Benimle Kal

PrincesSibell tarafından

24.2K 803 1K

"Benden ne istiyorsun?" diye umarsızca sordu kız. Yatak odasının içine gizlenmiş küçük odada ki boylu boyunca... Daha Fazla

~Tanıtımsı~
Benimle Kal - Bölüm:1
Benimle Kal - Bölüm: 2
Benimle Kal - Bölüm: 3
Benimle Kal - Bölüm: 5
Benimle Kal - Bölüm: 6
Benimle Kal - Bölüm: 7
Benimle Kal - Bölüm: 8
Benimle Kal - Bölüm: 9
Benimle Kal - Bölüm: 10
Benimle Kal - Bölüm: 11
Benimle Kal - Bölüm: 12
Benimle Kal - Bölüm: 13

Benimle Kal - Bölüm: 4

1.4K 60 95
PrincesSibell tarafından

Selamm, ben geldimm. 🌸💕

Özledim hepinizi, fazla bekletmeden yazayım dedim. 😊😊

Hayırlı Bayramlar 😍❤

Müzik: Toygar Işıklı: Çok geç

İyi okumalar.. 🌙🌼

***
Kalbime sığınmış bir sürü ceset gömdüm. Hepsi de sevdiklerimdi. Sevdim. Sevdikçe kaybetmekten korktum. Korkularım hata yapmama neden oldu ve sonunda kaybettim. Kalbimde sonsuzluğa uğurlanan faili meçhul bir cesedin daha üstü kapanıyordu ve ben suskunluğa yemin etmiş bir kelebeğin çaresizliğiyle izliyordum olan biteni.

Sadece sevmek isterken nasıl bu hale düşmüştüm?

Nerde hata yapıyorduk?

Sevmemeli miydik?

Gözlerimi kapattım. Kalbim toprağın altına çocukluğumun bütün anılarıyla birlikte gömülüyordu sanki. Elindeki kürekle ikinci kez toprak atan Koray acı dolu gözlerle bana baktı. Öyle derin duygular gizliydi ki bakışlarında; kalbine dokunmayan kimse göremezdi düşüncelerini. Simsiyah kapalı bir kutu gibi. İçini açacak anahtara sahip olmayan herkese soğuk ve katı.

  İnsanlar sizi tanımadan dış görünüşünüze göre karar verebilirdi. Onun da istediği buydu ya; Hiç kimsenin kalbini kıracak kadar yakınında olmaması.

Okunan duanın ardından herkes tek tek dağılmış, annemler Kemal amca ve Nevin teyzeyi zar zor sakinleştirerek götürmüştü. Koray ise beni mezarlığın dışında bekliyordu.

Yere oturdum. Toprak kokusu iki ucu sivri bir ok misali saplanmıştı kalbime. Konuşurken ördüğüm saçları ile aramda geçilmez bir duvar vardı artık.

"Kalbim acıyor. Taşlaşmış dediğin kalbimi hissediyorum. Bunun olması için illa senin gitmene gerek yoktu. Ben ömür boyu soğuk bir insan olmaya razıydım. Neden bıraktın ki beni? İnsan... kardeşini yarı yolda bırakır mı hiç? " gözümde biriken yaşlar toprağını ıslattı.

O, gitti

Arkasında sadece gözyaşımla ıslanmış bir avuç toprak kaldı.

***

"Esin yeter artık birini seçte gidelim. Alt tarafı dondurma yiyeceğiz geleceğiz. " "Ya orada yakışıklı bir çocuk varsa. " rimeli kirpiklerime biraz daha sürerken aynadaki yansımasına baktım. "Bana bak sen yoksa dondurmacı çocuğa mı asılıyorsun? Anlatta bilelim yani." dedim a'yı uzatarak. Yanaklarına toplanan kırmızılar düşüncemi destekliyordu. "Ya ama çok yakışıklı değil mi?" dedi gözlerini kocaman açarak "Tamam tamam birini seçte gidelim"  "Üzerimdeki güzel gibi bir baksana sende." Elimdeki rimelin kapağını kapatırken ona döndüm. "Esiiin!" Beyaz elbisesini kaplayan kanı görür görmez boğazıma bir yumru takıldı ardısıra ise isyankar bir çığlık koptu dudaklarımdan. "Beni bırak-ma"

Pikeyi sıkarak hızla kalktım yataktan. Odadan çıkıp karşıdaki odanın kapısını aşındırdım. Uyuyordu. Geceliginde yardımıyla ilerleyip sessizce yatağın boşluğuna kıvrıldım. Boğazıma düğümlenen hıçkırıklar gözyaşlarımla birlikte yatağı ıslatırken ağzımı elimle kapatıp ses çıkmasını engellemeye çalışıyordum. Uyuyamıyor, gözlerimi kapattığım anda korkularımla başbaşa kalıyordum..

Ben Afra Soyal, 21 yaşında  korkularıma yenik düşmekten çok korkuyorum.

Hıçkırıklarım artarken yatakta bir hareketlilik oldu. "Afra" uyku mahmurluğunun baskın çıktığı sesini duyduğum an ona döndüm. Dirsekleri yatağa yaslı, gözlerini açık tutmaya çalışırken bir yandan da ne olduğunu algılama çabası içindeydi. Bir hıçkırık daha sitem edercesine boğazımdan kaçtığında uykusu tamamen açılmıştı. Yatakta dikleşti. Elleri yanaklarımda başparmağı ile hafifçe okşuyordu. "Afra neyin var abim? " "Onu gördüm" Anladı. Gözlerinin akına kırmızılar düşmüştü onunda. Kim düşünebilirdi ki birgün en yakın arkadaşının toprak olacağını.

"O kadar gerçekçiydi ki bir adım ötemde ama gel dese gidemem o kadar uzak."

Sıkı sıkı sardı kollarını boynuma göz yaşlarım esaretinden kurtulan bir kuş gibi düştü beyaz tişörtüne. Sessizliğinin yükü omuzlarıma binen birer prangaydı. Teselli vermeyi de bilmezdi zaten. Omuzlarının her zaman bana sığınak olduğunu bilmek bile şansdı benim için. Burnuma gelen damlayı tişortüne sildiğimde yapmaca güldü. "Sümüklü" gülümsemeye çalıştım. "Ben su içsem..." kafasını salladı. Odadan çıkarak merdivenlerden aşağı indim. Midem bomboştu. Dün geceden beri çektiğim mide ağrısı üzüntünün gastritimi etkilediğinin birebir kanıtıydı. Bir yudum anca içebildiğim bardağı tezgaha koyarak, ışığını açık gördüğüm çalışma odasına ilerledim.

Gecenin ikisinde ne çalışmasıydı bu?

"Adamlar dibimize kadar girip kızımızın en yakın arkadaşını öldürmüş sen hâlâ onlar istemediği sürece hiçbir yere göndermem diyorsun. Onlarda mı ölsün istiyorsun? Senin o vazgeçemediğin  karanlık işlerin yüzünden ben evlatlarımı kaybedemem!"

Esin...

Bizim yüzümüzden mi ölmüştü?

***
(1.5 saat sonra)

3. Kişi ağzından:

"Nasıl kaybedersiniz lan kızı?" duygudan arınmış tok ses evin odalarında yankılandığında herkesin içini korku kaplamıştı. Patronlarının öfkesinden korkan evin çalışanları odalarına çekilmiş, korumalar ise boynu eğik vaziyette kendilerine verilecek görevi bekliyorlardı.

Korkuyordu ;

26 senelik hayatında ilk defa yapabileceklerinden korkuyordu. Kendini kontrol edebilecek gücü bulamıyordu uzuvlarında. Kalbini ele geçiren kaybetme korkusu sağlıklı düşünmesini zorluyordu.

Kan kırmızısının peyda olduğu gözlerinde saf öfke hakimken, çektiği acı her şeyi yapabilme gücünü adeta önüne seriyordu. Elindeki viski bardağının çatlaması ise işlerin iyiye gitmediğini karşısında bulunan herkesin yüzüne çarpar nitelikteydi. Bardağı sinirle duvara fırlattığında korku dolu gözlerle geldi yanına Eftelya.

"Abi! İyi misin?"  kardeşine baktı. Gözlerinde Afra'nın nerde olduğunu bildiğine dair bir ifade aradı. Arkadaş olmamışlar mıydı? Bilmesi gerekti yoksa abisinin sinirini katlamaktan başka bir işe yaramayacaktı burada olması. Elini tutup kesilen yere hüzünle baktı. "K-kanamış, pansuman yapılması ger-" kolunu tutup geri çekti Meriç. "Bana sadece Afra gerek." abisinin canını acıtan tek şeyin aşk olduğunu anlayan Eftelya gözlerini kaçırdı. "Ve onu bulacağım." En azından rahat nefes alabilmek için diye geçirdi içinden. Başka türlü uyku haramdı çünkü.

Bir saat geçmisti ki kapıyı tıklamadan içeri giren Gökay tüm ilgiyi üzerine çekmeyi başarmıştı. "Abi yengeyi bulduk"

***
Yağmurun yağışı şiddetlenirken kendi kendine küfürler savuruyordu. Siyah arabasından inip gecenin bir saati mezarlığın pas tutmuş demir kapısının önündeki Korayın yanına sinirle yürüdü.

Attığı her adımda siniri daha da katlanırken yumruk yaptığı ellerini Korayın yakasına yerleştirerek kapıya çarptı. "Bir daha görevini unutup onu yalnız bırakırsan SENIN.. YEDI CEDDINI.. S*KERIM KORAY!!" her kelimesi ortama kor misali düşerken Gökay kardeşini arabadan kınayan gözlerle izliyordu. Meriçin aklında ise sadece sevdiği kadın vardı. Elleri arasındaki Korayı hiç zorlanmadan kenara atıp  mezarlık içinde yürümeye başladı.

Yeni kapanmış bir mezarın üzerine kafasını koymuş hareket etmeyen pijamalı kız gözüne takılınca sessiz bir küfür etti. Yanına yaklaştıkça artan tanıdık kokuyla derin bir nefes aldı.

Bu kadar zor muydu nefes almak?

Sevdiğinden uzak kalınca saniyelik bir nefese bile muhtaç mı kalıyordu insan?

Yoksa sevilmeme ihtimali mi nefessiz bırakıyordu bizi?

Sevmeliydi insan...

Her ne olursa olsun kendisine yaşadığını hissettiren bir saniyelik yokluğunda kendini hayattan koparan insanı.

Sevgi olmadan yaşanılmazdı hayat

Afradan uzak kalmaya çalışırken anlamıştı.

Elini uzattı. 2.5 ay sonra ilk defa yakındı ona. Yanından gitmeye çalışırken yarasına dokunmustu ilk defa. Kalbindeki sızıyı hissetti tekrar. Sevdiği kendisinden kaçmaya çalışırken o, 4 yıldır ilk defa aldığı kokuyla ayakta kalmaya çalışmıştı. İşte şimdi tekrar aynı kokuyla başbaşaydı. Yaklaştı biraz daha.

Dokunmak bile ne kadar zordu. Kalbi en son yine onun yanındayken böyle atmıştı. Birden kolunun tutulmasıyla bütün vücudu kasıldı. "Abi eve götürsem iyi olacak"

Koray dedi tıslayarak. Adamı konuyu anlayarak kırılan cesaretiyle geri çekildi.

Meriç ise elinde kalan sabrının son kırıntılarıyla üzerindeki ceketi hızla çıkarıp Afra'nın üzerine örtüp kucağına aldı. Kalbi göğüs kafesine çarparken, boynuna dolanan kollar hiç yardımcı olmuyordu. Baygın olduğunun farkındalığıyla hızlı atıyordu adımlarını. Kendisine açılan arabanın arka kapısından Afrayı koltuğa yatırırken kendisi de yanı başına geçti.

Sevdiği kadının nefesleri çarpıyordu boynuna. Kokusunu alıyordu hemde hiç olamayacağı kadar yakınından. Peki sorun neydi? Neden rahat nefes alamıyordu? Kalbi neden acı veriyordu ki şimdi?

Kafası omzunda baygın yatan kıza çevirdi bakışlarını. Buz gibi bakışları ona bakarken nasıl da yumuşuyordu. O bu kadar hassasken kendisi neden bu kadar umursamazdı peki?

"S*ktiğimin şehrinde gece gece tek başına senin ne işin var dışarda?"

"S*keyim bir de mezarlıkta"

"Yağmurda yağıyor anasını satim. Hasta olacaksın başıma."

Sinirle konuşurken gözlerinin açık olduğunu ve kendisine tepki verdiğini hayal etti. Kim inanırdı ki böyle melek gibi uyuyan bir kızın uyanınca kaplana dönüştüğünü. Gülümsedi

Bu kaplana feci tutulmuştu. Eli kendinden izinsiz yanağına değdiğinde kaşlarını çatarak hemen geri çekti. "S*ktir sen yanıyorsun!"

"Gökay hastaneye gidiyoruz. Hemen!"

***


※◎○●»~ Bölüm Sonuu ~«●○◎※

Senin gel demen benim gelmem kadar imkansızdı aslında. Ben sadece gerçek olsun istedim...
Sibelll...

Meriç hakkındaki düşünceleriniz?

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Byys... 🙈💕

👼😊 Seviliyorsunuz 😊👼

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

123K 3.9K 39
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz nie peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öde...
136K 9.4K 90
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
198K 13.4K 21
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
1M 62.2K 42
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...