DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamland...

By Risu-kun

40.2K 7.4K 12.3K

"Sana hep ağlamamanı söylüyordum ya, hepsini unut gitsin. Neyi fark ettim biliyor musun Ugo? Bu bizi biz yapa... More

Bölüm 1; buradan gidiyoruz Ugo
Bölüm 2; sadece insanlar ağlıyor
Bölüm 3; aramıza hoş geldin küçük adam
Bölüm 4; Kara Çekiç'in ilk günleri
Bölüm 5; masaya bir tabak daha lütfen!
Bölüm 6; adım Ugo, şimdi çekilin başımdan!
Bölüm 7; demire hayat veriyoruz, öyle mi?
Bölüm 8; arada uğra olur mu?
Bölüm 9; cadılar...
Bölüm 10; kibarlığın canımı sıkmaya başladı
Bölüm 11; ama ben yüzünü görmek dahi istemiyorum
Bölüm 12; Cadı Avcıları
Bölüm 13; Çivili Kapı
Bölüm 14; ben bir cadıyım!!
- DUYURU -
Bölüm 15; tüm eğlenceyi kendine saklamayı bırak
Bölüm 16; zaman ne de çabuk geçmiş
Bölüm 17; tamam ateş yok anlaştık
Bölüm 18; Evan geri dönmüş millet!!
Bölüm 19; daha hiçbir şey görmedin!!
Bölüm 20; yemek hazır!
Bölüm 21; bu hikayeyi dinlemek için yeteri kadar bekledik
Bölüm 22; Kum, Sis ve Kor
Bölüm 23; işte bizim ustamız bu!
Bölüm 24; baban son nefeslerini verirken, gülümsüyordu
Bölüm 25; neden!?! neden ölmeme izin vermiyorsun?!
Bölüm 26; ATEŞİN ŞARKISI
Bölüm 27; surat asmam için hiçbir sebep yok!
Bölüm 28; çocuklar gülmeli Evan!
Bölüm 29; sadece evimi özledim desen de olurdu ihtiyar
Bölüm 30; GODNOSCH
Bölüm 31; yani benim için sıkıntı yok ama...
Bölüm 32; sahi senin adın neydi, Kuzey Kralı?
Bölüm 33; dönmüşsün
Bölüm 34; DEMİRDEN BİR BAĞ
Bölüm 35; aşık bir kıza kimse kafa tutamaz
Bölüm 36; BEYAZ DİYAR
Bölüm 37; böyle bir şey demiştin, değil mi demirci?
Bölüm 38; siz delisiniz
Bölüm 39; üç kişi
Bölüm 40; korkma, ben yanındayım
Bölüm 41; ona kahramanımız diyorsak bu öyle olduğu içindir!
Bölüm 42; KALPLER
Bölüm 43; bize hislerinden bahset!
Bölüm 44; hadi savaşalım!
Bölüm 45; Evan'ın en büyük sırrını anlatayın, olur mu?
Bölüm 46; umut yok, yiyeceğiz!
Bölüm 47; ne kadar da özlemişim be!
Bölüm 48; benimle sıkıntın ne?
Bölüm 49; bir daha da kılıcımı kimseye vermeyeceğim
Bölüm 50; öleceksem de savaşarak öleceğim!
Bölüm 51; demek yine oldu ha..
Bölüm 52; beyaz insan
Bölüm 53; ÖLÜMÜN SEMBOLÜ
Bölüm 54; cam böceklerinin kokusu olmaz!
Bölüm 55; HALA ADIMI SORMADIN? KABALIK EDİYORSUN!
Bölüm 56; ORMANIMA NEDEN GİRDİN?
Bölüm 57; SUS YOKSA DAYANAMAYIP SENİ YOK EDECEĞİM!!
Bölüm 58; SAVAŞMAYACAK MISIN?
Bölüm 59; BİLDİĞİN TEK ŞEY İNSANLARI KÜÇÜK GÖRMEK!!
Bölüm 60; BAK, YİNE YAPTIN!
Bölüm 61; tipim değilsin
Bölüm 62; Ainhina giriş prosedürü
Bölüm 63; ALAZ OTU
Bölüm 64; o benim arkadaşım değil!
Bölüm 65; tekrar ağlamaya başlamayacaksın değil mi?
Bölüm 66; bu kız canını sokakta bulmuş!
Bölüm 67; onun verdiği bir söz var!
Bölüm 68; hayır, bu ölümün borazanı
Bölüm 69; sanırım artık yeni bir hedefleri var!
Bölüm 70; GERÇEK EJDERHA TÖRENİ
Bölüm 71; ne azı ne fazlası
Bölüm 72; eksik bir şey yazmadım değil mi?
Bölüm 73; neden ağladığını biliyorum
Bölüm 74; başaracağını biliyordum Civciv
Bölüm 75; GÖKIRMAK
Bölüm 76; onu sevdiğinin farkına varmayacak!
Bölüm 77; batmışız batacağımız kadar
Bölüm 78; ölmeden önce son bir dileğin var mı?
Bölüm 79; mayıs zambakları gübi gülümsüyorsun
Bölüm 80; benimle dalga geçme!
Bölüm 81; yanılıyorsun, o hala yaşıyor!
Bölüm 83; peki o zaman, plan ne?
Bölüm 84; bağlarımız bizi koruyacak!
Bölüm 85; yukarı hep birlikte çıkacağız
Bölüm 86; kusarsanız giysileri batırmayın!
Bölüm 87; eskiden burada yaşıyordum
Bölüm 88; narsist zalimlik
Bölüm 89; öldür beni!!
Bölüm 90; SAÇMALIK!!
Bölüm 91; bugün kimseye merhamet yok!!
Bölüm 92; elimizdeki her şeyle, ödlek
Bölüm 93; sana acının ne olduğunu anlatayım mı?
Bölüm 94; bu benim görevim!
-FİNAL-
** TEŞEKKÜR EDİYORUM **

Bölüm 82; tüm cadıları da ne demek?!

362 69 219
By Risu-kun




"Böyle hissetmiştin değil mi genç dostum?"

Bir süre bakıştılar Evan'la.

"Kabul edemedin değil mi? Etmek istemedin! Annen ve babanın zalim bir adamın mağarasında açılacak bir delik için öldürülmesini kaldıramadın! Ama konuşacak kimse bulamadın! Kimse ağlamanı dinlemedi! Çünkü buna alışmışlardı ama alışmak istemedin! Bir şeyler yapmak istedin!"

Manik başını yere vurmuş ve ağlamaya başlamıştı. Arkadaşları da onunla birlikte ağlıyor, bir kısmı yanına gelip sırtını sıvazlıyordu. Evan gözyaşlarını sildi ve kendi arkadaşlarına döndü. "Bu çocuk!" dedi. Konuşurken sesi çatallaşıyordu.

"Gündüzleri ölümüne çalıştırılmasına rağmen geceleri mağaraların altını üstüne getirdi. Bir çıkış yolu bulmak için! Onun bu çabasını fark eden çocukları örgütledi. Yetişkinleri değil, çocukları! Kalbi henüz kararmamış, umutsuzlukla dolmamış çocukları!  Geceleri gizlice yüzeye bir çukur kazmaya başladılar. Ve bugün buradalar! Başta gizlice yemek çalarak zar zor hayatta kalan onların şimdi kendi tarlaları ve hayvanları var! İçeride açlıktan kıvranan her çocuk uyandığında yanında bir ekmek buluyor! Çalışmaktan hastalanan ya da yaralanan her çocuk öldü denerek buraya kaçırılıyor! Çocukların geceleri kafasında siyah bir bandanayla yanlarında biten ve parlak gökyüzünün, ağaçların ve çimenlerin masallarını anlatan bir abileri var artık! Bu kadar da değil! Artık yeraltı şehrine yaratıklar da saldırmıyor çünkü bölgenin tamamı tuzaklarla çevrildi! Artık daha fazla çocuk ailesiz kalmıyor!"

Evan kalktı ve Manik'in yanına yürüdü. Onun başını yerden kaldırdı. Burnundan sümükler akan çocuğun gözleri kıpkırmızı olmuştu.

"Gözyaşlarını saklamanda bir sıkıntı yok genç dostum! Bu utanılacak bir şey değil! Çünkü bir çocuğun değil koca bir adamın gözyaşları bunlar!"

Başını okşadı ve onun arkasındaki arkadaşlarına bakındı Evan.

"Üç Cadı Avcısı ile anlaşma yapan gezgini hepiniz biliyorsunuz değil mi? Kendisi şu an insanlığın tepesinde parıldayan bir güneş gibidir! Kuzey Kralı! İlk defa onun kadar yüce, onun kadar diğerkam onun kadar kucaklayıcı ve onun kadar KRAL bir insan gördüm! Zalim bir liderin değil, gerçek bir KRAL'ın kalbine sahip bu dostunuzu takip etmekten asla vazgeçmeyin!"

Tekrar Manik'e baktı ve "Artık mücadelende yalnız değilsin! Kıtadaki en güçlü insanları kendine müttefik edindin! Artık korkacak hiçbir şeyin kalmadı!" dedi Evan. Manik "Anlamıyorsunuz!" diye bağırdı. "Cadı Avcısı gücüne karşı çıkamazsınız!! Sis Taşı'yla savaşamazsanız! Kendinizi öldürteceksiniz ve sizi öldürmek için tekrar taşı kullanacaklar! Sonuçta olan yine masumlara olacak!"

"Ya başka bir Cadı Avcısı gücüne sahipsek!" dedi Amasia. Yanına diz çökmüş ve Manik'in yanaklarını avucu içine almıştı. "Mesela Kor'a!"

Nico yerinden fırlayıp bir savaş narası attı. "Dayanamıyorum!! Bana şu mağaraların girişini gösterin! Hepsini geberteceğim!" dedi. Çocuklardan en küçüğü, tatlı ve sevimli bir kız onun baltasını havada sağa sola sallamasını seyredip kıkırdadı. O küçük gülümseme tüm gözyaşlarını silip süpürmüş gibiydi. Diğer çocuklar da gülmeye başladılar. Nico koşarak küçük kızı kucağına alıp havaya fırlattı. Kız havada süzülürken kahkahalarla gülüyordu. Onu yere bırakan Nico Manik'e baktı ve "Bizimle beraberken hiçbir şeyden korkmana gerek yok çocuk!" dedi. İçinde bir enerji patlaması olmuş gibiydi. Koşup Evan'ın kafasını aşağıya bastırdı ve "Cadı Avcısı da Cadı Avcısı deyip duruyorsunuz! Senin lakabın da Cadı Avcısı değil mi ha Evan! Söylesene! Duysunlar!" dedi. Güldükten sonra suratını hemen tekrar ciddileştirdi ve açabildiği kadar açtığı gözleriyle Manik'in gözlerine baktı.

"Her türlü yaratık, ejderhalar, dünyanın en rahatsız varlığı bir gulyabani ya da bir cadı!! Fark etmez anlıyor musun bize imkansız dediğin o şeyi göster ve kenara çekil velet sınırları delip geçeceğiz!!"

Başını bir sağa bir sola çevirdi ve "Nerede benim baltam!" deyip ayağa fırladı. Tekrar boşluğa sallıyor ve "İşte böyle!" diye bağırıyordu. Çocuklar tekrar gülmeye başlamıştı. Amasia da gülüyor hatta Jakaranda bile tebessüm ediyordu.

Manik ayağa kalktı ve Evan'a elini uzattı. Yüzünde mağrur bir gülümsemeyle "O zaman artık beraberiz! Bize yardım edeceksiniz değil mi?" dedi. Evan, Manik'in elini sertçe sıkıp diğer elini de üzerine koydu.

"Kesinlikle!"

Tam o esnada tahta kulübelerin ardından gelen bir gürültüyle başlarını çevirdiler. Panikle "Tuzakları geçen var!" diye fısıldadı Manik. "Kulelere çıkın!" diye bağırmıştı. Küçük çocuklar evlere koşturuyor biraz büyükçe olanları yerlerden sopalarını alıyordu. Bu manzarayı bir süre izleyen Evan çocukların gözlerindeki ışıltıya hayran oldu. Onlar için bu çizgiyi geçen her yaratık Sis Taşı'yla bir ailenin feda edilmesi manasına geliyordu. Bu sebeple ellerinde hiç güç olmasa da savaşıyorlar, kendileri gibi acı çekmesini istemedikleri çocuklar için mücadele ediyorlardı. Halbuki gelen Lulu ve kurtlarından başkası değildi. Manik'i bileğinden yakalayan Evan "Sakin ol! Gelen bir dostumuz!" demiş ama bir yandan da onu arkasına doğru çekmişti. Kurtlardan birisinin tepesinde kulübenin çatısına atlayan Lulu "Bu tuzakları kuran kişi kim?! Öne çıksın! Çabuk!" dedi. Elindeki arbaletini sağa sola doğrultuyordu.

"Hepinizi tek tek mi vurayım istiyorsunuz söyleyin bu tuzakları kim kurdu?!"

Evan elini kaldırıp "Sakin ol Lulu!" diye bağırdı. O ana kadar abisini fark edememiş Lulu ufak bir gözlem yaptıktan sonra "Demek öyle ha?" dedi ve nişan alıp Manik'e bir ok sıktı. Oku havada yakalayan Evan "Lulu!" diye bağırdı. Evan yakalamasa kafasına saplanacak oka bakan Manik "Ben olduğumu nasıl anladı? O da mı zihin okuyor?" diye sordu korkuyla. Çatıdan atlayan Lulu "Evan seni korumaya çalıştığına göre hedefim sensin demektir bunun için zihin okumama gerek yok!" dedi ve arbaletine bir ok daha taktı. Manik'e dönen Evan "Evet o da zihin okuyor!" diye fısıldadı. Lulu'nun önüne ışınlanan Amasia kollarını açtı ve "Lulu! Ne yapıyorsun?! Çocukları korkuttuğunun farkında değil misin?!" diye bağırdı. Lulu öfkeliydi. "Peki ya benim çocuklarım ne olacak?!" diye bir cevap gelince mesele aydınlanmış oldu.

Evan, Sis Taşı'nı görüp kontrolünü kaybedince, Amasia, Nico ve Jakaranda onun peşinden gidince, Jakaranda da geri dönünce Lupi ve Lulu tuzaklar ortasında kalakalmışlardı. İlerlemek veya geri dönmek arasında bir süre gidip geldikten sonra onlar da tuzaklara rağmen Evan'ı takip etme fikrinde karar kıldılar. İşin sıkıntıya girdiği kısım ise Lulu'nun kurtlarının onun sözünü dinlemeyip amansızca ona yardıma koşmasıyla başlamıştı. Lulu'nun en başından beri üzerinde olduğu kurt bir tuzakla yaralanınca kafasını göğe dikmiş ve ulumuştu. Yirmi bir tane kurt tehlikeleri umursamadan sahiplerine doğru koşmuşlardı. Hal bu şekilde olunca ormandan kulübelere yarısından daha azı çıkabilmişlerdi. Lulu'yu yatıştırmalarının çok uzun sürmesinin sebebi buydu.

Manik hemen ekipler oluşturup kurtları kurtarmaya koyuldu. Ewa isimli bir kız tuzaklı bölgenin haritalarından sorumluydu. Han adında bir delikanlı da kurulma ekibinin başındaydı. Tuzaklarla alakalı her şeyi bu ekip biliyordu. Görev dağılımı yapıp dağıldılar. Lulu da onların yanında gidiyor, çaldığı ıslıklara gelen karşılıklara göre yönlendirmeleri yapıyordu. Han'ın adamlarının, tuzaklara yakalanmış ama çoğu sadece ağır yaralanmış, bir kısmıysa sıyrıklarla kurtulmuş, hiçbiri ölmemiş devasa kurtları görünce dilleri tutuluyor, hele de bu onların kurtlara gözyaşlarıyla sarılan kızı yalayan ve sürtünen hallerini müşahede edince şok oluyorlardı. Bir grubun başında da Evan gitmiş, o grup da ellerindeki haritayı kullanmalarına hiç gerek kalmadığı için hayranlıklarını zar zor gizliyorlardı.

Lulu'nun yardım çağrısı yapıldığını söylemesi üzerine daha da geriye gitmiş ve Daniel ile Almas'ı da alıp gelmişlerdi. Evan'ın en baştan adım adım gittiği güzergahı kuvvetli hafızasına kazımış Daniel, Almas'ı her şeyin karıştığı o noktaya kadar getirebilmiş ama devamında çok ilerleyememişlerdi.

Her şey hallolup da tekrar klübelere toplanınca büyükçe bir ateş yakılmış, büyükçe de bir hayvan boğazlanıp şişe takılmıştı. Evan; Daniel, Almas ve Lupi'yi başına toplamış yokluklarında kaçırdıkları şeyleri anlatıyor, Nico ve Amasia küçük yaşlı çocuklarla oynuyor, Jakaranda Manik'le onları Güney Krallığı'na aldığında yapacağı güzel şeylerle alakalı muhabbet ediyor, Lulu ise kurtlarının yaralarını sarıyordu.

Bir anda durup Almas'a dönen ve "Yume nerede?" diye soran Amasia herkesi olduğu yere çivilemişti. Evan, Jakaranda ve diğer herkes de onların başına üşüşmüş tamamen akıllarından çıkan arkadaşlarıyla alakalı sorular sormaya başlamışlardı. Daniel elini alnına vurdu ve cebine sıkıştırdığı kağıt parçasını Evan'a uzattı.

"Kurbağa adamların öldürmesini istediği bir kişi varmış! Kurbağaların sırası mı şimdi Evan?! Bu kız hep böyle saçmalıklar yapıyor!"

Amasia Daniel'in yakasına yapışmış ve "Neden yalnız gitmesine izin verdin Civciv!" demişti. "Mektubu görmüyor musun sen?! İzin vermiş gibi miyim sence!" diye karşılık verdi Daniel. Jakaranda "Neden bu kadar endişeleniyorsunuz ki? Bir tane adamı öldürmek Yume için neden sorun olsun? O gerçekten de güçlü birisi!" dedi. Amasia ona doğru dönmüş ve "Mesele gücü değil! Umursamaz olması! Birisinin onu kontrol etmesi gerek yoksa fazlaca çılgın şeyler yapabilir!" diye çıkışmıştı. Jakaranda bu fikre katılmıyordu. "Onun gücü çılgınlığından geliyor bence!" dedi ve "Ayrıca alt tarafı bir tane adammış, ne kadar sıkıntı olabilir ki?" diye ekledi. "O adam elinde Sis Taşı'nı tutuyorsa sıkıntı olabilir bence." diyerek konuşmaya dahil oldu Manik.

"Kurbağa adamlar dediniz değil mi? Dedemin onlardan bahsettiğini de hatırlıyorum. Yeraltı şehrini genişlettikçe başka mağaralarla da bağlantılı olduğunu görmüşler. Bu şekilde ulaştıkları bir yerde harika bir su kaynağı varmış. Orada yaşayan kurbağa adamlarla birlikte yıllarca beraber yaşamış insanımız. Huzur içinde! Tabii yozlaşmayla gelen zulümden onlar da etkilenmişler. Onlardan da her ay bir kişi istenince bir süre savaşmışlar ama Sis Taşı'na güçleri yetmemiş. Dedem yuvalarını terk edip gittiklerini söylemişti. Arkadaşınız ne yaşamış bilmiyorum ama bu mektuptaki öldürülmesi istenen kişi çok bariz bence!"

Mektubu ve içerdiği manayı kimsenin bakmadığı bir yönden değerlendiren Evan güldü ve "O zaman yollarımız kesişecek demektir! Ortada çok da büyük bir sıkıntı yok!" dedi. Amasia ile bir süre atışsalar da Evan onu ikna etmeyi başardı. Tek yapmaları gereken acele etmeleriydi çünkü Yume'nin erken davranıp savaşta tek başına kalması tehlikeli olabilirdi. Sis Taşı'yla karşı karşıya olduğundan haberi var mıydı yok muydu meçhuldü ki bunu ciddiye almayabilirdi de. Durum bu yüzden ciddiydi.

Yemekler yendikten sonra Manik Evan'ın yanına sokulup "Şu çıktığınız görevi daha da kapsamlı anlatır mısın?" diye sordu. Manik'in Evan'a karşı kibarlaşan üslubu herkesin dikkatini çekmişti. Onu saygıdeğer bir büyüğü olarak görmeye başladığı belliydi. "Tüm bu görevleri ve Dört Krallık'taki Cadı Avcısı ihtiyacını tetikleyen unsur cadıların kaçarken arkalarında bıraktığı ajan; İristi." diye başladı söze Evan. Manik ve arkadaşları bu vurucu girişten sonra kulaklarını dört açmış Evan'ı dinliyor, bu merak uyandıran kelamdan geri kalmak istemiyorlardı.

"Yıllarca insanlar arasında yaşayıp saklanan bu cadının amacı Cadı Avcıları hakkında bilgi toplamaktı. Onların zayıf noktalarını bulmayı amaçlıyordu. Böylece cadılar onları yenebilecek ve tekrar kıtaya kaos getireceklerdi. Ama hiçbir şey bulamadı çünkü insanlığın Cadı Avcılarından haberi yoktu."

"Nasıl yani?" dedi Manik.

"Çünkü Kuzey Kralı, Cadı Avcıları'nın varlığını insanlardan saklamış. Sana Büyük Savaş'ı anlatmıştık değil mi? İnsanların savaş olurken Cadı Avcıları güçlerine güvenmemeleri ve her şey bittikten sonra da uzaklara değil kendi terakkilerine odaklanmalarını istediği için bilmemelerinin daha iyi olacağını düşündüğünü söylemişti."

Manik bu cevapla mutmain olmuş gibi gözüküyordu. "Her neyse!" dedi Evan. "Konumuza dönelim!"

"Bu cadı; İris, Cadı Avcılarıyla alakalı hiçbir şeye ulaşamayınca sahte bir cadı tehlikesi oluşturdu. Cadıların kökünün kazındığını düşünen Kuzey Kralı panikledi ve Cadı Avcılarını bulmak için bir ekip hazırladı. Bil bakalım bu ekibe kimi koydu. İris'in kendisini. Tam anlamıyla söylemek gerekirse büyük bir oyuna getirildik ve sonuç çok hazindi. Cadı, Cadı Avcılarından geriye sadece taşlar kaldığını öğrendi ve Kor Taşı'nı ele geçirdi."

Çocuklar ve Manik soluksuz dinliyorlardı.

"Daha sonra bu taşı bir insanın, yani Amasia'nın içine koydu."

Herkes Amasia'ya bakmıştı. "Ve uzun bir süre ortadan kayboldu!" dedi Evan. "O arada ne yaptığını bilmiyoruz ama geri dönünce Kor Taşı'nı kullanarak yüzlerce insanı öldürdü. Daha sonra da biz onu öldürdük ve Amasia'yı kurtardık. Uzun süre eğitim aldık ve güçlendik, bilmediğimiz gerçekleri öğrendik, bu gerçekleri tüm insanlığa açıkladık, dört kralı ikna ettik ve buradayız Manik! Özetle hikayemiz bu!"

Manik elini kaldırdı ve "Bölmek istemedim ama hikayede kafama takılan birkaç şey var! İlk önce şunu söylemeliyim ki insanlar arasında saklanan bir cadı olması çok saçma!" dedi. Evan başını sallayıp "Şu yaşlanmama ve asla çocuk olmama meselesini diyorsun değil mi? Biliyoruz, Kuzey Kralı bundan bahsetmişti ama İris'in nasıl böyle bir şey yaptığını..." derken "Hayır!" diye kesti Manik.

"Cadı Avcılarının bir özelliği vardı. Onlar tüm cadıların yerlerini hissedebiliyorlardı."

"Nasıl yani?" dedi Evan. "Tüm cadılar da ne demek?"

"Tüm cadılar işte!" diye bağırdı Manik. "Dedemin bunu üstüne basa basa anlattığına eminim! Onlar kendilerinden ne kadar uzakta olmalarına ya da ne kadar çok olmalarına bakmaksızın yaşayan tüm cadıları hissedebiliyorlardı. Bu sebeple Nazal onlar daha saldırıya geçmeye hazırlanmadan çok çok önce yaklaştıklarını biliyor ve hazırlıklarını yapıp onları öldürüyordu. Cadıların da onlardan haberdar olduklarını düşündüğünü söylemişti dedem. Eğer böyle olmasaydı cadılar Cadı Avcıları'nın tepesinden uçup insanlığa saldırmaya devam ederdi. Ama yapmadılar çünkü Cadı Avcılarının bundan haberi olacaktı ve her nereye kaçarlarsa kaçsınlar onları gelip bulacaklardı. Bu sebeple eğer İris insanlar arasında saklanıyor olsaydı bundan da mutlaka haberleri olurdu ve onu öldürürlerdi."

"Neden onu hissedemediler bilmiyorum ama sen bunu anlatınca aklıma başka bir soru geldi." dedi Evan. "Eğer Cadı Avcıları tüm cadıları hissedebiliyorlarsa neden Kuzey Kralı'yla anlaştıkları gibi köklerini kurutmadılar?"

"Kimse bunu bilmiyor." dedi Manik. "Nazal'ın neden ilerlemeyi kestiğini ve burada konuşlandığımızı. Herkesin farklı farklı fikirleri var tabii. Çok mantıklı gelmese de benim aklıma da bir şey gelmişti. Belki de onlara acıdılar."

Bu fikri çok beğenmeyen Amasia "Nasıl yani?" diye sordu sert bir şekilde.

"Bilmiyorum!" dedi Manik. "Belki de onlara dediler ki insan öldürmezseniz biz de sizi öldürmeyiz! Uzak durun ve yaşamaya devam edin, hala savaşmak için gelenlerinizi öldüreceğiz ama bir kısmınız insan öldürüyor diye hepinizi katletmeyeceğiz! Size ikinci bir şans tanıyoruz!"

"Yani Cadı Avcıları onları yok etmekten ziyade eğitmeye ve yaptıkları şeylerin kötü olduğuna ikna etmeye mi çalıştılar sence?" dedi Amasia. Manik dudaklarını büzmüş ve "Dediğim gibi çok mantıklı gelmiyor ama bir fikir işte." demişti.

"Benim aklıma başka bir şey daha geldi!" dedi Evan. "İris kayıp olduğu o yıllar içinde Sis ve Kum'u aramış olabilir mi? Çünkü kendince onların da taşa dönüştüğünü ve artık savaşamayacaklarını düşünmüş olabilir! Böylece tüm Cadı Avcısı güçlerini elde etmek istemiştir! Hatta belki de bulmuştur!"

İnsanların bakışlarından ne kast ettiğini anlamadıkları belli oluyordu.

"Diyorum ki..." diye devam etti. "Belki de buraya gelmiş ve Sis Taşı'nın insanlar tarafından kullanıldığını görüp vazgeçmek zorunda kalmıştır. Hatta belki Kum Taşı'nı da bulmuş ama alamamıştır!"

"Kum'u da bizim gibi koruyan insanlar olabileceğini mi düşünüyorsun yani Evan?" dedi Manik. Çok heyecanlanmış gibiydi. "Bilmiyorum belki de Kum'u hiç bulamamıştır. Tek söyleyebileceğim şey Cadı Avcıları'yla alakalı hala bilmediğimiz tonlarca şey olduğu. Mesela nereden geldikleri ve ne oldukları değil mi? Bu güçlerin kaynağı ne?"











- hakikaten ne bu güçlerin kaynağı yavv ^^ nereden gelmiş bu gurban olduğumun Cadı Avcıları yani ^^ Bu konuda teori yürütmek isteyen arkadaşlar Evan'ın Amasia'nın anılarına bakarken Cadı Avcısı anılarına girdiği bölümleri okuyabilir ^^

- İris'le alakalı da bir çok sır var tabii oradan da varya uuuu bir dünya teori çıkar ^^

- Manik yaaaaaa çocuk harika bir adam ^^ bayılıyorum ^^ direnişçi, devrimci ruh :D

- Bu arada tekrar Nico'ya değinmek istiyorum muazzam oldu bu çocuk da kendine geldi :D çok mutluyum :D

- Yume'nin akıbeti de az çok belli oldu ^^ tahmin edenler olmuştu zaten ^^ Kurbağa adamların öldürmek istediği kişiyle Sis Taşı'nı elinde tutan zalim aynı kişi ^^

- O zaman parti başlasın değil mi dostlar :D hadi biraz kopalım hahah herkese iyi okumalar ^^

- BEĞENMEYİ VE YORUM ATMAYI UNUTMAYIN !!!!

Continue Reading

You'll Also Like

8K 521 18
Bir buçuk yıl önce Brian Russell, Sarah Wells'i kısacık bir mesajla terk etmişti. Şimdiyse Brian geri döndü. Ve Sarah'nın hatırladığından çok daha at...
FENİKS By butterflyzyf

Mystery / Thriller

5K 286 10
"Merhaba! Ben çağla, hayatı bir doğum günü gecesi durmuş, 19 yaşında bir kız. Hayatının çoğu bölümünde sevgisizlikle savaşan, hayatını güzelleştirmey...
3.7K 2K 21
Benim ismim Sebine. Güzel bir ailenin tek kızıyım.Hiç sevgiden yoksun olmadım.Çünkü ailemin göz bebeğiydim.Bütün sevgilerini bana verdiler.Hatta baze...
33.4K 2.1K 22
Levent ve kedi sandığı ama kedi olmayan kedisi Çakır'ın hikayesi 🌈