Bölüm 44; hadi savaşalım!

351 81 134
                                    




Jakaranda elini duvardan çekip ağzına götürdü. İşaret ve orta parmaklarını dudağına değdirdi ve kendi kanına bakıp gülümsedi. Öfke dolu gözleri Evan'a dönmüştü.

"Ölüm fermanını imzaladın kahraman!"

Chibi, "Burası Sınır Kartalları merkezi veletler! Dövüşecekseniz dışarı defolun!" demiş, bunu yaparken de her ihtimale karşı haritasını rulo yaparak geri çekilmişti.

"Emrin olur!" dedi Jakaranda ve bir anda yeşile bürünen gözleriyle Evan'a doğru uçtu. Bir bacak güçlendirme büyüsü kullanmış, rakibine doğru atılıp onu da kendisiyle beraber camdan dışarı uçurmuştu. Kırılan cam parçalarıyla birlikte sokağa fırlayan savaşçılar, Jakaranda'nın Evan'ı tüm hızıyla yere vurmasıyla birbirlerinden ayrılmışlardı. Evan bir saniye önce binanın tepesindeyken daha ne olduğunu anlayamadan yere yapışmış, ciğerleri bu sert darbeyle patlayacak gibi olmuştu. O yerde öksürüklerle kıvranırken Jakaranda doğrulmuş dişlerini sıkıyor, burnundan soluyordu. Ellerini alnı ve şakaklarına koyarak dağılan saçlarını tekrar dikti.

"Buraları biraz boş bıraktım ve herkes kendini bir şey zanneder olmuş! O güçsüz yumruğunun bedelini canınla ödeyeceksin!"

Kılıcını çekti. Evan ayağa kalkmış ve gülümseyerek "Gel bakalım!" diye bağırmıştı.

Sokaktaki insanlar nereden patlak verdiğini bilmedikleri bu kavganın şiddetinden nasiplenmemek için sağa sola koşuşturuyor, güzel bir izleme noktası kapabilmek için yarışıyorlardı. O sırada kimisi camdan atlayarak kimisi ışınlanarak kimisi merdivenleri kullanarak aşağıya inmiş olan Lulu, Daniel, Yume ve Amasia da yerlerini almışlar ve Evan'ın elleri boş bir şekilde savuşturduğu kılıç hamlelerini izliyorlardı. Jakaranda daha önce Evan'la ne savaşmış ne de onu savaşırken görmüştü. Bu yüzden de silah tutmayan bir rakibe karşı gayet normal bir şekilde bodoslama saldırıyor ama Evan ıslak bir sabun gibi, nehirden yeni çıkmış bir balık gibi avuçlarından kayıp gidiyordu. Jakaranda her boşa giden hamlesiyle, Evan'ın eti ve kemiği yerine havayı kesen her kılıç darbesiyle daha da öfkeleniyordu.

"Buna ne kadar daha devam edebileceğini düşünüyorsun?!"

"Yirmi yıl." diye cevap verdi Evan. Dövüşü izleyen çoğu kişinin aksine hiçbir şey anlamayan Jakaranda bu cevaptan müstehzi bir mana çıkartmıştı. Evan birkaç hamlesini daha savuşturduktan sonra geriye doğru birkaç hızlı adım atarak rakibiyle arasına mesafe koydu. Nefes nefese kalmıştı. Yine de gülümsüyordu. Elinin tersiyle alnında boncuklaşmış ter damlalarını sildi.

"Ustamdan tam yirmi yıl kaçtım. Onun yarısı kadar bile hızlı değilsin. Daniel kadar bile hızlı değilsin. Senden sonsuza kadar kaçabilirim."

"Peki beni nasıl yenmeyi düşünüyorsun kahraman! Çıplak ellerle mi?!"

"Keşke Nico ve Lupi burada olsaydı?" dedi Evan. İzleyiciler bundan iki sene öncesine, Evan'ın giriş sınavına yapılan göndermeyi çok komik bulmuş olacaklar ki kahkahalarla gülmeye başladılar. Yine hiçbir şey anlayamayan Jakaranda'nın gittikçe morali bozuluyor, öfkesi katlanıyordu. Kılıcını sıktı ve tekrar ileri atıldı. Evan yerinden kıpırdamıyor, gözlerini kırpmadan, nefes bile almadan Jakaranda'nın üzerine koşuşunu izliyordu. Bu dövüşü burada bitirmeye karar vermişti. Elini yavaşça kemerine kaydırdı. Jakaranda parmakları üzerinde yükselmiş ve Evan'a havadan bir darbe indirmeye kalkmıştı. O daha zıplamadan vücudunun eğilişinden bunu yapacağını anlayan Evan ayaklarını hazırlamış, kılıcın gökyüzünden tepesine düşmeye başlamasıyla kenara çekilmiş, dönüşünün hızıyla çoktan eline aldığı çekicini Jakaranda'nın kafasına savurmuş ama bu kez boşluğa düşen o olmuştu. Evan bir anda parlayıp yok olan yeşil ışığın gözünün kenarlarına çarpmasıyla Jakaranda'nın ışınlanma büyüsü kullandığını anlamış ve bir saniye bile beklemeden boşa çıkan çekici arkasına fırlatmıştı. Jakaranda, bir refleksle ışınlandığı yerde henüz kılıcını topraktan bile kaldırmamıştı ki yüzüne doğru gelen çekici gördü ve panikle savunma büyülerinden grinin rengini kullandı. Suratı önünde oluşturduğu küçük bariyeri zamanı kısıtlı olduğu için yeterince kalınlaştıramamış, bu yüzden de büyüyle meydana getirdiği gri kalkan çekicin çarpmasıyla kırılıp gitmişti. Oradan seken çekiç alnının köşesine çarpmış ama hızı ve kuvveti kaybolduğu için bir çizikten fazlasını yapamamıştı. Yine de kalbi duracakmış gibi olan Jakaranda nefes nefese kalmıştı.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin