ve onu takip ettim. Ormana doğru gidiyordu.

Biranda aklıma gelen bir soruyla durdum. Savaşta durduğumu farketmiş olacak ki başını çevirip bana baktı.

"Böyle insanların içine giremezsin" dedim. Boynuz ve kanatlarına kısa bir bakış atmıştım. İnsan içine böyle çıkamazdı...

"Dolunay onlar bunları görmüyor" Dedi ve yürümeye devam etti.

Kaşlarımı çattım ve ona yetiştim. İnsanlar göremiyor... O yüzden ilk karşılaştığımızda bana insan olamazsın demişti...

Her parça teker teker yerine oturuyordu. Zaman geçtikçe alışmaya başlıyordum.

Derin bir nefes aldım ve yanında yürümeye başladım.

"Çok yavaş ilerliyoruz" dediğinde ona baktım. Ne yapmamı istiyordu? Flash olmamı falan mı bekliyordu.

"Aslında hava yolunu kullansaydık..." dediğinde gözlerimi kocaman açtım. Hayatta uçmazdım. Korkudan uçağa binememiş kızdım ben...

"Bence gerek yok, ne güzel doğayla iç içeyiz" dedim ve ona sırıttım.

"Ne yani? Bir melek yüksekten mi korkuyor?" gülmeye başladığında gözlerimi kısarak ona baktım.

"Aslında kurtların yüksekten korktuğunu duymuştum belki diğer tarafından geliyordur" Dedi ve sırıttı.

"Ne kadar komik" dedim ve gözlerimi devirip yürümeye başladım.

"Pekala, senin dediğin olsun" Dedi ve yanıma geldi. Birlikte yürümeye başlamıştık.

Yürürken ikide bir bana bakıp pis pis sırıtıyordu.

Bir saat kadar daha ilerledikten sonra yoruldum ve bir ağacın altına kendimi bıraktım. Hem susamıştım hemde ayaklarımı hissetmiyordum.

"Biraz dinlensek mi?" dediğimde bana baygınca bakıp iç çekti.

Bir kaç dakika daha durduk. Şeytan ayakta beni inceliyordu. Bakışlarında bir tuhaflık vardı...

"Özür dilerim" dediğinde anlamaz şekilde ona baktım.

"Ne için?" dememe kalmadan beni kucakladı ve büyük kanatlarını açtı. Ağzımdan tiz bir çığlık kaçmıştı.

Başımı göğsüne yasladım ve gözlerimi kapadım. Ne olursa olsun gözlerimi açmayacaktım.

Şeytanın hızlıca inip kalkan göğsünden güldüğünü anladım. Gıcık! Benimle eğleniyordu...

"İndir beni Savaş!" diye bağırdım.

"Sorun yok tutuyorum seni" dediğinde içimden ona bininci bedduamı okuyordum.

"Savaş eğer beni indirmezsen hayatında hiç duymadığın bedduaları saniyeler içinde öğrenirsin!" dedim ve başımı göğsüne daha çok yasladım.

"Dolunay eğer bağırmayı bırakmazsan birlikte aşağı düşeceğiz" Dedi. Lütfen dalga geçiyor olsun... Lütfen.

Derin bir nefes aldım ve tişörtünü daha fazla sıktım. Aşağı inelim sana gününü göstereceğim şeytan!!

Yüzüme çarpan soğuk hava saçlarımı uçuşturuyordu. Havada olduğumuzu biliyordum ama gözlerimi açmamakta ısrar ediyordum.

"Artık beni bırakabilirsin Dolunay" dediğinde ne dediğini algılayamadığım için biraz saçmalamış olabilirim...

"Benim kanatlarım yok yere düşerim" dedim.

Şeytandan gülme sesi geldiğinde başımı yavaşça kaldırdım. Yerdeydik.

Hemen ciddileştim ve kucağından indim. Boğazımı temizledim ve onu görmezden gelerek önüme baktım.

Biz şehrin biraz daha arkasında, ormanın içindeydik. Bilmediğimiz şehirde ne yapacaktık ki?

Ben kaşlarımı çatmış, şehri incelerken, şeytanın yanıma geldiğini fark etmemiştim.

"Sence düşmene izin verir miyim melekcik?" Dedi ve önüme gelen saç telimi kulağımın arkasına attı.

Vermezsin...Düşmeme izin vermezsin Şeytan...

.........

Veee yine güzel ve upuzun bir bölümm.

Dolunay ve Savaş hakkında ne düşünüyorsunuz?

Birde, kitap hakkında fikirlerinizi alabilir miyim? Sizce nasıl ilerliyor?

Fikirleriniz benim için çok önemli❤

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum dostlarım 💕

Hepinizi çok seviyorum sonra görüşmek üzere 😘 😘

Devam edecek...

Continue Reading

You'll Also Like

4.7K 1.6K 27
Bir kaza sonucu kendinizi kötülüğün ve canavarların galip geldiği bir evrende bulduğunuzu düşünün. Yaşam yok, umut yok, acımak yok. Burası cehennem...
MOİRA By sy

Fantasy

24.2K 1.8K 104
Nefesini duydum yakamda. İçine çekiyordu. "Şu kokun yüzünden... kırk yıl sende kalacağım." Gözlerine bakmak istemiyordum. Yoksa kendimi durdurmam bir...
996 58 18
Üniversite öğretmenin bir krallığın dükü olsa ve seni kaçırıp orada düşes olmanı teklif etse, mükemmel bir şey değil mi? Haydi birlikte hikayenin i...
10.1K 6.5K 65
Şairenin Şiir Halleri.. Tüm içtenliği ve yalınlığı ile...