ÖMRE BEDEL

By neclakursun

1.4M 98.6K 20.8K

BEDEL SERİSİ 2 Biz, hayatımızla ilgili planlarımızı yaparken kaderimizin, bize hiç ummadığımız yollar çizdiği... More

(1) TANITIM
(2) GEÇMİŞ
(3) DÖNÜLMEZ BİR YOL
(4) BAŞ BELASI
(5) İLK AŞK
(6) YİNE KAYBETTİK
(7) İÇİM YANAR
(8) KARAR
(9) İLK ADIM
(10) NİŞAN
(11) ZOR KARAR
(12)YARGISIZ İNFAZ
(13) DÜĞÜN
(14) VEDA
(15) İLK HEYECAN
(16) YENİ GELİN
(17) ELİF RAVZA
(18) VİCDAN
(19) GÜVEN
(20) YENİ BİR HAYAT
(21) TATLI HEYECANLAR
(22) HAYIRLI AMEL
(23) FEDAKARLIK
(24) ❤ANNE❤
(25) MÜJDE
(26) MUCİZE
(27) CAN
(28) HIRS
(29) HOŞGELDİN
(30) ASLA
(31) AİLEM
(32) KESKİN BIÇAK
(33) ESKİ YARA
(34) BERDEL
(35) ÖZEL BÖLÜM
(36) SADAKAT
(37) KÖRDÜĞÜM
(38) SEVGİ NEYDİ?
(39) SON PİŞMANLIK
(40) YANIMDA KAL
(41)ARAF
(42) İMKANSIZ
(43) HUZUR
(44) HASRET
(46) YÜZLEŞME
(47) İMTİHAN
(48) GERÇEKLER
(49) VEFA
(50) BİZ OLMAK
(51) ANNE OLMAK
(52) MELEĞİM
(53) HAYIR
(54) EVLAT ACISI
(55) UMUDUM
(56) ARMAĞAN
(57) VUSLAT
(58) FİNAL
ÖMRE BEDEL'İN SERÜVENİ
ÖZEL BÖLÜM

(45)

17.8K 1.6K 234
By neclakursun

"Oğlunuz çok hareketli. Gelişimi de gayet iyi." Sesiyle Harun'un fal taşı gibi açılmış gözleri, gözlerimi buldu.

Oğlum olacaktı benim. Bedenimde taşıdığım minicik can, bana şimdiye kadar hiç tatmadığım duygular yaşatıyordu. Kulaklarıma dolan kalp atışının sesi, dünyanın en güzel melodisiydi.

Bebeğimin sağlıklı olması önceliğimdi ama ilk bebeğimin kız olması isteği vardı hep içimde. Fakat şimdi, oğlumun kalp atışlarını duyunca anlıyordum ki ikisinin de hiç farkı yok. Zaten iki kızım vardı benim. İkinci oğlum dünyaya gelecekti.

Harun'un yüzünde sevinç beklerken bana boş boş bakması tuhaftı. Hiçbir ifade yoktu yüzünde. Ne sevinç ne heyecan... Sadece boş bakışlar.

Bir anda arkasını dönüp kendini odadan dışarı atmasıyla neye uğradığımı şaşırdım. Hızla çıkıp gitmişti. Hiçbir şey söylemeden. Hiç tepki vermeden.

Harun, sınırı aşmıştı artık. Bu kadarı fazlaydı. Hayatımızın en özel anlarından birini yaşarken tepkisi bu olmamalıydı. Bu anımı zehir etmeye hakkı yoktu. Sevincimi bile yaşayamıyordum onun yüzünden.

Yerimden kalkıp toparlandıktan sonra bebeğimin durumu hakkında doktorla konuşmaya başladım. Bebeğimin durumu, gelişimi, dikkat etmem gereken şeyler...

Harun'un da baba olarak dinlemesi gereken şeyler vardı fakat o, beni bu durumda yalnız bırakmayı tercih etmişti. Doktorla konuşurken aklım başka yerdeydi. Yanımda olmayan adamda.

Odadan çıktığımda etrafta görememiştim Harun'u. Aramayacaktım. Etrafta göremesem kendi imkanımla eve dönmeyi bilirdim.   Etrafa bakınarak dışarı çıktığımda bankta oturmuş halde gördüm. Elindeki sigarayı görünce şaşkın halde bakakaldım.

Sigara içmeye başlamış olamazdı. Sinirlerim gittikçe gerilmeye başlamıştı. Yaptıklarına tahammül edemiyordum artık.

Hızla yanına yürüyüp elindeki sigarayı çekmemle afalladı bir anda. Sigarayı ayağımla ezdikten sonra hırsla arabaya doğru yürürken arkamdan geldiğini fark ediyordum. Arabaya yaklaşırken anahtarı çıkarıp kilidi açtığını görünce sinirle elinden çektim anahtarı.

"Ne yapıyorsun? Ver şunu." Deyişine aldırmadan arabanın kapısını açıp sürücü koltuğuna oturdum. Kapıyı kapatacakken Harun'un eli engel oldu kapatmama.

"Ne yapmaya çalışıyorsun? İn şurdan."

"Sen yan tarafa oturacaksın."

"Nazlı, beni delirtme. Kalk diyorum."

"Biraz da sen delir. Ya binersin ya da ben, tek başıma gidiyorum!"

"Kullanmayı bile bilmiyorsun."

Ne kadar ciddi olduğumu anlayınca söylenerek diğer tarafa binip sertçe kapıyı kapattı. Arabayı çalıştırıp yola çıkarken uzun süredir kullanmadığım için zorlanıyordum biraz. Bekarken abimin arabasını kullanırdım arada bir.

Harun'un ne yapmaya çalıştığını öğrenecektim. Beyza'yla ilgili bir durum olduğunu düşünsem de emin olmak istiyordum. Bunu, Harun'dan duymak istiyordum. Yalan söylemezdi bana, söyleyemezdi.

Eğer sorun Beyza ise bir daha görüşmemek üzere hayatından  çıkacaktım. İhanet dışında başka bir sorunu varsa birlikte çözecektik. Bu belirsizlikle yaşayıp kendimi harap etmekten yorulmuştum artık.

"Daha araba kullanmayı bilmiyor, yaptığı hareketlere bak. İn aşağı, ben kullanayım." Diye söylenmesini umursamıyordum bile. Elimden geldiğince dikkatli kullanmaya çalışıyordum.

"En azından kurallara uyuyorum. Sen daha dönerken sinyal vermeyi bile bilmiyorsun."

Harun'la evlenmeden önce konağın kapısında dururken Harun'un sinyal vermeden dönüp bana çarptığı günü hatırlatırken o günlere gitti aklım. Kapıda Yasin'le telefonda görüşüyordum. Yasin aklıma gelince tek hissettiğim, kaybettiğim dört yılımdı. Herşey nasip işiydi elbet fakat onla evlensem çok mutsuz olacaktım. Harun'la evlendiğim için bir kez daha şükretmiştim.

"Nazlı!"

"Efendim."

"Şu an adam kaçırdığının farkında mısın?"

"Aklımı kaçırmadığıma dua et. Derdin neyse ya bugün çözeceğiz ya da bir daha yüzümü göremeyeceksin. Ne benim ne de oğlumun."

"Oğlun! Sadece senin oğlun mu?"

Arabayı ani fren yapıp sinirli bakışlarımı Harun'a çevirdiğimde korku dolu gözlerle bana bakıyordu.

"Lafta babaya ihtiyacı yok onun. Beni o hastane odasında tek başıma bırakıp çıkarken oğlunu düşündün mü?"

Harun, başını eğip sessizliğe bürünürken gideceğimiz yere varmıştık. Burası, düğünümden sonra yola çıkacakken gelip dinlendiğimiz evdi. İstanbul'da kaldıklarında kullanmak için almışlardı yıllar önce.

"Ne işimiz var burada?" Diye söylenen Harun'a aldırmadan içeri girince Harun da mecburen gelmişti ardımdan.

İçeri girdiğimde buraya geldiğim gün canlandı gözümde. Gelinliğimle baba evinden çıkıp nikâhım kıyıldıktan sonra bu eve gelmiştik. O zamanlar Harun'un yüzüne bakmaya bile utanıyordum. Şimdi ise Harun benim yüzüme bakamıyordu. İçeri girer girmez koltuğa oturmuş, ben yokmuşum gibi davranıyordu.

"Seni dinliyorum." Diyerek karşısında oturup yüzüne baktım. Dikkatli bakınca ne kadar çöktüğünü farkettim.

"Ne duymak istiyorsun?"

"Bu halinin sebebini."

"Ne varmış halimde?"

"Ne varmış halinde, öyle mi? Nerede eski Harun? Biz neden bu hale geldik?"

"Ben hala eski Harun'um. Sadece bir süre kafa dinlemeye ihtiyacım var. Yalnız kalmak istiyorum."

"Beyza mı?" Deyişimle anlamsız bir ifadeyle yüzüme baktı.

"Ne? Beyza ne alaka?"

"Bu halinin sebebi Beyza mı? Aklından hiç çıkmadığı gibi hayatına da mı girdi?"

"Beyza defteri benim için kapandı. Bir daha adını anma."

Harun'un sözlerine, sorgusuz inanmak istiyordum yine. Yine beni yanıltmasın istiyordum. Ona hep güvenmek istiyordum. Ona, yanlış yapmayı yakıştıramıyordum. Ama böyle davranmasına anlam veremiyordum. Bir açıklaması olmalıydı.

"Başka biri mi var?"

"Nazlı, sadece kafa dinlemeye ihtiyacım var. Son zamanlarda kötü şeyler yaşadım. Kafamı toparlamam lazım. Üstüme gelmeyin bu kadar."

"Yaşadığın kötü şeyleri tek başına mı atlatacaksın? Biz, iyi günde, kötü günde diye söz vermedik mi? Böyle zamanda birbirimize sımsıkı tutunmamız gerekirken bu kaçış neden? Desteği kimden bekliyorsun?"

"Hiç kimseden hiçbir şey beklediğim yok. Sadece biraz huzur istiyorum. Sessizlik.."

Harun'un bıkkın tavrına karşı elimden geleni sakin konuşmaya çalışıyordum ama sinirlerim iyice gerilmişti. Başımın dönmesini umursamadan karşılığını verdim.

"Ben senin huzurunu mu bozuyorum? Bensiz çok mu huzurlusun? Sorunun her neyse..." Konuşmamı tamamlayamadan başımın dönmesine daha fazla dayanamayıp duvara tutunarak elimi gözlerime kapattım.

"Nazlı! Hatunum! Ne oldu? Nazlı kendine gel!"

Harun, panikle kolumdan tutup koltuğa oturtunca başımı arkaya yaslayıp toparlanmayı bekledim. Harun'un, telefonu çıkarıp kurcaladığını farkedince gözümü açmaya çalıştım.

"Ne yapıyorsun?"

"Ambulansı arayacağım." Deyişiyle telefonu elinden çektim.

"Abartma. Alt tarafı baş dönmesi. Geçiyor zaten."

Hızla yerinden kalkıp mutfağa giderek bir bardak su getirirken eliyle içirmeye çalışıyordu. Bardağı elinden alıp içtikten sonra başımdaki eşarbı çıkarıp olduğum yere uzandım. Harun'un, saçımı okşayan elini hissedince gözlerimi yumdum. Özlemiştim sıcaklığını, sevgisini hissetmeyi.

                  ***
Yorgun gözlerimi araladığımda ortalık karanlığa bürünmüştü. Yanağımda bir el sıcaklığı hissederken yastığımda Harun'un başının içeri sızan hafif ışıktan görüyordum. Yere oturmuş halde, başını yastığıma koymuş, yüzümü okşarken uyuyakalmış. Benim üzerimde örtü varken, kendisi soğuktan iki büklüm olmuştu.

Işığı açmak için yerimden kalkınca evin ne kadar soğuk olduğunu fark ettim. Kışın ortasında, uzun süredir kullanılmayan ev buz gibiydi.

Evi ısıtmak için kombiyi açıp Harun'un yanına geldim. Öyle rahatsız uyuyordu ki dokunsam, yere düşecek gibiydi. Bu halde uyuyabilmeyi nasıl başarıyordu acaba. Uyuduğu yetmiyormuş gibi uyanmamak için de diretiyordu.

"Beş dakika daha uyuyayım hatunum. Hava çok soğuk."

Harun'un uykulu halde mırıldanması, beni eski günlere götürmüştü. Henüz bir hafta öncesine kadar ne kadar yakındık. Şimdi ise iki yabancı gibi. Bugün, bunun sebebini öğrenecektim. Bunun uğruna kadınlık gururumu yok saymayı da göze almıştım. Evliliğim, gururumdan daha önemliydi.

Nihayet Harun, gözlerini aralayınca şaşkın halde etrafa bakınmaya başladı. Neyse ki kendine gelmesi uzun sürmemişti.

"Kalk, yatağa yat. Hasta olacaksın o şekilde."

"Ne ara uyudum ben? Annene bırakayım seni. Ben de yola çıkayım geç olmadan." Derken hala esniyordu.

"Gecenin bu saatinde hiçbir yere gidemem ben. Sen çok meraklıysan yola çık. Ben sabah giderim eve." Deyişimle saate bakınca afalladı bir anda.

"O kadar uyuduk mu? Sabah olacak nerdeyse."

"Ben uyumaya gidiyorum. Sen de ne yaparsan yap. İster yola çık, ister burda yat." Diyerek yatak odasına gidip yatağa girdim. Ev henüz tam ısınmadığı için üşüyordum. Harun'u orda bırakırken yanıma gelip yatacağını düşünmüştüm ama yanıltmıştı beni. Salonun ışığını söndürmüştü ama odaya gelmemişti.

Aradan saatler geçmesine rağmen gözüme uyku girmiyordu. Sıkıca sarıldığım yorgan sayesinde biraz olsun ısınmıştım.

Huzur veren ezan sesi sustuktan sonra namaz kılmak için yataktan kalkıp salona çıkınca Harun'un yatakta olmadığını fark ettim. Başka yerde uyuduğunu düşünüp abdest almak için lavaboya girecekken lavabodan çıkan Harun'u gördüm. Abdest aldığı belliydi. Namaz konusunda bu kadar duyarsız davranan Harun, bir anda nasıl böyle namaza bağlı biri olmuştu, inanılır gibi değildi.

"Kıblenin yönünü biliyor musun?"

"Evet." Diyerek seccadeyi bulup serdikten sonra abdest almaya gidince Harun da namaza başlamıştı. Namazım bittikten sonra arkamı dönünce Harun'un uzandığı yerden beni izlediğini fark ettim. Göz göze gelince hemen bakışlarını çevirmişti. Seccadeyi toplayıp karşısına oturdum.

"Konuşmamız yarım kalmıştı."

"Bu saatte ne konuşacağız?"

"Mesela ben diğer odada yatarken senin burda yatma sebebini. Baba evine tek başıma neden gittiğimi. Neden bu hale geldiğimizi."

"Tekrar söylüyorum; sadece biraz zamana ihtiyacım var. Bir süre yalnız kalmaya, kendimi dinlemeye."

"Tamam, istediğin olsun. Yalnız kal, aradığın huzuru bul. Ama hatunun yok artık. Nazlı var sadece. İstediğin gibi, yabancı bir Nazlı. Ve o Nazlı'dan sana hayır yok."

Bölüm sonu..

Continue Reading

You'll Also Like

195K 17.5K 26
İnsan gördüğüne mi aşık olur, hissettiğine mi? Kader mahkumu olan Musa evvelden beri aşık olduğu Yüsra'dan mektup aldığında, hayata küsmek üzeredir...
598K 43.6K 34
"Cehennemine hoşgeldin, katilin kızı!" İtalyan ve Katolik bir adam... Türk ve Müslüman bir kız... İslâmî bir aşk romanı...🦋 →Tıp fakültesinden yeni...
4.5M 196K 53
GİRİŞ "Emin misin kızım.Sende boşanmakta kararlı mısın ?" Hakim neredeyse gözümün içine bakıyordu.O an anladım eğer biraz çekimser davranırsam bizi b...
1.4K 195 11
Benim gönlüme 40 kilit mi vurdular? 40 kilit vurup 40 anahtarı da 40 ayrı yere mi sakladılar? Bir bilmeceyi yahut bir tekerlemeyi dinler gibi değil d...