TENİMDEKİ İMZA (İMZA SERİSİ #...

By yazardayazar

28.4M 422K 95.3K

O, Ateş'ti. Bense, ortalığı Ateş'e veren kızdım. Canlı canlı yanmamız kaçınılmaz, sakınılamaz ve men edilem... More

0.0
0.1
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3

0.2

753K 21.9K 5.8K
By yazardayazar


Yazar notu: Selam!

Kendime not; bu bölümü 30 Mayıs 2020 tarihinde, saat 16.00'da paylaştım. Sizler de okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazabilirsiniz.

Hepinize iyi okumalar.


*


BÖLÜM 2


ALYA ESENDEMİR


Haftanın son günü ve yeni eğitim döneminin başlamasından bir gün önce, yani bugün, yeni üniversitemin yurduna yerleşmek üzere yurt müdürlüğündeydim ve yurt müdürünün ofisindeki çalışma masasının önündeki koltuklardan birinde oturuyordum.

Hayır, üniversiteye yeni başlamıyordum. O yoldan iki sene önce geçmiştim ama yolu başladığım yerde bitirmeyecektim. Başka bir üniversiteye geçiş yapmıştım.

Bu kararı tamamen özel sebeplerle almıştım, kolay bir karar olmamıştı. İnsanın evini, okulunu, şehrini geride bırakması nasıl kolay olabilirdi ki? Ama alınması gereken bir karardı.

Bu sebeplerden biri, bana ihanet eden biriydi. Bir kız. Bir diğeri, bana ihanet eden başka biriydi. Bir erkek. Bu ikisinden başka sebepler de vardı, olmaz mıydı hiç ama bardağı taşıran bu ikisi olmuştu.

Bardak taşmış, her yer ve her şey su altında kalmıştı.

Ben de dahil.

Ben de tekrar yüzeye çıkmak ve nefes almak için buraya gelmiştim.

Aylar öncesinden, internet üzerinden kendime uygun üniversitelere bakmaya başlamıştım. Uygunluktan kastım, bursumu kaybetmeden yatay geçiş yapabileceğim üniversitelerdi. Önceki üniversitemi ve bölümümü tam burslu olarak kazanmıştım, zaten aksi takdirde maddi imkânsızlıklar yüzünden üniversite okuyamazdım çünkü param yoktu. Annemin kazandığı aylık kazancın pek azı beslenme, barınma, giyinme gibi temel ihtiyaçlarımıza, çoğu da alkole gidiyordu.

Evet, annem bir alkolikti.

Sonuç olarak uygun üniversiteleri bulup, başvurularımı yapmıştım ve buradaydım işte.

Altın Çağ Üniversitesi'nde.

Üniversitenin yurdu tam burslu olanlara ücretsiz, demek isterdim ama değildi, ücretin yarısını ödemem gerekiyordu. Neyse ki üniversiteye başladıktan kısa bir süre sonra yarı zamanlı olarak çalışmaya ve para biriktirmeye başlamıştım. O birikimin birçoğu yurda gidecekti ama burada da hem çalışıp hem de okuyacaktım. Yeniden biriktirirdim ne de olsa. Nefes alabilmek için ödemem gereken bir bedeldi bu.

Dokuz saat kadar süren bir otobüs yolculuğunun ardından eski şehrimi geride bırakıp yenisine geldiğimde, otogardaki taksilerden birine atlamış ve öğlene doğru Altın Çağ Üniversitesi'ne gelmiştim. Okul ve yurtla ilgili hemen her işimi buraya gelmeme gerek kalmadan internet üzerinden yapmıştım, geriye bir tek yaptırdığım ön kayıtları kesinleştirmek kalmıştı, bu yüzden ilk işim öğrenci işlerine ve oradan da yurt müdürlüğüne gitmek olmuştu.

İlk adresimde her şey iyi gitmişti, ikinci de ise gitmemişti.

"Ne demek boş oda yok?"

"Online kayıt sisteminde bir karışıklık olmuş olmalı," diye yetersiz bir açıklama yaptı yurt müdürü. "İnanın, biz de anlayamadık."

Duyduklarımın kötü bir şaka olduğunu duymayı umarak ellerimi avuç içlerim aşağı bakacak şekilde çalışma masasının üzerine yerleştirdim ve öne doğru eğildim. Gözlerimi kısıp sinirli bakışlarımı yurt müdürüyle onun yardımcısı arasında paylaştırırken, "Benimle kafa mı buluyorsunuz siz?" diye çıkıştım. "Şaka falan mı bu?"

"Keşke öyle olsaydı ama ne yazık ki değil," dedi özür dileyen bir sesle.

"Benim başka kalacak yerim yok ki! Burada kimim kimsem yok, yer bilmem iz bilmem..." derken onlardan çok kendimle konuşur gibiydim. "Ne halt edeceğim ben?"

Bir çözüm yolu bulmaya çalışırken odanın içinde volta atmaya başladım ama bütün yollar çıkmaza çıkıyordu.

Yurt müdürü, "Sizi ne kadar zor bir durumda bıraktığımızın farkındayız. Saatlerdir yardımcımla birlikte bu karışıklığın çözümünü arıyorduk, sizi de o yüzden beklettik zaten ama üzülerek söylüyorum ki bulamadık. Elimiz kolumuz bağlı anlayacağınız," dedi mahcup bir ses tonuyla. "Okulun civarında otel veya benzeri bir şey yok ama öğrenci evleri mevcut. Onlara bir bakın derim, belki kendinize ve bütçenize uygun bir tane bulabilirsiniz," diye tavsiyede bulundu.

"Tavsiye için sağ olun," dedim iğneleyici bir tonda.

Bunlar yurt müdürü ile birbirimize kurduğumuz son cümleler oldu ve sırtımda sırt çantam, elimde el valizimle önce yurt müdürlüğünden, sonra da Altın Çağ Üniversitesi'nden ayrıldım.

Üniversitenin giriş kapısından çıktığımda yan taraftaki duvara yaslandım, el valizimi bacaklarımın arasına, yere, sırt çantamı onun üzerine koydum. Deri ceketimin cebine uzanıp sigara paketimle çakmağımı çıkardım, sinirden titreyen parmaklarımla paketin içinden bir tane seçip çakmağımla ucunu yaktıktan sonra ikisini de aldığım yere geri koydum. Başımı da duvara yaslayıp gözlerimi kapatarak sigaramı içmeye başladım.

Ne yapacağım şimdi? diye geçirdim içimden.

Yeni bir şehir, yeni bir okul, yeni bir macera... Bu mottoyla hareket edip, başka bir üniversiteye geçiş yaparak doğduğum şehirden, bu şehre gelmiştim ve şimdi maceram daha başlamadan bitme tehlikesiyle karşı karşıyaydı.

Bitmemeliydi.

Bu macerayı istiyordum.

Hayır, bu maceraya ihtiyacım vardı.

Ama ne yapabilirdim ki? Buraya gelirken planımı üniversitenin yurdunda kalmaya göre yapmış ve her şeyimi buna göre ayarlamıştım. Bir B planım yoktu, C de, D de, E de, F de...

Yurt müdürünün söylediğine göre okulun yakınlarında otel falan yoktu, kaldı ki olsa bile bunlar geçici çözümlerdi. Benim kalıcı ve uzun süreli bir çözüme ihtiyacım vardı. Sonuçta bütün bir okul yılını böyle yerlerde geçirmeye ne bünyem ne de bütçem izin verirdi. Özellikle bütçem, online kayıt işlemi üzerinden, dört kişilik odaya yaptırdığım ön kaydı tamamlamak için yanımda getirdiğim yıllık ücret, asla izin vermezdi. Geriye bir tek seçenek kalıyordu, o da öğrenci evleriydi. Sorun şuydu; öğrenci evini nereden bulacaktım? Hem de bu kadar kısıtlı bir zamanda? Bir diğer soru da şuydu; bulamazsam ne olacaktı? Geri mi dönecektim?

Geri dönemezdim. Ulaş'a dönemezdim.

Ulaş.

O benim ilk aşkımdı. Bana kanatlarımı verip uçmayı öğreten de oydu, kanatlarımı kırıp gökten yere çakılmama neden olan da... Bu yüzden buradaydım ya zaten. Kanatlarımı sarıp tekrar uçabilmek için.

Ona geri dönmeyeceğim, diye geçirdim içimden. Henüz değil. Yaramı sarmadan değil.

Ne yapıp edip bir öğrenci evi bulacaktım kendime. Bulmak zorundaydım.

Sigaramın dumanını dışarı verdim ve iç çekerek gözlerimi açtım, o anda tam karşımda duran apartmandaki dairelerden birinin penceresindeki kâğıt gözüme ilişti. Gözlerimi kısıp dikkatlice baktım. Bu bir ilandı, üzerinde KİRALIK ODA yazıyordu ve o yazının altında da kiralayanın telefon numarası vardı.

Kapayıp açtığımda ilanın kaybolacağını düşünerek gözlerimi kırpıştırdım ama kaybolmadı. Hala orada duruyordu. 


*


Not 2: Tenimdeki İmza dışında hangi kitaplarımı okudunuz, okuyorsunuz?

Ahali 1-2?

Ruhumdaki İmza?

Bende Son Durum: Servis Bekliyorum, Gözlerim Kapalı?

Not 4: Wattpad hesabımı yazardayazar ya da Instagram hesabımı @dem.irem takip ediyor musunuz?

Continue Reading

You'll Also Like

Haz By 🍀

Romance

351K 5.2K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
1.7M 74.5K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
106K 464 7
1.3M 76.6K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.