Bölüm 49; bir daha da kılıcımı kimseye vermeyeceğim

379 80 46
                                    

Ağacın dalları arasında zıplaşan mavi tüylü yaratığın kendisine baktığından emindi. Yaratık yumruklarını göğsüne vurup değişik sesler çıkartıyor ve dişlerini gösteriyordu. Daniel iç çekip kılıcını biraz daha havaya kaldırdı. Maymunu andıran şey ağacın tepesinde kıpırdaşmaya devam ediyordu.

"Hadi ama tüm gün seni bekleyemem!" diye bağırdı. "Seni öldürmek için oraya tırmanacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun!"

Maymun cevap verircesine ona bir şeyler bağırdı. Ardından elleriyle dallardan tutarak kendini gerdi ve onun üzerine atladı. Daniel'in zaten havaya kaldırmış olduğu kılıcı ona savurmasıyla yaratığın cesedi yere çakıldı. Kılıcını boşluğa doğru sallayıp üzerindeki kanı temizlemeye çalışırken "İşte böyle oğlum! Aferin sana!" diye fısıldadı.

"Hey Civciv!"

Daniel kafasını kaldırdığında Evan'ı ağacın birinin tepesinde gördü. Gülümsüyor ve kendine el sallıyordu. Ona doğru bir süre baktıktan sonra "Orada ne yaptığını sorabilir miyim Evan?" diye sordu. Bir yandan cebinden çıkarttığı bezle kılıcını silmeye devam ediyordu.

"Bu maymunlarla ağaçların tepesinde savaşmak daha eğlenceli! Mutlaka denemelisin bunu!"

"Yok ben almayayım dostum! Maymundan ziyade bir insanım zira! Ayrıca daha önce hiç ağaca çıkmadım yani..."

"Ne?!" diye bağırdı Evan. Aşağı atlayıp üzerini ve saçına giren yaprakları temizledikten sonra "Bu nasıl olabilir? Gerçekten hiç ağaca çıkmadın mı yani?" dedi.

Daniel kılıcını temizlemeyi bitirmiş ve kınına takmıştı. Evan'la bu konuda sürekli tartışırlardı. Evan da diğerleri de birazdan tekrar kana bulanacak bir şeyi ısrarla her boşluk anında temizlemenin hiç mantıklı olmadığını düşünüyor ama titizlik hastası olan bir kişiye bunu kabul ettirmeyi bir türlü başaramıyorlardı. Daniel bu ağaç meselesi üzerinde durmadan yürümeye başladı ve "Hadi gidelim! Kardeşinin kurtlarını duydun, büyü taşı çıkartma işini bitirmişler gibi gözüküyor." dedi. Evan ileri atılıp arkadaşının önüne geçti ve onu omuzlarından yakaladı.

"Hayır hayır hayır hiçbir yere gitmiyoruz Daniel Slanzar! Daha önce hiç ağaca çıkmadığın gerçeğini kabul etmiyorum!"

Daniel gözlerini bayıltıp iç çekti ve "Şimdi bunun sırası değil tamam mı? Geri dönmemiz gerekiyor!" dedi. Evan hiç oralı olmuş gibi durmuyordu. Heyecanını hiç kaybetmemiş bir şekilde Daniel'in arkasına geçti ve onu bir ağaca doğru ittirerek "O kadar da acelemiz yok canım!" dedi. Daniel onu durdurmaya çalışıyor "Evan! Ne yapmaya çalıştığını sorabilir miyim acaba?" diyerek direnmeye çalışıyordu. "Ne mi yapıyorum? Ağaca tırmanacağız tabii ki de ya ne olacaktı?"

"İstemiyorum!" diye bağırdı Daniel. Evan'la itişmeye başlamışlardı. Evan bir kahkaha patlatıp "Daniel sakın bana yüksekten korktuğunu söyleme!" dedi. Daniel öfkeden köpürmüş ve kılıcını çekip Evan'ın gırtlağına dayamıştı. "Ölmek mi istiyorsun Evan?" dedi. Evan ellerini havaya kaldırmış bir şekilde sessizce başını sağa sola salladı. Dudaklarını ağzının içine büzmüştü ve gülmemek için savaş veriyordu. Dayanamadı ve ellerini karnına bastıra bastıra kahkahalar atmaya başladı. Parmağı ile yaşaran gözlerini silerken "Sen yüksekten korkuyorsun!" dedi. Daniel kıpkırmızı olmuş yüzüyle "Korkmuyorum!" diye bağırdı.

Şakalaşmaları ağaçların tepesinde birkaç mavi kürklü maymunun belirmesiyle son buldu. Evan da Daniel de pozisyonlarını düzeltmiş, önlerindeki bir ağacın dört dalını mesken tutmuş yaratıkları gözlemliyorlardı.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin