Sağa Kaydır 🏀

By BalPorsugu34

3M 152K 40.1K

Psikoloji okuyan Eylül'ün hayatındaki her şey sıradandı ta ki arkadaş zoruyla indirdiği Tinder'da ünlü bir ba... More

Tanış Olalım*Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Yeni Kapak ve 1K
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Instabölüm 1
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Soru&Cevap
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Instabölüm 2
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Instabölüm 3
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38 KESİT
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42 1.Kısım
Bölüm 42 2.Kısım
Bölüm 43
Bölüm 44 Kesit
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46 KESİT
Bölüm 46
Bölüm 47
İLERİLERDEN BİR KESİT
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
1 MİLYON BALONCUK
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Instabölüm 4
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61*Geri Dönüş
Bölüm 62

Bölüm 35

34.5K 1.9K 168
By BalPorsugu34

Mor ve Ötesi - Bir Derdim Var 🎶

Eylül magazin haberini görmeden 3 saat önce

İki arkadaş derse doğru adımlarken genç kız neşeli bir şekilde üzerinden hala şaşkınlığını atamamış arkadaşıyla dalga geçiyordu.

''Dünyadan Kubilay'a.. Huu aramızda mısın?''

''Ya şaka yapıyosunuz di mi? Kafa buluyosunuz bizle..'' Genç adam hala arkadaşının az önce anlattıklarına inanamıyor gibiydi.

''Ay neden sizle kafa bulalım Kubi yaa. Her şey tam olarak anlattığı gibi işte. Gözlerimle gördüm diyorum. Tanıştım enişteyle.''

''İmzalı forma da isteyeydin bari. Okuturduk.'' Genç kız mavi gözlerini arkadaşının sözleriyle devirirken bir yandan da sınıfa girmişlerdi.

''Kendin istersin Kubi'cim. Ne de olsa senin de enişten.'' Kubilay hala inanmaz gözlerle arkadaşına bakarken dersin başlamasıyla konuşmayı bırakıp not almaya başladılar.

Genç kız arkadaşlarının tepkisi aklına geldikçe kendi kendine gülüyor, yanında oturan arkadaşı ise ara ara kendi kendine Allah'ın işine bak diyip duruyordu. Hayatları Eylül'ün maceralarıyla bir anda hareketlenmişti ve genç kız bundan hiç şikayetçi değildi. Ne yazık ki birazdan telefonuna gelecek mesajın hayatını hiç istemediği yönden hareketlendirecek olayların başlangıcı olacağından habersizdi.

Sıranın üzerine bıraktığı telefonun ışığı yanıp söndüğünde işaret parmağıyla ekrana iki kez vurdu. Ders çok sıkıcıydı ama not alması gerekiyordu, bu yüzden ekrandan bildirimi okumayı seçmişti. Mesajın küçük abisinden geldiğini görünce istemsizce suratını buruşturdu. Dışarıdan tasasız bir hayatı var gibi görünebilirdi ancak ailesiyle yaşadığı problemleri bir tek Eylül biliyordu. Mesajı okumak istemediğinden telefonunu ters çevirdi ancak bitmek bilmeyen bildirimler yüzünden titreyen telefon sıranın üzerinde ses çıkarıp duruyordu.

''Kızım ya titreşimini kapa ya da oku şu mesajları. Asistan kıl kıl bakıyo zaten.'' Arkadaşının kulağına eğilip fısıldamasıyla istemeye istemeye telefonunu eline aldı. Mesajlara girip göz ucuyla okuduğunda tüm neşesi uçup gitmiş elindeki kalemi düşürmüştü.

Derebey ailesinin 3 çocuğunun en küçüğü, tek kızıydı. Tutucu sayılabilecek bir ailede yetişmiş, çoğu şeyi 2 abisinin gözetimi altında yapabilmişti. Çoğu durumda bu normal bir durum sayılabilecekken onun için durum biraz farklıydı. Daha lise sona gelmeden babası taliplerini bir bir eve buyur etmeye başlamış, çoğu durumdan annesinin yardımıyla kurtulabilmişti. Ailesi erkeklerin güdümünde tüm kararları alırken, babası iyi evlat yetiştirmede iyi bir görev yapamamış maalesef abilerini de kendi kafasında yetiştirmişti. Lisede yanında gördükleri her çocuğu fena şekilde dövmüş, kimseyi yanına yaklaştırmaz olmuşlardı. Yaptıkları basit kız kardeşlerini koruma iç güdüsü değildi. Davranışları daha çok patolojikti.

Genç kız evden taliplerini kovmak için her seferinde annesiyle döndürdükleri numaralar aklına gelince burukça gülümsedi. Annesi farklıydı..Ancak gücü yetmemişti. Görücü usulü evlendiği babasını ne kadar sevilebilirse o kadar sevmişti. Babasını ise bilmiyordu. Duygularını göstermeyi pek sevmez, asık suratıyla tüm gün ortalarda dolanır dururdu. Hakkını yememek gerekirse evine sadık, sorumluluk sahibi bir adamdı. Annesine ve kendisine ne kadar baskı yapsa da bir fiske bile vurmamıştı. Ama bu yine de kız çocuklarını bir an evvel everilmesi gereken tehlikeli varlıklar olarak görmesininin yanlışlığını hafifletmiyordu.

Annesinin kansere yakalanmasıyla işler daha da kötüleşmiş, genç kız lise zamanlarında dünyada cehennemi yaşamaya başlamıştı. Lise sona gelip üniversite sınavlarına hazırlandığı sırada, bir kış akşamı annesinin bu dünyadan göçmesiyle dünyası tepetaklak olmuş babası ve 2 abisiyle baş başa kalmıştı. Annesinin de yokluğuyla onlara göre üniversite sınavlarına hazırlanması bile beyhudeydi. Talibini bulana kadar ev işlerine bakmalı, sonrasında da bir an evvel evlenmeliydi.

Annesini kaybettikten kısa bir süre sonra, yine bir kış akşamı okuldan eve süklüm püklüm geldiği o gün evdeki kalabalığı görünce kopmuştu tüm kayışları. Üstünde pileli okul eteği ve hırkası, yorgun gözleriyle çantası omzundan salonun ortasına düşüvermiş, elinde bir buket çiçek önünde bir kutu çikolata duran tanımadığı adam ve ailesinin şaşkın bakışları altında çığlık çığlığa sinir krizi geçirmişti. Her şeyi dün gibi hatırlıyordu.

''Siz nasıl insanlarsınız, nasıl adamlarsınız?! Annemin daha kırkı çıkmadı kırkı. O senin karın, sizin de annenizdi. Tek düşündüğünüz beni evlendirmek mi ha? Tek derdiniz bu mu? Hiç mi vicdanınız yok sizin?! Çok mu istiyorsunuz beni başınızdan atmak? Çok mu he? Tamam ben sizin için halledicem hiç merak etmeyin.''

Yıldırım hızıyla babasının salon vitrinin altındaki çekmecede sakladığı tabancasına uzanmış kilidini açıp şakağına dayamıştı. Belki de ilk defa babasının gözünde o duyguyu görmüştü genç kız: Korku..

''Kızım..''

''Size yemin olsun kendimi öldürürüm. Bir daha bu eve görücü gelirse kendimi öldürürüm. Herkesi bir dertten kurtarmış olurum.''

Silahı tutan titreyen ellerine rağmen kendinden emin çıkan deli sesi nasıl hissettiğini gösteriyordu aslında.

Büyük abisi özürlerle eve gelen görücüleri yolcu ederken tamam demişti babası. Tamam kızım, görücü filan gelmeyecek. Sen üniversiteyi bitirene kadar görücü gelmeyecek.

O gün gelmiş olacak ki abisi müjdeli haber verirmiş gibi bir sürü mesaj atmıştı telefonuna.

''Bugün eve erken gel, babam senle bir şey konuşacakmış. Varlıklı, seni rahat ettirecek bir adam senle görüşmek istiyormuş.''

O günden sonra üslupları eskisine göre çok daha yumuşak olsa da zihniyetleri aynıydı. Genç kız, tek hayat amaçları bir namus yükünden kurtulmak olan bu adamları hiçbir zaman anlamayacaktı. Daha bir sürü planı vardı. Çalışacak, kendi ayakları üzerinde duracak, aşık olacak, daha önce tatmadığı duyguları tadacaktı. Karşılarında 17 yaşındaki o tecrübesiz kız yoktu artık. Onu bir şeye zorlarlarsa gerekirse ardına bakmadan çekip giderdi.

Bembeyaz olmuş yüzüyle telefonunu eline aldı ve soğuk kanlı bir şekilde ekrana dokunmaya başladı.

''Bu akşam Eylül'de kalacağım. Beni beklemeyin. O varlıklı adama söyleyin o da hiç beklemesin.'' Mesajın abisini çıldırtacağını bile bile gönderdi ve telefonunu kapadı. Daha fazla rahatsız edilmek istemiyordu.

''Burcu..İyi misin?'' Yanındaki arkadaşının fısıldamasıyla oturduğu yerde irkilen genç kız olabildiğince normal görünmeye çalıştı ve gülümsedi.

''Dersin sıkıcılığından içim şişti. Kusacağım birazdan.'' İşte bu kadardı. Herkes onu uçarı, ayarı olmayan kız olarak biliyordu. Saklanmak için iyi bir maskeydi.

''Al benden de o kadar.'' Kendine fısıldayan arkadaşına sahte bir gülümseme daha gönderdikten sonra tekrardan önüne döndü.

Dersler bitip kendini okulun dışına attığında gerçekten de eve gitmek niyetinde değildi. Eylül'e gidecekti fakat öncesinde biraz kafa dinlemek istedi. Beşiktaş sahile, her kafası bozulduğunda oturduğu banka gidecekti. Öyle de yaptı.

Vızır vızır işleyen caddenin kenarında, denize karşı oturmuş düşünüyordu. Bir şeyleri anlatmak için tekrardan kafasına silah mı dayamalıydı? 4 senede hiç mi bir şey değişmemişti? Bu adamların onu evlendirme takıntısı hiç geçmeyecek miydi? Rüzgar yüzünü ince ince yalarken derin bir nefes aldı.. En iyisi arkadaşına gidip dertleşmekti. Yaşadığı her şeyi tek bilen kişi Eylül'dü. Onu mutlaka rahatlatırdı.

Genç kız banktan kalkıp suratını yola döndüğünde şu an görmeyi en son istediği kişiyi gördü, abisi.. Küçük abisi burnundan soluyarak ona doğru yürürken o da arkasını döndü ve hızlı adımlarla kalabalığa karışmaya çalıştı. Arkasından seslenen abisini duyabiliyordu.

''Daha ne kadar kaçacaksın Burcu ha? Dur olduğun yerde.''

Genç kız da yaptığının anlamsız olduğunun bilincinde adımlarını yavaşlattı. Eninde sonunda o eve gidecekti. Er ya da geç yine bu konular konuşulacaktı.

''Yine ne var abi?''

''Telefonu kapatmak da ne oluyor? Sana yüz verdikçe tepemize çıktın. Düş önüme eve gidiyoruz.''

''Sana bugün eve gelmeyeceğimi söyledim abi. Rahat bırak beni.''

''Burcu bana bak asabımı bozma. Sana iyi niyetli yaklaşmaya çalışıyorum, zorluk çıkarma ve eve gel. Babam bekliyor.''

''Gel me ye ce ğim. Siz beni bir şeylere zorlamaya çalıştıkça kaçacağım anlamıyor musun? Neden hala bu ısrar?''

''Eeh sen de.'' Abisi sabrının sınırını doldurmuş olacak ki genç kızın koluna davrandı ve onu bir bakıma peşinden sürükleyerek çekmeye başladı.

Bu sırada sahil trafiğine kalmış genç adam sinirli sinirli parmaklarıyla direksiyonu dövüyordu. Yakın arkadaşı Cenk'le iş çıkışı bir kahve içmiş, bombayı arkadaşının kucağına bırakmıştı. Anthony Lamar'ın kız arkadaşının komşusu olduğunu öğrendiğinde Cenk'in suratı görülmeye değerdi doğrusu. Emily ile yine bir şekilde kopamamışlardı. Kader onları bir araya getirmeye çalışıp duruyordu ama keçi arkadaşı bunu görmek istemiyordu. Son sözlerini söyleyip masadan kalkmıştı.

''Ee Cenk sen ne kadar kaçsan da kader seni yakalıyor be oğlum. Ne bu inat?''

