Bölüm 27; surat asmam için hiçbir sebep yok!

348 81 102
                                    


Elini usulca çantasına attı ve siyah büyü taşını küçük bir hançere dönüştürdü. Avucunda çevirmekte çok becerikli değilse de biraz uğraştı. Sonra bıçaktan sıkılmış olacak ki bir muşta yaptı ve parmaklarına geçirdi. Diğer elinin avuç içine yavaş yumruklar geçiriyor ve her defasında da "bam" "bum" gibi sesler çıkarıyordu. Sonra bundan da sıkılıp taşını tekrar çantasına koydu. Bir süre hiçbir şey yapmadan öylece durdu.

"Biliyor musun yaşlı adam, sigara dumanın beni rahatsız etmiyor. Bana ateşi hatırlatan hiçbir şeyden rahatsız olmam. Yani mesela evimde yangın çıksa benim için bu parti gibi bir şey olur. Ama tabi biri yaralanırsa eğlenceli olmaz. Değil mi?"

Yume tavandaki rastgele bir yere sabitlediği bakışlarını hızla ona doğru çevirip meraklı bir bakış attı ve "Hakikaten senin adın neydi ya?" diye sordu.

"Adım Chibi."

Yume kaşlarını da kaldırarak başını yukarı doğru hareket ettirdi ve "Haaaa doğru." diye karşılık verdi. "Hatırladım evet. Manyak Chibi."

"Manyak değil." dedi Chibi ve "Deli olacak." diye düzeltti.

"Heeerrneyse adamım sonuçta kafadan kontaksın ama değil mi? Senin daha çocukken Sınır'dan dışarı kaçtığını söylüyorlar."

"Öyle."

"Kaç yaşındaydın?"

"Sekiz olması lazım."

"Vaaayyy ben on yaşındayken denemiştim ama ablama yakalandım. Sınır'ın ötesini masallar alemi olarak görürdüm hep. Ama şimdi gidince anlıyorum ki çok çok çok daha muhteşem bir yermiş. Ahhh ne zaman şu aptal kasabadan ayrılıp tekrar görevler yapacağız canım çok sıkılıyor. Ve gerçekten canım bir cadı ile savaşmak istiyor biliyor musun? Onları biraz kıskanıyorum. Amasia'yı da öyle. Biz insanların sürekli yanımızda büyü taşı taşıması gerekiyor. Gerçi işte tam da bu yüzden bir cadı ile savaşmak çok zor ve heyecanlı geliyor. Yanımda yirmi tane ateş taşı olsa, iki üç tane de hareket büyüsü lazım olur illaki, belki de dört beş darbe. Sanırım üstün gelebilirim."

"Ya iki cadı varsa?" diye araya girdi Chibi. Bu soru üzerine bir süre tavana bakan Yume "Hey baksana!!" diyerek tekrar sessizliği bozdu. "Sana bu "Deli" lakabını ne zaman takmışlardı? Sınır'dan geri döndüğünde mi?"

"Hayır, Sınır'ın ötesinde yaşamak istediğimi söylediğimde."

Yume gülümsedi. Bunu havalı bulmuştu. Oturduğu yerden ona doğru sürünerek yaklaştı ve "Peki sence benim lakabım ne?" diye sordu.

Chibi yüz ifadesinde en ufak bir değişiklik dahi olmadan "Geveze." diye karşılık verdi. Hayli sesli bir kahkahanın ardından Yume, "Fena değildi Çılgın. Görüyorum ki espri anlayışın ölmemiş." diye ekledi.

"Anlaşılması zor birisin velet. Senin hakkındaki tahminlerimde bir kesinlik sezemiyorum bu yüzden soracağım. Hüzün dolu, hatta belki korkunç olarak bile adlandırabileceğimiz bir hikaye anlattım. Neler düşünüyorsun?"

"Hmmmmm... Yaniiiiii... Yapbozun tüm parçalarını birleştirdiğimizde Ugo, Hibra ve İris'in ilginç bir şekilde yollarını ayırdıktan sonra, İris'in Kor Taşı'nı bedenine sakladığı kızın bu kasabada Ugo'nun çırağı Evan'la tanışmasını ve tam da o sırada Hibra'nın oğlu Daniel'in, Amasia'yı öldürmekle görevlendirilmiş ekipte olması kısmı gerçek dışıydı. Şok oldum resmen bu ne böyle yaa!! Sence de bu kadarı fazla değil mi ama yani!"

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin