ME'VA / Kuğunun Ağıtı (askıya...

By Sualiipek

2.8M 92.6K 50.1K

"Ruhun, ruhuma emanet. Gücün yetiyorsa alırsın seni benden!" Kulaklarıma dolan kükreme sesiyle içimde ki dağl... More

Bölüm - 1
Bölüm - 2
Bölüm - 3
Bölüm - 4
Bölüm - 5
Bölüm - 6
Bölüm - 7
Bölüm - 8
Bölüm - 9
Bölüm - 10
Bölüm - 11
Bölüm - 13
Bölüm - 14
Bölüm -15
Bölüm - 16
Bölüm - 17
Bölüm - 18
Bölüm - 19
Bölüm - 20
Özür dilerim.
Bölüm - 21
Ben geldim / Alıntı ❤️
Bölüm - 22
Bölüm - 23
Bölüm - 24
Geçmiş Olsun

Bölüm - 12

94.7K 3.9K 2.1K
By Sualiipek


Herkesin buraya " ❤️ "  bırakmasını rica ediyorum.

Sevdiğiniz şarkı sözlerinide yazmayı unutmayın.


- İYİ OKUMALAR -

Araba otobanda son hız ilerliyor ve ben sessizce camdan dışarısını izliyordum.

Poyraz'ı dedesinden almaya gidiyorduk. O büyülü andan beri ikimizde konuşmuyor, hiç bir imada bulunmuyorduk.

Evet, normalde imada bulunması gereken kişi oydu ama sesini bile çıkarmıyordu.

Arabanın içerisinde yankılanan telefon sesiyle daldığım düşüncelerden çıkmış ve çantamın içerisinde ki telefonu çıkartarak ana ekrana düşen isme bakmıştım.

Bu beni neden arıyordu ki şimdi ?

Aramayı yanıtlayıp kulağıma koyduğumda, arkadaş çalan müzik sesleri ve eğlence çığlıklarıyla kaşlarımı çatıp "Efendim Barış?" demiş ve sıkıntılı bir nefes daha almıştım.

"Neredesin güzel kız ?" Kulağıma dolan yavşak sesiyle gözlerimi devirmiş "Eve gidiyorum, ne oldu ?" diye sorusunu cevaplayıp, yanımda oturan adama gözlerimi çevirmiştim.

Kaşlarını çatmış ve elleri direksiyonu parçalarcasına sıkmaya başlamıştı.

Belli etmeden telefonun sesini yandan kıstığımda "Gelsene mekana, bizim çocuklarla takılıyoruz." kulaklarıma dolan bağırma sesiyle telefonu suratına kapatmıştım.

Uğraşamazdım bu yavşak herifle.

"Kapatmakla iyi yaptın, yoksa o telefonu camdan dışarı atacaktım." Behram'ın sinirle çıkan sesine karşılık hafifçe güldüğümde
" Hiç bir şey yapamazsın." diye mırıldanmış ve kollarımı göğsümde kavuşturmuştum.

Onunla uğraşmak hoşuma gidiyordu.

"Sana diğer yanımı gösterdiğim gibi topuklarını o büyük kıçına vura vura kaçarsın. Onun için beni deneme."  Duyduklarımdan sonra hemen ona dönüp
" Benim kalçam büyük değil. " diye bağırmış ve dudaklarımı sinirle dişlemiştim.

"Gözlerim neler gördüğünü iyi biliyor." Alay barındıran sesini duyduğumda gözlerimi devirip " Kulaklarında çok iyi duyuyor maşallah." diyerek alttan alttan laf sokmuş ve keyifle sırıtmaya başlamıştım.

Dediğime karşılık hafifçe sırıttığında, saniyeler içerisinde tebessümü suratından silindiğinde "Poyraz'ın yanağına ne oldu ?" tehlike barındıran sesiyle konuşmuş ve arabanın gazına daha da çok asılmıştı.

Önüme gelen saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırıp "Sınıfta bir çocukla kavga etmiş." dediğimde kaşları çatılmıştı. Çantamın içinden çıkardığım kağıda kısa bir göz gezdirip ona doğru uzattığımda, bacağında duran elini kaldırıp kağıdı almış ve yoldan ayırdığı gözlerini kağıdın üzerinde gezdirmeye başlamıştı.

"Çocuk ' Senin annen yok.' diye dalga geçtiğinde Poyraz da çocuğa saldırmış. Daha sonrasında çocuğun anneside ona öksüz olduğunu falan söylemiş. Poyraz bana bunları anlattığında yerimde duramadım ve kalkıp kadının ağzının payını vermeye
gittim." Uzun tırnaklarımı avucumun içine geçirmiş, dolan gözlerimi arabanın tavanına doğru kaldırıp akmamalarını engellemeye çalışmıştım.

"Nişanlı meselesi ne ?" İfadesiz çıkan sesine karşılık hafifçe gülümseyip, omuzumu silktiğimde "Kimse Poyraz'ı annesiz göremesin, onu bu yanından vuramasın diye yaptım." hafif çatallaşan sesimle sorusunu yanıtlamış ve derince yutkunmuştum.

Başımın üzerinde hissettiğim elle ne yapacağımı bilmeden şaşkınca ona baktığımda, bana hafifçe gülümsemiş ve elinin olduğu yeri okşayıp geri çekilmişti.

Hızlanan kalp atışlarım kulaklarıma dolmuş ve bu beni birazcık daha güldürmüştü.

Ellerinin arasından sanki şefkat yağmurları yağıyor, yaralı ruhumu şifalı sularıyla iyileştiriyor gibiydi.

Dakikalar sonra araba kocaman bir malikanenin önünde durduğunda "Sen bekle burada, ben hemen Poyraz'ı alıp geleceğim." Arabanın içinden çıkıp kapıları kilitlediğinde kabanımı üzerimden çıkartıp, kucağımın üzerinde duran telefonumu kurcalamaya başlamıştım.

Dakikalar sonra baba ve oğul arabaya bindiğinde, hemen araba büyük malikanenin bahçesinden çıkmış, otobana atılmıştı.

"Bade, yarın seninle resim çizelim mi ?" Hafifçe gülümseyip başımı iki koltuğun arasından uzattığımda gözlerim Poyraz'ın kara gözleriyle buluşmuştu. "Okuldan geldikten sonra neden olmasın ? Hem benimde canım çok sıkılıyor evde, bu teklifiniz çok ince Beyefendi."

Poyraz'ın gülümseyen suratı anında tuzla buz olmuş ve başını önüne eğmişti. Okula gitmek istemiyordu anladığım kadarıyla.

" Okula gitmek istemiyorum." Kırgın çıkan sesine karşılık dudaklarımı ısırdığımda, elimi uzatıp çenesinden tutarak başını kaldırmıştım. "Bunu evde konuşalım olur mu ?" Ilımlı çıkmasına dikkat ettiğim sesimle konuşmuş ve önüme dönerek sıkıntılı bir nefes almıştım.

Yanımda oturan Behram'ın da pek sakin olduğu söylenemezdi.

Elleri direksiyonu feci halde kavramıştı. Onları böyle görmek içimi acıtıyor ve maalesef ki bir şey diyemiyordum.

Titreyen elimi hafifçe kaldırıp sert bacağının baldır kısmına koyduğumda, sıktığı çenesi ve vücudu son derece gevşemişti. Bunu elimin altında olan bacağından anlayabiliyordum.

Elimi tam bacağından çekecektim ki, elimin üzerine kapanan elle ona baktığımda, gözlerimiz kısa bir süre buluşmuş ve tekrardan bir birlerinden ayrılmıştı.

Son zamanlarda onun yanındayken sürekli temas halinde olmak istiyor ve ona dokunmak istiyordum.

Onun bana dokunması, sıcak temasları beni iyileştiriyordu ve bende onu iyileştirmek istiyordum dokunuşlarımla.

Yarım saatin ardından araba büyük evin bahçesinde durduğunda, hemen arabadan inmiş ve Poyraz'ın kapısını açarak onuda aşağı indirmiştim.

Bahçenin her tarafında olan ordu korumasına karşılık gözlerimi devirip, eve doğru hızlı adımlarla ilerlemiş ve Nermin Hanım'ın açtığı kapıdan içeri girmiştik.

Poyraz'ın şişme montunu ve siyah botlarını çıkartıp, evin içinde giydiği içi peluşlu olan ayakkabılarını giydirmiş, bende kabanımı çıkartıp askıya asmıştım.

Behram henüz evin içine girmemiş, camdan göründüğü kadarıyla bir kaç korumayla konuşuyordu.

Büyük bir yorgunlukla deri koltuklara oturmuş ve ayağımda duran topuklu ayakkabıları çıkartıp, kendimi büyük bir eziyetten kurtarmıştım.

Kısa bir süre sonra Poyraz yanıma geldiğinde elinde tuttuğu uzun kollu geceliğini, bir omzundan aşağı sarkıtmış halde karşımda durup "Yapboz yapalım mı Bade ?" diye tatlı tatlı sorup, kucağıma yapboz kutusunu bırakmış ve suratıma şirin bir şekilde bakmaya başlamıştı.

Omzunda duran badisini alıp "İlk önce şunu bir giydirelim sana." demiş ve badisini giydirmiştim. Ellerimle koyu saçlarını okşayıp "Yemeğimizi yedikten sonra yapalım olur mu bebeğim ?" Poyraz bunu anlayışla karşılayıp koltuğa oturduğunda, tabletinden bir oyun oynamaya başlamıştı.

Dakikalar sonra Behram içeri girdiğinde, gözlerimiz kısaca kesişmiş ve üzerinde bulunan kabanı çıkartıp koltuğun kenarına attıktan sonra merdivenleri çıkmaya başlamıştı.

Odanın içinde yankılanan mesaj sesiyle, telefonumu cebimden çıkartmış ve mesajı açmıştım.

Gönderen: 0555 *** ***

Küçük serçem, hediyemi gördün mü ?

Ellerim okuduğum mesajla buz kesmiş ve gözlerim telefon ekranında takılı kalmıştı. Ellerimi oynatıp bir cevap vermeme kalmadan tekrardan bir mesaj gelmişti.

Gönderen: 0555 *** ***

Çok yakında senin için ayırttığım mezarın içinde olacaksın. Ölümün belki boğazına dizilen mermilerden olur, belki bir tutam zehir, belki de aşk.

Annen aşkı uğruna öldü. Ama sen eziyet çeke çeke öleceksin.

Dudaklarımı büyük bir sinirle dişleyip hızlıca cevap vermeye başladım.

Gönderilen: 0555 *** ***

Ah, seni sünepe kılıklı pislik. Sen benim kimin kızları olduğumu unutmuşsun. Ben Asu ve Altay'ın kızıyım. Dua ette kendi kazdığın kuyuya benden önce sen düşme.

Seni bulduğumda çok eğleneceğiz.

Telefonu kapatıp ayağa kalktığımda, hemen merdivenleri çıkmış ve odama girmiştim. Gözlerim yatağımın üzerine kaydığında,  ellerim ağzıma kapanmış ve karşımda ki görüntüye baka kalmıştım.

Bir serçe.

Boynu kesilmiş bir serçe.

Odamın kapısının tıklatıldığını duyduğumda hızlı adımlarla gitmiş ve kapıyı açmıştım.

"Ne oldu ? Suratın neden bembeyaz senin ?" Boğazıma tırmanan kusma hissiyle hemen odamın içinde bulunan ebeveyn banyosuna koşmuş ve klozete doğru eğilerek kusmaya başlamıştım.

Gözlerimin önüne gelen görüntüler beni daha da çok tetiklediğinde ağlamaya başlamıştım.

Ben bunları hak etmedim.

Sırtımı sıvazlayan ve bir eliyle saçlarımı tutan Behram ağlamamı daha da çok tetiklerken kusmam durmuş ve hıçkırarak ağlamaya devam etmiştim.

Küçükken, kollarımda ki ısırık izlerini saklamak için yaz sıcağında giydiğim uzun kollularla herkes benimle dalga geçiyordu.

Çığlıklarım dışarı çıkmasın diye ağzıma kapanan koca eller, ve küçücük vücudumda dolanan başka birinin elleri gözlerimin önünde dün gibi canlanmıştı.

Hepsi yetimhanenin bodrum katında oluyordu.

"Gel buraya." Belime dolanan kollarla lavabo tarafına doğru yaklaşmıştık ve avuçlarıma doldurduğum suyla ilk önce ağzımı çalkalamış, ardından ise suratımı yıkamıştım.

"Yatağın üzerinden o şeyi alır mısın ?" Hafif çatallı çıkan sesime karşılık kaşlarını çattığında, hızlıca beni kucağına almıştı. Kollarımı boynuna dolayıp, başımı omzuna koyduğumda gözlerimi yorgunca kapatıp derin bir nefes almıştım.

Vücudumun yatakla birleşmesini beklerken, öyle olmamış, ve merakla gözlerimi açtığımda odadan dışarı çıkıp Behram'ın odasına girdiğimizi görmüştüm.


Daha önceden bir kere girmiştim bu odaya ve fazla inceleme zamanım olmamıştı. Oda onun karakterini ve ruhunu yansıtıyor gibiydi adete.

Odanın içerisinde bulunan iki tane daha kapı vardı ve göründüğü kadarıyla biri giyinme odası, diğeri ise banyoydu.

Beni yatağın üzerine bıraktığında, kabanımı çıkartmış ve hızlı adımlarla odadan çıkmıştı.

Dakikalar sonra odaya geri döndüğünde elinde tuttuğu iç çamaşır takımlarım ve geceliklerimle karşımda dikilmiş, hepsini yatağın üzerine bırakmıştı.

"Sıcak bir duş al ve uyu." Behram beni yataktan tekrardan kaldırıp, banyoya götürdüğünde tam geri çıkacaktı ki koluna asılıp "Poyraz aç olmalı ikinizde yemek yiyin tamam mı ?" kısık sesimle konuşmuş ve ondan bir cevap beklemeye başlamıştım.

Başını hafifçe sallayıp yanağıma dokunduğunda, hızlıca banyodan çıkmış ve ardından kapıyı kapatmıştı.

Kıyafetlerimi üstümden çıkarıp kirli sepetine attığımda sütyenimide üzerimden çıkartmıştım.

Tam camdan duşa kabine girecektim ki, aklıma gelen düşüncelerle korkmuş ve kapalı olan banyonun kapısını açıp duşa öyle girmiştim.

Ben yaşadıklarımı uzun yıllar boyunca atlatamamış biriydim ve tam hayattan zevk almaya başladığımda, tam nefes aldığımı hissettiğim anda tekrardan bu olayları hatırlamış ve yıkılmıştım.

( Şarkıyı açın. )

Titreyen ellerle siyah lifi alıp üzerine bir miktar erkek duş jelini sıkmış, ve vücudumu liflemeye başlamıştım.

Kollarımda, bacaklarımda ve karın kısmımda bir anda oluşan morluklar ağlamama sebep olmuş ve lifi bu seferde vücuduma bastıra bastıra temizlemeye başlamıştım.

"Geçsenize!" Lifi vücuduma sürtüp, banyoda yankılanan çığlıklarıma karşılık gözlerimi yummuş ve tekrardan açtığımda morlukların hâlâ orada olduğunu görmüştüm.

"Şu an morluk yok ki vücudumda benim, hayal bu, yok ki morluk vücudumda!" Ağlaya ağlaya kendimi çaresizce teselli ediyor, bir yandanda tırnaklarımı bacaklarıma geçiriyordum.

"Morluk yok, yok! Anne! Sen beni nasıl bir ateşin içine attın anne!" Ellerimi siyah fayansa vura vura kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.

Yorgunlukla başımı fayansa yasladığımda,  gözlerimi kapatmış ve nefes almaya çalışmıştım.

İçim parçalanıyor neye yanacağımı bilmiyorum ben.

Ellerimin arasından kayıp giden çocukluğuma mı yanayım ? Yoksa annem ve babamın çektiklerine mi yanayım ?

Babam yıllardır yoktu ortalıkta, bir kez bile olsun aramamıştı beni.

Annem ise tek başına yatıyordu yerin dininde, parçalanmış kalbiyle.

Ensemde hissettiğim nefesle gözlerimi anında açmış ve korkuyla arkamı döndüğümde, onun koyu gözleriyle karşılaşmıştım.

Korkuyla çırpınan kalbim, büyük bir sakinlikle eski haline dönmüş ve ruhum güvende hissetmeye başlamıştı.

"Benim bedenimde morluklar vardı, geçmiş mi ? Yıkıyorum yıkıyorum gitmiyor Behram, neden gitmiyor ki ?" Gözlerimden akıp giden yaşlar karşısında kaşlarını çatmış ve elleriyle kollarımı baştan aşağıya okşayıp "Süt beyazı gibi kolların, tek bir morluk bile yok." fısıldamış ve gözlerini kollarımda dolaştırmaya başlamıştı.

Göğüslerime bir kez bile değmeyen gözlerine karşı hafifçe tebessüm etmiş ve derin bir nefes alarak, başımı fayansa doğru yaslamıştım.

Utanmıyordum ondan.

Behram belime dolanan kollarıyla beni ters çevirmiş ve eline aldığı duş başlığından akan suyu her yerimde dolaştırmaya başlamıştı.

Kısa bir süre sonra vücudumu sabundan arındırdığında, arkamda ki varlığı uzaklaşmış ve merakla başımı çevirip ona baktığımda, elinde tuttuğu büyük siyah bornozu kollarımdan geçirmiş, ellerini belime doğru dolayıp bornozun iplerini bağlamıştı.

Belimden tutup beni duşa kabinden çıkarttığında, Behram banyodan çıkmış ve içeriye geçtiğinde,  hızlıca iç çamaşırımı çıkartıp kirli sepetine atmış, yavaş adımlarla odaya girmiştim.

Odada olmadığını gördüğümde, yorgunca yatağa doğru yanaşmış ve Behram'ın getirdiği iç çamaşır takımlarımı üzerime geçirip, ardından ise şortlu saten geceliklerimi giyinmiştim.

Bornozu alıp banyoya tekrardan gitmiş ve askılığa asarak, odanın çıkışına doğru yöneldiğim sırada kapalı olan kapı açılmıştı.

"Nereye gidiyorsun ?" Behram elinde tuttuğu siyah tepsiyle karşımda dikildiğinde yutkunmuş ve "Odama geçicem." diyip yanından geçmeye çalışmıştım.

"Bu gece burada kal. Odana kamera yerleştirilmiş olabilir, şu an mahir orayı arıyor." Yanımdan geçip yatağa doğru yaklaştığında, merakla arkamı dönerek onun yanına doğru adımlamaya başlamıştım.

"Burada kamera olmadığı ne malum ? Odalarımız aynı katta ve ne malum senin odanada biri girmediği ?" Kısık sesime karşılık sustuğunda gözlerimi devirmiştim.

Bileğimden tutup beni yatağın üzerine oturttuğunda "Bu odaya kamera gibi bir şey yerleştirildiğinde bana hemen uyarı geliyor." kucağıma tepsiyi bırakıp, cümlelerine devam etmişti. " Neden diğer odalarda böyle bir sistem yok diyebilirsin. Poyraz'ın odasında kat kat daha güçlü korumalı sistemler var. Senin yerleştiğin oda misafir odası ve genelde boş olurdu, orada böyle bir sistem yok. Bu odada ise koruma olmasının başka bir sebebi var. Bilemezsin düz gibi duran duvarların,  seni büyük bir hazineye götürebileceğini, değil mi ? " 

Duyduklarımla ağzım hafifçe aralanmış ve şok olmuş gözlerle ona bakmaya başlamıştım.

"Kontrol manyağı biri olduğunu tahmin etmiştim." Kısık sesimle mırıldanıp, tepside duran çorbayı hafifçe içmeye başladığımda,  odanın duvar kısmında bulunan sandalyeyi yatağın kenarına çekmiş ve karşıma oturmuştu.

"Yemek yediniz mi ?" Elimde tuttuğum kaşığı tabağın içine koyduğumda, yatağın yanında bulunan konsolun üzerine tepsiyi bırakmış ve ona bakmaya başlamıştım.

Başıyla beni onaylayıp kollarını göğsünün üzerinde bağladığında "Hadi, gir yorganın içine bakayım." demiş ve sesine gizlinen şefkat parçalarıyla konuşmuştu.

Yorganın içine girip ondan tarafa doğru döndüğümde, burnuma dolan buram buram onun kokusuyla içim bir hoş olmuştu.

Çok güzel kokuyordu bu herif.

Bir elimi başımın altına koyup, diğer elimi yorganın dışına çıkarttığımda dikkatlice onu izlemeye başlamıştım.

Konsolun üzerinde duran kumandayı alıp odanın ışıklarını kapattığında "Açık kalsın." aceleci bir şekilde konuşmuştum.

Dediğime kulak verip tekrardan kumandanın bir kaç düğmesine bastığında, odayı çok hafif bir loş ışık aydınlatmıştı.

"Karanlıktan korkuyorsun." Kısık çıkan sesini duyduğumda, gözlerim hafifçe dolmuş ve derin bir nefes almıştım. "O yüzden evinin her tarafında led ışıklar var."

Karnımın üzerinde duran elimi yumruk haline getirmiş, ve tırnaklarımı büyük bir güçle avucumun içerisine geçirmiştim.

"Bir gün, her şeyini öğreneceğim." Yüzerimizin arasında yok denilebilecek bir mesafe vardı ve o, bir eliyle başımı okşuyordu. "Her şeyini öğrendiğimde, ruhun ruhuma emanet olacak ve sen kendini benden çekip alamayacaksın."

Dudaklarıma hafifçe sürtünen dudaklarla gözlerimi kapatmış ve titreyen elimi kaldırıp onun sakallarla örseli yanağına yerleştirmiştim.

" Benim ruhum, senin ruhuna kör düğümler ile bağlı Asu'm söyle bana ayrılamayan şeyler bir birlerini kaybederler mi ?

Kulaklarıma dolan babamın sesiyle kapalı olan gözlerimi açmış ve biriken yaşlar teker teker düşmüştü onun sıcak avucuna.

"Sonumun annem gibi olmasından korkuyorum ben." Yanağında duran elimi sıcak boynuna doğru kaydırdığımda, baş parmağım hızlı atan nabzının üzerini okşamaya başlamıştı.

"Boğazıma on kurşun dizilmesinden değil, sevdiğim adam karşımdayken ölmekten korkuyorum ben." Git gide kararan gözleri dudaklarıma kısa bir süre uğramış ve tekrardan gözlerimle buluşmuştu.

"O adamı bulduğumda köpek gibi süründürücem onu." Dudaklarından bir yemin gibi dökülen sözlerle başımı iki yana sallamış "Lütfen, onu bulduğunda benide götür." ve fısıltı eşliğinde cümlemin devamını getirmiştim. "Benim hayatımı mahvetti o herif, anlıyor musun ?"

Gözümün kenarından akan yaşı silip, oturduğu yerden kalktığında, hemen yanıma uzanmış ve yüzünü benden tarafa doğru dönmüştü.

Boynundan ayrılan elimi tutup tekrardan aynı yere koyduğunda, bu haline tebessüm etmiş ve kuruyan dudaklarımı hafifçe dilimle ıslatmıştım.

"Bana çocukluğunda yaşadığın bir olayı anlat." Dudaklarıma vuran fısıltısı eşliğinde derin bir nefes almıştım.

Baba, seni ona anlatsam içimde ki bu terk edilmiş hissi biraz da olsa azalır mı ?

Boynunda duran elimin baş parmağıyla tenini okşamaya başladığımda, oda ellerini belime dolamış ve beni birazcık daha kendine çekmişti.

"Çok küçüktüm yani 5 yaşında falan olmam gerekiyor. Annemi kaybedeli aylar olmuştu ve babam her akşam odanın içerisine yükselen şarkı eşliğinde içkisini içerdi. " Derin bir nefes almış ve cümlelerime kaldığım yerden tekrar devam etmiştim.

"Babam bir gün çok fazla içmişti. Genelde dadım beni her akşam odada tutmaya çalışır ve babamın o halini bana göstermemeye çalışırdı. Bilmiyordu tabi daha kötülerini gördüğümü." Gözlerimden akan yaşlarla, dudaklarımı ısırmış ve devam etmek için kendimi biraz daha zorlamıştım.

"Bir gün babam camı çerçeveyi yere indirmişti ve bir duvarın dibine çocuk gibi sinip ağlamaya başlamıştı. Küçücük yaşımda sırf hasta olup ölmesin diye elimde tuttuğum bir çift çorabı onun ayaklarıma giydirmeye çalıştığımda, beni itmiş ve camların üzerine düşmüştüm. Yanaklarım çok fazla çizilmiş ve ellerim resmen kan revan içindeydi." Boynunda duran elim, tutuşunu sıkılaştırmıştı ve sanki yanağımda o yakıcı hissi tekrardan hissetmiştim.

Baba, en çok sana ihtiyacım varken, en çokta sen beni kendinden mahrum bırakmıştın.

"Günler sonra babam karşıma dikilmiş ve beni oyun parkına götürmek istemişti. Dadım beni güzelce giydirdi ve oyun parkına gittik. Babamla birlikte dönme dolaba binmiş ve o gün bana annemin yasak ettiği her şeyi yedirmişti. Akşama doğru beni bir yere bırakıp ' Güzel kızım özür dilerim.' demiş ve gitmişti yanımdan." Dudaklarımı büyük bir sinirle dişlediğimde, Behram elini çeneme koymuş ve dudaklarımı dişlerimin arasından kurtarmıştı.

"Sonra ne oldu ?" Sesine yansıyan sinir kendini oldukça belli ediyordu. Dudaklarımda acıya bulanan bir tebessüm belirdiğinde büyük bir hayal kırıklığı çoktan baş göstermişti içimde.

"Kâbusum başlamıştı. Küçük bedenim defalarca kaldıramayacak derecede dayak ve taciz girişimlerine uğramış, çocukluğumu bir çırpıda yakmışlardı."

Anne, üzülme tamam mı ? Sen bana kızardın ağladığımda, kızma benim gül kokulum.

Bu yaşlar biriktirdiğim yüklerin doğurduğu kefaretler.

Bu yaşlar işlenen günahların kefareti anne.

Merhabalar kuzular, nasılsınız ? Umarım iyisinizdir ve her şey yolundadır.

Arkadaşlar gerçekten rahatsızlığım daha da çok arttı ve hiç halim yok elimden bu kadarı geldi kusura bakmayın.

Seviliyorsunuz.

❤️

Continue Reading

You'll Also Like

394K 1.7K 4
YENİDEN YAZILIYOR 🍷⛓️🌓 Enemies to lovers... ⛓️ ~mafya İyi kalpli ama yaşadığı ilişkiler yüzünden kırık olan Ahu ablası evlenince onunla aynı evde...
74.7K 182 11
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
3.3M 121K 67
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
1.1M 46.1K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...