MELEZ KIZ

By LentLilly

2.2M 125K 18.5K

Sertçe yutkundum ve elimi yarama bastırdım.Artık nefes alış-verişlerimin zorlaşması,bana sonumun yakın olduğu... More

MELEZ KIZ 1.BÖLÜM
MELEZ KIZ 2.BÖLÜM
MELEZ KIZ 3.BÖLÜM
MELEZ KIZ 4.BÖLÜM
MELEZ KIZ 5.BÖLÜM
MELEZ KIZ 6.BÖLÜM
MELEZ KIZ 7.BÖLÜM
MELEZ KIZ 8.BÖLÜM
MELEZ KIZ 9.BÖLÜM
MELEZ KIZ 10.BÖLÜM
MELEZ KIZ 11.BÖLÜM
MELEZ KIZ 12.BÖLÜM
MELEZ KIZ 13.BÖLÜM
MELEZ KIZ 14.BÖLÜM (Yılbaşı)
MELEZ KIZ 15.BÖLÜM
MELEZ KIZ 16.BÖLÜM
MELEZ KIZ 17.BÖLÜM
MELEZ KIZ 18.BÖLÜM
MELEZ KIZ 19.BÖLÜM
#ÖzgeCanAslan
MELEZ KIZ 20.BÖLÜM (Sevgililer Günü)
MELEZ KIZ 21.BÖLÜM
MELEZ KIZ 22.BÖLÜM
MELEZ KIZ 24.BÖLÜM
MELEZ KIZ 24.BÖLÜM
MELEZ KIZ 25.BÖLÜM
MELEZ KIZ 26.BÖLÜM
MELEZ KIZ 27.BÖLÜM
MELEZ KIZ 28.BÖLÜM
MELEZ KIZ 29.BÖLÜM
MELEZ KIZ 30.BÖLÜM
MELEZ KIZ 31.BÖLÜM
MELEZ KIZ 32.BÖLÜM
MELEZ KIZ 33.BÖLÜM
MELEZ KIZ 34.BÖLÜM
MELEZ KIZ 35.BÖLÜM
MELEZ KIZ 36.BÖLÜM
MELEZ KIZ 37.BÖLÜM
MELEZ KIZ 38.BÖLÜM
MELEZ KIZ 39.BÖLÜM
MELEZ KIZ 40.BÖLÜM
MELEZ KIZ 41.BÖLÜM
MELEZ KIZ 42.BÖLÜM
MELEZ KIZ 43.BÖLÜM
MELEZ KIZ 44.BÖLÜM
MELEZ KIZ 45.BÖLÜM
MELEZ KIZ 46.BÖLÜM
MELEZ KIZ 47.BÖLÜM
MELEZ KIZ 48.BÖLÜM
MELEZ KIZ 49.BÖLÜM
MELEZ KIZ 50.BÖLÜM
MELEZ KIZ 51.BÖLÜM
MELEZ KIZ 52.BÖLÜM
MELEZ KIZ 53.BÖLÜM
MELEZ KIZ 54.BÖLÜM
MELEZ KIZ 55.BÖLÜM
MELEZ KIZ 56.BÖLÜM
MELEZ KIZ 57.BÖLÜM
MELEZ KIZ 58.BÖLÜM
MELEZ KIZ 59.BÖLÜM
MELEZ KIZ 60.BÖLÜM
MELEZ KIZ 61.BÖLÜM
MELEZ KIZ 62.BÖLÜM
MELEZ KIZ 63.BÖLÜM
MELEZ KIZ 64.BÖLÜM
MELEZ KIZ 65.BÖLÜM
MELEZ KIZ 66.BÖLÜM
MELEZ KIZ 67.BÖLÜM
MELEZ KIZ 68.BÖLÜM
MELEZ KIZ 69.BÖLÜM
MELEZ KIZ 70.BÖLÜM
MELEZ KIZ 71.BÖLÜM
MELEZ KIZ 73.BÖLÜM
FİNAL I
FİNAL II
FİNAL III
Küçücük bir duyuru

MELEZ KIZ 72.BÖLÜM

6.3K 401 158
By LentLilly

~Anlamadığım nedenlerden dolayı bölüm silinmiş.Hemen geri yüklendi Melezler.~

"En baştan başla."

Sıkılmıştım artık.Bu ciddiliği bırakıp oyuncak zürafama koşmak istiyordum.Ama dediğini ikiletmedim.

Boğazımı temizledim,sanki sesim daha ciddi çıkacakmış gibi."Ben Alexandra Summer Hills.Kurt köken Jack Hills ve vampir köken Elena Hills'in kızı,ilk vampir/kurt meleziyim."

Göz ucuyla babama baktığımda devam etmem için başını salladı.Sorun şuydu ki daha sonra ne diyeceğimi unutmuştum.

"B-Ben Alexandra." dedim tekrar."Çok güçlüyüm."

Babam yavaşça başını iki yana salladı."Böyle devam edersen herkes sana güler."

Kaşlarımı çattım.Bana gülmelerini değil benden korkmalarını istiyordum.

"Gücümün,sorumluluklarımın ve yapabileceklerimin farkındayım.Size iyi bir lider olmak için elimden gelen her şeyi yapacağım."

Ardından güldüm."Zaten ben yenilmezim.Bu durumda sizi çok iyi korurum."

Kapıya yaslanmış bizi izleyen annem son sözlerimden sonra bana geldi ve kucağına aldı beni.Ikisi de gülüyordu,demek ki yanlış bir şey dememiştim.Bacaklarımı iki yandan sarkıtıp kucağına yerleşirken yanaklarımdan öptü ard arda.

"Kimse karşında durmaya cesaret edemeyecek küçük Alexandra'm."

Ama şimdi hepsi bize,bana karşıydı. Sayamayacağım kadar yaratık..Sürekli değişkenlik gösteren göz renklerini hala çözemediğim onlarca Klan...Ve ordusunun tam ortasında durmuş bize düşmanca bakan Konsey Haini Dominic.

Bakışlarının deliciliğini burdan bile farkedebiliyordum.Suratındaki iğrenç,kendini beğenmiş gülümsemeyi..

Thomas beni tekrar arkasına almaya çalışınca elimi omzuna koyup ona engel oldum.O bile gerilmişken bencilce arkasına saklanıp ondan beni korumasını bekleyemezdim.

Nefes nefese kaldığımı hissettim.Ne zaman nefes almayı bırakmıştım ki şimdi hava için çırpınıyordum ? Bacaklarım titriyordu.Ayakta duramayacak gibiydim.Tahmin ettiğimden çok daha fazlalardı.Ve ben tahmin ettiğimden daha fazla korkuyordum.Tam o anda bir el sarıldı belime.Beni kendine çekip dudaklarını saçlarımda gezdirmeye başladığında anlamıştım beni hissettiğini. Kötüydüm ve o bunu hissetmişti.

"Bu ne hoş sürpriz ! Bulmanız zor olmamıştır umarım."

Sanki yarım saat sonra savaş halinde olacakmışız gibi değil de onlara misafirliğe gidecekmişiz gibi konuşuyordu.Yanağımın içini sertçe ısırdım.Birinden ne kadar nefret edilebilirse o kadar nefret ediyordum ondan.

"Çok kolay oldu.Hatta biliyor musun gözümüz kapalı bulduk."

Konsey başkanı Nicholas sözü annemlere bırakmadan sinirle konuştu.Kardeşine kinli olduğunu biliyordum ama birkaç gün öncesine kadar Dominic'i öldürmemek için ailemle anlaşmaya çalıştığı da aklımdaydı.

Dominic'in yüzündeki alaycı gülümseme silindi ve kaşları çatıldı.Nicholas'ı yanında istiyordu.Bu o kadar belliydi ki !

"Yanımda olman gerekiyordu Nico."

Hayalkırıklığına uğradığı açıktı.Belki de zamanında Nicholas'ı da ikna etmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştı.Belki de onu sadece abisi olarak istiyordu yanında.

Ya da...

Başımı hızla iki yana salladım.Dominic asla bu kadar masum düşünemezdi.

"Senin burada,bizimle onlara karşı durman gerekiyordu Dominic."

Dominic'in yüzüne sadece bir saniyeliğine üzüntü hakim oldu.Ama bu o kadar kısa sürdü ki hayal görmüş bile olabilirdim. Suratına tekrar o iğrenç gülümsemeyi kondurdu.

"Sizi Ares ile tanıştırayım." Sağ tarafına bakınca bir Klan ona doğru yaklaştı.Soluk tenini ve etrafa vahşice bakan renkli gözlerini saymazsak yakışıklı bile denebilirdi.

Onu yakışıklı bulduğum için kendimden iğrendim.

"Savaş Tanrısı mı yani ? Dünyada hâlâ kendine böyle lakaplar takanlar kalmış mıydı ?"

Thomas'ın sessizce mırıldanmasını duyunca yavaşça güldüm.Bana dememişti belki ama güldüğümü duyunca bana dönüp gülümsemişti.Şu durumda gülüyor olmamız korkunç denecek kadar güzeldi.

"Daha uzatacak mısın ?"

En sonunda bakışlar Büyükbaba Marcus'a kilitlenmişti.Dominic'in onu sevmediğini herkes bilirdi ve şimdi Dominic'le dalga geçişini de herkes izliyordu.

"Düşmanını tanı istedim hain."

Kısa bir sessizlik oldu.Cody'nin ailesinin bizden tarafa bakıyor olduğunu hissediyordum.Hepsi hâlâ büyükbaba Marcus'tan nefret ediyordu.

Annem boğazını temizleyerek dikkati üzerine çekti.Bu sessizlik daha uzun sürseydi emindim ki bizden bir grup karşı tarafa doğru yürüyor olurdu.

"Senin tanıtımlarına,aile dramına veya bizi birbirimize düşürmeye çalışmanı izlemeye zamanımız yok."

Sesi gürdü.Başını dikleştirmiş,o ordunun karşısında tek başına duracakmış izlenimi veriyordu."Buna zorunlu değiliz Dominic." diye seslendi."Ordunu al,kendine bir sınır çiz ve orada yaşa.Bu savaş sadece yıkım getircek."

Dominic sanki tek yapabildiği buymuş gibi güldü.Ares'in bile ona garipseyerek baktığını farkedebilmiştim.Bu adam deliydi.

Gevşek adımlarla yaklaşmaya başlarken "Bunun yeni başladığını mı sanıyorsun ?" dedi melodik bir şekilde.Kendince şarkı uydurmaya çalışıyordu.Ama tek duyulan boktan kelimeleri ve sesiydi.

"Biz bu anı yıllardır planlıyoruz Hills.İnanır mısın Marcus Andy ihanet ettiğinde,Alexa Hills kucağında öldüğünde ve Summer Hills daha ilk adımlarını atarken bile yanlarında ben vardım.Bu hırs bizi yeni ele geçirmedi.Bu hırs senin kahrolası ailen lider olduğundan beri var."

Sanki konuşan kendisi değilmiş gibi çatılan kaşları hızla gevşedi,boğazını temizledi ve tekrar melodik bir sesle "Siz bunu haketmiyorsunuz." dedi.

Alexa Hills kucağında öldüğünden beri...

Evimizde onun adı geçmezdi.Kimseye benim aslında bir ikizim olduğundan bahsedilmezdi. Ya da annem hiçbir zaman yeni doğmuş bir bebeğe sevgiyle yaklaşamazdı.

Benim bile onu unuttuğum zamanlar olmuştu.

Anneme baktım göz ucuyla.Biçimli kaşları hafifçe çatılmıştı şimdi.Az önceki gibi güçlü görünmüyordu.Bir ismi duymak bile onu ne denli yormuştu böyle...

"Sen nerden biliyorsun ?"

Dominic cevap olarak sadece gülümsedi. Annemin göğsünün hızla inip kalktığını gördüm.Sinirleniyordu ve biliyordum,bu daha bir kıvılcımmış gibi gittikçe daha da büyüyecek yakında hepimizi yakacak bir ateşe dönüşecekti.

Buz gibi bir sesle "Kızımın ölümüyle ne alakan var ?" dedi yavaşça.Alakayı biliyordu. Emindim ki bu alakayı o dahil herkes kurabilmişti.Kabul etmek istemiyordu demek ki.Yeni doğmuş kızının,ikizimin bir hırsa kurban gittiğini kabul etmek istemiyordu.Bu ağır bir şeydi.

Duraksadım.Ya Alexa değil de onun yerine ben ölmüş olsaydım ? Şimdi bu baskıyı üzerine alan o mu olcaktı ? Bunları yaşayıp, benim yerimde duran o mu olcaktı ? Hüzünle gülümsediğimi hissettim."Üzülme ikizim." dedim kendi kendime."Ben bunları senin yerine üstlendim."

Göz ucuyla bir hareketlilik hissettiğimde gözlerimi kırpıştırdım.Annem yavaş yavaş ama korkunç derecede güçlü bir şekilde onlara doğru yürüyordu.Her bir adımında tırnakları uzuyor,dişleri sivriliyor ve hatta sanki yer titriyordu.Vücudundan yayılan nefreti ben bile hissetmiş ve ister istemez gerilemiştim.

Babam anneme engel olmak yerine Kate'in gitmesini engellerken büyükbaba Marcus da göz ucuyla beni kontrol ediyordu.Buna rağmen hazır bekliyorlardı.Herhangi bir atağa karşı hazırdaydı herkes.Bu kadar çabuk uyum gösterilmesi germişti beni.

"Gel bana Elena." dedi melodik bir şekilde. "Gel de Ares istediğini alsın."

"Buna kanma !" diye bağırmak istedim anneme.Anlamıştım lanet olasının ne yapmak istediğini.Önce kardeşine oynamıştı, onu kafası karışık bir şekilde bırakıp Büyükbaba Marcus'a dokunmuştu hafifçe. Ondan istediği tepkiyi alamayınca yarası halâ acıyan,hüznünü halâ yaşayan anneme gelmişti sıra.

Annem öfkeyle haykırıp koşmaya başlarken artık bizi de tutan bir şey yoktu.Cody'nin belimi saran eli kaybolmuştu şimdi. Thomas'ın yanımda güven verici varlığı kaybolmuştu.Ben vardım bundan sonrasında.
Kendimi bir Alacakaranlık filminde hissediyordum ama üzücü olan şey biz onlar kadar şanslı değildik.Bu geleceği gören kızımızın gördüğü bir şey değil,gerçekti.

Onlar da bize doğru koşmaya başlamışken hızımı kullanarak öne geçtim ve birden karşısına çıkan varlığımla sersemleyen ilk Klan'a sert bir yumruk geçirdim.Yere düştü ancak bu yeterli değildi elbette.Ayağımı boynuna bastırırken başka yere bakıyordum.
Ve ayağım boşluğa düştü."Biri gitti." diye düşündüm."Ve kaldı yüzlercesi."

Cody'nin üstüne atılan Klan'a doğru koşarken başıma aldığım darbe yüzünden yere yığıldım.Sadece iki saniye bekleyip kaldırdım kafamı ve gözlerim tekrar aradı Cody'i. Gözlerimin önündeki her şey 2 katına çıkmışken bunu düşünmem saçmaydı tabi.

Ellerimi yere bastırdım ve ayağa kalkmaya çalıştım.Düşman bu sefer daha sertti.

"Lanet olsun !" diye bağırdım düşerken."Seni hileci görünmez pislik !"

Kahkaha attı birisi.Ve ben daha ne olduğunu anlamadan kolunu boynuma sardı.Zaten dağılmıştım,görüşüm net değildi ve daha da kötüsü boğuluyor olmama rağmen engel olamıyordum.

"Çok güzelsin.Aynı tarafta olsak daha hoş bir karşılaşma yaşayabilirdik."

Boynuma sarılan ve gittikçe daha sıkılaşan koluna gitti ellerim.İş ciddileşmişti,nefes için çırpınıyordum artık.Gözlerimin kaydığını hissettim.

"Ama şansını kaybettin." Belli belirsiz bir ses duyunca araladım gözlerimi ve Cody'nin elindeki hançeri Klan'ın kalbine sapladığını görebildim en son.Ve tekrar nefes alabildiğimi hissettim.Cody kollarımdan tuttu ve kendime gelmeme zaman tanımadan hızla kaldırdı beni.Daha da sarsılmıştım.Ona bakmam içim yavaşça çenemi tutup kendine çevirdi."Sadece bir dakika yalnız bıraktım seni."

Eli boynuma gitti ve yavaşça okşadı.Sanki benim değil de onun iyileştirme gücü varmış gibi,dokunduğu yerler ferahlamıştı şimdi. Gülümsedi ve daha fazla vakit kaybetmeden omzuna astığı yayı ve ok çantasını benim omzuma astı.Düşmemesi için kolumu bükmek zorunda kalmıştım.Sonra gitti.

İki adım atmıştı ki geri döndü ve benim bir şey dememi beklemeden dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu."Ölme." dedi.Ve tekrar gitti.

Küçük ama etkili bir motivasyon öpücüğü... Şimdi daha iyiydim sanki.

Ok çantasını sırtıma dengeledim ve bir tanesini yayıma yerleştirdim.Baş dönmem azalmıştı.Tek gözümü kapatıp kendime bir kurban belirledim.Ve oku bıraktım.

Thomas'ın üstüne çökmüş Klan kanlar içinde yere yığıldı.Bana teşekkür ettiğini gözlerinden anlamıştım.

Bir Klan'ın bana doğru koştuğunu görünce yayı da ters bir şekilde omzuma atıp kendimi hazırladım.Bana ulaştığı anda hızımı kullanıp arkasında belirdim ve kendini kaybetmesi için boynuna sertçe vurdum.Acıyla haykırarak yere düşmüştü,yüzümü buruşturdum.Yardım etmek isterdim ama bu yaptığımla aptallığın tacını alırdım ancak."O düşman" diye tekrarladım kendime."O düşman ve seni öldürmek için burda."

Derin bir nefes alıp Klan kızın kalkmasına izin vermeden saçlarını elime doladım ve o bu hareketime bir kez daha acıyla inlerken onu hızla yere çarptım.Hangi yaratık olursa olsun saçlar,kızların hassas noktasıydı.

O hâlâ yerdeyken sırtımdaki çantadan bir ok aldım ve kalbine doğrulttum.Parmaklarım oku serbest bırakırken başka tarafa bakıyordum.

Ve çırpınması kesildi.

Daha sonra baktım yüzüne.Güzel bir genç kızdı.Ve hatta daha küçüktü.Daha küçüktü ve ben onun hayatını burda noktalamıştım.Elimi ağzıma kapatıp geriledim.

(...)

Bir tanesi daha yere yığıldı.

Başladığımdan daha güçlü hissediyordum şimdi.İstesem de istemesem birilerini öldürmek beni güçlendiriyordu sanki. Birilerine kendimi kanıtlıyor gibi hissediyordum.

Başıma giren ağrıyla hafifçe sendeledim. Ancak baş ağrısına ayıracak vaktim yoktu.
Yayı omzuma asarken etrafa bakındım. Kimseyi seçemiyordum.Tanıdığım herkes gitmiş gibiydi,kimseyi göremiyordum.

Nefes alış verişim hızlandı.Birbirlerinin üstüne koşan onlarca yaratık vardı.Birbirlerini öldürmeye çalışan veya birbirlerinin kafasını koparan.Ama hiçbiri ailemden değildi.

Birkaç adım attım.Bana koşan bir Klan gördükçe hızımı kullanıp uzağa gidiyor ve etrafa bakmaya devam ediyordum.Yoklardı. Herkes nerdeydi ? Ben nerdeydim ?

"Alexandra." Kulağıma fısıldanmıştı ismim. Kendi etrafımda dönüp onu görmeye çalıştım.

"Sadece dinle beni."

Görüşüm bulanıklaşıyordu şimdi.Gözlerimi açıp kapattım birkaç kere.Daha da anlaşılmaz bir hâl alıyordu gördüklerim.Elimi alnıma koydum ve hafifçe ovdum.İyiydim ben,iyi olmak zorundaydım.

Adım atmaya çalıştım son çare.Ama tek yaptığım ayaklarımı birbirine dolamak ve yere düşmek oldu.

"Ne oluyor bana ?!"

Onlarca gürültü arasında sesim kaybolup gitti.

Sırtımı yasladım yere ve gökyüzüne bakmaya çalıştım.Bulanıktı yine her şey ve gittikçe kararıyordu görüşürüm.Kafamı koyduğum yeryüzü bile belirsizleşiyordu sanki. Yanaklarımdan gözyaşlarının süzüldüğünü hissedebiliyordum.

"Aklınla oynuyor Alexandra ! Onun kontrolündesin !"

"Kimsin sen ?" diye fısıldadım halsizce. Duyma gibi bir ihtimali yoktu belki ama en azından cevapsız da bırakmamıştım.Ama o duydu.

"Kim olduğumu biliyorsun.Kalk ve kendine gel.Öleceksin Alexandra.Uyanmazsan öleceksin !"

Gözlerimi kırpıştırdım.Hareket edemeyecek kadar korkmuştum sanırım.Yerimden kalkmadan konuştum: "Ne yapacağımı bilmiyorum."

O beni yine duydu."Rüyalarında benden kaçmak için ne yapıyorsan şimdi de aynısını yapacaksın benim küçük çaylağım."

Rahatladığımı hissettim.O yine benimleydi. Gülümsedim yavaşça.Evet,artık ne yapacağımı biliyordum.

Kafamı yerden kaldırdım ve el yordamıyla dizlerimin üzerine yükseldim.Birbiriyle savaşan onlarca yaratık da gitmişti şimdi.Sadece ben ve uçsuz bucaksız bir aydınlık vardı.

Nefes alışverişlerimi düzene soktum, gözlerimi kapattım ve en başından beri unutmaya çalıştığım diğer yarımı kullanmaya çalıştım.Ben bir Norie'ydim.Bir Norie başı derde girince silahını kullanırdı.Çığlık atardı.

Başımı geri attım ve silahımı kullandım.

(...)

"Summer aç gözlerini !"

Gözlerim hızla açıldı.Gökyüzü bulanık değil masmaviydi.Kulağıma gelen sesler belirsiz değil tanıdıktı.Rahatlayarak derin bir iç çektim.

"İyi misin ?"

Elini başımın altına koydu önce ve yavaşça doğrulttu beni.Ardından ellerimi tuttu ve ayağa kalkmama yardımcı oldu.

"Ne oldu bana ?"

Thomas endişeyle iç çekti.Ellerimizi ayırmamıştı.

"Bilmiyorum.Savaşıyordun,bir Klan'ı yere serdin ve...Ve birden gözlerin karardı.Gerçek anlamda karardı.Simsiyah oldu gözlerin.Yere yığıldın sonra."

Başımı sallayarak geri çekildim.Daha bir adım atmadan sendeleyince Thomas ayrılan ellerimizi tekrar birleştirdi ve benimle beraber tekrar yere oturdu.Bu sefer direnmedim.

"Ne olduğunu biliyorum." dedim yavaşça. "Daha önce de olmuştu.Zihnimle oynanmıştı."

Bir elini saçıma koyup yavaşça sevmeye başladı."Kim yaptı bunu ?"

Etrafa bakarken "Dominic." diye tısladım. "Lanet olası hain,eminim yine oydu."

"Sakin ol." diye fısıldadı.Elini boynuma indirdi ve yavaşça kendine çekerek alnımı omzuna yasladı."Sadece sakinleş.Kendine gelince kalk ve savaş."

Başımı salladım ve saçlarımı sevmesine odaklandım sadece.Beni sakinleştirmesini istediğim kişi başkaydı belki ama şu an seçme lüksüm yoktu.Zamanla nefes alışverişlerim yavaşça düzene girdi. Gözlerimin önündeki ince buğu kalktı ve kendimi daha iyi hissetmeye başladım..

Başımı çevirerek bizi korumaya çalışan Lucy,Scott ve Zach'e baktım göz ucuyla.Adeta bizi bir çemberin içine almışlar durmadan yer değiştirerek çembere yaklaşanları buna pişman ediyorlardı.

"Devam etmeliyiz Thomas."

Ben başımı kaldırınca saçımdaki elini yüzüme düşen saçları kulağımın arkasına itmek için kullandı bu sefer.Her şeyi öldürücü bir yavaşlıkta yapıyordu.Sanki...sanki bir daha buna zamanı olmayacak da bunun tadını çıkarması gerektiğini biliyor gibiydi. Saçmalık.

Başını salladı ve ayağa kalkarak elini uzattı. Elini kavradım ve ayaklandım bende.Şimdi daha sağlam basıyordum yere.

Elimi bırakıp geriledi."Ölmemeye çalış güzelim."

Arkasını dönüp gitmeden önce gülümsedim. "Sakın ölme Tom."

Gülümsedi ve tekrar kalabalığın içine koşarak gözden kaydoldu.Zach,Scott ve Lucy çemberi bırakıp tekrar bireysel savaşlarına dönerken zihnime fısıldayan sesi düşündüm.Julia olduğuna emindim.Buralarda olmalıydı ve bu demekti ki o iyiydi.

Bana doğru koşan Klan'ı,o daha bana yetişemeden önüne geçtim ve karnından yakalayıp fırlattım.Bu onu etkilememişti, hiçbir şey olmamış gibi düştüğü yerden kalktı ve tekrar koştu bana.Bu sefer hızımı kullanıp önünde belirdim ve tekme atmak için bacağımı kaldırdım.Bacağımı,boynuna çarpmadan yakaladı ve hızla döndürdü.

Çığlık atarak yere düştüm.Anlamıyordum.Ya ben çok yavaştım ya da o çok hızlıydı.Ya da aklım fazla karışıktı.

Bedenim altında ezilen ok çantamdan hızla bir ok alıp yaya yerleştirdim ve hafifçe doğrularak kalbine bıraktım.Sinir bozucu bir şekilde bundan da sıyrılmıştı.Uzandı ve elimdeki yayı kaparak uzağa fırlattı.

"Dominic seni kendine saklamak istedi." dedi birden.El yardımıyla gerilemeye çalışıyordum ancak bir salyangozdan farksızdım. Bacağımın sızısı hâlâ geçmediği için ayağa kalkmayı da göze alamıyordum.Bir ayağını sert bir şekilde bacağıma bastırıp gerilememi engellerken acıyla inledim.

"Ama biliyor musun,seni ona bırakmaya hiç niyetim yok."

Ardından yüzüme sertçe bir yumruk attı. Kafam yere çarparken mümkünmüş gibi daha da bastırdı bacağıma.Bağırmamak için dudağımı ısırıyordum.Ama lanet olsun bu kadar canımın yanması normal değildi.

Parmakları boynuma sarıldı ve başımı yavaşça kaldırdı.İğrenç yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve gülümsedi.Gözlerinin içi güçle parlıyordu sanki.Daha önce derisi soluk olmayan,göz rengi kan kırmızıyla parlamayan veya gücü benim gücümle yarışan bir Klan görmemiştim.

"Kimsin sen ?"

Sorumu duymazdan geldi."Sen şu bahsi geçen Melez'sin öyle değil mi ?"

Ben de onun sorusunu duymazlıktan geldim. Ancak o buna göz yumacak bir Klan değildi.

Bir yumruk daha atınca gözlerimin kaydığını hissettim.

"Bu kadar aciz olacağını düşünmemiştim."

Merak etme,bende bu kadar aciz olacağımı düşünmemiştim zaten.

Gözlerimi kapattım sımsıkı ve kısa bir hatırlatma yaptım kendime.Ben sadece vampir değildim ki sadece vampir yanımla dövüşeyim.Kendimi derin nefesler almaya zorlarken "Hava." dedim.Parmakları boğazımı daha da sıkınca aldığım nefes de ciğerlerime ulaşamadan boğazımda kalmıştı.Bir elimi, parmaklarının sımsıkı kavradığı boynuma götürdüm ve o nefesi içime çekebilmek için bir boşluk aradım.Tırnaklarım onu etkilemiş olmalıydı ki bir an olsun gevşedi tutuşu.

"Hava." dedim bir kez daha.Boğazımdaki parmakları tekrar sıkılaştı ve beni sertçe yere vurdu.Acıyla çığlık attım.

"Hava,sana ihtiyacım var,bana yardım et !"

Birkaç saniye geçmesine rağmen  hissetmemiştim hiçbir şey.Burnuma dolan çiçek kokuları veya etrafımda gezen hoş bir esinti yoktu.Sessizdi.Ya da ben hissizleşmiştim.Ikinci seçenek daha olasıydı.

Boynumdaki baskı gittikçe azalıp kaybolurken gözlerimi açtım umutla. Gördüklerim gülümsememe yetmişti.Hava beni yalnız bırakmamıştı.

Klan benim boynumu bırakmış kendi boynunu tutuyordu.Nefes alamıyor ve sanki gösterdiği herhangi bir fiziksel kuvvet ona yardımcı olacakmış gibi tırnaklarıyla boynunu tırmalıyordu.Yavaşça doğruldum yerimde. Gözlerimi bir an olsun ondan ayırmıyor hatta kırpmıyordum.Ilk defa yalnız başınayken birine karşı kullanıyordum büyü gücümü.Ne yapsam bozulur,ne yapsam bakmadığımda da devam eder kestiremiyordum.

Rengi atmaya ve gözlerinin gücü yavaşça sönmeye başlamıştı.Tırmaladığı yerlerden kanlar süzülürken ayağa kalktım ve ona yaklaştım.Dizlerinin üzerindeydi artık.Ellerimi başının iki yanına yerleştirdim ve hızla çevirdim.Bedeni yere yığıldı.

Beklentilerinizi bir an olsun karşılayabildim mi Melezlerim ? (♡)

Continue Reading

You'll Also Like

27.8K 1.2K 16
Bir vampirin kucağına düştüm. Burada kalmam için her şeyi yapabilecek bir vampir... Bir gece ansızın duyulan o ses Kulağımı tırmaladığında, Ne olacağ...
İstila Uçuşu By m

Science Fiction

22.1K 3K 44
Dört küçük kapsül, milyonlarca hayat, altı farklı kişi ve hayatta kalma savaşının içinde doğan aşk. ×××××××××××××××××××× "Göreviniz tüm D...
3.3K 205 35
Güven.. Genç kız ona güvenmek zorundaydı. Her ne kadar bu tesisin içinde zorla ajanlık eğitimi görmeye başlasa da güvenmek zorundaydı. Çünkü biliyor...
89.9K 7.6K 42
"Ama hayır, Coraline yemek istemiyor ve evet, Coraline yok olmak istiyor."