(15) İLK HEYECAN

29.5K 1.8K 554
                                    

Harun'un karşısında titreyişime engel olamıyordum. Bedenim yüreğime dar geliyordu. Şimdiye kadar hep erkeklerle aramda büyük mesafeler vardı. Şimdi ise bir erkekle bir odada başbaşaydım. Şimdiye kadar bana yaklaşmasını engelleyecek bir bahanem vardı ama bu saatten sonra öyle bir hakkım yoktu. Artık bedenimle, yüreğimle Harun'a aittim. Ve birazdan bedenime sahip olacaktı. Ve zamanla yüreğime de.

Bedenimden önce yüreğime sahip olmasını çok isterdim. Bu zamana kadar ikimizin de yüreği başkası için çarpmıştı. Ve ikimiz de aynı yerden yaralanmıştık. Harun'u bilmem ama benim için eski defterler çoktan kapanmıştı. Yüreğimden sökmem sandığım kadar zor olmamıştı. Aşk acısı denen şey bu kadar geçiciydi işte. Abartmaya gerek yoktu. Ya da acıttığı kadar yer kaplamıştı yüreğimde.

Alnıma düşen saçımı parmağıyla kenara çekip alnımdan öptükten sonra başını çok geri çekmeden gözlerini gözlerimin hizasına indirdi.

"Yuvamıza hoşgeldin karıcığım. Allah'ın huzurunda eşimsin artık. Hayatıma eş, ömrüme eş, yaşantıma eş. Uzun bir ömürde birbirimize eşlik ederiz inşallah."

Haydi konuş Nazlı. Çok iyi konuşurdun sen. Şimdi susmanın zamanı değil.

"Hoşbuldum. İnşallah yüreğine yaren olmaya geldim, kabul edersen."

"Yüreğinle geldiysen yüreğim sonuna kadar açıktır sana."

Harun yakından yüzümü incelerken benim bakışlarım yerdeydi. Bu kadar yakından bakamazdım gözlerine.

Harun yatağın üzerine oturunca ben de yanına oturdum. Bir süre ikimiz de sessiz kaldık. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda başı eğik halde düşüncelere dalmıştı. Başını kaldırmasıyla gözgöze gelince başımı eğdim.

"Abimle yengemin evliliklerine hep özenirdim. Zamanında çok acı çekseler de hiç vazgeçmediler birbirilerinden. Hiç yılmadılar. Ve sonunda çektiklerinin mükafatını aldılar. Hayatıma bir kadın girecekse yengem gibi biri olmasını isterdim. Bazen takılırdım yengeme. Senin kardeşini bana alalım derdim. Oysaki sana sinir oluyordum. Ama işte kader yollarımızı kesiştirdi. Beni nasıl kandırdıysan, senle evli buldum kendimi."

"Kaderimiz bir yazılmışsa, ne olursa olsun bir yerde kesişir yollarımız. Fakat nasipte yoksa şimdi bile bir engel çıkar."

"Allah korusun." Demesiyle yüzüne bakıp gülümsediğimde hemen lafını değiştirdi. "O kadar masraf yaptık. Kolay mı düğün yapmak kızım."

Harun işte. Her zamanki uyuzluğu. Madem evlendim, başıma gelene razı olacaktım.

"Ben senin kızın değilim." Diye tepki göstermemle bana biraz daha yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı.

"Hmm. Neyimsin peki?"

"Ben... ee...eşin."

"O halde eşim gibi davran. Yabancı değiliz artık." Derken eli saçımda dolaşıyordu.

"Saçların çok güzelmiş. Seni ilk defa böyle görünce tuhaf geldi."

"Teşekkür ederim." Diyerek hafiften tebessüm edince saçımda dolaşan parmağı yanağımı okşadı bu kez. Okşadığı yere ufak bir öpücük kondurduktan sonra yanağını bana uzattı.

"Dün akşamdan kalan bir borcun vardı bana. İstediğin yerden öpebilirsin."

Derin bir nefes alıp yanağına uzandığım sırada başını hafifçe çevirince öpücüğüm dudağının kenarını buldu. O heyecanla başımı geri çekecekken Harun'un, yanaklarımı saran elleri engel oldu geri çekilmeme.

Dudakları, dudaklarımla birleştiğinde kalbim durmuştu sanki o an. Zaman durmuştu, dünya durmuştu, hayat durmuştu. Her zerremin titrediğini hissedebiliyordum.

ÖMRE BEDELWhere stories live. Discover now