Umarım arkadaşı sevmediği o kızla evlenmek gibi büyük bir hata yapmazdı da işler daha da çıkmaza girmezdi. İyice yavaşlayan trafikte sıkıntıyla etrafına bakındığında gözlerini doğru görüp görmediğini anlamak için birkaç kez kapatıp açtı. Yolun öteki tarafında kolundan çekiştirilerek götürülen kız sarı beladan başkası değildi.

''Ah be sarı bela ne işler açtın başına?'' Yan şeritte açılan boşlukla direksiyonunu kırdı ve yolun diğer tarafına geçmek için illegal bir U dönüşü yaptı. Bir yandan da gözü Burcu ve Burcu'yu kolundan çekiştirerek götüren adamdaydı. Burcu'nun her halinden zorla götürüldüğü belliyken yanından geçen insanların hiçbir şey yapmıyor oluşuna iyice ayar oldu. Sonunda dörtlülerini yakıp arabayı kaldırım kenarına çektiğinde hızla arabadan indi ve Burcu'nun arkasından koşmaya başladı.

''Gündüz vakti adam mı alıkoyuyorsun birader?''

Genç kız arkasından gelen sesi duyduğunda saniyesinde tanımıştı. Sevinse mi üzülse mi bilemiyordu. Tıpkı genç kız gibi abisi de sesi duymuştu. Kardeşinin kolunu bırakmadan adama döndüğünde Burcu da olduğu yerde biraz savruldu.

''Seni ilgilendirmeyen konulara karışma kardeşim. Bak işine.'' Abisi Hakan'a cevap verdiğinde o da dolu gözlerle Hakan'a bakıyordu. Adamın bakışlarını gözlerinde hissettiğinde gözlerini kaldırıma indirdi. Yaşadığı yeterince utanç verici değilmiş gibi bir de Hakan'a rezil oluyordu.

''Kız gelmek istemiyor. Bırak kolunu.''

''Kardeşim aile meselesi. Bas git.''

Hakan'ın kaşları duyduğu şeyle kalkınca Burcu adamın rahat durmayacağını biliyordu. Ortalık karıştırmadan önceki surat ifadesine hakim olacak kadar onu tanımıştı.

''Burcu ne diyor bu adam?''

Hakan'ın sorusuyla abisi hırsla genç kıza dönerken Burcu yılgınlıkla gözlerini kapadı ve dudaklarını ıslatarak konuşmaya başladı.

''Abim..'' Kapana kısılmış hissediyordu. Hakan'ın varlığı ise işleri daha da karıştırıyordu.

''Bu adamı da mı tanıyorsun Burcu? İstanbul'daki heriflerin yarısı arkadaşın zaten, çabuk düş önüme.'' Abisi olanlarla iyice hırslanırken onu savurarak döndürdü ve tekrardan sürüklemeye başladı.

Genç kız abisinin peşinden sürüklenirken omzunun üzerinden Hakan'a çaresiz bir bakış attığında adamın da ne kadar şaşkın olduğunu seçebilmişti. Peşlerinden koşmaya başladığını fark ettiğinde ise gözleri hafifçe büyüdü. Hakan koşarak aradaki mesafeyi kapadı ve Burcu'ya vurmamaya özen göstererek adamın omzuna arkasından vurdu. Tamamen iç güdüleriyle hareket ediyordu.

Abisi aldığı darbeyle sendeleyince Burcu da kolunu abisinin pençesinden kurtardı ve bir adım yana kaydı. Küçük abisi hiddetle arkasına dönüp Hakan'a yumruğunu kaldırdığında artık bu saçmalığa dayanacak gücü yoktu.

''Yeter..Abi kendine gel artık!'' Tiz sesi sahilde duyulduğunda birkaç kişi de onlara dönüp bakmış, daha sonra istiflerini bozmadan yürümeye devam etmişti.

''Bugün eve gelmeyeceğim dedim. Rahat bırak beni artık.''

''Yanındaki bu herife mi güveniyorsun Burcu ha? Eğer öyleyse babam buna bayılacak.''

''Kimseye güvendiğim filan yok. Sadece yeter artık.''

''Burcu..İstersen arabam hemen şurda..'' Genç kız, Hakan bu sefer yumuşak tonda kendisine hitaben konuştuğunda galiba ilk defa ona ismiyle seslendiğini fark ettiğinde gülümsemeden edemedi.

''O herifin arabasına binersen sonuçlarına katlanırsın Burcu.'' Abisi hala tehdite devam ederken sıkıntıyla bir nefes aldı. Babası şu 4 sene içinde hiçbir şey öğrenmemiş, kızıyla asla yakınlaşmaya çalışmamıştı. Karşısına oturup insan gibi bir kez konuşsa bunlar belki de hiç yaşanmayacaktı. Eğer yine sinir krizi geçirmesi gerekiyorsa geçirecekti. Ya da sinir krizi geçirtecekti. Ne olursa olsun ona karşı olan bu tutumlarını değiştirtecekti.

''Beni Eylül'e götürür müsün?'' Hakan'a dönüp uysalca sorduğunda abisinin sinirle ona doğru olan hareketi Hakan'ın önüne kolunu koymasıyla sekteye uğradı. Hakan onaylarcasına kafasını salladığında arkasını abisine döndü ve Hakan'ın az önce işaret ettiği yöne doğru yürümeye başladı. Hakan'ın da arkasından hareketlendiğini hissetmişti.

''Ölümlerden ölüm beğen Burcu. Babam olanlara bayılacak.'' Abisinin tehditini umursamadan gözleri dolu yürürken Hakan'ın varlığını yanında hissetti. Şu an kafasını çevirip ona bakmak istemiyordu. Kimsenin bilmediği ailesine ve boktan ilişkilerine şahit olmuştu ve bu durumdan çok utanıyordu.

Kaldırım kenarında park etmiş, dörtlüleri yanan boş arabanın Hakan'a ait olduğunu tahmin ederek arabaya yöneldi. Hakan da arabaya dönünce hiç düşünmeden kendini ön koltuğa attı. Genç kız adeta sessizlik yemini etmiş gibi gıkını çıkarmazken Hakan da durumu bozmadı. Kızın üstüne gitmek istemiyordu. Burcu yol boyunca kafasınını Hakan'dan tarafa çevirmemiş, dalgın gözlerle camdan bakmıştı. Yanındaki adama bir teşekkür borçlu olduğunu biliyordu sadece konuşacak hali yoktu. Belki sonra teşekkür ederdi.

Apartmanın önüne park ettiklerinde hızlıca arabadan indi. Hakan'ın apartman kapısını açmasıyla koşarcasına merdivenleri çıkmaya başladı. Arkadaşının da bir krizin eşiğinde olduğundan bir haber bir an önce Eylül'ün yanına gidip hüngür hüngür ağlamak istiyordu. Hakan'sa Eylül'ün evde olup olmadığını bilmediğinden kızı geriden temkinlice takip ediyordu.

Genç kız kapıyı çalıp bir süre bekledikten sonra karşısında can dostunu gördüğünde sessizlik yeminini bozdu. İşin garibi arkadaşı da anlaşmış gibi ona eşlik etti.

''Bittim ben..''

***

Ya ben size kıyamıyorum vallahi bak. Normalde bu bölümü birkaç gün sonra yayınlayacaktım. Ama diyorum ya kıyamıyorum size. Saldım gitti bölümü.

Madalyonun öteki yüzünü de gördük gibi oldu. Ne diyorsunuz bu işe? Sizce neler olacak?

İstisnalar vardır ama tanıdığım tüm hırçın gözüken insanların üzücü birer hikayesi oluyor. Burcu'nunki de böyle bir şey galiba. Bakalım bu iş nasıl bitecek??

Hakan yine olayların içinde. Her şeye maydanoz olmayı nasıl başarıyorsun be adam diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Hakan'ı nasıl buluyorsunuz? Gıcık olanlar kızgın surat sevenler kalp atsın da görelim..

Yorumlarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuz. Diğer bölümü de votelamayı unutmayın.

Kocaman öpüldünüz😘

Continue Reading

You'll Also Like

73.6K 4.5K 15
Unutulmuş bir kadın, Yüzbaşı Hazal Unutulmuş. [Kurgudaki kişi ve olaylar tamamen hayal ürünü olup hiçbir kurum ve kuruluşlarla alakası yoktur]
HAWAR By Milyakettt

General Fiction

179K 10.9K 19
Bir çığlıktı Hawar... Bir haykırış, bir yürek yangını... Bir feryat. Bir direniş. ... Bir kadın olmak... ... Bir kadın, hiç çocuğu olmadığı için suçl...
839K 47.1K 38
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
20M 1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...