GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting...

By bbhikayeleri

7.4M 436K 251K

Terk edilmenin acısını yaşayan genç kızın başvurduğu garip yol kendine göstermelik bir sevgili bulup eski sev... More

açılış
bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş - sezon finali
kırk altı
kırk yedi
kırk sekiz
kırk dokuz
elli
elli bir
elli iki
elli üç
elli dört
elli beş
elli altı
elli yedi
elli sekiz
elli dokuz
altmış
altmış bir
altmış iki
altmış üç
altmış dört
altmış beş
altmış altı
altmış yedi
altmış sekiz
altmış dokuz
kapanış
yılbaşı özel bölüm

yirmi dört

102K 5.8K 3.2K
By bbhikayeleri

Medya: Okan.

Şimdi Okan kim diye sorun da sizi vurayım akjsfhdkhgf

🌈

"Nil biraz sakin olur musun?"

"Olamam," dedim hızlı adımlarıma ayak uydurmaya çalışan Ilgaz'a. Sabah gelir gelmez müdürün odasına uğramıştım. Dünkü olaydan hocalarımız sayesinde haberdardı ve ilk olarak ondan bilgi almak istemiştim. İstediğim gibi olmamıştı. Bu yüzden kendisine saydıra saydıra koridorda ilerliyordum. "Müdürü duymadın mı? Yapan kişiye gerekli cezayı verirmiş ama bana kim olduğunu söyleyemezmiş. Lükse bak. Konu bizi ilgilendiriyor ama bize bilgi vermiyor!"

Ilgaz neredeyse koşar adım yanımda yürüyordu. "Haklısın ama o da kendi işini yapıyor sonuçta."

"Doğru," dedim başımı sinirle aşağı yukarı sallarken. "O kendi işini yapıyor. Ben de yapacağım. Kendi yöntemlerimle öğreneceğim kim olduğunu." Adımlarım bu doğrultudaydı. Bizim sınıfa gidiyordum.

Yanımdaki bukleli heyecanla elini çırptı. "Ha anladım! Yine birini dövmek isteyeceksin ve ben seni tutacağım. Hemen geliyorum."

Çocuksu coşkusuna göz devirip yandan bir bakış attım ona. "Tutmaman yararına olur Ilgoş."

Hıhı'layıp beni takmadığını belli ettiğinde onu boş verip adımlarımı sıklaştırdım. Bir an sonra sınıfımın kapısındaydım. Buradan aradığım kişiyi görebiliyordum. İçeri girer girmez Berfu'nun sırasına ilerledim ve dibinde durduğumda sertçe ellerimi masasına vurdum. "Konuş!"

Yerinde adeta sıçrayan Berfu telefonundan başını kaldırıp bana baktı. "Ne oluyor be?" diye sorarken adeta cırlamıştı. Yüzümü buruşturdum. "Sana konuş dedim, cırla değil."

Başımı eğip gözlerinin içine baktım, "O kağıdı Cem'in çantasından sen aldın," diye usulca bir cümle kurdum. Soru sormama gerek yoktu çünkü o kağıdı alanın -müdür söylemese dahi- Berfu olduğunu biliyordum.

Berfu cümlem üzerine kızarıp bozarmaya başlamıştı anında. Bu emin olmama yeter de artardı bile.

"Neden panoya astın?" diye sordum dişlerimin arasından. Daha sonrasında dayanamayıp yüksek sesle bağırdım. "Amacın neydi geri zekalı konuşsana!"

Yüzüne bağırmamla bize olan bakışlar artmıştı. Şu an hiçbiri umurumda değildi. Fazlasıyla dolmuştum ve patlayacak bir yer arıyordum.

Süs bebeği beklemediğim şekilde sakince yerinden çıkıp, "Daha sakin bir yerde konuşalım mı?" diye sordu.

Her ne kadar başta itiraz edecek olduysam da millete daha fazla gösteri sunmak istemediğimden kabul etmiştim. Ona hiçbir şey söylemeden sinirli adımlarla sınıftan çıkıp koridorun sonuna yürüdüm ve yangın merdivenin kapısını açıp içeri girdim. Hemen peşimden Ilgaz ve Berfu da gelmişti. Ben Berfu'ya yiyecekmiş gibi baktığımdan Ilgaz'ın gözü sürekli benim üzerimdeydi. En ufak hareketimde tutacaktı beni.

"Mekan değişikliği iyi oldu mu hanımefendi?" diye sordum sabırsız çıkan sesimle. "Konuşacak mısın artık?"

