elli altı

88K 5.8K 3.7K
                                    

Medya: Nil

Şarkıyı da dinleyin bence.

Ilgoşuma olan güveniniz gözlerimi yaşarttı yav çocuk hastanedeyiz Soner kaza geçirdi diyor, inanmıyorsunuz, şaka diyorsunuz. Başta da Nil'e aşık olmam demişti inanmamıştınız siz şimdi görersiniz okuyun bakalım.

🌈

Pişmanlık.

Yaşadığım duygu geçişleri arasında en belirgin olanı, en kendini ruhuma kazıyanı buydu.

Pişmandım, onunla gereksiz bir nedenden dolayı tartıştığım için. Pişmandım, yanına gitmediğim için. Pişmandım, onu çekip konuşmadığım için. Pişmandım, yüzüne daha fazla bakmadığım için. Pişmandım, sesini ondan daha fazla duymayı istemediğim için. Pişmandım, onu uyurken seyretmediğim için. Pişmandım, saçlarını doyasıya okşamadığım için. Pişmandım, ona en sevdiğim şarkıyı söylemediğim için. Pişmandım, onun en sevdiği rengi öğrenmediğim için. Pişmandım, onu daha çok güldürmediğim için. Pişmandım, ona sarılmadığım için. Pişmandım, yaralarını göre göre sarmadığım için.

Ve pişmandım; ona, benim için değerli olduğunu söylemediğim için.

Etrafım pişmanlıktan örülmüş katı bir duvarla çevriliydi ve ben o duvarı aşamıyordum.

Onu kaybedeceğimi düşünme duygusu bana ördürmüştü pişmanlık duvarını. Tuğlalarını sıkı sıkıya döşemişti. Ne aradan kaçabiliyordum ne de yumruklarımla yıkabiliyordum o duvarı. Yapamıyordum. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Geleceği zamanların kıymetini bilememiştim çünkü... Pişmanlığım bundandı. Elimdeki zamanı ona laf atarak ya da kızarak geçirmiştim. Hiç değerlenmemişti zamanım. Şimdi ise zaman ona karşı beni tüketen yegane şeydi.

Uyuşmuştum.

Ne bilinçli hareket edebiliyor ne de düşünme merkezimi kontrol edebiliyordum.

Ilgaz'ın mesajını gördüğümden beri böyleydim.

Ne demişti o? Kaza? Soner kaza geçirmişti değil mi?

Pişmanlığımın ardına eklenen onca duygu. Üzüntü, acı, korku, çaresizlik... Hepsini onun için yaşıyordum. Yaşayabileceğimiz onca güzel duygunun yanında ben onun için bunları yaşıyordum. Neden? Düşüncelerimin arasında bas bas bağıran tek bir ses vardı. Onun sesi. Ama ondan duymayı en son isteyeceğim şeyi söylüyordu zihnimde. Ömrüm yarına kadar süserse?

Söylemişti. Bilinçsizce söylemişti ve ben bunu bile bile harekete geçmemiştim. Duymak istememiştim. Görmek, bilmek istememiştim. Şimdi istemediğim şeylerin acısını çekiyordum. Bilseydim... Bilseydim, onu dinleseydim her şey daha farklı olabilirdi. Ona kalbimden geldiği gibi davranırdım. Onu ilgiden sıkana kadar yanından ayrılmazdım. Gözümü bir an olsun kırpmazdım güzelliğini görebilmek için. Ama bunların hiçbirini yapamıyordum. Çünkü çoğu insan gibi bende düşüncesizdim. Yarınlarımız varmışçasına yaşıyorduk. Oysa hepimiz bilmeliydik; burası ölümlülerin dünyasıydı. Bu dünyadan ayrılana kadar yapabileceğimiz en güzel şey sevmek sevilmek olurdu şüphesiz. İyilik yapmak, yaptığımız iyiliği yaymak olurdu. Ben onun beni sevişine bile izin vermemiştim ki... Söyleyeceği an kaçmıştım ondan. Belki kaçmasaydım her şey daha farklı olurdu. Aylarımız boşa gitmezdi.

Şimdi elimde saniyeler bile yoktu belki de.

O, orada ameliyat masasında terk eder miydi bizi bilmiyordum ama benim ruhum bedenimi çoktan terk etmişti burada.

Pişmanlık denizinde boğuluyordu ruhum.

Bense bedenimi cansız bir çabayla ona taşımaya çalışıyordum. Konum gelir gelmez evden çıkışım da, taksiye binişim de, hastaneye gelişim de bende yoktu. Kesik birer görüntüden ibaretti hepsi. Bilinçli yapılmamıştı. Taksinin ücretini vermeyi bile akıl edememiştim. Girişte beni karşılayan Ilgaz halletmişti o sorunu. Sahi beni Ilgaz karşılamıştı değil mi? Onu bile görmemişti gözlerim. Hayır, gözlerim yaşlı değillerdi. Yüzümde tek bir damla yaş yoktu. Çünkü dedim ya ruhum bedenimde değildi şu an. Ruhum sancılanmadan gözümden yaş akabilir miydi?

GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin