(24) ❤ANNE❤

27.7K 1.8K 650
                                    

Zeynep, duyduğu sesle şok olmuş halde arkasını dönüp Ömer abiye baktı.

"Ne? Nasıl yani?"

"Dediğimi duydun. O yüzüğü çıkar parmağından."

"Ama ben.. Sinirle söyledim. Tamam sizin istediğiniz gibi olsun herşey."

"Benim tek istediğim yüzünü bir daha görmemek." Diye sert tepkisiyle Gülsüm anne girdi araya.

"Oğlum sakin olun. Çocuk oyuncağı değil bu iş. Daha ilk anlaşmazlıkta vazgeçer mi insan?"

"Sen karışma ana. Zaten sizin yüzünüzden geldi bunlar başıma. Defalarca söyledim evlenmek istemediğimi. Zorla olacak iş değil bu."

Ömer abinin sözleriyle Zeynep neye uğradığını şaşırmış, ağlamaya başlamıştı.

"En baştan söyleseydin istemediğini. Beni böyle aşağılamaya hakkın yoktu. Bu saatten sonra ölsem de istemem seni. Şımarık veletlerine katlanacak başka birini bul kendine. Hayatımı feda etmeye değmezsiniz siz."

Parmağındaki yüzüğü çıkarıp yere fırlattıktan çıkacakken benle gözgöze gelince öfkeyle baktı yüzüme.

"Sen de kına yakarsın artık. Senin yüzünden kimseyle evlenemez bu adam. Ablanın yerine geçmemem için elinden geleni yaptın."

Hırsla kapıyı çarpıp çıkarken arkasından bakakaldık. Böyle bir şeye sebep olduğum için üzülmüştüm.

"Ben kötü bir şeye sebep olduysam özür dilerim abi. Tek isteğim senin ve çocuklarının mutluluğuydu. Gerekirse telafi ederim."

"Saçmalama Nazlı. Senin yaptığın bir şey yok. En baştan beri olması gereken buydu. İlk gördüğümde anlamıştım bu kızın çocuklarıma annelik yapamayacağını. Ama bizimkilere anlatamadım. Sana burda söylediği sözler bardağı taşıran son damlaydı."

"Sen duydun mu konuşmamızı?"

"Son söylediklerini duydum. Kimse benim çocuklarım için böyle konuşamaz."

Ömer abinin canı sıkılmış olsa da rahatladığı her halinden belliydi. Bizi eve bıraktıktan sonra çocukları alıp gezmeye götürdü. Gülsüm anneyle eve girdiğimizde Sultan hanım burnundan soluyordu. Beni görünce sinirle karşıladı.

"Sonunda uğraşıp bozdun işi öyle mi? Senden de bu beklenirdi zaten."

"Benle ne alakası var? Kısmet değilmiş, olmadı."

"Kız, senin bozduğunu söylemiş. Sana söylediklerini hemen Ömer'e anlatmışsın." Demesiyle Gülsüm anne karşılık verdi.

"Ömer duymuş konuştuklarını. Sonra Zeynep'le Ömer yukarı çıktılar. Nazlı'yı görmedi bile. Nasıl anlatmış olabilir?"

"Sen de bunu savunup durma. El birliğiyle kaçırdınız melek gibi kızı. Nerde o Ömer? Gelsin de birlikte gidip kızın gönlünü alalım. Sende gelip özür dileyeceksin kızdan."

Bana bakarak söylediği söz güldürmüştü beni.

"Tamam. Siz Ömer abiyi ikna edin. Ben de gelip özür dilerim, söz."

Ömer abi akşam olduğunda eve gelmişti. Onun da çocukların da keyfi yerindeydi. İçeri girer girmez odasına çıkacakken Bekir ağanın çağırmasıyla karşısına oturdu.

"Oğlum, nedir bu yaşananlar. Kızın babası beni arayıp bir sürü laf etti. Geç olmadan gidip düzeltelim şu işi. Yoksa vazgeçecekler kızı vermekten."

"Hala vazgeçmediler mi? Ben çoktan vazgeçtim baba. Bu iş en başından bozuktu. Düzelecek tarafı yok. Bir daha bu evde ne o kızın ne de başka bir kızın adını duymak istemiyorum."

ÖMRE BEDELOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz