TENİMDEKİ İMZA (İMZA SERİSİ #...

By yazardayazar

28.4M 422K 95.3K

O, Ateş'ti. Bense, ortalığı Ateş'e veren kızdım. Canlı canlı yanmamız kaçınılmaz, sakınılamaz ve men edilem... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3

1.4

466K 15.5K 3.7K
By yazardayazar


Yazar notu: Selam!

Kendime not; bu bölümü 5 Temmuz 2020 tarihinde, saat 17.30'da paylaştım. Sizler de okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazabilirsiniz.

Hepinize iyi okumalar.


*


BÖLÜM 14


Tostuma kilitlenmiş bakışlarının kilidini çözerek bana baktı ve en sevdiği şekeri yemesi yasaklanan küçük bir çocuk gibi dudaklarını sarkıttı. "Hadi ama-" Durakladı. "Yanağına ne oldu senin?" Yüzündeki oyunbaz ifade yerini ciddiyete bıraktı.

"Boş ver," dedim elimi havada önemli değil dercesine sallarken.

"Ne demek boş ver?" diyerek aramızdaki mesafeyi kapattı ve parmak uçları parmak uçlarıma değecek bir mesafede durup yanağımı inceledi. Yanağımdaki izin, ne izi olduğunu idrak ettiğinde öfke irislerinden gözlerine, oradan yüzüne, oradan da bütün vücuduna yayıldı. "Tokat izi bu," diye gözlemini aktardı.

Ortamdaki ciddi havayı dağıtma isteğiyle, "Aferin, Einstein. Nasıl da anladın hemen!" diye takıldım alayla.

"Şakanın sırası değil, Alyacık," dedi çatık kaşlarla. "Kim yaptı bunu?"

"Kimse yapmadı. Yanağımı kapıya çarptım," diye zayıf bir bahane uydurdum.

"Kapıya çarptın?" dedi inanmadığını belli eden bir sesle. "Yanağındaki parmak izleri öyle demiyor ama... Beşkardeş de oradan merhaba diyor resmen bana. Alyacık uzatma da söyle, kim yaptı bunu?"

Yenilgiyle nefesimi dışarı verdim. "Hani ben bugün bir iş görüşmesine gidecektim ya?" diye başladım söze.

"Eee?" dedi devam et der gibi.

"Gittim."

Sabırsız bir ses tonuyla, "Eee?" diye tekrarladı.

"Eeesi..." diye devam ederek Serdar denen herifin odasına girdiğim andan itibaren olanları eksiksiz anlattım.

Ben anlattıkça Enes'in öfkesi de artarken verdiği ilk tepki, "Pezevenk herif!" diye küfretmek oldu. O küfrü diğerleri de takip etti. "Bu herifin mekânının adı ne? Nerede?"

"Hey, hey!" dedim uyarıcı bir ses tonuyla. "Sakın gidip bir şey yapayım deme. Benim yüzümden başın belaya girsin istemiyorum, Enesçik. Hem emin ol, o herif benden daha kötü durumda."

Beni duymazdan geldi. "Mekân merkezde bir yerde, orasını biliyorum. Adını da söylemiştin ama neydi? Neydi? Neydi?" diye tekrarladı, adını hatırlamaya çalışırken. "Beyzade! Adı buydu, Beyzade!"

Adını hatırlar hatırlamaz topuklarının üzerinde bana sırtını döndü ve hızlı adımlarla mutfağın çıkışına yöneldi. "Nereye gidiyorsun? Enes nereye?" dedim arkasından adımlarken.

"O herife gününü göstermeye."

"Saç-"

"Kime gününü göstermeye?" dedi Sarp lafımı ağzıma tıkarak, birden mutfağın kapısının önünde belirmişti.

Enes eliyle beni işaret etti. "Alya'yı bu hale getiren herife," dedi ve ayaküstü ona anlattıklarımı özet geçti.

Sarp lafını kesmeden onu dinledikten sonra, "Yazık olmuş. Ama senin yapacağın bir şey yok," diye yorumda bulundu.

Enes'in kaşları çatıldı. "Ne demek senin yapacağın bir şey yok?"

"Ne yapacaksın? Herifin mekânını basıp hesap mı soracaksın? Dövecek misin? Daha teke tekte bile adam akıllı dövüşmeyi bilmiyorsun. Kaldı ki birden fazla kişiyle? Seni şişeye oturturlar orada."

"Eee ne yapayım? Hiçbir şey yapmayayım mı?" Bir kez daha beni işaret etti. "Kızın suratına bak! O kız senin anan, bacın da olabilirdi. Anana bacına böyle bir şey yapsalar hiçbir şey yapmadan durur muydun?"

Sarp'ın bakışları bir an için bana kaydı ve yanağıma odaklandığında karardıklarına şahit oldum, sonrasında tekrar Enes'e çevrildi. "Tek başına birinin mekânını basamazsın. İntihara meyilli olmak lazım ya da kafadan kontak... Ve sen ikisi de değilsin."

"Benimle gel o zaman," diye teklifte bulundu Enes. "Gelirsen iki kişi oluruz."

"Bu benim meselem değil," diye kestirip attı Sarp. "Senin de değil," diye ekledi ve devam etti. "Alya kendi ağzıyla söylemedi mi? O kendi hesabını kendisi kapatmış zaten. Ortada sorulacak bir hesap yok."

Kelimenin üstüne basa basa, "Bence var," diye karşı çıktı Enes. "Ve sen benimle gelsen de gelmesen de gidip o hesabı soracağım."

Sarp Enes'e doğru tehditkâr bir adım attı. "Önce beni geçmen gerek."

Enes hayretle baktı ona. "Anlamadım?" dedi kulaklarına inanamayarak.

Tehditkâr ve meydan okuyan bir sesle, "Gitmek istiyorsan beni geçmen gerek," diye tekrarladı Sarp. "Çünkü seninle ilgisi olmayan bir mesele için zarar görmene izin vermeyeceğim. Sen benim kardeşimsin ve gerekirse seni kendinden bile korumak benim görevim."

"Ciddi olamazsın."

Sarp, "Çok ciddiyim," dedi yüzünde son derece ağırbaşlı bir ifadeyle. "Bunu ister iyi yoldan çözeriz, ister kötü yoldan. Seçim tamamen sana ait. Ama kötü yolu seçip ikimize de boş yere efor sarf ettirmezsin umarım. Seçersen de sorun değil, bana da aksiyon olur. Hem uzun zamandır seni dövmemiştim. Ama her iki türlü de hiçbir yere gitmiyorsun."

"Belki bu defa ben seni döverim? Nasıl bu kadar eminsin?"

Sarp buram buram kendine güven kokan bir edayla sırıtarak, "Bir aslan ceylanı yeneceğinden şüphe eder mi hiç? Ben de etmiyorum, çünkü doğanın kanunu bu. Yaratılışımız böyle... Beni yanlış anlama, sen güçsüz değilsin kardeşim. Sadece ben fazla güçlüyüm," diye açıkladı. "Şimdi seçimini söyle... Bu meseleyi iyi yoldan mı halledeceğiz kötü yoldan mı?"

Enes'in seçimini açıklamasına izin vermeden yanlarına ilerleyip ikisinin arasında durdum; yüzüm Enes'e ve sırtım Sarp'a dönüktü. "Benim için o herife gününü göstermek istemene minnettarım. Gerçekten. Ama daha öncede dediğim gibi ben ona yaptığının bedelini ödettim zaten. Hem benim yüzümden sana bir zarar gelirse kendimi hiç affetmem. O yüzden rica ediyorum, bu olayı irdeleme. Bırakalım olduğu gibi kalsın."

Enes Sarp'la ikimizin baskılarına dayanamayıp teslim oluyorum dercesine ellerini havaya kaldırdı. "Tamam, tamam," dedi yenilgiyi kabullenen bir sesle. "Bir şey yapmayacağım."

Aniden üzerine atlayıp kollarımı boynuna doladım. "Teşekkür ederim, Enesçik."

"Bir bok yapmadım ki... İkiniz bir olup yaptırmadınız," diye homurdandı.

"Bir şey yapıp yapmaman önemli değil. Önemli olan yapmak istemendi." Kollarımı çözüp geri çekildim ve gülümseyerek yüzüne baktım. "Pamuk gibi bir kalbin var. Keşke herkes senin gibi olsa..."

"Orada bana bir gönderme mi var, güzelim?"

Omzumun üzerinden Sarp'a bakmamla dudaklarımdaki gülümsemenin hiç var olmamışçasına yok olması bir oldu. "Bilmem, var mı?" dedim bilmezden gelerek.

"Ah, bence kesinlikle var," dedi Sarp kelimeyi vurgulayarak. "Kalpsizliğime bir gönderme var."

"Diyelim ki var. Ne olacak?"

"Bak, güzelim. Enes, alt tarafı daha birkaç haftadır tanıdığı bir kız için kendini ortaya koyabilir ama ben koymam. Hele hele senin için hiç koymam. Neden beni zerre alakadar etmeyen bir meseleyi, kendi meselem haline getireyim ki?" dedi ve birkaç saniye durup devam etti. "Bunun adı kalpsizlikse, ben zaten hiçbir zaman bir kalbim olduğunu iddia etmedim. Ama bana sorarsan, bu akıllılık."

Sırtımı dönüp onunla yüz yüze geldim, çünkü az sonra söyleyeceklerimi söylerken ve söyledikten sonra ona bakmak istiyordum. Yüzünün alacağı herhangi bir şekli veya gözlerinde belirecek her ifadeyi görmek istiyor, hiçbir tepkisini kaçırmak istemiyordum. Kollarımı önümde bağladım ve ağzımı açtım. "Ben kimsenin benim için kendini ortaya koymasını beklemiyordum. İstemiyordum da... Neticede ikiniz de bunu yapmayacaksınız. Ama bir şeyi yapmamakla yapmak isteyip de yapamamak arasında fark var. Biz bu farka halk arasında insanlık deriz," dedim vurgulayarak ve ekledim. "Senin gibiler ne der, orasını bilemem."

Çenesinde seğiren kas haricinde gözle görülür bir tepki vermedi. "Benim gibiler?" diye sorguladı.

"Senin gibi kalpsizler. Ah, pardon, akıllılar," diye düzelttim, ellerimi havaya kaldırıp tırnak işareti yaparak.

Zaman akıntıya kapılmış bir dal parçası gibi sürüklenip giderken Sarp ruhsuz gözlerle bana baktı, ben de ona.

Sonrasında, "Ben odamdayım," diyerek sırtını döndü ve seri adımlarla mutfaktan çıktı. Neden yaptım bilmiyorum ama içimden saniyeleri saydım. Bir, iki, üç, dört... Sekiz. Tam sekizinci saniyede evin içinde bir kapının kapanma sesi yankılandı. 


*


Not 2: Tenimdeki İmza dışında hangi kitaplarımı okudunuz, okuyorsunuz?

Ahali 1-2?

Ruhumdaki İmza?

Bende Son Durum: Servis Bekliyorum, Gözlerim Kapalı?

Not 3: Wattpad hesabımı yazardayazar ya da Instagram hesabımı @dem.irem takip ediyor musunuz?

Continue Reading

You'll Also Like

22.1M 898K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
539K 10.3K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
96K 5K 19
❝ Konserdeki Sevgilim: Mine, üç ay. Konserdeki Sevgilim: Sadece üç ay çıkıyormuş gibi davranacağız. Konserdeki Sevgilim: O kadar. Siz: Üç ayın sonun...
649K 24.4K 86
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...