GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting...

De bbhikayeleri

7.4M 437K 251K

Terk edilmenin acısını yaşayan genç kızın başvurduğu garip yol kendine göstermelik bir sevgili bulup eski sev... Mai multe

açılış
bir
iki
üç
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş - sezon finali
kırk altı
kırk yedi
kırk sekiz
kırk dokuz
elli
elli bir
elli iki
elli üç
elli dört
elli beş
elli altı
elli yedi
elli sekiz
elli dokuz
altmış
altmış bir
altmış iki
altmış üç
altmış dört
altmış beş
altmış altı
altmış yedi
altmış sekiz
altmış dokuz
kapanış
yılbaşı özel bölüm

dört

160K 7.6K 7K
De bbhikayeleri

Medya: Berfu.

Lady Gaga - Poker Face.

🌈

Bugün Ilgaz'la sabahtan buluşmamıştık. Okula ayrı ayrı gelecektik. Onun bana 10 dakika önce attığı mesaja bakılırsa o benden erkenciydi. Ben de geç kalmış sayılmazdım ama o benden de erkenciydi. Kargalarla beraber uyanıyordu sanki. Onun okulda olduğunu öğrenir öğrenmez bende fırlamıştım. Ders başlamadan sınıflarına gidebilir, gösterinin ikinci ayağını yapabilirdim. Dünkü samimi hallerimizden sonra yanıma gelen, benimle tanışmak isteyen birkaç kız olmuştu. Amaçları belliydi. Benden dedikodu malzemesi toplamak. 3 senedir kimseye yüz vermeyen çocuğu nasıl kaptığımı merak ediyordu hepsi.

Bilmiyorlardı ki kapmamıştım.

Normalde muhatap olmayacağım kız takımıyla sırf sevgili olayımız çabucak yayılsın diye konuşmuştum. Sevgili olduğumuzu söyleyip detaya girmeden yüzeysel bir şeyler sallamıştım. Eminim o salladıklarımı şu an tüm okul biliyordu. Bizim Gossip Girl dizisindeki gibi bir magazin sitemiz yoktu ama o siteyi aratmayacak düzeyde olayları duyup yayan WhatsApp grupları vardı. O yüzden emindim. Bu tarz olaylara ilgisi olan herkesin gözdesi şu an bizdik.

Okulun yalnız yıldızlarından Ilgaz ve onun yalnızlığını bozup kalbini çalan Nil.

Onların gözünde biz bu cümleden ibarettik. Daha fazlası olmakta gözüm yoktu. Onlar umurumda bile değildi. Benim muhatabımda tek bir kişi vardı ve ben şimdi o kişiyi harekete geçirecektim.

Açık kahve tonlarındaki kıvırcık saçlarımı elimle düzeltip yüzüme hoş bir gülümseme yerleştirdikten sonra bizim kata giriş yaptım. Bizim sınıfla Ilgazların sınıfı karşılıklıydı. Bu da işimizi kolaylaştıran etkenlerden biriydi. İki sınıf arasında yaşanan her şey, herkes tarafından görünüyordu. Dersin başlamasına az vakit kaldığından öğrencilerin çoğu sınıftaydı. Sınıfta olmayanlar da sınıf kapısının önünde nöbet tutuyordu adeta. O kişilerden biri de Ilgazdı. Ona sınıflarının önünde beklemesini söyleyen bendim.

Sebebi fazlasıyla açıktı.

Gösteriyi Cem'e sunmak.

Yavaşça kapıya sırtını vermiş, kulağındaki kulaklıktan şarkı dinleyen ona doğru yaklaştım. Gözleri kapalı olduğundan geldiğimi anlamamıştı. Oysa dibine girmiştim, kıvırcık saçlarını ve başını yukarı kaldırdığı için belirginleşen adem elmasını görebiliyordum bu mesafeden. Kendi kendine ağzının içinde şarkıyı mırıldandığını duyduğumda tanıdık gelen melodiyle kulağındaki renkli kulaklığın tekini çıkarıp kendi kulağıma taktım. Yanılmamıştım. Bu şarkıyı biliyordum. Benim müzik zevkime çok hitap etmese de...

Ilgaz kulaklığının çekilmesiyle gözlerini açıp bana baktı. "Nil? Gelmişsin, fark etmedim."

Bende taktığım kulaklığı çıkarıp elimde sallarken, "Onu anladık canım," dedim. "Sabah sabah Lady Gaga mı dinliyorsun? Senden benim gibi asi bir hard rockçı olmanı beklerdim."

Gülerek kulaklığını topladı ve şarkıyı kapatıp cebine attı. "Üzgünüm. Ruhumda asilik yok."

Sanki bu durum çok acıklıymış gibi elimi koluna koyup kaşlarımı büktüm. "Üzülme Ilgaz, herkesin asi olmayı beklediği bir anı vardır. O anlarda bilge dostun Nil yanında olacak."

"Şanslıyım desene o zaman."

Göz devirdim gülerek. "Sorma, sağından solundan şans akıyor maşallah."

Gelişigüzel etrafta dolaştırdığım gözlerim sınıfından içeri girmek üzere olan Cem'e takıldığında anında toparlanıp Ilgaz'ın omzundaki elimi koluna indirdim yavaşça. Ona sevgi dolu bir bakış attım. Ne kadar başarılı olduğum tartışılırdı ama... "Günaydın, sevgilim."

Aniden değişen ruh halime anlamaz gözlerle baktı. Kimseye çaktırmamaya çalışarak elimle Cem'in olduğu tarafı gösterdim ve saniyelik olayın hemen ardından havadaki elimi saçımın kıvırcık tutamına doladım. Böylece sevgilisine cilve yapan kız modeline bürünmüştüm bir anda.

Ilgaz anında mesajı alıp, "Günaydın canım," diye karşılık verdi. Pekala, sanırım şu 'canım' konusunda onunla konuşmamız gerekecekti. "Nasılsın bu sabah?"

Aynı?

Elbette ona bunu söylemedim ve neşeli sesimle cevap verdim. "Seni görüp iyi olmamak mümkün mü? Elbette harikayım!"

Tam o sırada zil çaldığında Ilgaz yaslandığı yerden ayrılarak bana yaklaştı. Ben ne yapacağını merakla beklerken o aklımdan geçirdiğim dehşet senaryolardan birini uygulamayarak sadece saçımda olan elimi nazikçe tutup aşağı indirdi. Bana tatlı bir tebessüm bahşettiğinde karşılığını alması uzun sürmemişti. Aramızdaki boy farkına rağmen birbirimize tatlı tatlı bakışlar atabilmiştik. 

Umarım kudur kudur kuduruyorsundur Cem turşusu!

Öğretmenler zili de çaldığında artık ayrılmamız gerektiğine karar vererek bir adım geri çekildim. "Oldu o zaman. Öğlen kantinde buluşuruz."

Başını salladı ağır ağır. "Sabırsızlıkla bekliyor olacağım."

Sabırsızlıkla beklediği şeyin oyunumuza son vermek olduğunu ikimiz de biliyorduk.

Daha fazla bir şey söylemeden sınıflara dağıldık. Cem'i görememiştim ama sinirlendiğini tahmin edebiliyordum. Dün bir, bugün iki. Bakalım ne kadar dayanabilecekti bizi sürekli burnunun dibinde görmeye?

Öğlen arasına kadar Ilgaz'la yazışmaya devam etmiştik. Sürekli sabahki hareketini yanlış anlayıp anlamadığımı soruyordu. Bana dokunmasının beni rahatsız edip etmediğini falan... Allah aşkına yalnızca elimi tutup bırakmıştı, bunun nesini yanlış anlayacaktım? Üstelik bir nevi ondan bunu yapmasını isteyen kişi benken? Heyecanlanmamıştım, tuhaf hissetmemiştim. Normaldim. Olması gereken de buydu. Sonuçta bir erkekle ilk defa diyaloga girmiyordum. Küçüklüğümden bu yana birçok erkek arkadaşım olmuştu. Kız arkadaş edinmek konusunda iyi değildim, çocukken hep erkeklerle oynardım. Bu yüzden futbola ilgim çoktu. Onun dışında sevgilim de olmuştu. En basitinden Cem vardı. O benim ilk ciddi ve uzun süren ilişkimdi, onu seviyordum. Saçımı okşadığı, yüzümü sevdiği, elimi tuttuğu anlar olmuştu. Hepsinde biraz utanmış, biraz da heyecanlanmıştım. Bunları Ilgaz'da yaşamamam o kadar olağandı ki... Sonuçta biz rol yapıyorduk, hiçbir zaman aramızda aksi bir durum yaşanmayacaktı. 

Aşkın, insanın kalbine söz geçiremediğini söylerler. Olmaz dersin olur, yapmaz dersin yapar. 

Bende öyle değildi. Ben bu yaşıma kadar kalbime söz geçirebilmiştim. Olmaz dediğim, tehlikeli gördüğüm kimseye konuşsak dahi aşık olmamıştım. Bunun iki sebebi olabilirdi. Ya ben duygularını zapt etmek konusunda ustaydım ya da bu zamana kadar gerçek anlamda birine aşık olmamıştım.

Ilgaz'la aramızda geçen bu gereksiz mevzuyu kapattıktan sonra ona dinlemesi için birkaç tane rock şarkı atmıştım. Klasiklerden başlatmıştım onu, başta mırın kırın etse de hoşuna gitmişti. Her teneffüs yanına gittiğimde kulaklıkla attığım şarkıları dinlediğini görmüştüm. Onu da yakında kendime benzetecektim sanırım. Eee oyunumuz bitene kadar zevklerimizin ortak olması ikimiz için de olayı daha katlanılabilir kılardı.

Derken öğlen teneffüs zili çalmıştı.

Şimdi asıl gösteriye odaklanmalıydım. Ilgaz ve arkadaşlarıyla kantinde buluşacaktık, orada Cem ve Berfu da olacaktı eminim ki. Bu arada dünden beri Berfu'nun sınıfta bana düşman gibi baktığını söylememe gerek var mıydı? Bu beklediğim bir durumdu. Dün benim yüzümden Cem'le tartışmış bile olabilirlerdi. Çünkü Cem'in gözü dünden beri sürekli benim ve sevgilimin (!) üzerindeydi. Tepki vermesi uzun sürmezdi tahminimce.

Ilgaz'la buluşup kantine inmiştik. Arkadaşları bizi kantinde bekliyordu, o beni almaya gelmişti. Bu kibar düşüncesi için bir kez daha ona teşekkür etmiştim. Hayatımda kimseye etmediğim teşekkürü ona etmiş olabilirdim. Ama hak ediyordu. Tatliş şey.

Merdivenleri inerken gerçekten arkadaşlarıyla tanışacağım için bana onlar hakkında bilgi vermeye başladı. "Aslında onları tanıyorsun. Biri zaten sizin sınıfta, diğerini de benim gibi sima olarak biliyorsundur. Ben onlara senden bahsettim. Af edersin ama bana kıçıyla güldüler. İnanmadılar haliyle, şaşırmadım bu tavırlarına. Her ne kadar Cem'e görünmek için yanlarına gidiyor olsak da onların yanında da rolümüzü hakkıyla vermeliyiz. Çünkü ilişkim olduğuna inanmalılar, gösteriyi riske atmamak adına. Senin istediğin gibi."

"Merak etme o iş bende."

"Seni çok sıkarlarsa bana attığın bakışı at onlara, susacaklardır."

Güldüm. "Bak işte bu en iyi olduğum alan Ilgoş."

Kantine vardığımızda kapıyı açıp bana içeriyi gösterdi. "Biliyorum Niloş."

İnsanlara bir şey çaktırmamak için şu Niloş mevzusuna ses etmemiştim ama en kısa zamanda o buklelerini çekiştirecektim.

Kantinde orta masalardan birinde oturan kızlı erkekli bir masaya yürümeye başladık. Ilgaz'ın arkadaş çevresi normalde genişti ama benimle en yakın olduklarını tanıştıracaktı. Yalnızca iki kişiyi. Benim açımdan iyiydi. Masaya vardığımızda Ilgaz arkadaşlarına selam vermiş, benim sandalyemi çekip oturmamı bekledikten sonra kendisi de oturmuştu. Masada şu an dört kişiydik. Ilgaz ve ben yan yana oturuyorduk. Karşımızda onun da dediği gibi tanıdığım ikili oturuyordu. Kızın bakışları dikkatli bir şekilde üzerimde dolanırken erkeğin bakışları iki elinin arasında tuttuğu telefonundaydı. Heyo! Nerede görgü kuralları?

Ilgaz da benim düşündüğümü düşünmüş olacak ki arkadaşına laf attı. "Soner, selamımı sesli mi alırsın yoksa mesaj yoluyla mı ileteyim?"

Dediği şey üzerinde güldüğümde karşımdaki çocuğun bakışları anında telefonundan ayrılıp bize -daha çok bana- dönmüştü. Kaşlarının çatıldığına şahit oldum anında. Bu kadar mı haz etmemişlerdi benden? Daha tanımadan öfkeyle bakacak kadar? Gerçi Sonerinki şaşkınlık tepkisi gibiydi daha çok ama yine de beni pek sevmemiş görünüyorlardı. Her neyse, göstermelik sevgilimin arkadaşlarının beni sevmemesi ne kadar umurumda olabilirdi ki?

Aynı sınıfta olduğumuz için tanıdığım Soner, elindeki telefonu masanın üstüne bırakırken Ilgaz'a döndü. "Sevgilin o mu?"

He o. O en ya? Armut muyum ben?

Ilgaz'ın konuşmasına müsaade etmeden ben atıldım. "Evet, benim. Ve benim adım o değil, Nil."

Rahat tavrıyla sandalyesinde geriye yaslanıp kollarını dirsek kısmına yerleştirdi ve adımı tane tane yavaşça söyledi. "Nil Gülin Hepileri."

Evet, 3-A sınıfından Soner Kaygusuz'u sınıf listesindeki isimleri ezberlediği için alkışlıyoruz.

Göz devirdim. "Nil demen yeterli."

Bir anda saçma şekilde gerilen ortamı hepimiz fark etmiştik. Ilgaz bu gerilimi yok etmek ister gibi bana gülümseyerek baktı ve hemen karşısında oturan kısa saçlı esmer, yeşil gözlü kız arkadaşını gösterdi. "En yakın kız arkadaşımla tanış, sevgilim. Yüsra. Kısaca esmer fırtınam."

Ilgaz, Yüsra'yı neşeli sesiyle tanıştırmıştı benimle. Gerçekten değer verdiği bir dostu olmalıydı. Yüsra'yı Soner kadar yakından tanımıyordum, bizim sınıfta olmadığı için. Birkaç kere kantin sırasında denk gelmiştik o kadar. Ama onu tanımasam bile okulda karıştığı kavgaları sık sık duyardım. Ilgaz'ın ondan fırtına diye bahsedişi bundandı belki de. Fırtına gibi esip gürlüyordu.

Elimden geldiğince kibar olmaya çalışarak elimi uzattım, "Ben de Nil," dedim. "Tanıştığımıza memnun oldum."

Her ne kadar sert bakışları olsa da Soner gibi kaba davranmamış, en azından uzattığım elimi tutup sıkmıştı. "Ben memnun olup olmadığıma karar vermedim henüz."

Zorla güldüm. "Olur öyle ya. Yakında karar verirsin, ne de olsa sık sık görüşeceğiz."

Umarım onları son görüşüm olur.

Daha sonra Yüsra ve Ilgaz kendi aralarında bir sohbete başlamışlardı. Ben konuşulan mevzuyu bilmediğimden dahil olmuyordum çok, arada bir ilgiliymiş gibi gülümseyip onaylıyordum onları. Soner ise tamamen sessiz kalan taraftı. Esmer çehresi her zaman sert dururdu ama şu an ekstra bir sertti. Telefona bakmayı bırakmıştı. Bu sefer de çevreye kaşları çatık bakışlar atıyordu. Bazen başını yana eğiyor, bazen oturduğu yerde kımıldanıyor, bazense kaşlarını olduğundan daha çok çatıyordu. İçinde ne düşünüyorsa artık beden diline bunlar yansıyordu. Biraz daha kaşlarını çatarsa siyah kaşları güzel burnunun üzerinde bir köprü inşa edecekti.

Onun hareketlerini takip etmeyi bırakarak geri yaslandım. Ilgaz'ın kolu sandalyemin sırt kısmındaydı. Geri yaslanmamla sanki beni kolunun altına almış gibi görünüyordu dışarıdan. Onlar konuşmaya devam ederken ben bakışlarımı kantinde dolaştırdım ve çok sürmeden radarıma mavi gözleri aldım. Çünkü o gözler de benim üzerimdeydi. Cem'in dikkatlice bize baktığını fark ettiğimde oturduğum yerde Ilgaz'a biraz daha kayıp ona gıcık bir gülümseme gönderdim. Ben onun sinirlenmesini beklerken o bu kez beni şaşırtmış, gülüşüme aynı şekilde karşılık vermişti. Gamzesiz turşu!

Onun yanında da süs bebeği, Berfu'su vardı.

Gevşek tavrına iyiden iyiye sinirlendiğimi hissederken o an aklıma gelen ilk eylemi gerçekleştirerek Ilgaz'ın sol omzumun yanından sarkan elini tuttum.

Cem gözlerimin içine baka baka başını iki yana salladı. Hemen sonrasında tüm bakışları da ilgisi de uzaklaştı üzerimden. Berfu'ya döndü. Elini omzuna atıp onu kendine çekti ve gözlerini yumarken saçına içten bir öpücük kondurdu. Bunu benim gibi başkasına bakarak değil, sevdiği kıza bakarak, hissederek yapmıştı. Benim gibi inadına değil, gerçekten istediği için yapmıştı. Onu gerçekten sevdiği için...

