İKİMİZE BİR DÜNYA #wattys 2018

By gullizary76

32.1K 3.3K 148

*Yazarın ilk kitabıdır.* Başlama tarihi 2018. -Çılgın bir o kadar hırslı kızımız Sare ve ailesinin tüm itiraz... More

BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM. 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM.6
BÖLÜM. 7
BÖLÜM.8
BÖLÜM 9
BÖLÜM. 10
BÖLÜM. 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM. 13
BÖLÜM. 14
BÖLÜM. 15
BÖLÜM.16
BÖLÜM. 17
BÖLÜM. 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM. 20
BÖLÜM. 21
BÖLÜM. 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 25
BÖLÜM. 26
BÖLÜM.27
BÖLÜM.28
BÖLÜM. 29
BÖLÜM.30
BÖLÜM.31
BÖLÜM.32
BÖLÜM.33
BÖLÜM.34 FİNAL

BÖLÜM 24

756 94 2
By gullizary76

Salih, Sare, onu bıraktıktan  sonra zor günler yaşamıştı. Hem Sare'ye hem de kendine çok  kızgındı.
Sare'ye onu sevdiğini çok ima etmişti ama kız onu anlamamıştı.
Salih, sevgisini anlamadığı için Sare'ye çok kızgındı.
Kendisine de açık açık "Seni seviyorum Sare.
Sen benimsin "diyemediği için kızgındı.
Sare'nin gittiği gün annesine Petek'le
nişanlanacağını söylemişti.
Bir de bununla uğraşması gerekiyordu.
Salih, annesine verdiği sözü tutacaktı. Petek'le nişanın yapılmasına izin verecekti.
Öyle de oldu.

Petek'le Salih'in annesi çok kalabalık şatafatlı bir nişan isteseler de Salih'i ikna edemediler.
Aile arasında takılan yüzükle iki genç  nişanlanmış oldular.
Bir ay sonra  da okullar başladığı için Salih, İstanbul dan ayrıldı.
O yıl tatilde bile İstanbul'a hiç gelmedi.
Yaz tatili başladığında  mecburen ailesinin  yanına  İstanbul'a geldi.
Annesi ve Petek'in baskısı gün geçtikçe arttı. Annesi sanki dünyaya geliş sebebi buymuş gibi sürekli Salih'i sıkıştırma derdindeydi.
Salih, annesine, "Sen istediğin için Petek'le  nişanlandım anne.
Ama düğün ben ne zaman istersem o zaman olacak.  Ben bir kaç yıl evlenmeyi düşünmüyorum "dedi.

Annesi Salih'e söz geçiremiyeceğini anlayınca bir süre  konuyu açmayı bırakmıştı.

Ne kadar zorlarsa zorlasın  Salih'in inadını kıramayacağını biliyordu kadın.

O yaz Salih, evde durmamak için arkadaşlarıyla tatile gitmişti.
Tatilin üçüncü gününde annesinden aldığı telefonla apar topar  hemen İstanbul'a geldi.
Babası kalp krizi geçirmişti.
Annesi hemen Salih'i arayıp eve dönmesini istemişti.
Babasının hastalığı Salih'i çok üzmüştü.

Babası günlerce yoğun bakımda yattı. Salih, babasının  başından bir dakika bile ayrılmadı.
Babası onun için çok önemliydi.
Onun için her şeyi yapardı.
Babası Salih'in  her zaman yanında durmuştu.
Tüm hayatını oğluna adamıştı.

Günler sonra yoğun bakımdan çıkan adam hala kötü durumdaydı.
Doktor adama stresten uzak durmasını... Emekliye ayrılıp bol bol dinlenmesini söyledi.

Bu durum onun artık şirkette çalışamıyacağı anlamına geliyordu.
Hastaneden taburcu olduktan bir kaç gün sonra şirketin ne olacağı hakkında karar vermeleri gerekiyordu.
Salih, babasından şirketi satmasını istiyordu.
Banası ise  satmak şurda dursun.
Bu konunun konuşulmasını bile istemiyordu.
Annesi, "Baban iyileşinceye kadar işin başına sen geçmelisin" demişti.
" Baban çalışanlarını kimseye emanet etmez oğlum. Eğer şirketin başına sen geçmezden  inat yapar kendisi gider."

Salih, annesinin haklı olduğunu biliyordu. Babası çok inatçı bir adamdı.
Bir şeye karar verdiği zaman hiç bir güç onu geri döndüremezdi.
Salih, inatçılıkta babasının kopyasıydı. Onu da  kararından vaz geçirememişti annesi.

Salih, babası iyileşinceye kadar şirketin başına geçeceğine söz verdi annesine.
Öğrermenlik mesleğini bir süre yapamayacaktı. Bu yüzden de süresiz izne ayrıldı.
Salih, şirkette ki işlerden hiç anlamıyordu.
Babası ona evden talimat veriyor oda uyguluyor toplantılara giriyordu.
Salih'in iş adamı olmuş bir çok arkadaşı da vardı.
Onlarda Salih'e her konuda yardım ediyorlardı.

Salih, Sare'nin peşini bırakmamıştı tabi.
Polis arkadaşı onun nerde olduğunu öğrenmiş ara ara gidip fotoğraflarını
çekip Salih'e gönderiyordu.
Salih, Sare'yi unutmayı asla düşünmüyordu.
Ama o cadıya bir ders verecekti tabi.
Kafasına göre iş yapmanın cezasını elbet çekecekti o sarı kafa.
Sonuç ne olursa olsun annesi ne yaparsa yapsın Sare, Salih'in olacaktı.
Salih, bir defa seven adamlardandı.
Sevdiği kadını tek aşkını  başkasına kaptırmayı asla düşünmüyordu.
Sare'nin şimdiye kadar yanında hiç bir erkek görmemişti arkadaşı.
Bu Salih'i elbet ki çok mutlu ediyordu.

Salih, aylardır şirkette çalışıyor ve başını kaşıyacak zaman bulamıyordu.
Babasının evden desteği ve arkadaşlarının yardımlarıyla işler yolunda gidiyordu.

Akşam yine yorgun bir şekilde eve geldi.
Babası hastaneden çıktığından bu yana Salih ailesiyle birlikte kalıyordu.
Bunu babası istemişti Salih ten
Salih, eve girince direk babasının odasına gitti.
Nasıl olduğunu çok merak etmişti.
Babasının odasına yaklaştığında bazı sesler duydu.
Tam kapıyı çalıp girecekken içerden gelen tartışmalar olduğu yerde durmasına neden oldu.
Sessizce kapıyı biraz araladı ve dinlemeye başladı.
Konuşan kendi babasıyla Peteğin babasıydı.
Peteğin babası sinirli bir şekilde Salih'in babasına bağırıyordu. "Oğlun bu işi çocuk oyuncağına çevirdi. Benim kızımla kimse dalga geçemez. Salih, efendi kim oluyorda benim kızımı hiçe sayıyor" dedi.
Ben olmasam oda  sende bir hiçtiniz.
Benim sayemde o şirketin başında hava atıyor."dedi.

"Söyle oğluna haddini bilsin. Sen bana bu konuda söz verdin.
Bende sana yardım ettim. Seni zor durumdan kurtardım.
Benim aptal kızım senin beş para etmez oğlunu seviyor diye buraya geliyorum konuşmaya. Yoksa inan bana ne sen nede senin oğlun umurum da olmaz.
Şimdi sana son kez söylüyorum oğluna söyle kızımla en kısa zamanda
evlensin. Verdiğiniz  sözü tutun artık"
Peteğin babasının konuşmalarını duyan  Salih öfkeyle içeri daldı.
Peteğin babasının yakasından tutarak,
"Sen kimsin lan, Sen kimsin ki babamı tehdit ediyorsun?" diye bağırdı.
"Sen hangi hakla buraya gelip babama hesap soruyorsun?
Senin kızınla evlenmeyen onu istemeyen benim.
Bir derdin varsa benimle konuş.
Madem o kadar önemli bu evlilik.
Kızına söyle bir hafta sonra hazır olsun.
Çok istediği evlilik gerçekleşecek. "

"Peteğin babası ayağa kalkarak, " Gerçekleşse iyi olur "dedi ve çıkıp gitti.

Salih, babasının çok üzgün olduğunu görünce hemen yanına gitti.
"Baba neler olduğunu anlatacak mısın artık?"

Babası başını kaldırıp oğlunun gözlerine baktı, " Tamam oğlum anlatacağım.  Saklamanın bir anlamı yok "dedi ve yıllar önce olanları anlatmaya başladı.

"Ben yıllar önce iflasın eşiğine geldim oğlum.
İşin garip tarafı bu durum bir anda oldu.
İşlerim çok iyi giderken bir anda kötüye gitmeye başladı.
Sanki birisi beni kasten batırmaya çalışıyordu.
Sonra o kadar zor durumda kaldım ki
işte o zaman Petek'in babası yardım teklif etti.
Yardımlarına karşılık kızının seni sevdiğini ve zamanı gelince ikinizin evlenmesini şart koştu.

Bende düşünmeden kabul ettim oğlum. Bu belayı başına ben sardım.
O an sadece zor durumda kalacak işçilerimi ve ailelerini düşündüm.
Senin fikrini sormayı düşünmedim.
Affet beni oğlum "dedi.

Salih, babasının üzgün haline bakarak. "Sen en doğru kararı vermişsin baba.O durumda yapılacak başka birşey yokmuş.
Yalnız benim kafama takılan bir şey var.
Her şey yolunda giderken bir anda işlerin  bozulması.
Sanki kasten senin batmanı istemiş birileri.
Burnuma çok pis kokular geliyor baba. Sen dur bakalım yarın ola hayrola."

"Oğlum Petek'le evleneceğini söyledin.
Hemde bir hafta sonra dedin.
Ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Bilmiyorum baba, inan ki ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
Her şey o kadar karışık ki bende ne yapacağımı bilmiyorum.

Şimdi sen dinlen biraz. Bunları düşünme sakın. Ben mutlaka bir yolunu bulacağım" dedi.

Salih, babasının yanından ayrılıp kendi odasına gitti.

Adamın kafası iyice karışmıştı.
"Bu işin içinde bir iş var ama ne" dedi kendi kendine.
Şu an yapacak bir şey yoktu.  Yatağına yatıp uyumaya çalışacak sonra bir çaresine bakacaktı.

Salih ertesi sabah erkenden kalkıp şirkete gitti ve işleriyle ilgilenmeye başladı.
Bir kaç gün böyle ne yapacağını düşünmekle hemde çalışmakla geçti.
Bazı arkadaşlarıyla da bu olanlar hakkında  konuştu. Salih'in babasının başına gelenlerden  onlarda şüphelenmişlerdi.

Hepsi birden araştırmaya başladılar.
Düğün günü de iyice yaklaşmıştı.
Bir yolunu bulamazsa üç gün sonra Petek'le evlenmesi kaçınılmaz olacaktı.
O gün Salih çok sinirliydi. Arkadaşlarıyla dışarda buluştu.
Hatta içki bile içmişti.
Arkadaşları onu sarhoş bir halde eve getirdiler.
O gece onu Sare, onu aramış ama Salih, telefonu açmamıştı.
Sabah ise şiddetli baş ağrısıyla uyandı.
Annesinin keyfi gayet yerindeydi.
Harıl harıl düğün hazırlığı yapıyordu.
Salih'i perişan halde görünce, "İki gün sonra düğünün var.
Senin şu haline bak" dedi öfkeyle.
" Sence umurumda mı anne "diyen Salih üzerini değiştirip işe gitti.
Şirkete geldiğinde odasında arkadaşı Yılmaz, onu bekliyordu.

Salih, Yılmaz'ı görünce, "Hayırdır dostum seni hangi rüzgar attı buraya?"
"Sabahtan beri seni bekliyorum Salih.
Saat kaç oldu? Bu saate kadar neredeydin?"
"Sabah zor kalktım Yılmaz. Dün akşam biraz dağıttım galiba"
" Salih bak belki inanmacaksın ama benim aklıma babana bu tezgahı Peteğin babası kurdu gibi geliyor.
Kızı biraz çatlak biliyorsun.
Normalde senin onunla evlenmeyeceğini biliyor.
Bunun için babanın ona borçlu olmasını sağlamak için yaptı bence."

"Benim onun şirketinde çalışan bir arkadaşım var sabah erkenden kalkıp
onu aradım.
Olayları anlattım. Bize yardım edeceğimi söyledi.
Yalnız bizden iş garantisi istiyor."

"Tamam Yılmaz, işi halletsin iş kolay. Sen şirketinde ona iş verirsin ne de olsa senin arkadaşın.
Oğlum kıçı kurtulacak olan sensin neden ben iş veriyorum."
"Çünkü dostum az önce söyledin.
O senin arkadaşın. Ayrıca şirket benim değil babamın. Son olarak da babam iyileşince ben mesleğime geri döneceğim."
"Ne yani bu şatafatı bırakacak mısın?"

"Sen beni tanıyorsun Yılmaz.
Benim ne zaman babamın işleriyle ilgim oldu?
Ben bu  nasıl anlatılır bilmiyorum? Dünya'daki kötülükten haberi olmayan kalpleri  kirlenmemiş  çocukları yarınlara hazırlamak
için öğretmen oldum.
Bazıları için sadece çalışıp ekmeğini kazandığı bir iş olabilir.
Bazıları der dersimi verir çıkarım.
Sonrası  beni ilgilendirmez.
Benim için öyle değil. Ben bu işi mecburiyetten değil. Bilerek isteyerek ve severek seçtim.
Asla pişman değilim.
Sınıfa girdiğimde bir şey öğrenmek için gözümün içine bakan çocukları seviyorum. Bazen benimle dalga geçiyorlar. Bazen dersi kaynatmaya çalışıyorlar. Bazen beni çıldırtıyorlar.
Ama yinede seviyorum mesleğimi.
Hiç bir servete de değişmem."

" Tamam anladım Salih Hocam.
İstediğin gibi olsun"
Salih ve Yılmaz konuşurken Yılmaz'ın telefonu çaldı.
Telefonu açan Yılmaz, "Söyle kardeşim seni dinliyorum" dedi.
Karşıdan duyduklarıyla yüz şekli değişen Yılmaz, "Tamam dostum sonra görüşürüz her şey için çok teşekürler"dedi.
Salih Yılmaz'a bakıp," Hayırdır ne oldu? Suratın değişti birden. "

"Tam da tahmin ettiğim gibi Salih.
Bunu yapan Petek'in babasıymış.
Arkadaşım Petek'le babasının bu sabah tartıştığını duymuş.
Babası bütün yaptıklarını kızının yüzüne karşı söylemiş.
Yani arkadaşım babanı batırmaya çalışanda kurtulması için yardım eden de o adam."

Aslında arkadaşıma söylerken bu kadar kısa bir süre de bir şeyler öğrenebileceğini tahmin etmemiştim.
Düğünden önce olması iyi oldu.
Artık ne yapacağına karar ver dostum
yoksa iki gün sonra evli bir adam olacaksın."

"Yılmaz, çok sağol kardeşim.
Sen olmasan bu kadar kısa bir sürede bu işi çözemezdim.
Ama inan ki hiç kimse beni Sare'den başkasıyla evlendiremezdi.
Yine de babamın içi rahat edecek.
Sayende kendini borçlu hissettiği bu durumdan kurtuldu.
Aldığı parayı da fazlasıyla ödedi.
Şimdi ben hesaplaşacağım  onlarla.
İki gün sonra ki düğün olacak.
Olacak ama nasıl olacak?"
Salih'in dediği gibi düğün günü geldi.
Neriman Hanım, oğlu Petek'le evleniyor diye keyfi gayet yerindeydi.
Etrafa gülücükler dağıtıyor gelen misafirleri karşılıyordu.

Petek çoktan gelmiş gelin odasında oturuyordu.
Nikahın kıyılmasına az bir süre kalmıştı.

Petek'in babası öfkeden kuduruyordu.
Damatla gelinin beraber geleceği yere kızı tek başına gelmişti.
Salih Bey, ise bir aksilik olduğunu biraz gecikeceğini söylemişti.

Adam zaten Salih'ten nefret ediyordu.
Birde Salih'in davranışları onu iyice çileden çıkarıyordu.
Kızı için neler yapmıştı adam. Bazen bu kıza fazla yüz verdiğini düşünüyordu.
Salak kızı onu sevmeyen adamla mutlu olacağını zannediyordu.

Petek, babasına baskı yapıp Salih'i kendine mecbur bırakmasını istedi.
Bunun yolu Salih'in babasıdan geçiyordu.

"Ben Salih olmadan yaşayamam kendimi öldürürüm baba"diyerek babasını bu yola itmişti.

Adam planı kurmuş Salih'in babasını iflasın eşiğine getirmişti.
Sonra da kızıyla Salih'in evlenmesine söz vermesi karşılığında ona yardım etmeyi teklif etmişti.

Olaylar bu güne kadar gelmişti.
Petek, gelin odasında sinirle sağa sola gidiyor du.
Bir süre sonra babası tekrar geldi yanına.
" O Salih denen iti öldüreceğim.
Sanki bizimle dalga geçiyor. Bak hala gelmedi.
Ne yapmaya çalışıyor bu geri zekalı?"

"Bilmiyorum baba. Sen git ben yetişirim" dedi.
Baba kız konuşurken kapı çaldı.
İçeriye Yılmaz, girdi ve elindeki zarfı Petek'e uzattı.
Petek, zarfı alıp hızla açtı ve okumaya başladı.
Salih, yaptıkları herşeyi öğrendiğini yazmıştı.

"Siz babama tuzak kurdunuz. Beni mecbur bırakmak için her şeyi yaptınız.
Ama ben sana yine de acıdım.
Aslında seni nikah masasında bırakmak vardı ama ben sizin kadar şerefsiz değilim.
Onun için seni bu odada bırakıyorum.
Sevgili babacığın nasılsa bir yolunu bulur.
Benim ve babamın size hiç bir borcu yok.
Bundan sonra bizden uzak durun.
Eğer bir daha baban veya sen karşıma çıkarsan çok kötü olur.
Petek, bu mektubu okuyunca çılgına döndü.
Odada ne varsa dağıtmaya başladı.
Sonra üstündeki gelinliği parçalamaya. Babası hemen kızını tuttu.
Petek banasının kollarında ağlarken...
Orada işi biten Yılmaz gülerek odadan ayrıldı.
Çıkarkende, "Bunu fazlasıyla haketiniz "dedi.

Salih, evde babasıyla oturuyordu.
Babasına iki gün önce her şeyi anlatmış onu da göndermemişti düğüne.
Annesi ise öfkeyle dönmüştü eve.  Hemen Salih'in yanına geldi.
Sonra da var gücüyle tokat attı oğluna.
"Sen ne yaptığını zannediyorsun?
Ailemizi rezil ettin.
O kızı nasıl öyle bırakır rezil edersin?" " Salih hiç bir şey söylemedi.

"Babam her şeyi sana anlantır anne. Ben seninle konuşmak istemiyorum.
Sen benim annemsin Peteğin değil.
Bundan sonra rezil nasıl olunurmuş göreceksin" dedi ve evden çıkıp gitti.

Annesinin yaptığı Salih'in çok zoruna gitmişti.
O günden sonra barlardan eğlence mekanlarından çıkmaz oldu.
Her gün başka bir kızla magazinlere konu oldu. Hep sarhoş geziyordu Salih.
Bu dağınık hali herkesin dilindeydi.
Herkes iflas etmek üzere oldukları için bu halde olduğunu konuşuyordu.
Ama babası ve arkadaşları sayesinde şirkette hiç bir sorun yoktu.
Artık Sare'yi de bırakmıştı. Ondan haber almaya bile çalışmıyordu.
Taki Yılmaz'ın girdiği bir ihaleden Salih'i aradığı güne kadar.
Yılmaz, telefonda  Sare'nin tam karşısında olduğunu söyleyince Salih heyecandan ne yapacağını şaşırmıştı.
Ne arıyordu  bu kız ihalede?"

Genç adam jemen hazırlanıp yola çıktı. Yer yakın olduğu için yarım saatte varmıştı.
İhalenin yapıldığı salona gelip  hemen Yılmaz'ın yanındaki boş yere oturdu.
Karşısına bakar bakmaz bir adamla konuşan Sare'yi gördü.

İşte ordaydı hayatının tek aşkı sarışını.
Her zaman ki  gibi çok güzeldi.
Dünyanın en güzel sarışınıydı.
Yanındaki adamla gayet samimi bir şekilde konuşuyordu.
Bu durum Salih'i çıldırtmaya yetmişti.
Sare'de ona bakmıştı ve o an Salih Sare'nin ne kadar değiştiğini fark etti.
Kız resmen afet olmuştu.
Yanında ki lavukta iki de bir onunla konuşuyor, hatta ona dokunuyordu.
Salih, Sare'yi  her haliyle sevmişti zaten.
Sare, yıllar geçtikçe ayrı bir güzel olmuştu.
Bu durum Salih'i kıskançlıktan çıldırtmıştı.
Şimdi oraya gidip o adamı yumruk manyağı etmek vardı.

"Onada sıra gelecek" dedi.
Ama önce Sare'nin ifadesini alması gerekiyordu.

Toplantıya ara verilince Sare'nin masadan kalktığını gördü.
Yanındaki adama bir şeyler söyleyip oradan ayrıldı.
Salih, hemen kalkıp onu takip etmeye başladı.
Lavaboya giren Sare'yi kapının yanında beklemeye başladı.
Sare, çıkınca hemen yaslandığı duvardan uzaklaşıp kıza doğru yürümeye başladı.

Sare, önce gözlerini kaçırsada daha sonra adamın gözlerinin içine bakmaya başladı.
Ben senden korkmuyorum der gibi bakıyordu.
Salih, iyice kıza yaklaşıp." Oo bizim kaçak Sare Hanım da burdaymış
" dedi.
"Okul bitmiş hayallerini gerçekleştirmişsin. Yanındaki kim Sare? Kocan mı sevgilin mi? Zengin biri olduğu belli "dedi.

Sare, bir şey söylemeye çalışırken...
Konuşmasına izin vermeden kızı sert bir şekilde duvara yasladı.
Sare'den gelen inleme sesiyle onun canını yaktığı için kendinden nefret etti.
İyice yüzünü kıza yaklaştırdı.
Kızın kokusu aklını başından almıştı.
"Nasıl koku bu Allahım? Bu kız benim sebebim olacak "dedi içinden.
Sonra o adamın ona rahat rahat dokunduğu aklına gelince Salih te ipler koptu.
Ondan sonra kıza neler söylediğini kendi bile hatırlamıyordu.

O sinirle toplantı odasına geri geldi.
Arkadaşının yanına oturdu.
Bir süre sonra Sare'de gelip oturdu.
Sare'ye bakınca yüzünde hafif manidar bir gülüş sezdi.
"Neden şimdi gülmüştü bu kız?
Aklından neler geçirmişti?
Hemen Yılmaz'a dönüp," Bu ihaleyi alacaksın kardeşim" dedi.
"Karşı masanın teklifi daha cazip Salih. Büyük ihtimalle onlar kazanacak "
"Yılmaz kardeşim bu ihaleyi sen kazanacaksın,  bende senin ortağın olacağım bu işte anladın mı?"

" Anladım kanka bana biraz izin ver" dedi ve masadan kalktı."
O sırada Salih, karşı masadaki adama gözlerini dikmiş  bakışlarıyla onu öldürüyordu.
Salih, Sare'ye bakınca onun kendisine gülümsediğini gördü.
"Kahretsin kıskandığımı çok mu belli ettim acaba?"
Bir süre sonra Yılmaz geldi.
"İş tamam Salih, ihale bizimdir ve iş bitinceye kadar ortağız.
Eğer kaçarsan ağzını burnunu kırarım ona göre "dedi.

"Tamam dedik ya Yılmaz, uzatma. Hem kim kimin burnunu kırar o belli olmaz"

O sırada adam sonuçları açıkladı.
Salih, karşı taraftaki lavuğun yüz şeklini görünce keyfi yerine gelmişti.

Adam şok olmuş bir şekilde masadan kalkamadı.
Sare'nin o adamın elinin üstüne elini koyup onu teselli etmeye çalışması Salih'i çıldıtmıştı.
Hemen ayağa fırlayıp sandalyeye tekme attı.
Yılmaz, Salih'in kolundan tutmuş bırakmıyordu.
Bıraksa adamın üzerine atlayacaktı. Sare, dönüp onlara doğru baktı.
Salih, ona öyle nefretle bakmıştı ki
Sare'nin hemen elini çektiğini gördü.
Toplantı odası boşalınca Sare ve adam da ayaklandı.

Salih, Yılmaz'a "Şu adama işi beraber yapmayı teklif et" dedi.
Yılmaz "Neden" diye sordu.
"Çünkü dostum Sare'yi geri istiyorum anladın mı?"
"Anladım kanka tamam.
Allah sonumuzu hayır etsin "dedi.
Yılmaz'a yaklaşıp elini omuzuna koydu.
"Eğer zarar edersek, tüm zararı ben ödeyeceğim merak etme" dedi.
"Benim onu kasdetmediğimi biliyorsun Salih "
"Sen onu bunu boş  ver Yılmaz.
Bak gidiyorlar, hadi çabuk git konuş."

Yılmaz, Sare ve Turgut'un ardından yürümeye başladı.
Tam kapıdan çıkacakları sırada "Bir dakika bakar mısınız ?"dedi.

Teşekkürler.😊

Medya:Salih😊

Continue Reading

You'll Also Like

159K 17.7K 64
Hayat toz pembe değildi hiç bir zaman. Genç kadın mutlu olacağını düşündüğü bir evlilikten büyük darbeler alarak kurtulmuştu. Ancak geçmiş bir türlü...
179K 24.5K 115
NOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURU...
3.8M 238K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
Kayıp Parça By Rabikce

General Fiction

83.6K 6.5K 13
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...