Merdivenin başındaki tırabzana yaslandı ve nihayet anlatmaya başladı. "Dün sabah Cem'in yanına gittiğimde çantasına telaşla bir şey yerleştirdiğini gördüm. Merak ettim haliyle. Onu bir bahaneyle kantine gönderip çantasına baktım ve içinde sizin mesajlarınızın olduğu kağıdı buldum. Yazanları okuyunca çok şaşırdım. Siz..." Bir bana bir de yanımda duran Ilgaz'a baktı. "Ne bileyim Cem hep aksini iddia ediyordu ama ben sizin gerçekten birlikte olduğunuzu düşünmüştüm."

"Kısa kes," diye araya girdim. Göz devirdi. "Araya girmezsen anlatayım."

"Gereksiz düşüncelerini araya sokmadan anlat sende."

Ilgaz kolumu sıvazlayıp kulağıma eğildi. "Sakin ol yumurtam, kız şimdi senden korkup kaçacak. Hiçbir şey öğrenemeyeceğiz."

Ona omuz silktiğimde Berfu halimize bakıp başını iki yana salladı ve devam etti konuşmaya. "Her neyse işte. Tam ben kağıda bakarken Cem girdi sınıfa, aceleyle kağıdı katlayıp cebime attım. Bahçeye indim, o sırada sen okula giriyordun. Öğrendiğim şeyden sonra sana takılmak istedim sadece. Daha sonrasında ders başlayacak diye sınıfıma geçtim zaten. Sırama oturur oturmaz kağıdı imha etmek için cebimden çıkaracaktım fakat cebimde bulamadım. Aceleyle cebime sıkıştırdığım için koridorda ya da bahçede yürürken düşürdüm sanırım, emin değilim. O sırada kağıdın elimden çıktığını biliyorum o kadar. Kağıdı panoya asan ben değilim."

Aşağı yukarı böyle bir halt yediğini tahmin ediyordum o yüzden anlattıklarına şaşırmamıştım ama o son cümle... Turşusuna bak süs bebeğini al resmen. İkisi de asmadığını söylüyordu ve ben ikisine de inanmıyordum.

Gözlerimi kıstım şüpheyle. "Neden sana inanayım?"

Derin bir nefes alıp bakışlarını merdivenlere düşürdü. "Hatırlıyor musun geçen sene biri ortaokuldaki kilolu ve çirkin olduğum fotoğrafımı okulun panosuna asmıştı. O gün herkes bana sanki geçmiş yıllarımdaki halimdeymişim gibi bakmıştı. Hala bakanlar, su aygırı diye laf atanlar var hatta. Başta o kadar sinirim bozulmuştu ki günlerce ağlamıştım." Gülümsedi. "Sonra biri çıktı karşıma, bana onların hayatımda ben onları umursadığım sürece var olabileceklerini söyledi. O günden sonra insanların söylediklerini umursamayı bıraktım. Fakat onlar susmadı, susmayacaklar. Ama bu sefer susan taraf ben de olmayacağım. Herkesin bir kusuru var, ben de onların kusurlarını yüzlerine vurarak susturuyorum. Yaptığım kime göre yanlış kime göre doğru bilmem, umursamam da."

Silinen gülümsemesiyle bakışlarını düşürdüğü yerden kaldırıp bana çevirdi. Su yeşilleri samimiyetle parlıyordu bu sefer. "Demem o ki; birilerinin hadleri olmamasına rağmen sana aşağılayıcı gözlerle bakmasının ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Bunu bile bile aynı şeyi sana yaşatmam. Her ne kadar seni sevmiyor olsam da yapmam Nil, bu yüzden bana inanabilirsin."

Dediği zamanı hatırlıyordum. Fotoğrafını ben de görmüştüm ama beni ilgilendirmediği için gidip de ona laf atmamıştım. Aksine yapan kişiyi bulması için yardım edebileceğimi bile söylemiştim. Aynı sınıfta olduğumuz için konuşmuşluğumuz vardı. O her ne kadar benden başından beri haz etmese de benim onunla bir sorunum yoktu. Son bir aya kadar...

Bu konudaki samimiyetine güvenirdim. Berfu dediği gibi insanların yüzüne kırıcı konuşabiliyor, yanlış şeyler yapıyor olabilirdi. Çünkü onu bu raddeye getiren kendince kötü şeyler yaşamıştı.

Kağıdı panoya onun asmadığına inanıyordum.

Aniden yatışan ortamı bozmamak adına kollarımı göğsümde toplayıp geri çekildim. "Fotoğrafı hatırlıyorum, o zamanlar da güzelmişsin. Saçma sapan şişmandım çirkindim tiplerine girme."

Sesim mesafeliydi. Buna rağmen beni onayladı. "Artık girmiyorum zaten, aştım. Ortaokul yıllarımda aşamamıştım ama geçen sene bunu yayan kişi aşmama vesile oldu bir yerde."

"İyi," diye karşılık verdim soğukça. Konu ne ara buraya gelmişti?

İç sesimi duymuş gibi Ilgaz, "Bir dakika ya!" diyerek lafa atladı. "Sizin şu an saç başa kavga etmeniz gerekmiyor muydu? Ben de Niloşumu tutmak için buradaydım falan?"

Berfu sessiz kalırken söze giren ben oldum. "Merak etme Ilgaz, hala döveceğim biri var. Kağıdı kimin astığını hala bilmiyoruz ama benim aklımda biri var." Berfu'ya dönüp, "Sen geçen sene fotoğrafını yayan kişiyi buldun mu?" diye sordum. Sakince başını salladı. "Müdür söylememekte ısrarcıydı ama araya babamı sokarak öğrendim. E sınıfından Ayberk salağıymış."

"Sen bu Ayberk salağını dün bahçede falan gördün mü?"

Biraz düşündü. Hemen sonrasında aklına ne geldiyse kaşlarını çatmıştı. "Hayır ama Cemlerin sınıfından çıkarken karşılaşmıştık, hatta çarpıştık. Ona kötü kötü bakınca özür diledi benden, hemen uzaklaştım yanından."

"Tamam işte!" diye bağırdım sonunda çözüme kavuşan olayın heyecanıyla. "Çarpıştığınız an düşürdün, o da sarı bez görmüş Mine gibi hevesle kaptı kağıdı. Ah ulan Ayberk şimdi yaktım çıranı!"

Harekete geçtiğimde Berfu eski haline dönüp, "Yardıma gelirdim ama..." diye mırıldandı. Bu sırada bakışları kaldırdığı sol elinin tırnaklarındaydı. "Manikürümü yeni yaptırdım, bozulmasını istemem."

Göz devirdim. "Senin bana yardımdan çok zararın dokunur süs bebeği, gelmene gerek yok." Ona arkamı dönüp Ilgaz'ı başımla çağırdım. "Gidelim."

Yangın merdiveninden çıkıp koridoru yürümeye başladık yeniden. O sırada Ilgaz beni teyit etti. "Yeni durağımız 11/E mi?"

"Evet."

Sınıfa girmek için biraz beklemek zorunda kalmıştık çünkü biz konuşurken ilk ders başlamıştı. Berfu'nun sınıfa sonradan girdiğini görmüştüm ama ben ve Ilgaz hala dışarıdaydık. Bu konuyu çözmeden hiçbir derse giremezdim, içim içimi kemirirdi. Ilgaz da sağ olsun beni yalnız bırakmak istememişti. Ödül olarak kıvırcık saçlarını karıştırmıştım. Onun için daha çok ceza tadındaydı tabii ama neyse.

Nihayet ilk dersin bitiş zili çaldığında hoca çıkar çıkmaz sınıfa girdim. Ayberk en arka sırada başını sırasına yaslamış duruyordu. Yanına gider gitmez kolundan dürttüm. "Kalk!"

Hızla yerinden kalkıp karşıma geçti. Bunu refleksle yapmıştı ve hesaba katmadığı şey kabak gibi ortada kalan yüzü olmuştu. Yüzü yara bere doluydu. Kaşlarımı çatıp, "Nolmuş be sana? Şaftın kaymış," diye konuştum. Sonrasında buna sevindiğimi fark edip güldüm. "Kim yapmışsa eline sağlık vallahi, bana pek bir şey bırakmamış."

Üzerine yürüdüğümde arkasındaki duvara yaslanıp konuşmaya başladı. "Ne için geldiğini biliyorum. Şaftımı kaydıran da sizin arkadaşınız zaten. Yaptığım şey için özür dilerim sizden. Dersimi aldım ben, okuldan uzaklaştırma da aldım. Cezam bittiğinde bu okula bir daha dönmeyeceğim, okulumu değiştireceğim."

Hadi ama neden her gittiğim kavgadan elim boş dönüyordum?

Çocuğun şaftını kaydıran arkadaşımız (!) çocuğu nasıl korkuttuysa doğru düzgün konuşmamıza bile izin vermemişti. Neyse bu durum işime gelirdi benim. Bizden uzak cehenneme yakın olabilirdi Ayberk salağı.

Söylediklerine ilaven, "İsabet olur," dedikten sonra ona doğru bir adım attım. "Yine de kendi cezamı kendim kesmek isterim." Beklemediği bir anda iki bacağının arasına sert bir tekme attım. Acıyla kıvranması içimdeki merhamet duygusunu zerre harekete geçirmemişti. Hem kendimin hem Berfu'nun hem de bu olayı yaşattığı herkesin intikamını almıştım bir nevi. İki büklüm olduğu için ona doğru eğilerek son sözümü söyledim. "Bundan sonra insanların hayatına burnunu sokmadan önce şu çektiğin acıyı hatırla, belki o zaman bu saplantılı huyundan vazgeçersin."

Tam geri dönmüş havalı havalı sınıftan çıkacaktım ki ayağımı sıraya çarpıp tökezledim. Düşmeme izin vermeyen Ilgaz, çevik bir hareketle beni tutup sanki sarılmışız gibi yaptı ve bizi sınıftan çıkardı. Senin neyine kızım racon kesmek?

Sınıftan çıktığımızda Ilgaz büyük bir kahkaha patlattı. Hayır, ben anlamıyordum konu ikimizi de ilgilendiriyordu ama benim aksime Ilgaz çok rahattı. İnsanların söylediklerini önemsemiyordu, yapan kişiyi bulmak istiyordu ama bunu isterken bile benim kadar öfkeli değildi. Ben olmasam Ayberk'e 'bidaha yapma he mi bitanesi' deyip geri dönecekti muhtemelen. Bana da bir Ilgaz sabrı lütfen.

Ilgaz gülerken omzumu dürttü. "Üf be! Süperwoman mısın sarı yumurtam? O nasıl tekmeydi öyle?"

"Hak etti cücük," dedikten sonra ben de güldüm. "Sonunda ayağım takılmasaydı iyiydi."

"O da nazar boncuğun olsun." Ders zilinin çalmasıyla devam etti. "Bu sefer derse giriyoruz değil mi?"

"Sen gir, benim önce Yüsra'yı bulmam lazım."

Ilgaz sıkıntılı bir nefes alıp omuzlarını düşürdü. "Bul tabii ama şimdi seninle konuşacağını sanmıyorum. Ben dünden beri yazıyorum, cevap vermiyor."

"Olsun yine de şansımı deneyeceğim."

"Sana bol şans Niloş, ben siniri geçince tekrardan konuşmayı deneyeceğim."

"Tamam, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Onunla vedalaştıktan sonra Yüsra'nın sınıfına ilerledim. Kısa mesafeyi hemencik katettiğimde içeri girecektim ki onun sinirle sınıftan çıktığını gördüm. Ne olduğunu sormak için ağzımı açtığımda bana fırsat tanımadan kendisi öfkeyle atıldı. "Senin hiçbir şeyin gerçek olmaz mı? Dostluğunda mı göstermelikti?!"

"Ne?" diye şaşkınlıkla soludum. "Tabii ki değildi Yüsra. Ben gerçekten seni arkadaşım olarak görüyorum, seviyorum."

Cümlem koyu yeşil gözlerindeki öfkeye etki etmedi. Hemen ardından sorduğu soru ise beni bambaşka bir bilinmezliğin içine düşürmüştü.

"O yüzden mi Okan'a ondan hoşlandığımı söyledin?"

🌈

Kaos üstüne kaos biri bitiyor diğeri başlıyor. Nil en sonunda sinirden aklını çıldıracak ahamkdnnakd

Şimdi toparlayalım: olayı tutan Cem, pişiren Berfu, yiyen Ayberkmiş hsjakfjjajajdjs

Berfu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Nil'in tavrını haklı buluyor musunuz?

Ilgaz'ın rahatlığı bsjakfnmakajd

Seviliyorsunuz♥
Instagram: bbhikayeleri

Continue Reading

You'll Also Like

16.2K 1.4K 14
"Neden? Neden bizden rahatsız oluyorsun?" sorduğu soruyla gülmemek için kendimi zor tuttum. "Ben mi rahatsız oluyorum, bana kaba davranan senin çevre...
452K 25.8K 79
Lise üçüncü sınıf öğrencisi Ece, yeni hayatının ve yeni okulunun ilk gününde Emre ile tanışır. Üstelik Ece'nin ailesi de akılalmaz bir şekilde Ece'de...
17K 1.6K 26
devrim: senden hoşlanmıyorum venüs ❣ venüs, yeni nakil olduğu okuldaki sıra arkadaşı devrim'den hoşlanıyordu sorun da burada başlıyordu. venüs, devr...
710K 40.7K 40
Alperen: Hem senin benimle konuşmak ile alakalı o 'düşünce'lerine ne oldu? Alperen: Gerçekten yazmadığımı görünce sen mi yazmaya karar verdin? Şüheda...