(5) İLK AŞK

27.3K 1.5K 113
                                    

Multimedya: Harun ve Beyza

HARUN'UN AĞZINDAN

Aşk.. Üç harf derler. Oysaki aşk beş harfti benim için; Beyza.

Gözleri gözlerime değdiği an aşkı yüreğime düşen, bir gülüşüyle ömrüme baharı getiren Beyza'm. İlk aşkım, ilk heyecanım, ilk yürek yangınım, ilk mutluluğum. Onun yanındayken gerçekten gülebildiğimi hissediyordum.

Aynı sınıfta okuyorduk Beyza'yla. Aynı sınıfta, aynı arkadaş ortamında ona bu kadar yakınken bir o kadar uzak kalmak zorundaydım. Benim yüreğim onun için çarparken, onun yüreği başkasına aitti çünkü.

İki yıl boyunca gizledim ona olan aşkımı. Uzaktan izliyordum Beyza'yı, arkadaş olarak bile yaklaşmıyordum artık. Onun olduğu ortamlardan uzak durmaya çalışıyordum. Onla olmanın imkansız olduğunu anlayınca tamamen uzaklaşmıştım ondan.

Ben uzaklaştıkça bütün düşüncelerim Beyza'ya yoğunlaşıyordu. Beyza'yı aklımdan, hayatımdan, yüreğimden sökmek için başka şeylerle meşgul olmaya çalışıyordum. Özellikle derslerime yoğunlaşmaya çalışıyordum. İki yıldır uzaktan seviyordum onu. İmkansız olduğunu bile bile.

Yengemin doğum haberini alınca birkaç gün içinde yanına gitmişim. Bir kız yeğenim olmuştu. Vaktinden önce doğduğu için yoğun bakıma almışlardı. Yengem, Güneş koymuştu kızının adını. Karanlık hayatına güneş olacaktı bebeği.

İlk kez amca oluyordum ama heyecanını yaşayamamıştım. Yeğenimi görmek için bulunduğu odaya girince gördüğüm manzara karşısında yıkılmıştım. Hayatımda gördüğüm en minik bebekti bu. Daha doğmaya hazır değildi. Üstelik minicik bedenine kocaman makinalar bağlanmıştı.

Güneş'in iyi olması için yapılan hiçbir müdahale işe yaramamıştı. Elimizdeki bütün maddi, manevi imkanlara rağmen Güneş'imiz erkenden solmuştu. Henüz hayatla tanışmadan son bulmuştu hayatı.

İlk kez ölüm acısını bu kadar derinden hissetmiştim. Daha yüzünü bile bir kez gördüğüm, hiç dokunup sevemediğim yeğenimin acısı çok derinden etkilemişti beni. Onun acısı bir yana, yengem hayata küsmüştü kızının ölümüyle. Yaşayan bir ölü gibiydi. Abimin de ondan farkı yoktu ama ayakta atlatıyordu acısını.

Yeğenimin ölümünden sonra ben de kendimi toparlamakta zorlanmıştım. Yaşarken sadece bir kez gördüğüm hali ve toprağa konan minicik bedeni gözümün önünden gitmiyordu. Bu durum derslerimi bile etkiliyordu.

Okula döndüğümden beri Beyza'nın her zaman gülen yüzünde hüzün vardı. Üzmüşlerdi sevdiğimi. Onun bu halini görmek beni daha da yıpratıyordu. Benle olmasa bile mutlu olmasını istiyordum. Kimsenin onu üzmesine tahammülüm yoktu.

Ders bittiğinde sınıftan çıkacakken Beyza'nın çıkmadığını farkettim. Tek başına oturuyordu. İlk kez ona yaklaşmaya çalıştım. Yüreğinde yerim olmasa da bir dost olmak istedim, acısına derman olmak istedim. Benim bakmaya kıyamadığım o gözleri kimin üzdüğünü öğrenmek istedim. Ama bir türlü cesaretimi toplayıp yaklaşamıyordum.

Yanına gideceğim sırada sınıftan çıkınca bir süre bekleyip bahçeye çıktım. Bankta tek başına oturmuş, yüzünü elleri arasına alıp düşüncelere dalmıştı. Yanına gittiğimi bile farketmemişti.

"Afedersin, oturabilir miyim?" Deyişimle başını kaldırıp yüzüme baktı. O an yüreğimin bedenime sığmadığını hissettim. Uzun zamandan sonra ilk kez gözleri gözlerime değmişti. Ama nemliydi gözleri. Dokunsalar ağlayacak gibiydi.

"Tabi oturabilirsin." Deyince yanına oturmamla kalkması bir oldu.

"Neden kalktın? Rahatsız olduğunu söyleseydin oturmazdım."

ÖMRE BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin