KOMOREBI |TAEJIN|

By bbshawggols

135K 14.9K 17.4K

Yanaklarımda hissettiğim yoğun ısıya bir de midemdeki tuhaf kıpırtılar eklenince yerimde huzursuzca kıpırdand... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
❓❔
32
33
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
FİNAL

34

1.6K 186 168
By bbshawggols

Bir şarkının nakaratında aklına gelmeyi ne çok isterdim.☁️

SeokJin elindeki biletlere bakıp kocaman gülümsedi. Her şeyin ilk defa planladığı gibi gitmesi onu mutlu etmişti. Sevgilisini mutlu etmek istiyordu, bunun için de her şeyi yapabilirdi.

"Joon'la konuştun mu JungKook?"

"Evet hyung. Takımını da verdim. Hazırlandıktan sonra direkt balo salonuna getirecek onu. Biz zaten daha önceden gitmiş oluruz. Bu arada hyung balo fikri aklına nasıl geldi? Taehyung misafir olarak katılmayı çok istiyordu oraya."

SeokJinin aklına Taehyungun hayallerinden bahsederken gözlerindeki ışıltı geldi. Öyle güzel anlatmıştı ki elinde olsa o an yaşatmak isterdi istediği her şeyi.

"Kendi anlatmıştı. Ama öyle güzel anlattı ki Kook, bunu yapmasaydım içimdeki kalırdı."

JungKook bakışlarını SeokJinin gözlerine dikti.

"Bugün büyük gün."

"Evet. Hadi gecikmeyelim. Gece ikiden önce geri dönmem gerekiyor biliyorsun."

JungKook ufak bir kıkırtı bırakıp onun duyamayacağı bir şekilde mırıldanmıştı.

"Kül kedisi."

—————

"Joonie, beni bu kılıkla nereye götürüyorsun?!"

NamJoon 56472829'uncu kez gözlerini devirip sesli bir nefes verdi. SeokJinin JungKookla gönderdiği takım elbiseyi zorla giydirtmiş ardından fazla soru sormaması için hızlıca arabaya sokmuştu çocuğu. Görevin tümü neredeyse Joon'un başına kalmıştı. Diğerleri balo saatinde salonda olacaklardı, NamJoon ise Taehyungla uğraşmakla görevliydi.

"Güzel kardeşim, azıcık susup bekleyemez misin? Hayır yani ısrar edince söyleyeceğimi mi düşünüyorsun?"

Taehyung düşünmeden cevapladı. "Evet."

NamJoon haklı olduğuna kanaat getirince gözlerini arkadaşının üzerinden çekip yola dikti.

"Doğru, dayanamayıp söylerim. Israr etme o yüzden."

Taehyung arkadaşına gülümseyip arabadaki aynadan kendine bir kez daha baktı. Bu durumun SeokJinin bir planı olduğunu biliyordu tabii ki. O yüzden ayrıca özenmek istiyordu. Onun yanında her zaman özel olmak istiyordu.

"Siz de orada olacak mısınız? Yoksa başbaşa mı kalacağız? Bari buna cevap ver Joonie."

NamJoon boğazını temizledi.

"Başbaşa derken?"

"Bu işin ucunda SeokJin olduğunu biliyorum, tahmin etmek zor değil."

NamJoon gözlerini kocaman açıp tek eliyle ağzını kapadı.

"Nasıl anladın?! Ağzımdan mı kaçırdım yoksa?"

"Saçmalama yahu. Takım elbise giyip kafeye gidecek halimiz yok herhalde. Tahmin ettim."

"Peki o zaman. Hayır başbaşa olmayacaksınız. Gerçi... Öyle mi isterdin?"

NamJoon göz kırpınca Taehyung kızaran yanaklarını saklamak için kafasını önüne eğdi. Konu SeokJin olunca hemen kızarıyordu.

"Utandın mı sen? Amanın! Bizim küçük bebeğimiz utanmış! İnanamıyorum."

"Ya! Sussana Joon."

Arkadaşının mora çalan kulaklarını fark edince daha fazla uzatmamak için sesli bir kahkaha bıraktı.

————————

"SeokJin bu geceden sonra Taehyungun akıl sağlığını nasıl normal tutacağız merak ediyorum. Mutluluktan ağlayacağına adımın Hoseok olduğu kadar eminim."

SeokJin ufak bir kahkaha bıraktı. Haklıydı, Taehyung bugün gerçekten mutlu olacaktı. Amacı da oydu zaten.

"Onun mutlu olması için her şeyi yapabilirim Hoseok. Umarım düşündüğümüz gibi olur."

"Aksi olamaz hyung merak etme. Taehyungu biraz tanıyorsam çok sevinecektir."

Jimin gergin geçen günleri geride bırakmanın rahatlığıyla kolunu SeokJinin omzuna atarak konuşmuştu. Tatsız günler geride kalmıştı. Şimdi Jimin de diğerleri gibi yakındı kendisine karşı.

"Şey bir de bir şey soracağım hyung,"

"Sor tabii."

"Hani organizasyon şefiyle görüştün ya, evlilik teklifi falan mı edeceksin?"

Jiminin sorusundan sonra hepsi kocaman açtıkları gözleriyle SeokJine dönmüştü.

"Yok daha neler!" Tek farklı tepki JungKook'tan gelmişti.

"Ne yani olamaz mı? Niye o kadar tepki gösterdin?"

YoonGi oturduğu yerden gözlerini dikip söylenince JungKook gözlerini kaçırıp ensesindeki saçlarını karıştırdı.

"Olabilir tabii ama daha küçükler. Şimdi olmaz."

SeokJin olayı toparlamak adına boğazını temizleyip lafa girdi.

"Bir gün onu da yapmayı çok isterim ama o gün, bu gün değil. Şu durumda ona istediği hayatı veremem. Çok severim, anlatamayacağım kadar çok severim ama başka hiçbir şey yapamam. İstesem de olmaz. Ama biliyorum bir gün her şeyi geride bırakıp onunla harika bir hayat yaşayacağım. İnanıyorum buna."

YoonGi tek elini SeokJinin hissetmediği bacağına koyup destek vermek istercesine sıktı.

"Taehyung senden sevgin hariç hiçbir şey beklemez SeokJin, kendine bunu dert edinme. Ama seni anlıyorum. Çok daha iyisi için uğraşıyorsun, biliyorum. Elinden geleni yap her zaman seni destekleyeceğiz."

SeokJin dolu gözlerini şaklamak adına kafasını sallayıp başını kucağındaki ellerine doğru eğdi. Hayatının merkezine yerleşen çocuk ona sadece saf sevgisini değil, uzun zamandır sahip olamadığı beş dost hediye etmişti. Ona her zaman minnettardı ve öyle kalacaktı.

——————

NamJoon geldiklerini belli edercesine boğazını temizledi.

"Hadi."

Taehyung camdan dışarı hiç bakmamıştı. SeokJin sürpriz yapmak istemişti, o yüzden elinden geldiğince nereye geldiklerine dikkat etmemeye çalışmıştı.

Arabanın kapısını açıp dışarı çıkınca gözlerini karşısındaki büyük binaya çevirdi. Kendinden bağımsız yüzünde oluşan gülümsemesiyle kalbi kıpır kıpır olmuştu. Elleriyle açılan ağzını kamufle etmeye çalıştı. Dolan gözlerine inat ağzından gür bir kahkaha çıkmasına izin verdi.

"Ah... Cidden bu adam bir gün beni öldürecek."

NamJoon ağzı kulaklarına varan arkadaşının omzuna elini yerleştirip gülümsedi.

"Hadi içeri geçelim, başlamak üzeredir."

Taehyung kafasını hızlıca sallayıp arkadaşının yanında yürüdü. Valeye arabanın anahtarını verdikten sonra kendilerine açılan kapıdan içeri girdiler. Atmosfer enfesti. Taehyung kendinden bağımsız açılan ağzını hala kapatmamıştı. Tüm masalar dolu görünüyordu. Hızlıca etrafına göz gezdirmişti ama istediği kişiyi görememişti.

"SeokJin nerde Joon?"

"Bilmiyorum ki. Gel biz masaya geçelim onlar da gelir zaten."

Taehyung her ne kadar içi rahat olmasa da kafasını sallayıp arkadaşının arkasından kendileri için ayrılan masaya yerleşmişti. Gözleri hala etrafını inceliyordu.

Her zamankinden farklı bir tasarım vardı salonda. Yüksek tavanlı mekana bronz tonlar hakimdi. Tavandan yere uzanan birçok ledli ışık vardı. Tavanın ortasındaki abartılı avize yine aynı yerinde duruyordu. Masaların ortasına devasa bükülükte çiçekler yer edinmişti. Mekanın ortası ise bomboştu. Dans başladığı zaman orası da dolacaktı.

Taehyung gergince kıpırdanıp dudaklarını kemirmeye devam etti. Çok heyecanlıydı. Bir an önce sevgilisini görmek, sıkıca sarılıp ona teşekkür etmek istiyordu.

"Burdayız!"

NamJoon elini kaldırıp Taehyungun arkasına doğru bağırınca heyecanla arkasına döndü. Fakat yine istediği şeyle karşılaşmamıştı. Dört arkadaşı masaya gelip oturunca bakışlarını hepsinin suratında gezdirip "SeokJin nerde?" diye sordu.

"Sağol kardeşim bizde iyiyiz. Sorduğun için teşekkürler."

Taehyung utançla başını hafifçe eğip mırıldandı.

"Kusura bakma hyung... Sadece biraz heyecanlıyım."

YoonGi yandan bir gülüş attı arkadaşına. Heyecanının farkındaydı. Sadece takılıyordu.

"Görürsün birazdan merak etme."

Taehyung gülümsemekle yetindi. Çok heyecanlıydı. İçi içine sığmıyordu. Bir an önce onu görmek, sıkıca sarılmak, bu gece için teşekkür etmek istiyordu. Çok geçmeden salondaki büyük ışıklar kapanmaya başlamıştı. Taehyung gözünün karanlığa alışmasını bekliyordu. Fakat buna gerek kalmamıştı. Orkestra kapısının önündeki spot ışık açılmıştı. Gözler oraya dönerken Taehyungun beklediği beden tekerlekli sandalyesiyle beraber içeriye girmişti. SeokJin seri bir şekilde sandalyesini salonun ortasına ilerletti. Gözleri sevgilisini arıyordu. Karanlık olduğu için onunla göz göze gelmek zordu. Durumu anlayan NamJoon elini kaldırıp SeokJine Taehyungu işaret etti. Nihayet ikilinin gözleri büyük bir özlemle buluşmuştu. İkisi de birbirlerini yıllarca görmemiş gibi özlemişti. SeokJin yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirip sevgilisinin şaşkın ve hayran bakışlarını izledi. Bu çocuk çok güzeldi, çok özeldi.

Yanındaki adam boğazını temizleyince SeokJin bakışlarını sevgilisinden çekip adama döndü. Mikrofonu uzatıyordu. Adama kafasıyla teşekkür edip mikrofonu eline aldı. Üzerine hafifçe vurup sesin açık olduğundan emin olduktan sonra boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Merhabalar herkese. Şuan hepiniz şaşkın şaşkın suratıma bakıyorsunuz, evet haklısınız. Buraya beni dinlemek için gelmediniz elbette, fakat söylemem gereken birkaç şey var. Dinlerseniz çok memnun olurum, gerçi isteseniz de istemeseniz de dinlemek zorundasınız çünkü bu gece burayı kiraladım. Her neyse."

Taehyung sevgilisinin söylediklerine karşı ufak bir kıkırtı bırakıp iki elini kalbinin tam üzerinde birleştirdi.

SeokJin ise gelen mırıltılara karşı boğazını temizleyip tekrar mikrofona yöneldi.

"Ben Kim SeokJin. 27 yaşında, tekerlekli sandalyeye mahkum sıradan bir adamım. Yaklaşık 5 sene önce bu sandalyeye mahkum kaldım. Böyle dediğime bakmayın, ona minnettarım." sandalyesini gösterip gülümsedi.

"Şuan size nasıl görünüyor bilmiyorum ama hayatım tam anlamıyla bok gibiydi. Öyle bakmayın, doğruyu söylüyorum. Neler yaşadığımı burda anlatamam, siz sadece bana inanın."

Taehyungun gözleri dolmuştu. Neler yaşadığını biliyordu, empati kurabiliyordu. SeokJini öylesine benimsemişti ki yaşadıklarını sanki kendisi yaşamış gibi hissedebiliyordu. Gururla baktı ona.

"Güçlü sevgilim benim..." Onca şeye rağmen hala güçlüydü. Çok yaralıydı farkındaydı, ama anlatırken hala gülümseyebiliyordu.

"Neyse, kötü şeylerden bahsetmeyeceğim bugün. Size çok güzel birini anlayacağım. Hayatımın dönüm noktasını."

Gözleri Taehyungu bulmuştu. "Onu anlatmak o kadar zor ki... Bilirsiniz, bir adam gelir ve gülümsemesiyle size tüm dertlerinizi unutturur. Bizim ki de öyleydi. Geldi ve tüm dertlerimi unutturdu bana. Sonrasında ise benim tek derdim o adamın gülümseyemeyeceği anlar oldu. Öylesine derin işledi kendini bana. Sen çok güzelsin, çok özelsin sevgilim. Unutmayacağım, sana en çok ihtiyacım olduğu anda dizlerine yatırıp saçlarımı okşamanı. Benim aklım fikrim sende,senin gelişinde, seni ne zaman göreceğimde. Yine bana öyle güzel bakıyorsun ki içimi rahatlatıyorsun."

Gözlerini sevgilisinden çekip davetlilerde gezdirdi.

"Bazı insan ruhlarının denize kıyısı var sahiden. Onlarla konuşunca sanki bacakları denize nazır uzatıp huzur buluyorsun. Ne demek istediğimi, hislerimi anlayabiliyorsunuz değil mi?"

Herkesin yüzündeki tebessümden hislerini biraz da olsa geçirebildiğini anlamıştı. Hemen ardından salonda bir kızın sesi duyuldu.

"Peki kim bu şanslı kız?"

Taehyung duyduğu soruyla biraz daha sandalyesine sindi. İşte bu gibi durumlardan nefret ediyordu. Yargılanacaklardı. Aşağılık gözlerle izleneceklerdi. Umarım kim olduğumu açıklamaz diye düşündü. Bakışlarını kucağındaki ellerine indirip SeokJinin cevabını bekledi.

SeokJin ise alayla konuşan kızı süzüp gözlerini devirmişti.

"Kız olduğunu kim söyledi? Benim kalbim çok özel bir adama ait."

Salondan sesler yükselmeye başlamıştı. SeokJin böyle olacağını biliyordu ama umrunda değildi. Gözleri sevgilisini bulunca canı biraz acıdı. Sandalyesinde iyice küçülmüştü. Kötü hissediyor olmalıydı. SeokJin mikrofonu tekrar dudaklarına yaklaştırdı.

"İnanın bana sizin ne düşündüğünüz benim hiç umrumda değil. Ben kendi doğrumu kendi gerçeğimi yaşıyorum. Sevgilim? Kaldır o güzel yüzünü. Yine her zamanki gibi bak bana da bunca insanı önyargıları yüzünden utandıralım. Saf ve masum hislerimizi inadına onların gözü önünde yaşayalım."

Taehyung dolu gözlerine aldırmadan kaldırdı başını, ardından ayağa kalktı. Tüm gözler ondaydı, fısıltılar çoğalmıştı ama o tek kişiye takılı kalmıştı. Ondan başka her şey görünmezdi şuan.

"Küçük bir mutluluk istiyorum Taehyung. O kadar küçük olsun ki, istemesin kimse bizden onu."

Sandalyesiyle Taehyungun masasına yaklaştı hafifçe.

"Kim Taehyung, benimle ve tekerlekli sandalyemle dans eder misin?" Sorusundan hemen sonra orkestra parçaya giriş yapmıştı.

Gerisi tahmin edebileceğiniz gibiydi. Yoğun duygular yaşıyordu ikisi de. Gecenin sonunun nereye varacağını bilmeden saatlerce dans ettiler.

Son dans.

Continue Reading

You'll Also Like

4.1K 274 30
"Seni bırakmam. Bu uğurda ölsem bile seni asla bırakmayacağım." "Sen ölürsen asla kavuşamayız." '𝑻𝒊𝒆𝒅-𝑪𝒓𝒐𝒔𝒔𝒆𝒅' serisinin ilk kitabıdır.
147K 15.4K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
22.6K 1.7K 11
Her gruptan her çiftin kalpleri hızlandıracak tanışma anları :3 #1 EXO #11 KaiSoo #89 SeBaek #129 TaoRis
6.7K 385 3
Kim Taehyung, Jeon Jeongguk'un hayatıydı.