Geç Gelen Aşk (#Tamamlandı)

By SemaSuder

2.1M 119K 13.6K

1. Hikaye İş dünyasının Demir Leydi'si Nermin Soysal. 32 yaşında başarılı bir mimar. Arkan Holding'in baş m... More

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19. BÖLÜM
20.BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26.BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30.BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34.BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38.BÖLÜM
39. BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43. BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47. BÖLÜM
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM
51.BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM (BERZAN)
58. BÖLÜM
59.BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62.BÖLÜM
63. BÖLÜM
64.BÖLÜM
65. BÖLÜM
66.BÖLÜM
67. BÖLÜM
68.BÖLÜM
69.BÖLÜM
70.BÖLÜM
71.BÖLÜM
72.BÖLