Geç Gelen Aşk (#Tamamlandı)

By SemaSuder

2.1M 119K 13.6K

1. Hikaye İş dünyasının Demir Leydi'si Nermin Soysal. 32 yaşında başarılı bir mimar. Arkan Holding'in baş m... More

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15.BÖLÜM
16. BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19. BÖLÜM
20.BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26.BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30.BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34.BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38.BÖLÜM
39. BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43. BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47. BÖLÜM
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM
51.BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM (BERZAN)
58. BÖLÜM
59.BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62.BÖLÜM
63. BÖLÜM
64.BÖLÜM
65. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68.BÖLÜM
69.BÖLÜM
70.BÖLÜM
71.BÖLÜM
72.BÖLÜM
73.BÖLÜM
74.BÖLÜM
75.BÖLÜM
76.BÖLÜM
77.BÖLÜM
78.BÖLÜM
79.BÖLÜM
80.BÖLÜM
81.BÖLÜM
82.BÖLÜM
83.BÖLÜM
84.BÖLÜM
85.BÖLÜM
86.BÖLÜM
87.BÖLÜM
88. BÖLÜM
89.BÖLÜM
90.BÖLÜM
91.BÖLÜM
92.BÖLÜM
93.BÖLÜM
95.BÖLÜM
96. BÖLÜM
97. BÖLÜM
98.BÖLÜM
99.BÖLÜM
100.BÖLÜM
Sevmek Zamanı
Aşk Biter Mi?
GEÇMİŞTEN GELEN RÜZGAR
KARANLIKTA AÇAN ÇİÇEK
Geç Gelen Aşk Çocuklar
ÖZLENEN AŞK
KAÇAK GELİN
SENİ SEVEBİLİR MİYİM?

66.BÖLÜM

17.2K 1K 125
By SemaSuder

Zeynep'le Kenan'da gidince yine baş başa kalmıştık.

— Eee tekneyi beğendin mi?

— Cidden şimdi sen bu haldeyken bunu mu konuşacağız?

— Aa ne varmış halimde? Hem sen bu işin pirisin. Senin ağzından duymak isterim nasıl olduğunu...

— Sanki ilk teknen gibi konuşuyorsun daha önce beraber çalıştık sen rüştünü ispat ettin.

— O sayılmaz onu beraber yaptık. Bunu neredeyse tek başıma. Çünkü Akın içi standart olacak zannediyordu. Sonradan olayı anladı.

— Hımm diyorsun ki tek başıma yaptığım ilk tekne olarak nasıl? O yönden bakarsak renk uyumu muhteşem olmuş. Zaten ilk teknede de öyleydi. Mobilyalar kullanışlı. Yani biraz üzerinde çalışsan çok iyi bir tekne dekoratörü olabilirsin.

— Ooo bu iltifatın üzerine kendi firmamı kurunca sana da yardım edebilirim.

— Sana da derken? Başka kime yardım edeceksin ki?

— Akın'a...

— Nermin sen harbi su katılmamış bir delisin. Bunca şey yaşandı hala Berzan barzosunun kuyruğunda mı dolaşacaksın.

— Ama Akın'la dedik ki...

— Ne dediniz sevgilim Berzan'a yakalanmadan senin ofisinde mi çalışacaksınız?

— Evvet. Olur olmaz mı?

— Hayır aşkım olmaz. Kısmen Berzan yüzünden bu haldesin lütfen hem kendini hem beni üzme. Zaten ben sana yeterim. Ne çabuk unuttun hem huysuzum hem titizim hem de memnuniyetsizim.

— Off tamam zaten benimle çalışmasına Bahar cadısı izin vermez.

— Senden bile mi cadı?

Kafamı salladım. Dayanamadı öpmeye başladı.

— Canım bugün aklım çıktı. Seni öyle baygın görünce. Bir daha bana bunu yaşatma lütfen, dedi. Kapı çalmaya başladı.

"Gel", dedi Demir. Berzan içeri girdi.

— İzin var mı Çapan?

— Buyur, dedi burnu havada.

— Yalnız konuşmamıza demiştim.

Can sıkıntısıyla derin bir nefes aldı. Bana baktı gözlerimi açıp kapayınca yalnız konuşmak istediğimi anladı. Oflayarak dışarı çıktı.

Berzan yanımdaki koltuğa oturdu. Dirseklerini yatağa koydu. Çenesini ellerine dayadı ve yüzüme baktı.

— Bakmaya doyamayacağım ama artık doyma zamanım geldi fıstık. Annemler gitmeden konuştum. Bahar'ı da arıza çıkarmasın diye onlarla apar topar yolladım. Merak etme seni kimse rahatsız etmeyecek. Tamamen tesadüf sanırım Perihan ile gidiyorlar. Anneme otelde gösterdim. Senden daha çok beğendi sanırım.

Gülmeye başladım.

— Zaten benim dışımda herkese olur gözüyle bakar Zehra Hanım. Ama kadın haklı ben tamamen hayalleri dışında bir gelin adayıydım onun için. Asi, söz dinlemez, yol yordam bilmez neyse senin adına sevindim. Baban ne dedi?

— "Hakkında hayırlısı. Ama onun gibi bir mimarı kaybettik yazık oldu", dedi. O da şirketi düşünüyor.

— Ağlalık mevzu ne oldu? Hala aynı katılıkta mı?

— Hayır inadından vazgeçti. Zaten orada en büyük problem kardeşine başı eğildi. En çok ona kızdı. Hani madem böyle bir şey vardı bana neden he dedin. Şimdi ortalıkta durulmuş. Amcamla da barışmışlar. İyiyiz babamla merak etme.

— Peki ya Bahar?

— En büyük tepkiyi o verdi. Sana baya bir saydırdı ne yalan söyleyeyim.

— Sana çok düşkün Berzan o yüzden hak veriyorum yoksa affetmezdim, dedim gülerek.

— Hep böyle gül oldu mu? Bugün beni çok korkuttun ama Allah var Demir delirdi. Seni yerden kaldırıp o merdivenlerden inişi gözümün önünden gitmiyor. Koskoca dev gibi adam resmen uçtu. Ben arkanızdan tek başıma zor yetiştim. Şuna artık kesinlikle eminim o da seni çok seviyor.

— Teşekkür ederim Berzan.

— Ne için anlamadım?

— Her şey için. Beni yalnız bırakmadığın için. Beni karşılıksız sevdiğin için ve beni şımarttığın için. Keşke dost kalabilseydik.

— Şu anda olmaz Nermin. İçim biraz soğusun bakarız. Belki o zaman sana başka gözle bakabilirim ama şu anda imkansız.

— Eee şimdi ne olacak?

— Seni Demir'e bırakıp gidiyorum. Başka bir otele geçiyorum. Zeynep odanı toplayıp eşyalarını Demir'in odasına taşıdı bile.

— Şu birkaç günü bile mi benimle geçirmeyeceksin?

— Nermin senin yanında kalmak istiyorum ama olmuyor. Doğama aykırı. Senide kendimi de üzüyorum.

— Peki Berzan anlıyorum. Mutlu ol sende en az benim kadar mutlu ol. Hak ediyorsun. Sev onuda çok sev.

— Bakalım göreceğiz fıstık. Bu arada eğer ödül alırsak sende gel ödülü almaya hak ettin çünkü. Seninki dışarıda kudurmuştur. Ben artık çıkayım bir facia daha yaşamayalım dedi ve anlıma minik bir buse bırakıp "Elveda", deyip gitti.

Farkında olmadan gözlerimden sicim gibi yaşlar süzülürken içeri Demir girdi. Hiçbir şey söylemeden dudaklarıyla göz yaşlarımı sildi ve dudaklarıma minik bir buse bıraktı.

— Ben şu takım elbiseden kurtulayım artık, dedi ve eşyalarını alıp banyoya geçti.

Beni benimle baş başa bırakmıştı. Sakinleşmem ve düşünmem için. Üzülmüştüm. Evet özleyecektim. Akın'ı Berzan'ı Bahar'ı bile özleyecektim. Kısa bir sürede çok güzel anılar biriktirmiştim.

Hayat ne kadar tuhaftı. Her istediğine aynı anda sahip olamıyordun işte. Ben Berzan'ı dostum Demir'i sevgilim olarak yanımda istiyordum.

Demir sevgilim oldu ama Berzan dostum olamadı. Yapacak birşey yok artık herkes kendi yoluna. Elindekilerle mutlu olmaya.

Demir eşofmanlarını giymiş banyodan çıkmıştı. Ayağına spor ayakkabı bile getirmişti Kenan. O şık İtalyan ayakkabıları giyseydi bu eşofmanların altına çok gülerdim ama söz konusu Demir olunca Kenan gerçekten her şeyi düşünüyordu.

Hasta bakıcı geldi. Koltuğu açıp yatak yaptı. Başka bir isteğimiz olup olmadığını sordu. Demir yemek istedi. Refakatçi yemeği birazdan gelir ama isterseniz kafeteryadan da telefonla sipariş edebilirsiniz, dedi ve gitti.

— Sende aç mısın canım?

— Doktora sormadan yiyemem aşkım, dedim.

Tekrar kapı çalınca artık Demir küfür etti.

— Yeter be anasını satıyım yol geçen hanı mı hastane odası mı belli değil? Sanki gel demesem kimse gelmeyecek. Geeel diye azıcık kükredi.

Önde çakma Brad doktorumuz arkasında Zeynep ve Kenan içer girdiler.

— Rahatsız etmiyoruz umarım dedi doktor muzır muzır.

Demir bozulsa da belli etmemiş "Estağfurullah" ile geçiştirmişti.

— Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Nermin Hanım?

— İyiyim doktor bey sağ olun. Ama açıkçası karnım acıktı. Hafif bir şeyler de olsa yiyemez miyim?

— Mideniz falan bulanmıyor değil mi?

— Yoo yo hayır. Sadece sabah kahvaltısı ile durduğumdan biraz midem kazındı.

— Hemen yemekhaneye haber vereyim size çorba, haşlama hafif bir şeyler getirsinler o zaman. Başka bir şey yok değil mi? Ağrı bilinç bulanıklığı.

— Yok yok gayet iyiyim. Bilincim açık sadece karnım açtı onuda hallettiniz çok teşekkür ederim.

— Estağfurullah ne demek. Ben yine uğrayacağım. Uykunuzdan uyandırıp tekrar gideceğim. Bu gece sizi biraz rahatsız edeceğim. Yine de size iyi geceler, dedi çıktı.

— Hoş geldiniz, dedim Zeynep'lere.

— Hoş bulduk nasılsın?, diye sordu Zeynep.

— İyiyim merak etmeyin. Siz niye geldiniz otelinize gidip dinlensenize.

— Berzan uğradı mı?, diye sordu bu sefer Zeynep.

— Uğradı canım vedalaştık. Sanırım odamı boşaltmışsın.

— Kuzum zaten her şeyin derli topluydu. Sadece eşyalarını aldım. Kenan'la Demir Bey'in odasına bıraktık.

Demir araya girip;

— Zeynep artık şu beyi bir tarafa mı bıraksan? Hem en yakın arkadaşımın sevgilisisin hemde hatunumun en yakın arkadaşı. Cenk'e de bey diyor musun?

— Yok Demir Bey....

— Aaa Zeynep bey yok sadece Demir. İlerde nikah şahidiniz olacağım abi falan de ama bey olmuyor.

Zeynep utanmış kızarmıştı. Demek nikah şahidi olacaksın aşkım ha. Senin hödük arkadaşın evleneme teklif etmeden sana ne oluyor acaba? Kendi kendine bir gelin güvey oluyorsun. Hem senin arkadaşın sordu da benim arkadaşım kabul edecek mi bakalım?...

— Şirkette ne diyeceğim, diye sordu Zeynep.

Tabii kız haklı patronum eniştem oluyor oley be diye geziniyordu şimdi iş ciddiye bindi kızımıza değişik geldi.

— Abi. Ne var ki bunda. Sen zaten akıllı kızsın ne zaman bey denir bilirsin.

— Tamam ama abide bana ters oldu Demir diyeyim, dedi. Zeynep öyle abi abla muhabbeti sevmez.

Zaten Kenan'a ismiyle hitap et aynı yaştaki adama abi de ne o öyle mafya patronu gibi. "Abi adamları getirdik ne yapalım?"

— Anlaştık o zaman. Tüm eşyaları benim odamda mı?

— Evet. Hepsini taşıdık. Resepsiyona da bilgi verdik Nermin'in kaydı senin odana yapıldı.

— Tamam süper. Bu durumda yalnız kalmasın, dedi Demir.

Ulan sanki bu durumda olmasam başka odada kalmama he diyeceksin. Zeynep'te bunu anlamadı saf ya kız anlayamadı.

— Çok teşekkür ederim size de zahmet oldu, dedim en sevimli halimle.

— Ne zahmeti aşk olsun. Beş dakikada bitti. Kenan zaten odanın dışında bekledi, dedi Zeynep rahat ol der gibiydi.

Deminden beri kafamda odayı acaba nasıl bırakmıştım diye düşündüğümü anlayan Zeynep böylece açıklamayı da yapmış oldu.

— Eh hasta ziyaretinin kısası makbuldür biz artık kalkalım sizde güzelce dinlenin. Yarın sabah hastaneden çıkartmaya biz geleceğiz.

— Tamam oldu. Şey Zeynep bana gelirken eşofman birde spor ayakkabılarımı getirir misin? Böyle unicornlu pijamalarla çıkış yapmayayım.

— Aslında iyi olurdu koskoca Nermin Soysal'ı bu pijamalarla hastaneden çıkartmak ama neyse tamam getiririm, dedi muzırlığına. Sonra da beni öptü. Demir'e selam verdi.

Kenan'da;

— İyice dinlenin. İyi geceler, dedi uzaktan el salladı ve odadan çıktılar.

— Bir şey sorabilir miyim?, dedi Demir merakla...

— Ne soracaksın hayırdır?

— Neden unicorn? Neredeyse tüm pijamaların öyle.

— Unicorn tek boynuzlu at demek. İlk resmedildiğinde unicornların kanatları yoktu. Şimdilerde Pegasus ile birleşti ve hem boynuzlu hem kanatlı tasvir ediliyor. Şimdiki çizimlerle mitolojik bir yaratık diyebiliriz. Bana sorarsan da Pegasus Yunan mitolojisine ait olabilir ama ben  unicornların geçmişte yaşadığına inanlardanım. Mitolojik değil efsanevi bir yaratık benim için. Hatta beyaz güvercin gibi özgürlüğün sembolü. Ehlileştirmek mümkün değil. Nadiren görülüyorlar ve kimseyi yanlarına yaklaştırmıyorlar.

— Bana birini hatırlattı... (Gülerek) Böylece cevabımı  almış oldum. Kendini unicornla bağdaştırmışsın. Dışarda giyemiyorsun uykunda giyiyorsun. Gerçekten ilginç bir insansın. Seni bulduğum için çok şanslıyım. Beni yanına yaklaştırdığın ve kalbini bana açtığın için teşekkür ederim. Nadir bir unicorn bana nasip oldu.

— Ama özgürlüğüme düşkünüm onu ne yapacaksın?

— Zor değil sevgilim büyüyene kadar ara ara serbest bırakacağım.

— O ne demek öyle?

— Çocuklar doğana kadar istediğin sporu yapmakta özgürsün. Sonra zaten annelik iç güdüsü yapmak istesen de yapamazsın.

Tam cevap verecektim kapı çaldı. Yemeklerimiz gelmişti. Sessizce yemeklerimizi yedik. Ben hala son söylediğine takılmıştım. Çocuklar doğana kadar özgürsün demişti. Çocuklar.... Ben kendimde hala anne olacak potansiyeli göremiyordum. Ayrıca bakalım ben onunla evlenmeyi kabul ediyor muydum acaba?

Kendi iç sesimle Demir'in söylediğini tartışırken araya kendisi girdi;

— Bakıyorum sessizleştin çocuk falan deyince. Ne o korkuyor musun?

— Ne bileyim Demir. İşin doğrusunu istersen kendimde o potansiyeli göremiyorum.

— Bak şimdi bunu çalışma hayatı şartlarında düşün. Seninle beraber yapacağımız en önemli proje bu. Senden ve benden bir parça günden güne önce senin içinde sonrada bizimle beraber büyüyecek. Senin en önemli başarın olacak. Allah'ın izniyle bir ömür boyu yanında olacak ve baktıkça bunu ben büyüttüm deyip hem kendinle hem onun başarılarıyla gurur duyacaksın. Hani sen demiştin ya ben bina yaparım o gökyüzüne yükseldikçe ben eserimle gurur duyarım. İnsanlar konuştukça ben mutlu olurum diye. İşte onlar senin en özel eserlerin olacak. Büyük aşkla dünyaya gelecek ve senin elinde şekillenecek. İnsanlar onları övdükçe sen çok gurur duyacaksın.

— Ben hiç böyle düşünmemiştim. Bebeklere bu güne kadar, bana muhtaç hep yanında olmam gereken, minicik varlıklar olarak baktım.

— Aşkım her doğan bebek kalsaydı şu anda dünya nüfusu yok olmuştu. Saçmalama bir şekilde büyüyorlar. Şu anda sen annene ne kadar muhtaçsın Allah aşkına.

— Ya tamam ama büyüyene kadar.

— O evrede de zevk almaya bakacaksın. Minicik süt kokan bir mucizeyi kollarında tutmak bence hayatın en büyük hediyesi.

— Ay şimdi bu konuyu daha fazla konuşmasak. Ben bilemiyorum.

— Tamam canım tamam. Sen şimdi o güzel kafanı bunlara yorup ağrıtma. Zaten ben yeterince üzülüyorum o yatakta yatarken birde başın ağrırsa kahrolurum. Hadi bakalım karnında doydu. Tuvalete gitmek istiyorsan götüreyim sonrada biraz uyu bakalım.

— Tamam elimi yüzümü yıkamak istiyorum, dedim.

Beni kırılacak eşya gibi yavaşça çok nazik yataktan kaldırdı. Yürümeme izin vermedi. Kucağında banyoya götürdü.

Tuvalete de girmem gerekiyordu. Ama nasıl söyleyeceğimi bilemedim. Kafamı yerden kaldırmayınca anlamış olacak ki;

— Canım kapının dışındayım. İşin bitince seslen, dedi ve çıktı.

Halim içler acısıydı. Kanları biraz silmişlerdi ama saçlarımda hala kurumuş kanlar vardı. Başımda sargı bezi üzerinde file takılıydı. Makyajım akmış yer yer kurumuş tipim resmen kaymıştı.

Önce tuvalet işini hallettim. Sonra güzelce elimi yüzümü yıkadım. Zeynep'in getirdiği makyaj çıkartıcıları ile yüzümü iyice temizledim. Dişlerimi de fırçalayınca kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. Yavaşça kapıyı açtım.

Demir yatağıma oturmuş öylece düşünüyordu. Sanki şu bir kaç saatte üzüntüden çökmüştü. Yavaş yavaş yanına gittim. Hastanenin kağıt terlikleri zaten daha hızlı yürümeme izin vermiyordu.

Yanına oturdum elini ellerimin arasına aldım. Öptüm;

— Üzülme artık. Bunu da yaşamamız gerekiyormuş. Şükredelim ki hafif bir yarayla atlattık. Daha büyük bir facia olabilirdi. Şimdi beni yatır sende yanıma yat ve beni uyut....

Gülümsedi. Anlımdan öptü. Anlını anlıma dayadı;

— Benim güzel unicornum, dedi ve beni yatırdı.

Evet Berzan artık başka bir kitabın kahramanı olmak üzere Geç Gelen Aşk'tan ayrıldı. Ona mutluluklar diliyoruz....
Beğendiğinizi umarım.... Sevgiyle kalın....

Continue Reading

You'll Also Like

322K 17.3K 25
İçerisi karanlıktı. Sadece belli belirsiz bedenleri görebiliyordu. Arkası kendisine dönük biri sandalyede oturuyordu. Sandalyeye yaklaştı, yaklaştı...
341K 35.1K 50
"GİTMEE.. " Yine kendi sesiyle uyandı adam. Tişörtü terden sırılsıklam olmuşken iliğine kadar üşüdüğünü hissetti. Her gece rüyasında tekrar ve tekrar...
7.8K 889 73
Gerçek yaşanmış bir olayı kaldırmaya kalbin dayanacak mi?Bakalım sen kimi haklı göreceksin.Herkes hakim savcı sonuçta.. ... Hayatta hic kullanmak...
103K 4K 40
Andaç için Arya Bayan Karışık Arya için Andaç Bay Ego Dışarıdan bakıldığında birbirleriyle zıt iki karakter gibi görünselerde içlerinde yaşattıkları...