Saçlarımdan Bileğine

By ruhdoktorunz

1.8M 89.8K 12.3K

İhtimaller diyarı halime gülerken, sen o bileğine ne güzel yakıştırdın düşlerimi... More

1-Kaşarsavarlar
2-Yalanımı Seveyim
3-Hem Yakın Hem Uzak
4-Hayat Onur Diyorsa Madem...
5-Cansel Çanları
6-Hırsız değil Serseri(!)
7- Canım Kedi
8-Güneşlenelim Bakalım
9-Çillerin
10-Neden Sorguluyor?
11-Güneş vs. Kar
12-Kaybetmeyeceği Kesin
13-İstediğin Bu mu?
14-Arkadaşız
15-Çatırdamalar Başlasın
16-Yalanlar Yalanlar Yalanlar...
17-Halay Bizim İşimiz
18-Ben Oyundayım Artık
19-Defterden Gerçeklere..
20-Sırlar Açığa!
21-Hedefime Yaklaştıran Kahraman
22-Zor Gece
23-Merhaba Kaya Parçam.
24-Altın Yumruk Esila!
25-Uğur?
26- Orda Bi Dur Aslan!
27-Uyurum..
28-Ortak!
29-Düğüne
30-Saçlarımdan Bileğine🐞
31-Hiçbir Şey Saklama.
32-Yatayım mı?
33-Geleceğim..
34-Sürpriz!
35-Geçmiş Olsun :)
36-Güçlü müsün?
37- Gezdireceğim, Güzel Gezdireceğim..
38- Zaman İlaç Olamadı
39- Görmeli mi?
40- Gitmeyeceğim
41-Kimler Harcadı?
42- Beraber Olacak
43- Kıskançlık Adamı Mal Sahibi Yaptırır
44- Değer Veriyorsan Bırak...
45- Ruha Yolculuk
46- Altın Yumruğum
47- Çocuk
48- Olalım Bakalım Ponçik
49- Dağhan Kalacak
50- Bu Gece de Yırtayım...
51- Fotoğraf
52- Zarf
53- Uğur Dağhan Öldü
54- Sarı Mont
55- O Hesap Sorulur Azizim
56- Siyah Araba
57- Kanımdan Olana Yaklaşma
58- Baba Oğul!
59- Buralar Bana Ait
60- Ölme Çocuk!
61- Uyan Sevgilim
62- Aslan Parçası
63- İşkencen Bitsin
64- Şimdilik
65- Kim Kazandı?
66- Hepsi Vs Biz
67- Ruha Yolculuk 2 :)
68- Ben Burada Kalırım
69-Ölüyorum Ben
70- Baban Tutacak Oğlum!
71- Günaydın Esmercik :)
72- İlk Yara İzlerim
73- Hiç Gitme Esila
74- Daha Güçlü
75- Kalbi Kendinden De Esmer...
76-Yürüyen Testosteron
77- Benim
79-Gerisi Bende!
80-Alev Alev
81- Sinsi Kalem
82- Kimsin Sen?
83- Her Şeyimiz Bir!
84-Bir Saniye Daha
85- Duygusal Kurbağa
86- Babam :)
87- Beklentiler...
88- Bulut Sırrı...
89- İki Yıl Çok
90- Geldim
91- Bu Defa Olmaz
92- Satırlara Devam
93- İncir Çekirdeğim
94- Kim Aşık
95- Kalbe Küsülür Mü?
96- Yol Güzel :)
97- Beni Sevemedin...
98-Zirve Bizim❣️ FİNAL
DUYURU🗣
💥 Özel Bölüm 💥

78-Olduracağım

10.8K 683 133
By ruhdoktorunz

Benim kendi karanlığında boğulurken yollarıma ışıklar saçan, derin mi derin, esmer bir hikayem var. Aklıma gelmeyecek sevinçleri önüme serecek de olsalar dönüp bakmayacağım bir sevdam, bir tebessümüne yıllarımı vereceğim yarim var. Her bir satırına ortak olduğuma şükredip, hikayesine iyice karışmak istediğim esmer... Neşeli nişan kalabalığına bakarak düşündüğüm tek şey derin gözleriydi. Kime bakarsam bakayım onun yüzü geliyordu gözlerimin önüne ve içim bambaşka duygularla karmakarışık bir duygu selinin içine süzülüyordu. Onu düşündükçe yüzümde beliren tebessümümü seviyordum. İç çekip dalıp gidişlerimi, yanağıma habersizce süzülen yaşımı...

Nişanlısı ile aşk dolu dansına devam eden kuzenimi seyrederken bu fotoğrafın içinde bir an için bizi düşünmeden edemedim. Takım elbisenin içinde nasıl görüneceğini hayal ederken kalbim yine en hızlı şekilde atmaya başlamıştı ve ani bir titreyiş sardı bütün bedenimi.

"Dans edelim kız, kalk"

Teyzemin oğlu seslenince hayallerime karışan ihtimaller diyarından kurtardım düşüncelerimi ve başımı ısrar etme dercesine sallayarak "Kalkmayayım" dedim. Tebessümle çattı kaşlarını, yanıma oturduğu gibi "O kadar mı maço?" dedi.

"Nasıl? Kim?"

"Enişte işte. Belli ki senin nişanın da yakın?"

Kuzenimin imalı bakışlarına karşı nasıl tepki vereceğimi bilemiyordum. Ben henüz tebessüm dolu günlerin arsuzu içerisindeydim, karanlığın içinde kalmış, acıdan kıvranan sevgilime biraz olsun rahat versinler derdindeydim. Evet, bu manzarayı bir de benim için hazırlasınlar diye hayal etmeden duramamıştım fakat önceliklerim başkaydı.

"Göster hemen bakayım değer mi?"

"Pek fotoğraf seven biri değil..."

"Gizemli çocuk..."

Sesi bir kez daha imalı şekilde çıkınca gülümseyerek arkama yaslandım. Yatakta çektiğim bir fotoğrafı göstermem mantıklı olmazdı, elimde başka bir fotoğrafı da olmadığına göre kuzenim esmer hikayemi görmek için biraz daha beklemek zorundaydı.

"Madem senden umut yok ben şu erkek tarafını bir yoklayayım" sözleri ile ayağa kalkan kuzenime bakıp haline gülümsediğim sırada telefonum titredi.

Ekranda yazan Esmercik kısmına birkaç dakika boyunca dalıp gittim. Sanırım nişan atmosferinden farkında olmadan çok etkilenmiştim. İster istemez her yana aşkla, olabildiğimce duygusal bir şekilde bakıyordum ve mesajı okumadan evvel ekrana uzun uzun bakmadan edemedim.

📱

Esmercik : Başladı mı nişan?
(18:13)

Esila : Evet sevgilim.
(18:16)

Esmercik : Nasıl gidiyor kalabalık mı?
(18:16)

Esila : Pek sayılmaz. Sen napıyorsun salonda mısın?
(18:16)

Esmercik : Salondayım. Kalabalıktı bugün antrenman yapamadım hiç. Başlamadan yazayım dedim.
(18:16)

Esila : Tokayı buldun mu bakayım ondan haber ver?
(18:16)

Esmercik : Güzelim Devran abi temizliyor bazen ona sordum görmemiş. Bi tokanı daha verirsin olmaz mı?
(18:17)

Esila : O başkaydı ama.. Neyse. Belki buluruz beraber yine bakarız :)
(18:17)

Esmercik : Bakarım ben yine hadi sen eğlenmene bak yazarsın bitince.
(18:17)

Esila : Konuşsak?
(18:17)

Esmercik : Konuşalım. Bir şey mi oldu?
(18:18)

Esila : Özledim :( çok özledim hatta. Ben sen olmayınca çok sıkılıyorum. Senin yanında olmak istiyorum hep.
(18:18)

Esmercik : Büyülü yanım bunlar hep. İsteyerek yapmıyorum :D
(18:18)

Esila : Ya smxnjsjeja şimdi o sakalları çekmek istiyorum ama ben 😭😭😭
(18:18)

Esmercik : Sen konuyu elbisene niye getirmiyorsun? Çakal.
(18:19)

Esila : Aaa internet gitti...
(18:19)

Esmercik : He canım aynen. Tünel falan da vardır şimdi oraya girersiniz.
(18:19)

Esila : Ay tüh, mesajlar aslaaa gelmiyor :D
(18:19)

Esmercik : Ben öğrenirim ne giydiğini elbet aslan parçası, sen dert etme.
(18:19)

📱

Mesaja bakarat sırıttığım anlarda ağzım beş karış açık kalmıştım. Üzerime fırlatılan pasta parçasına hayretle bakarak başımı kaldırdığımda anneme kadar herkesin çikolataya bulandığını gördüm. Bir anda o özenle hazırlanmış nişan alanı savaş alanına dönmüştü. Bu kadar gencin içinde anca sabredilebilmişti tabii, şimdi kontrol tamamen gençlere geçmiş durumdaydı ve kimse milyarlar vererek aldıkları elbiselerini dert etmeden birbirlerine pasta savuruyorlardı.

🧩

Nişanda pasta savaşına kurban giden Esila, telefonunu bir kenara bıraktığı sırada Uğur da üzerini çıkartmış kum torbasının tam önünde duruyordu. Bulut annesiyle görüşeceği için evdeydi, Eren de salondan yeni tanıştığı arkadaşları ile dışarıdaydı ve Devran da bir özel görüşme için hazırlanıp çıkmıştı. Salonda yalnız olan Uğur, dövüşemediği her an için hırslanmış gibiydi. Farkında olmadan alışkanlık haline getirdiği dövüş gecelerini özlemişti ve bedenini saran enerjisini atmak için ağır ağır kum torbasını yumruklamaya başladı.

Sırtında spor çantası ile salonun kapısında duran hemşire, kum torbasına işkence eden Uğur'u seyrederken dayanamayıp çantasından fotoğraf makinesini çıkardı. Bir fotoğraf çekmeden evvel Uğur'a dalıp gitmeden edememişti bir kez daha ve kapının dibine çömelip film seyredermiş gibi izliyordu. Bir an için durdu Uğur. Başını kum torbasına yaslayıp soluklanırken fotoğraf makinesinin sesini duydu ve başını merakla kapıya doğru çevirdi.

"Kum torbası dile gelecekti, az kalmıştı bence", Uğur'un katı bakışlarına aldırmadan keyifle söylemişti bunları hemşire. Aynı keyifli halini devam ettirerek salona girdiğinde çantasını bir köşede bıraktı ve fotoğraf makinesini de çantanın üzerine bırakıp "Bir de beni denemelisin şimdi" dedi.

Uğur'un ifadesi değişmemişti, hemşire kıza bakarken hala en katı haliyle duruyordu ve havlusunu ensesinin üzerine alıp sanki onunla konuşan biri yokmuşçasına odasına doğru ilerledi.

"Müşterileri görmezden gelmek hangi seviye oluyor?"

"Müşteri?"

Kendini işaret ederek gülümsedi kız ve "Ben oluyorum, Deniz" dedi ve boks eldivenlerinden birini eline alıp "Sen?" diye sordu.

"Ne ben? Bırak onları"

"Niye? Spor yapmaya geldim. Devran diye biriyle konuştum hatta, gelebilirsin demişti."

"Bak bakayım etrafına"

Deniz bir an için saf saf etrafına bakınınca Uğur tek kaşını kaldırdı ve "Var mı Devran falan?" dedi.

"Yok gibi görünüyor ama sen de hocaymışsın... Uğur, değil mi?"

"Ben çocuklarla ilgileniyorum."

"Pek büyüdüğüm söylenemez, çocuk ruhluyumdur hocam"

Israrla gülümsemeye devam ediyordu Deniz. Uğur'un katı duruşuna aldırmıyordu ve eldivenleri ellerine geçirip ringe çıktı. Gardını alırken, "Zayıf olduğuma bakma hocam" dedi alayla ve karşısına geçmesini işaret etti.

Önce havlusunu yere bıraktı Uğur. Kısa saçlarının üzerinden elini geçirirken sabırla sıkmıştı dudaklarını ve öğrenci listesinin olduğu deftere baktı. Deniz isminin tam da bu saatte geleceğine dair olan kaydı gördüğünde bir kez daha sabırla sıktı dudaklarını ve "Yarın gel, Devran burada olur" dedi.

"Yarın stajım var gelemem. Amma naz yaptın ya, ısıracak gibi mi duruyorum oradan bakınca?"

"La havle vela kuvvete... Sen bana amacını söylesene bi?"

"Amacım? Boks yapmak, eskiden yapıyordum, yani on beş yaşımda falan ama sonra kaynadı gitti. Şimdi yine yapasım var, amacım boks yapmak yani hocam, oldu mu?"

Üzerine kapüşonlusunu geçirip ringe çıktığında boks eldivenlerini giyme ihtiyacı hissetmedi. Gardını almış bir şekilde bekleyen Deniz'e bakıyordu ve ayaklarını işaret ederek "Öyle mi öğrettiler?" dedi on beş yaş hikayesine inanmadığını ima ederek.

"Biri arkada duruyordu sanırım?"

"Solak mısın?"

"Sayılır... Sol daha iyi."

"İyi. Bunlara daha var. Çıkart eldivenleri, kırk tur"

"Kırk tur derken?"

"Isınmadan ne boksu birader? Kırk beş, hadi."

"Birader..."

Uğur'un iletişime ısrarla kapalı olması Deniz'in daha çok dikkatini çekiyordu. Kırk beş tur koşacak olmasına çemkirmek dahi istememişti ve kabullendiğini ifade eden bir gülümseme ile eldivenleri çıkartıp koşmaya başladı. Falat beklemediği bir şey oldu. Bu kırk tur sırasında Uğur'un başında bekleyeceğini düşünürken Uğur montunu giydiği gibi "Devran abi gelir birazdan. Hadi sana kolay gelsin" dedi ve salondan çıktı.

🧩

Uzun zaman sonra gülmekten karnının ağrıdığı bir günü geride bırakmıştı Esila. Yıllardır görmediği kuzenleriyle eğlencenin dibine vurmuşlardı fakat her kahkahasının sonunda telefonuna bakıp saati kontrol etmeyi eksik etmedi. Uğur uyumadan sesini duymak istiyordu ve eve dönmesi ile kuzenlerinden müsaade isteyip misafir odasına çekildi.

Uğur'dan gelmiş olan mesajı yalnızca on dakika öncesine aitti ve acele bir şekilde duşa girip üzerine bulanan pasta kalıntılarından kurtuldu. Aynı hızla pijamalarını giyinmesi ile yatağına uzandı ve görüntülü arama yapmak üzere tuşa bastı.

Başını yastığa yaslamış, uyumak üzere bir ifade ile telefonu açan Uğur, gözlerini minicik bir şekilde aralayarak "Yuğum gelir" dedi alayla ve Esila'nın minik kahkahasına tebessüm ederek biraz daha doğruldu.

"Tavuk sevgilim benim..."

"Saat bire geliyor yalnız"

"Kaç saat antrenman yaptın sen? Çok yorgun görünüyorsun?"

Telefonu nasıl tutacağı konusunda bir türlü karar veremiyordu Uğur. Ne yana koysa düşüyordu ve çemkirerek telefonu kaldırdığında şapşal ifadesine kocaman bir öpücük gönderdi Esila.

"Sen telefonu nereye koydun titremiyor bile?"

"Dizlerimin arasında"

"He. En sevdiğim"

Esila'nın yanaklarına yükselen sıcaklık dudaklarına tebessüm olarak yansırken Uğur göz kırparak gülümsemişti ve "Ne oldu çilli?" dedi, utandığını fark ettiğini belli ederek çılmıştı sesi ve ekrana yüzünü bastırarak "Yarın gel" diye ekledi en derin tonlamasıyla.

"Eniştenin ailesi gelecekmiş yemeğe, annem illa da burada olmak istiyor. Hafta sonunu bulur gibi dönmemiz"

"Güzelim ne alaka şimdi ya?! Sen dön"

"Özleniyor muyum acaba?"

Esila'nın o çok sevdiği uzun bakışları takınmıştı Uğur ama hiç hareket etmeyince Esila ekrana dikkatle bakarak "Dondu mu ya" diye mırıldandı.

Esila'nın şapşal hallerini seyretmek hoşuna gittiği için bu oyunu bozmadı Uğur. Hiçbir şekilde hareket etmiyordu ve o hareket etmedikçe Esila da internete sövüp duruyordu. Bunu uzun süre devam ettirmemişti ama, Uğur'un yüzüne bakarak derin bir iç çekmişti ve "Nasıl seviyorum seni nasıl" diye fısıldadı ve Uğur'un duymadığını düşünerek "Ruhuna firar etsem şimdi" diye mırıldandı.

Bunun anlamını çok iyi biliyordu Uğur ve tepki vermeden edemedi. Başını eğmişti istemsizce ve Esila internette herhangi bir sorun olmadığını fark etmesi ile "Ya ama bu yaptığın çok kötü bir şey!" diye ciyakladı.

Başı hala eğik bir şekilde gülümsüyordu Uğur, ruhuna firar etmek isteyen sevgilisinin utanmış sesine en içten bakışını atarak kaldırdı başını ve ekrana bir öpücük kondurup "Yarın gel ne olur" dedi.

"Gelemem biliyorsun... Böyle bakarsan ışınlanmayı bulacağım ama haberin olsun hani"

"Öyle hünerlerin de var yani?"

"Tabii canım..."

Aynı anda sustuklarında aynı anda iç çekerek uzanmışlardı. Esila yüzünü buruşturdukça Uğur da taklit ediyordu mimiklerini ve ekrana bir kez daha öpücük kondurup "Uykun geldiyse kapatalım güzelim" dedi.

"Sabaha kadar seni seyretmek istiyorum teklifine açığım ama sen bilirsin..."

"Sabaha kadar beraber horlayalım madem"

Minik bir kahkaha ile gözlerini kıstı Esila, Uğur'un bu neşeli hallerine sık denk gelmediği için kaçırmak istemiyordu ve "Soru cevap oynayalım mı?" dedi.

"Ne garip şeyler istiyorsun he, merak ettiğini sor ne kıvranıyorsun?"

"Kalas olmaz mısın?"

"Oynayalım. Oldu mu?"

"I Ih"

"Oynayalım güzelim, ilk ben başlayayım"

Uğur'un Esila'nın heyecanını taklit ederek söylediği sözleri Esila'yı bir kez daha gülümsetmişti ve kendini hızla toparlayıp "Başla pufidik seni" dedi.

"Ne soracağım bilemedim. Sen başla"

"Çocukları sever misin?"

"Çocuk mu? Ne alaka?"

"Sever misin sevmez misin?"

"Çocuğa bağlı"

Esila gözlerini devrince Uğur verdiği yanıtını destekleyerek bakmaya devam etti ve "Her çocuk sevilmiyor, ne?" dedi.

"Baba olmayı ister misin anlamında sormuştum öküzüm benim..."

"Ben mi? Baba?"

Hayalini kurmadığı, üzerine daha öncesinde hiç düşünmediği bir şey olduğunu fark edince dalıp gitmişti Uğur. Kendinden, canından kanından bir miniği ister miydi, nasıl olurdu diye uzun uzun düşünmeye başladı ve tekrardan Esila'ya baktığında "Sen yapabileceğimi düşünüyor musun?" dedi.

"İster miydin?"

"Bana benzeyecekse istemem"

"O ne demek şimdi?"

"Benim gibi bir tane daha... Ülkeye bir kış yeter"

Gülümsedikleri an Uğur'un telefonu çalmaya başlamıştı ve Esila'ya tekrardan arayacağını söyleyip kayıtsız numaranın çağrısını yanıtladı.

Hiç beklemediği bir ses ona sahile gelmesini söylediğinde öfkeyle çıktı yatağından ve montunu dahi almadan evden çıktı.

Emin adımlarla ilerliyordu annesinin verdiği adrese fakat saniyeler içerisinde adımları yavaşladı ve en sonunda durdu. Sahili görebiliyordu, çok yakındı fakat yürümeye devam etmedi. Esila'nın sözleri yankılanmıştı zihninde, annesini bulmasını istemediğini, karşılaştıklarında sonuçlarına dayanamayacağından bahsettiği o anı tekrardan yaşıyor gibiydi ve dizlerinin titremeye başladığını fark etti.

Bunca zaman düşman bildiği Cevdet'ten nefret etmeye benzemiyordu annesinden nefret etmeye çalışmak. İlk güvendiği, ilk sevgi beslediği insanı karşısına almıştı. İçinde gerçek sevgiye dair bütün inancını yıkmış olan bu durumla şimdi nasıl yüzleşeceğinden emin değildi. Babası, Taner'in ölümünden sonra annesine nasıl davranacağını kestiremiyordu ve aklında canlanan o sahnenin gerçekleşme ihtimali dizlerinin daha güçlü bir şekilde titremesine neden oluyordu.

Vazgeçip eve dönmeye karar vermişti bir an için ama ayakları kımıldamadı. Kaskatı kesilmiş, daha şimdiden annesine duyduğu öfkenin pençesine düşmüş gibiydi ve donuk ifadesiyle sahile doğru ilerlemeye başladı.

Ziyan olmuş hatıralarına acıyordu her bir adımında. İçinden geldiği gibi gülümseyemediği, sevgisini belli etmekten kaçındığı her anına acıyordu ilerledikçe ve göğsünün orta yerine yerleşen sancıyla birlikte tekrardan yavaşladı. Bu sırada annesini görebiliyordu artık. Bir anda babasının cansız bedeni geldi gözünün önüne. Onu toprağın altında bıraktığı dakikaları hatırladığında elleri buz kesti ve yalnızca dizleri değil bütün bedeni zangır zangır titremeye başladı.

Korumalardan biri annesine Uğur'u işaret edince kadın da paramparça olmuş haliyle oğluna bakarak ellerini dudaklarına bastırdı. Onu bu hale getiren kişi olmaktan dolayı içi içini yiyordu ve gözyaşları içinde "Affet beni" diye seslendi.

Hangi birini diye düşündü Uğur, hangi berbat hatıra içindi bu özür, hangi birinin üzerini örtecekti?

Doğru düzgün düşünemiyordu. Annesine baktıkça içinde kırılıp dökülmüş ne varsa dev bir sancı oluyor göğsüne saplanıyordu ve ona yaklaşan korumalardan birinin kemerinde sabitlenmiş olan silahına baktı.

Tam bu sırada Esila'nın yüzü ve söyledikleri gelmişti tekrardan aklına, anında gözlerini silahtan çekip annesine baktı ve işaret parmağını kaldırarak "Dur orada!" diye titredi sesi.

"Yapma oğ-"

"Hayır! Yok. Senin oğlun yok! Yaklaşma!"

"Dinle beni ne-"

"Sus! Öldürürüm seni! Seni öldürürüm duydun mu beni! Bir daha benim karşıma çıkmayacaksın sen, bana bak lan!"

"Oğ-"

"Yok senin oğlun falan! Yeter bırakın biraz."

Sesi en güçsüz haliyle çıkmıştı bir an için, konuşmakta zorlanıyordu ama pes etmeye niyeti yoktu. Nefesi kesilecek dahi olsa anlatacaktı ve gözlerini yeniden annesine kaldırarak devam etti.

"Yeter. Yeter duyuyor musun? Ben buramdayım (Boğazını işaret eder), benim daha yerim kalmadı. Kafama doldurduğun şeylerden konuşmayı unuttum. İçime sıçtın bıraktın, yeter. Bırak. Bitir artık. Yoksa bitireceğim, ben kendim bitireceğim."

"Uğur'um... Oğl-"

"Yok yok. Yok öyle bir şey. Yok, bana yaşattıklarının affı yok."

Evinin yoluna döneceği sırada bir kez daha gözleri korumanın silahına takılmıştı ve zihnine hücum eden düşüncelerinden bir hışımla kaçarak hızlı adımlarla evine doğru ilerlemeye başladı.

"Araştır! Neden ondan bu kadar nefret ettiğimi araştır! Gerçeği bul Uğur! Bul ki beni anla! Anladığında sarılacağız göreceksin, o adamın iyi olan hiçbir şeyi hak etmediğini göreceksin! Gerçeği bul Uğur!"

Annesinin sesi aklının zaten karmakarışık olan odalarını iyice yıkıp geçmişti. Bahsettiği gerçek bir sır olduğunu daha işaret etmişti fakat Uğur'un bir sırra daha yeri yoktu. Göğsünde ki sancısı müthiş derecede şiddetlenmişti artık ve kaldırıma çömelip aklında yankılanmaya devam eden annesinin sesini bastırmak istercesine var gücüyle bağırdı.

🧩

Spor salonunun balkonunda sabahın ilk ışıklarına kadar düşündü. Düşüncelerinin sonu bir yere varamasa da devam etti, sürekli düşündü. Hayatının sonunu, hikayesinin nasıl biteceğini, üzerine çöken sırlardan kurtulup kurtulamayacağını düşündü. Kaçtıkça büyüyen karanlığından korkuyordu. İçine düşüp kaybolmaktan ödü kopuyordu ve kendine bir çıkış yolu bulamıyordu. Fakat onca kötü düşüncesine eşlik eden bambaşka, sıcacık bir düşüncesi daha vardı.

Saatler sürdü, aynı şeyleri düşünerek oturduğu yerden bir santim kıpırdamadı. Bu sırada salona gelen çocuklar Uğur'a seslenmeyi denememişlerdi bile ve Devran tarafından kibar bir dille antrenmanlarının ertelendiği söylendi.

Öğlen vaktine kadar sabırla bekledi Devran. Bir şeylerin yeniden düğümlendiğinin farkındaydı fakat yanıt alamayacağını bildiğinden sormayı denemedi. Elinden gelen tek şey Eren ve Bulut'a haber vermek olmuştu ve sabırla gelmelerini beklemeye başladı.

Bu sırada telefonu titremişti Uğur'un, saatler sonra Esila bir fotoğraf göndermişti ve onu bir kez daha siyaha karışmış düşüncelerinden uzağa çekti.

📱

Çillim : Günaydınnnn esmerrrrrrcikkk
(11:17)

Çillim : Özlendiğim için bir güzellik yapayım mı? Hadi yapayım gönlümden koptu 😋

(11:18)

Uğur : Ben sadece sende yaşayamıyor muyum?
(11:18)

Çillim : Valla benim işime gelir :D ama bu pek mümkün değil sevgilim. Ayrıca rapor alayım nereye kayboldun sen gece?
(11:18)

Uğur : Esila. Bugün gel güzelim.
(11:19)

Çillim : İyi misin sen?
(11:19)

Uğur : İyiyim güzelim. Gelirsen dizlere talibim biraz.
(11:19)

Çillim : Kim aradı seni? Annen mi?
(11:19)

📱

Göğsünde geceden beridir devam eden sancısı artınca bir an için telefonu bırakıp derin bir nefes aldı. Önemsemediği sancısı bir kalp sancısıydı fakat farkında değildi. Düşünmekten daraldığını farz ediyordu fakat durum o kadar masum değildi.

Bir hışımla Bulut ve Eren gelince göğsüne dokunmayı bırakıp ayağa kalktı. Sanki her şey yolunda misali baktı her ikisine birden ve "Öğrenciler geldi mi?" dedi.

Eren şaşkınlıkla Bulut'a baktı, Bulut ise anlam veremiyordu bu sakinliğine ve "İyi misin sen? Sabaha kadar balkonda oturmuşsun?" dedi.

Aynı ilgisiz tavrıyla salona girdi ve üzerini değişip öğrencileri sordu. Devran bu günü tatil ilan ettiğinden bahsedince Uğur aldırmadan üzerine montunu aldı ve salondan çıktı. Annesinin gerçekler diye bahsettiği şeyleri düşünerek yürümeye başladı. Öylece yoluna bakıp ailesini ilgilendiren şeyleri görmezden gelemiyordu. Canının daha fazla yanacağından şüphesi yoktu fakat er ya da geç o gerçeğin önüne dikileceğinden emin olduğu için erken davranıp hazırlıklı olmak istiyordu ve nereden başlayacağını düşünmeye başladı.

Bir an sağ omzunun üzerinde hissettiği el sonrası arkasına baktı. Bir tarafta Bulut bir tarafta ise Eren duruyordu ve dikkatle bakıyorlardı yüzüne. Derin bir nefes aldı Uğur. Bu defa karanlığa boynunu eğmek üzere bir adım atmak istemediğini fark etti. Esila'nın baba olmak ister misin sorunu gelmişti aklına, uzun zamandır düşünmediği geleceğini hatırlatmıştı bu soru ve kendinden emin bir duruşla arkadaşlarına bakarak "Ben bitirmek istiyorum" dedi.

Esila'nın sözleri ona yalnızca bir hayal vermemişti, kaybettiği güveni güçlükle koparıldığı yerini buluyor gibiydi. Kendisini bir çukura düşmüş de üzerine sır adı altında taşlar atılıyor gibi hissetmek yerine o çukurdan başını çıkarmaya çok yakın hissediyordu kendini.

"Neyi kardeşim?"

"Üzerime üzerime attıkları sırları bitirmek istiyorum."

"Söyle yapalım, ne istiyorsan buradayız?"

"Ben bitireceğim"

Bulut başını onaylarcasına salladı. Hazır olduğunu belli etmek istercesine montunun fermuarını çekti ve "Hadi" dedi.

Eren de aynı şekilde kendinden emin bakıyordu ve "Sıkılmıştım zaten, aksiyon iyidir" dedi.

Her ikisine tebessümle bakarken bulacağı sırrın neleri de beraberinde getireceğini düşündü kısa bir an için fakat içinde zerrece korku tanesi belirmedi. Bir hayal edinmişti artık, nefes almaktan öte bir hayaldi bu, karanlıktan kaçmaktan çok daha fazlasıydı.

Annesine ve yaşattıklarına karşı bunca zaman öfkeyle karşılık verip en ağır darbeleri aldığını çok iyi biliyordu.

Kayıplarını biliyordu. Her acının sonunda tebessüm etmekten dahi kaçındığını biliyordu. Üç sene içerisinde tahmin etmediği binbir çeşit yollara savrulup her birinde daha da fazla kaybolduğunu görüyordu. Bu yüzden öfkesi değil mantığı baskındı artık.

Kendinden emin duruşunu bozmadan arabaya bindi. Esila'nın telaş dolu mesajları aralıksız devam ederken onu daha fazla korkutmak istemedi ve bir yanıt verip mesajı sessizce mırıldandı; "Benden olur, olduracağım".

Continue Reading

You'll Also Like

642K 22.2K 63
"Anlıyorum çok iyi anlıyorum ben sizi, orda ne duygular içinde olduğunuzu anlıyorum." "Anlayamazsın öğretmen yaşamadan anlayamazsın en yakınını kaybe...
2.5M 134K 15
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
702K 36.2K 26
"Yıllarca bekledim."dedi yenilmiş sesi. Gözlerimi karşımdaki kalabalıktan alıp yanımda ezilmiş adama çıkardım. "Sevmeni bekledim. Benim gözlerim hep...
693K 39.9K 34
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...