"Nil?"

Duyduğum sesle silkelenip adımı telaffuz eden Ilgaz'a döndüm. "Hı?"

Kısık sesle, "Elimi fazla sıkıyorsun," dediğinde yaptığım salaklığı fark ederek anında elimi gevşettim. "Af edersin... Ben..." Devam etmeden derin bir nefes verip konuşmamı kestim.

Cem'e olan sinirimden ne yaptığımı anlamamıştım. Tek derdi bana yardım ermek olan Ilgaz'ın canını gereksiz sinirimle yaktığımı bilmek beni suçlu hissettirmişti. Aynı zamanda üzgün. Beni üzen Ilgaz'ın canını yaktığımı düşünmem miydi? Yoksa Cem'in Berfu'yu öptüğünü görmem miydi? 

Bilmiyordum.

Sadece kendimi kötü hissettiğimi biliyordum.

Etrafa attığım sahte gülücüklerin aksine gözlerimin dolduğunu biliyordum.

İnsanların bunu görmesini istemeyerek bakışlarımı kucağıma indirdiğimde ruh halimin farkında olan tek kişi Ilgaz'dı. Sıktığım elini omzuma yerleştirip okul gömleğimin üstünden omzumu okşadı nazikçe. "Sorun değil. Canım yanmadı."

Ama benim yanıyor.

"Ama senin yanıyor."

Bir an sesli düşündüğümü sandım. Ama hayır. Bu cümleyi kuran oydu. Başımı kaldırıp şaşkınlıkla ona baktığımda anlayışla gülümsedi. "Kimle konuşursam konuşayım bir gözüm daima göstermelik sevgilimin üzerinde." Kısık sesle konuştuğu için sadece ben duyuyordum onu. Fazlasıyla yakın duruyorduk, dışarıdan bakan biri, birbirimize aşk sözleri sarf ettiğimizi sanabilirdi. Bu oyun için iyi olurdu ama şu an oyun umurumda değildi. Üç günden beri ilk defa dediği şey üzerine gerçekten gülümsedim. Buruk bir tebessümdü ama içtendi işte. Derin bir nefes alıp Cemlerin olduğu tarafa baktı, ardından yeniden bana. "Ve onu üzen olayın..."

Omuz silkmekle yetindim. Diyecek bir şey bulamamıştım. Kimse fark etmemişti ama o fark etmişti. Neden üzgün olduğumu anlamıştı. Bunu anlamasını ona sevgililik teklifini sunan ben istemiştim.

"Şu an ne düşünüyorum biliyor musun?"

İlgiyle bebeksi yüzüne bakıp sordum. "Ne?"

"I'm on the highway to hell."*

Ağlanacak halimize gülerek kaşlarımı kaldırdım. "Ne tesadüf, bende."

Günümüzün özeti buydu sanırım. İkimiz de cehennem yolundaydık.

Ve o yolun sonunda bizi ateş bekliyordu, aşk değil.

🌈

Yeni karakterlerimizi görmeye başladık. Yüsra ve Soner ikilisi için ilk izlenimleri alayım?

Sizce bizimkileri bu oyunun sonunda ne bekliyor dersiniz?

Ve ben yine gazımı alamayıp texting kurguya iki bin kelimelik bölüm yazmışım...

*Nil'in Ilgaz'a attığı bir şarkının sözü, cehennem yolundayım demek.

Seviliyorsunuz
Instagram: bbhikayeleri

Continuă lectura

O să-ți placă și

3.8M 67.9K 21
[Bir ömür uçsam ufkun ötesine, Bazen yalnız bazen birlikte] *Olamayan Hayalin Karekteri bu kitap senin için. "Aynı yeryüzünde değil,aynı gökyüzündeyi...
502K 22.3K 38
Ne demiş atalarımız "En büyük aşklar nefretle başlar." Nefretten doğan aşkı okumaya hazır mısınız? @bora_atalarr: beni dikizlemeyi kes @selinnozgur:...
9.1M 463K 94
Mavi Aksoy, arkadaşına atacağı 'Beni Ara' çağrısını yanlışlıkla hiç bilmediği bir kişiye gönderir ve aşka kapılarını aralar. • Ege Adamı : Tek gerçeğ...
429 70 13
gözleri simsiyahtı hayatı gibi ,gamzeleri adeta ben burdayım diyordu ,nasıl bir insan bu kadar karizmatik olabiliyordu adete hayran kalmıştım herke...