on

113K 6.6K 2K
                                    

Medya: Nil

🌈

Üstümdeki bordo okul yeleğimin cebine telefonumu sıkıştırıp sınıftan çıktım. Benimle birlikte karşı sınıftan çıkan kişi Ilgaz'dı. Karşılıklı birbirimizi görünce gülümsedik. Yanına ilerliyordum ki arkamdan birinin omzuma çarpmasıyla ileri doğru atılmış, neredeyse Ilgaz'ın kucağına düşmüştüm. Süper reflekslere sahip olan göstermelik sevgilim dirseklerimden tutarak dengemi kurmama yardım ettikten sonra ilgiyle gözlerimin içine baktı. "İyi misin?"

Ona geçiştirir gibi, "İyiyim," dedikten sonra bana çarpan salağı görmek adına arkamı döndüm.

Ellerini cebine yerleştirmiş bir adet Soner.

"Kusura bakma görmedim. Malum," deyip kıstığı gözlerini boylu boyunca üzerimde dolaştırdı. En son gözlerimde durduğunda imayla ekledi. "Bir alkalinle aynı boyda olunca."

"Ama ben seni var ya!"

Tam gazımı almış üzerine uçacaktım ki Ilgaz dirseğimden tutarak uçmama engel oldu. Dirseğimi parmağıyla eşelerken, "Nil," dedi yatıştırıcı bir sesle. "İzin verirsen ben konuşmak istiyorum."

Sırf onun için sakin kalıp başımla onayladım.

Kolumu bırakıp arkadaşına doğru bir adım attı. Bende kenardan onlara bakmaya başladım. İkisinin yüzü de bakış açımdaydı ve ben Ilgaz'ı ilk defa birine bakarken kaşları çatık görüyordum. "Soner senin derdin ne? Nil'le uğraşmaktan vazgeç, boyu hakkında ona taktığın lakap hoşuna gitmiyor."

Omuz silkti. Rahatlığı daha da sinir bozucuydu. "Bir derdim yok. İyi anlaşmamızı isteyen sendin. Bende arkadaşa takılıyorum, kaldıramıyorsa onun sorunu."

Sessiz kalmak için kendimi sıkarken hızla sağ elimi kaldırıp ağzıma götürdüm. Bir an sonra yüzük parmağımdaki tırnağım kısalmıştı. Bu beni ikinci sinirlendirişi, onun için feda ettiğim ikinci tırnağımdı.

"Herkes, her şeyi kaldırmak zorunda değil."

Konuş be Ilgoş!

Soner sinirli bir nefes vererek başını yana yatırdı. "Vay demek iki günlük sevgilin için kaç yıllık kardeşini karşına alıyorsun."

Biz 9 günlük sevgiliydik bir kere. Matematiği kıt kazma!

"Ben sadece haklının yanındayım."

Soner, Ilgaz'ın son lafından sonra kaşlarını çatarak, "Eyvallah," dedi ve sesine yansıyan soğuklukla ekledi. "Kardeşim."

Hemen ardından geniş adımlar atarak yanımızdan uzaklaşmıştı.

Ilgaz, arkasında "Soner..." diye seslenmişti ama fayda etmemişti. Dönüp bakmamıştı bile.

Kendimi suçlu hissederek Ilgaz'ın yüzüne baktım. Mutsuzdu. "Bundan söz ediyordum işte. Benim yüzümden arkadaşlarınla aran açılıyor."

"Saçmalama Nil, olay sen değilsin. Soner'i tanıyorum. Normalde böyle davranacak birisi değil." Gittiği koridor boyunca baktı usul usul. "Belli, bir derdi var. Öğreneceğim." Çabucak toparlanıp döndü ve yüzündeki neşe saçan gülümsemesiyle baktı bana. "Sen takma onu tamam mı?"

Onun içini rahatlatmak için gülümsedim bende. "Takmam ki. Hem internette araştırdım ben alkalin baya tatliş bir pilmiş." Sesimi kısarak oyuncu bir şekilde devam ettim. "Arkadaşın alttan alttan bana iltifat ediyor bence."

Kahkaha atıp kolunu omzuma attı. "İnsanları yorumlamak konusunda harikasın."

Onun hareketine karşılık ben de elimi beline sardım ve gülerek omuz silktim. "İnsanları kıskandırmak konusunda da harikayımdır. Baksana herkesin gözü bizim üzerimizde."

