ÖMRE BEDEL

By neclakursun

1.4M 98.6K 20.8K

BEDEL SERİSİ 2 Biz, hayatımızla ilgili planlarımızı yaparken kaderimizin, bize hiç ummadığımız yollar çizdiği... More

(1) TANITIM
(2) GEÇMİŞ
(3) DÖNÜLMEZ BİR YOL
(4) BAŞ BELASI
(5) İLK AŞK
(6) YİNE KAYBETTİK
(7) İÇİM YANAR
(8) KARAR
(9) İLK ADIM
(10) NİŞAN
(11) ZOR KARAR
(12)YARGISIZ İNFAZ
(13) DÜĞÜN
(14) VEDA
(15) İLK HEYECAN
(16) YENİ GELİN
(17) ELİF RAVZA
(18) VİCDAN
(19) GÜVEN
(21) TATLI HEYECANLAR
(22) HAYIRLI AMEL
(23) FEDAKARLIK
(24) ❤ANNE❤
(25) MÜJDE
(26) MUCİZE
(27) CAN
(28) HIRS
(29) HOŞGELDİN
(30) ASLA
(31) AİLEM
(32) KESKİN BIÇAK
(33) ESKİ YARA
(34) BERDEL
(35) ÖZEL BÖLÜM
(36) SADAKAT
(37) KÖRDÜĞÜM
(38) SEVGİ NEYDİ?
(39) SON PİŞMANLIK
(40) YANIMDA KAL
(41)ARAF
(42) İMKANSIZ
(43) HUZUR
(44) HASRET
(45)
(46) YÜZLEŞME
(47) İMTİHAN
(48) GERÇEKLER
(49) VEFA
(50) BİZ OLMAK
(51) ANNE OLMAK
(52) MELEĞİM
(53) HAYIR
(54) EVLAT ACISI
(55) UMUDUM
(56) ARMAĞAN
(57) VUSLAT
(58) FİNAL
ÖMRE BEDEL'İN SERÜVENİ
ÖZEL BÖLÜM

(20) YENİ BİR HAYAT

31.5K 1.9K 624
By neclakursun

Harun haklıydı. Bu evde yaşamak istemediğini nişanşandığımız zaman söylemişti. Uzakta yaşamak istiyordu ama yeğenlerimden uzak kalamazdım ben. Onların bana ihtiyacı vardı. Onlar için kabul etmiştim bu evliliği. Onlar sayesinde daha çabuk alışmıştım bu evde yaşamaya.

Ama henüz evliliğe alışamamıştım. Neredeyse üç hafta olacaktı evleneli ama evli gibi değildim. Evlendiğim gün Ravza hastalanmıştı ve ilk günlerimi hastanede geçirmiştim hep. Ameliyattan sonra ise sürekli Ravza'yla ve ziyarete gelenlerle ilgilendiğim için kendimi toparlamaya vaktim olmamıştı. Eyüp'le Berfin'e bile çok ilgi gösterememiştim.

Harun'la aynı odayı, aynı yatağı paylaştığımız halde belli bir mesafe vardı aramızda. Harun elinden geldiğince yakınlık kurmaya çalışsa da samimi gelmiyordu bana. Eşi olduğum için mecburiyetten alışmaya çalışıyordu. Gözlerinde o sıcaklık yoktu. Fotoğraflarda gördüğüm o sıcak bakışlardan çok farklıydı bana bakışı. Sevmeye başlamıştı beni ama bir arkadaş gibi, ailesi gibi. Eski halimizden tek farkı; artık nefret etmiyordu benden.

Gün içinde beni merak edip aramamıştı hiç. İşten çıkış saati yaklaştığında telefonumun çalmasıyla Harun'un aradığını gördüm.

"Nasıl oldun şirin canavarım? Ağrın devam ediyor mu?"

"Daha iyiyim."

"Sesin iyi geliyor. Aklım sende kalmıştı. Bir isteğin var mı?"

"Iıı... şey... yok." Aslında canım fena halde tatlı ve çikolata istiyordu ama Harun'dan bir şey istemeye alışık değildim. Harun da çikolatayı çok seviyordu ve odadan hiç eksik etmezdi. Ama ben iki gündür odadaki çikolataların hepsini tüketmiştim.

"Emin misin?" Deyişine "Evet" diye cevap vermemle daha fazla ısrar etmemişti.

Akşam yemeği vaktine kadar kendimi biraz daha toparlamıştım. Çok iyi değildim ama ayakta duracak kadar iyiydim. Aşağı ineceğim sırada Harun'un odaya girdiğini görünce şaşırdım. Her zamankinden daha erken gelmişti.

"Hoşgeldin."

"Hoşbulduk hatunum. Nasıl oldun?"

"Daha iyiyim." Derken komidinin üzerine bıraktığı poşetler dikkatimi çekti.

"Poşetlerde ne var?"

"Duyduğuma göre senin canın çok tatlı şeyler istiyormuş. Bana saldırma diye başka tatlılar aldım. Benim kadar tatlı olmasalar da idare et."

Harun lafını bitirmeden ben poşetlere saldırmıştım bile. Poşetlerdeki tatlılar ve çikolataları görünce çocuklar gibi sevinmiştim. Benim sevdiğim çikolatalardan almıştı.

"Ya sen harikasın." Diyerek sevinçle boynuna sarılıp dudağının kenarına bir öpücük kondurmamla neye uğradığını şaşırdı.  İlk kez böyle öpmüştüm onu.

Harun'un yüzündeki şaşkın ifadeyi görünce utanmıştım bir anda. O benim eşimdi. Utanmamam gerekiyordu ama henüz alışamamıştım. Şaşkınlığı gelince elini, öptüğüm yere koyup gülümsedi.

"Böyle işe yarayacağını bilsem evlendiğimiz gün bunlarla kandırırdım seni."

"Ya tamam of." Diyerek utancımdan elimle gözümü kapatınca kendimi Harun'un kollarında buldum.

"Ağzının tadını biliyorsun. Tatlıların içinden en tatlısını seçtin." Diyerek dudağıma yaklaşmasıyla geri çekilip kollarından sıyrıldım.

"Hadi aşağı inelim. Yemek hazırdır."

Odadan çıkmadan önce çikolatalardan birini açıp yiyecekken Harun elimden çekip aldı.

"Yemekten sonra. Şimdi iştahını keser."

Şekeri elinden alınmış çocuk gibi hüzünle çikolataya bakarken Harun elimden tutup odadan çıkardı beni. Regl dönemimde tatlı istediğimi annem söylemişti muhtemelen.

Sofrada tabağıma az aldığım yemeği iştahsız şekilde yemeye çalışırken Gülsüm annenin sitemiyle karşılaştım.

"Kızım yesene biraz. Zaten bir damla canın var."

"İştahım yok anne. Yemeye çalışıyorum." Deyişimle Harun girdi araya.

"Beğenmediysen başka bir şeyler hazırlasınlar. Kendini toparlaman lazım."

"Sofrada bu kadar nimet var. İştahım olsa kuru ekmekle de doyarım ben."

"Ye biraz ye. Kadın dediğin etli butlu olacak. Ben öyle seviyorum." Diye fısıltıyla konuşmasıyla tabağımdaki tavuk butunu alıp Harun'un tabağına koydum.

"Et, but seviyorsan bunla idare et. Bende yok o dediğinden."

Harun'un şaşkın bakışına gülmemeye çalışırken Berfin'in yemek yemeden sofrada beklediğini farkettim. Tabağındaki yemeğe hiç dokunmamıştı.

"Sen neden yemiyorsun Berfin?"

"Ben bunu beğenmedim. Seher ablam kızartma yapacak bana."

Anneleri varken hiç yemek seçmeyen çocuklar, artık kendilerine özel yemek yaptırıyorlardı çoğu zaman. Beğenmediğinden değil, alışkanlıktan ve şımartılmaktan kaynaklanıyordu. Sadece onlar değil, Harun da bazen yapıyordu bunu.

"Yemeği beğenmemek olur mu hiç? Bugün rızkımızda bunlar var. Şimdi bunları ye, yarın da senin istediğin yemeği yeriz olur mu?"

"Ama sen de yemiyorsun."

"Tamam ben de yiyeceğim." Diyerek tabağıma biraz daha yemek alıp zor da olsa yemeye çalıştım. Artık ne Harun'un ne de çocukların sofradakiler dışında yemek istemesine izin vermeyecektim. Berfin çaresiz kalınca tabağındaki yemeği iştahla yemişti.

Fotoğraf olayını Harun'la aramızda sorun olmaktan çıkarmıştık ama Harun evdekilere karşı tavırlıydı. Bir an önce kendi evimize taşınmak için işleri hızlandırmıştı. Evimiz bitmek üzereydi artık.

Yemekten sonra Harun'la birlikte evimizin mobilyaları için getirdiği katalogları incelerken yine fikir ayrılığına düşmüştük. Zevklerimiz birbirine uymuyordu. Harun daha gösterişli bir dekorasyon isterken ben sadelikten ve zarafetten yanaydım.

"Allah aşkına seçtiğin yatak odasına bak. Bir insan bu kadar mı zevksiz olur." Deyişimle kataloğu elimden çekti.

"Sen ne anlarsın bu işten. Senin seçtiğin renklere bak. Çocuk odası gibi."

"Sabah uyandığımda bu renkler insanın içini açar. Senin seçtiğin renkler hayattan soğutur insanı."

Sonunda ikimizin de istediği renklerde bir mobilya tasarlamıştık. Sıra mıtfak seçimine gelince Harun'un elinden aldım kataloğu.

"Benim mutfağımı bana bırak. Bari ona karışma."

"Aman be al mutfağın senin olsun. Zaten önünden bile geçmem mutfağın."

Harun konuşurken Ömer abi gelip yanımıza oturmuştu. Harun'un neden böyle konuştuğu anlaşılıyordu.

"Geçme zaten. Senin mutfak önlüğü takıp yemek pişirdiğini düşündüm de... yok bu tipinle düşünemedim."

Harun, kendisiyle alay eden Ömer abiye ters bir bakış atarken Ömer gülmeye başlamıştı. Nedense sonra sessiz kalıp düşüncelere dalmıştı. Harun'la birlikte eşyalara karar verirken arada bir onun da fikrini alıyorduk. Ömer abi bir süre sonra yanımızdan kalkıp giderken hüzünlü hali dikkatimi çekti. Harun bilirdi onun derdini.

"Ömer abiye ne oldu acaba? Morali bozuldu bir anda."

"Yengemle birlikte kendi evlerinin eşyalarını seçerken böyle bir muhabbet geçmişti aramızda. Şimdi bana, o gün söylediğimin karşılığını verince aklı o günlere gitti."

Ömer abinin hüznü bana da yansımıştı. Ablamın doyasıya yaşayamadığı hayatını, onun kaldığı yerden ben yaşıyordum.

Ablam ilk evlendiği zamanlarda çocuk sayılırdım. Aklım öyle şeylere ermediği için neler yaşadığını bilmiyordum ama bekarlık halindeki neşesi solmuştu. Çocukları olduktan sonra gerçekten yüzü gülmüştü.

İçimize dolan hüzün, eşya seçme hevesimizi kaçırmıştı. Zaten önemli olanları seçmiştik.

Ravza'yı uyutup yerine yatırdıktan sonra odama gidecekken Sultan hanımın seslenmesiyle merdivenlerden çıkıp yanıma ulaşmasını bekledim. Yanıma gelir gelmez hemen kenara çekti beni.

"Adet mi oldun sen?" Deyişiyle anlamsızca yüzüne baktım. Hastalandığım için endişelendiğini düşünmüştüm ki çok geçmeden derdini anlamıştım.

"Bebek yok mu? Hamile kalmadın mı sen?"

"Hayır yok. Benim üç tane çocuğum var zaten. Onlara annelik yapmak yetiyor bana." Deyişim hoşuna gitmemişti

"Onların başına elbet bir anne gelecek. Sen onlara bakacağına kendi hayatına bak."

Ablamın yerine çocukların başına bir üvey anne gelmesi düşüncesi içimi acıtsa da Ömer abinin de kendine yeni bir hayat kurma hakkı vardı. Ama ne olursa olsun ben onları bırakamazdım.

Harun yanımıza yaklaşınca Sultan hanım hemen uzaklaşmıştı benden. Harun'un ona kızacağını biliyordu.

Bütün eşyalarımızı Harun'la birlikte seçip sipariş vermiştik. Evimiz bitene kadar eşyalarımız da hazır olacaktı muhtemelen. Bir haftaya kadar yerleşebilirdik evimize. Normalde daha uzun sürecekken Harun ısrarla erken taşınmak istiyordu. Kendi evim için eşya seçmenin heyecanı bambaşkaydı. Harun da benim kadar hevesliydi evimiz için.

Evimiz için alışverişe çıkmaya karar vermiştik Harun'la. Evliliğimizin birinci ayı dolmak üzereydi ve ilk kez Harun'la gezmeye gidecektik. Ravza'nın hastalığından dolayı hep hastaneye gitmek için dışarı çıkmıştık.

Hazırlanıp kahvaltı yaparken Hasret'in giyinişi dikkatimi çekti. Normalde de giyinişine çok dikkat etmezdi ama bugün giydiği elbise fazla dardı ve yakası çok açıktı. Başındaki eşarba rağmen giyinişi çok dikkat çekiciydi. Dışarı çıkmadan önce mutfağa gidip Hasret'i yalnız görünce uyarma gereği duydum.

"Hasret, giyinişine biraz daha dikkat etmen gerekiyor. Evde mahremin olmayan erkekler var. Üstelik bugün haftasonu ve erkekler evde."

"Ne varmış giyinişimde? Gayet güzel."

"Evet güzel, sana da yakışmış. Ama bu evdeki ortam, bunları giymen için uygun değil. Evde yetişkin erkekler var."

"Eşinize güvenmiyorsanız o sizin probleminiz. Sizden daha dikkat çekiciyim diye endişelenmeyin. Kimseyi baştan çıkarmak gibi bir niyetim yok."

"Benim, eşimle aramda güven problemi olsaydı aramızı bozmaya çalışanlar çoktan başarılı olurlardı." Deyişimle afalladı bir anda.

"Hatunum, hadi seni bekliyorum." Diye seslenen Harun'u duyunca Hasret'e sokulup fısıldadım.

"Benim çekici halimi eşimden başkası göremez çünkü helalimden başkasını baştan çıkarmayı düşünmüyorum. Ortalıkta sergilemeye meraklı değilim."

Hasret'in cevap vermesine fırsat vermeden mutfaktan çıkıp Harun'la birlikte çıktım. Zaman içinde Hasret'in derdini çözmüştüm. Hareketlerinden anladığım kadarıyla Ömer abiye yakınlık kurmaya çalışıyordu. Onun olduğu zamanlarda dikkat çekecek şekilde giyinip sürekli yakınında duruyordu. Ömer abinin odasını sürekli Hasret topluyordu. Çocuklarla ilgilenmemem için elinden geleni yapıyordu. Ömer abi ise nefret ediyordu onun hareketlerinden.

Harun'la birkaç mağaza dolaşıp hazırladığımız liste dışında da bayağı eşya almıştık. Harun lüksüne ve rahatına çok düşkündü. Mağazalarda bulamadığı şeyleri internetten sipariş etmişti.

Elbise mağazasının önünden geçerken tuttuğu elimi çekip mağazaya girmesiyle şaşırdım. Erkek kıyafeti yoktu hiç burda.

"Ne için geldik buraya?"

"Sana elbise alacağız."

"Elbiselerim dolaba sığmıyor. İhtiyacım yok." Derken Harun kıyafet seçiyordu bana.

"Dolap küçük olduğu için olabilir mi? Hep aynı kıyafetleri giyiyorsun. Bak bu çok yakışır sana." Diyerek üzerime tuttuğu kıyafeti görünce elimle ittim kıyafeti.

"Bunu giymemi beklemiyorsun değil mi? Eteği kısacık."

"Artık kendi evimiz var. Orda da kapalı giyinmeyi düşünmüyorsun sanırım. Evimizde başbaşayken rahat ol."

Birşey söylemeden elindeki elbiseyi incelemem hoşuna gitmişti. Haklıydı Harun. Ona açılmam için rahat olmam lazımdı.

İhtiyacım olmadığı halde Harun sayesinde mağazayı talan etmiştik. Hem aile içinde, hem de kendi evimizde rahatça giyebileceğim kıyafetler almıştık.

Mağazaya işimizi bitirip yola çıkınca Harun'un girdiği yol tanıdık gelmişti bana. Burası at çiftliğine giden yoldu. Evlendikten sonra Harun bir kez bensiz gelmişti buraya. Atına çok fazla düşkündü.

Çiftliğe girip atın yanına ulaştığımızda Harun'un sesini duyan atı hareketlenmeye başlamıştı. Harun onun başını okşayıp öpünce ilgi beklercesine sokulmuştu Harun'a. Hayvan olsa da sevdiğini, özlediğini belli ediyordu.

Harun kapıyı çekip atı kapalı olduğu yerden çıkarınca geri çektim kendimi. Bana yaklaşınca korkuyordum. Harun beni umursamadan atıyla birlikte açık alana çıkınca peşinden çıkıp kenarda bekledim. Bir süre ata bindikten sonra inip atının bakımıyla ilgilenince dayanamayıp yanına gittim.

"Atını gördün beni unuttun burda. Ne çok seviyormuşsun." Diye sitem edişimle Harun atına sarıldı.

"Senin yüzünden kaç yıllık dostumu ihmal ettim yine de sesi çıkmadı, beni sevgiyle karşıladı. Senin yaptığına bak. Ayıptır ya. Şu hayvancağızı örnek al."

"O hayvancağıza ilk bindiğinde seni üstünden atıp tepmiş. Örnek almamı istiyorsan memnuniyetle yaparım."

"Sen de beni üstünden attın ve tepmekten beter ettin. Ne çabuk unuttun."

Harun konuşurken atı üstüme doğru gelmeye başladı. Korkuyla geri adım atışımla Harun atı tutarak engel oldu yaklaşmasına.

"Gel oğlum. Bakma sen onun laflarına. Kadın milleti işte."

At sanki Harun'un dediklerini anlamış gibi geri çekilince hayret etmiştim. Bir süre Harun'un atıyla ilgilenmesini izledim. Benim de yaklaşmamı istiyordu ama ben korkuyordum.

Harun'un çiftlikteki işi bitince eve gideceğimizi düşünmüştüm ama gittiğimiz yol sahilde son bulmuştu. Arabayı durdurmasıyla kapıyı açıp arabadan hızla inerek kıyıya koştum. Taşların üzerine oturup dalgaların kıyıya çarpışını izlemek çok güzeldi.

Harun'un belime dolanan kolunu hissedince serinde üşüyen bedenimi Harun'un göğsüne sardım. Artık kendimi Harun'un yanında iyi hissediyordum. Eskiden ondan nefret ederken birgün bu hale düşeceğimi söyleseler gülüp geçerdim. Hatta Harun'a sarılacak kızın haline acırdım. Hala bazen beni sinir etmeyi başarsa da ona karşı duygularım değişmişti. Keşke onun yüreğine güvenip kalbimi tam açabilseydim.

Böyle duyguları helaliyle yaşamak çok güzeldi. Sahilde sarmaş dolaş oturan sevgililere hiç özenmezdim. Evlendikten sonra bana bunu yaşatacak bir eş isterdim.

"Hatunum." Deyişiyle başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Yakında kendi evimize yerleşeceğiz. Yeni bir hayatımız olacak. Sadece bize ait olan. Ben artık senle gerçek karı koca gibi olmak istiyorum."

"Ben... peki... yarın bitiyor hastalığım."

Başımı eğerek konuşmamla çenemi tutup başımı kaldırsa da gözlerimi kaçırdım. Ne olursa olsun bu kadar bekletmeye hakkım yoktu onu. Harun ısrar etmiyor diye mesafeli duruyordum hep.

"Yarın değil, kendi evimizde yaşamak istiyorum ilkimizi. O yüzden şimdiye kadar bekledim. İlk gecemiz ikimiz için de zordu. Şimdi alıştık birbirimize."

"Ben hala senin başka kadınlarla birlikte oluşunu hazmedemiyorum. Bana dokunduğunda başkalarına dokunan kirli bedenini düşündükçe yaklaşamıyorum sana. Ama aşacağım bunu."

"Ne ne ne ne!? Ne demek başka kadınlarla birlikte olmuşum? Kim söyledi sana bunu?"

"Sen söyledin ya. Şimdiye kadar birlikte olduğun kadınlar zevk almıştı. İlk gecemizde söyledin bunu bana."

"Birlikte olduğum, dedim. Yattığım demedim. Sevgili anlamında birlikte olduğum. Nazlı, sen benim ilkim olacaksın. Yani komik gelebilir ama ben kimseyle birlikte olmadım şimdiye kadar. Kendini yabancı bir adamın kollarına atan kadınları midem almadı."

"N...ne... nasıl yani? İlk... ben mi olacağım?"

"Evet." Deyişiyle seviçle boynuna sarıldım. Harun'u şimdiye kadar yanlış tanımışım. İlk benim olacaktı. Bana ait. Kalbinde ilki değildim ama o da zamanla bana ait olacaktı. Harun kafasını geri çekip yüzümdeki mutluluğu seyrederken yavaşça dudaklarıma doğru eğilince başımı çevirip engel oldum öpmesine.

"Saçmalama dışardayız." Dışardaydık ama etraftan kimse geçmiyor diye rahatça sarılmıştım.

"Bu tarafa kimse gelmez pek. Bizim odamızdan daha sakin burası." Deyişi güldürmüştü beni.

Eve doğru yola çıkarken yaşadığım huzurun tarifi yoktu. Hayatımda herşey yavaş yavaş yoluna giriyordu. Ve herşey daha iyi olacaktı.

Odamda kıyafetimi değiştirip çocukların odasına gittim. Bugün yıkanmaları gerekiyordu ve geç kalmıştım. Odanın kapısına gidince Hasret'in sinirli sesini duydum.

"Teyzeniz yok burda. Kendi işleri varken hep sizle mi uğraşacak? Bak sıkıldı bile sizden. Yine bana kaldınız. İnat etmeyin girin şu banyoya."

"Teyze." Diyerek bana doğru gelip sarılan Berfin sayesinde beni farkedince ne diyeceğini şaşırdı bir an.

"Çocukları kendinize alıştırıp gidiyorsunuz, sonra ben böyle uğraşıyorum. Sizin yüzünüzden artık saygısız davranıyorlar bana."

"Sen onlara ne kadar saygılısın?" Deyişimle yüzüme bakarken ateş saçıyordu gözleri.

"Kendi evinize taşındığınızda yine benim başıma bela olacaklar. Önceden daha kolay uğraşıyordum."

"Onlar kimsenin başına bela değil. Nereye gidersem gideyim burası benim evim. Onlar da benim çocuklarım. Bunu aklına sok. Şimdi müsaade edersen çocukları yıkayacağım."

"Ömer bey, görüyorsunuz değil mi bana karşı tavrını. Şimdiye kadar kimse beni böyle küçümsemedi bu evde." Deyişiyle kapıda duran Ömer abiyi farkedip hemen kıyafetimi düzelttim.

"Gördüm Hasret. Şimdi defol git işine bak. Asıl sen onların başında belasın."

Hasret bir anda şoka uğrasa da hemen ağlayarak dışarı atmıştı kendini. Ömer abi içeri girince Eyüp hemen babasının kucağına zıpladı. Artık babasıyla arası çok iyiydi Eyüp'ün. Ömer abi ise daha çok ilgileniyordu Eyüp'le.

Ömer abi çıkınca çocukları yıkayıp genel temizliklerini yaptım. Eyüp'ün saçları biraz uzamıştı ama halinden memnundu. Ömer abi de kestirmek istemiyordu böyle güzel duruyor diye. Bu haliyle çok tatlı dursa da kesmesi gerekiyordu.

Çocukların ödevlerini de kontrol ettikten sonra birlikte aşağı inerken Eyüp telaşla bizden daha önce koşmaya başladı merdivenlerden. Salona girdiğimde Gülsüm annenin kucağında ağlayan Ravza'yı sakinleştirmeye çalıştığını gördüm. Eyüp'ün Ravza'ya düşkünlüğü görülmeye değerdi.

Artık evimiz tamamen bitmiş, eşyaları yerleştirmeye başlamıştık. Aceleye gelse de istediğimiz gibi olmuştu herşey. Ömer abiden izin alıp çocuklar için de bir oda hazırlamıştık. Kendi evlerinde kalsalar da burda da bir düzenleri olsun istiyorduk. 

Harun'la birlikte evimizi yerleştirirken eşyaların düzeni konusunda zıt düşsek de keyfimize diyecek yoktu. Artık aramız daha iyiydi. Ona içimden geldiği gibi sarılabiliyordum. Bana dokunmasından iğrenmiyordum.

Salondaki mobilyaların yerleşimi konusunda yine anlaşmaya çalışırken Ömer abi girdi içeri. Elinde bir hediye paketi vardı.

"Kolay gelsin. Yardıma ihtiyacınız var mı?"

"Harun'u başımdan alırsan bana en büyük yardımı yaparsın." Deyişimle Harun'un sert bakışlarına maruz kaldım.

"Bu benden size ev hediyesi." Diyerek elindeki paketi Harun'a uzatınca sevinç içinde paketi yırtarcasına açtı.

"Anneme yıllardır soruyorum bu çocuğu dağda mı buldunuz diye ama inkar ediyor." Diyen Ömer abiyi umursamadan paketi açınca bir paketin içinden çıkana, bir de Ömer abiye baktı.

"Bu nedir abi ya? Mutfak önlüğü mü aldın?"

"Kıllı göğsüne takma lütfen. Bir şeyler giy içine." Deyişiyle kahkaha atmamak için elimle ağzımı kapattım.

"Çok güzelmiş, çok teşekkür ederim." Diyerek kendi önlüğümü alıp bakarken Harun benim kadar mutlu olmamıştı.

"Nazlı, bakma bunun böyle durduğuna. Mutfağa girince hepimizi utandırıyor. Yıllardır öğrenci evinde yalnız yaşadı. Sanki okulda ders değil, yemek öğrettiler."

Şaşırmış halde Harun'a bakmamla hemen itiraz etti.

"Hiçbir güç beni mutfağa sokamaz. Boşuna mı evlendik?"

"Mutfağın düzenine karışırken öyle demiyordun ama."

"Düzen başka. Önünden bile geçmem mutfağın."

"Geçme zaten. Zehirlenip ölmeye niyetim yok."

"Asıl sen beni zehirlersin be."

Biz atışırken Ömer abinin hangi ara gittiğini bile farketmemiştik.

"İyi o halde yemek istemezsin benden. Aç kal."

"Aç kalmam ben. Dağ gibi evim var karşıda. Gider orda yerim."

"Oh ne güzel. Kendi odanda yatmaya devam edersin. Ev bana kalır. Kocaman odada tek başıma keyif yaparım."

"Hmm. Eve tam yerleşelim ben sana gösteririm odada keyif nasıl yapılırmış."

"Pis." Diyerek hızla Harun'un yanından uzaklaşıp işime devam ettim. Kızaran yanaklarımı görmesini istemiyordum.

Evimizin yerleşimi birkaç gün sürmüştü. İşleri başkaları yapsa da yine de yorucuydu ev yerleştirmek. Ama yorulduğumuza değmişti. Çok güzel olmuştu evimiz. Harun ve benim evim.

Akşam yemeğini ailece yedikten sonra artık kendi evimize gitme zamanı gelmişti. Harun'la kalkıp evimize giderken elimde Harun'un elinin sıcaklığını hissettim. İki elimle elini kavrayıp kapıdan içeri girerken heyecandan kalbimin atışını duyabiliyordum. Besmeleyle içeri adım atıp kapıyı kapatınca Harun'la gülümseyip birbirimize baktık.

"Yeni yuvamız hayırlı olsun hatunum."

"Hayırlı olsun beyim. Rabbim huzurumuzu daim etsin."

Alnıma bir öpücük kondurduktan sonra dudağımı öpecekken engel oldum. Bu tavrım hoşuna gitmemişti.

"Ben aramızdaki duvarları yıkmak istedikçe sen..." Parmağımı dudaklarına kapatıp susturdum Harun'u.

"Sen burda otur. Benim yukarda ufak bir işim var. Geliyorum birazdan."

"Ne?" Diye sorular soracakken fırsat vermeden yukarı yatak odamıza çıktım. Gelin geldiğim gün giydiğim beyaz elbisemi giyip saçıma dalgalı bir şekil verdim. Hafif bir makyajdan sonra hazırdım artık. Odaya önceden yerleştirdiğim mumları da yakıp odadan çıktım.

Aşağı indiğimde Harun salonda oturmuş, sıkılmış halde bekliyordu. Ayak sesimi duyunca söylenerek başını çevirdi.

"Nerde kaldın? Kapandın oda... Nn...nazlı!!" Beni görünce şok olmuş halde baştan aşağı süzüp yanıma yaklaştı. Yüzüme yakından bakarken az önce esirgediğim öpücüğü kondurdum.

"Ben... ben senin olmaya hazırım." Derken sakin görünmeye çalışsam da tüm bedenim titriyordu. Bir anda kendimi Harun'un kucağında bulunca ufak bir çığlık kaçtı ağzımdan. Merdivenlere giderken inmeye çalıştım.

"İndir beni yukarda alırsın. Düşeriz birlikte."

"Hmm yani illa gelmek istiyorsun kucağıma. Sorun değil böyle de çıkarız." Diyerek zor da olsa merdivenlerden çıkarken düşeceğiz diye korkuyordum. Odanın kapısını açıp içeri girince odanın mumlarla aydınlanmış hali hoşuna gitmişti.

                    ***

Harun banyodan çıkıp yatağa gelince yüzüme kapattığım örtüyü zorla çekip gülmeye başladı.

"Ne o hatunum utandın mı? Utanma kocanım ben senin."

Artık bedenim Harun'a ait olmuştu. İlk gecemizin aksine çok yumuşak davranmıştı bana. Ben de korkumu içime gömüp kendimi ona teslim etmiştim.

Bölüm sonu..

Sonunda zirveye ulaştık. Desteğiniz ve ilginiz için hepinize çok teşekkür ederim. İyiki benimlesiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

79.3K 4.3K 20
Sensizken kendime ölesiye yemin etmiştim. Ödeşeceğiz Sevgilim..
13.8K 757 4
Bu bir direniş öyküsüydü! Özgürlüğümüze direniyorduk! #watty2023 #töre #asiret #direnis #kandavasi #ask #hüküm
4.5M 196K 53
GİRİŞ "Emin misin kızım.Sende boşanmakta kararlı mısın ?" Hakim neredeyse gözümün içine bakıyordu.O an anladım eğer biraz çekimser davranırsam bizi b...
191K 22.3K 62
Portakal Kabuğundan MASAL olur mu? Ben yazarsam olur :) Portakal Kokulu Kız'ın arkadaşı Pelin ve tuzlu deniz kokulu adamın arkadaşı ağır adam Öm...