Tamam, herkesin değildi ama çoğu kızın gözü bizdeydi. İkimizin samimi hallerinde... Hasetlikle bakıyorlardı.

Ilgaz çevremize kısa bir bakış atıp bana döndü. "Sanırım haklısın. Basket oynarken bu kadar popüler değildim. Sevgili olduğumuzu öğrendiklerinden beri takipçi sayım arttı biliyor musun?"

Orada dikilmemizin bir anlamı olmadığını anlamışız gibi aynı anda yürümeye başladık. Öğlen teneffüsüne girdiğimiz için bolca sohbet etmeye vaktimiz vardı. Sarmaş dolaş yürümeye devam ettik. Şanslıysak sağdan soldan Cem çıkardı ve bizi görürdü.

Son söylediğine kaşlarımı çattım. "Nasıl ya? Bana hakaret mesajları gelirken sana takipçi mi geliyor? Oh valla ne güzel hayat ya!"

Sitemime gülerek boşta kalan eliyle alnına düşen saçlarını geriye attı. "Ee Nilciğim popüler olmanın faydaları. Yazdıralım seni de voleybola. Kaptan olursan seni de popüler ilan ederler. Fotoğraflarının altı kalplerle dolar anında."

Bu fikirden hoşlanmayarak burun kıvırdım. "Sahte sevgi gösterilerinden hoşlanmam. İyiyim ben böyle."

Israr etmedi. "Sen bilirsin sarı yumurta."

"Yumurtalar kovalasın seni."

Güldü. "Buradan beni kovalayacağını mı anlamalıyım?"

"Hayır, buradan seni yolunmuş tavuğa çevireceğimi anlamalısın. Aşırı yaratıcı lakaplarınızdan sıkıldım. Ailem bana mis gibi iki isim koymuş, onları kullansanıza."

"Ama Niloş demek daha hoş. Hem bugüne bugün arkadaşınım ben senin, samimiyetimizin göstergesi bu lakaplar."

Göz devirdim ama bir yandan da dediği hoşuma gitmişti. "İyi tamam, sana izin veriyorum ama o kazma arkadaşına söyle bana ismimle seslenmeyecekse hiç seslenmesin."

Gülerek saçlarımı dağıttı. "Tamam atarlı yumurta, sen yeter ki sakin kal."

Eline vurup ondan tamamen ayrıldım. "Bak ya!"

Saçımı düzeltirken geldiğimiz kantini fark etmiştim. Ilgaz girmek için hareketlendiğinde geri durdum. "Sen gir ben bir lavaboya gidip geliyorum."

"Tamamdır."

Yukarı çıkacağım sırada merdiven boşluğundan gelen ağlama sesiyle duraksadım. İçimdeki meraklı tarafa engel olamayarak başımı uzatmış ve sesin kaynağını aramıştım. Çok geçmeden de buldum. Kızın biri soğuk parkeli zeminin üstüne oturmuş, elleriyle tüm yüzünü kapatmış ağlıyordu. Yüzünü tam seçemesem de saçından ve kılık kıyafetinden anlamıştım kim oluğunu.

Ağlayan kız Berfu'ydu.

Başta geri adım atıp yanına gitmeyi düşünmüştüm ama bu fikirden vazgeçmem uzun sürmemişti. Beni görmesi onu iyi etmekten ziyade kötü ederdi. Bu yüzden hızla telefonu elime alıp rehbere girdim. Gözüme başta Cem çarpmıştı ama o turşuyla muhatap olmayacaktım. En azından ilk adımı o atana kadar...

Rehberimde daha aşağılara inip geldiğim ismin üzerine tıkladım ve kulağıma yasladım telefonu.

Aramam ikinci çalıştı cevaplanmıştı. Cevaplanır cevaplanmaz aradığım kişinin keyifli sesi doldu kulaklarıma. "Tahmin edeyim, yine birine sinirlendin ve benden spor salonunun adresini isteyeceksin?"

Söylediği şeye gülesim geldiyse de gülememiştim. "Yüsra," diye mırıldandım sakince. "Girişteki merdiven boşluğuna gelsen iyi olacak. Berfu'yu gördüm ve o... İyi değil."

Anında ses tonu değişirken tek bir kelime söyleyip kapattı telefonu.

"Geliyorum."

🌈

Berfu neden ağlıyor sizce?

Seviliyorsunuz
Instagram: bbhikayeleri

GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin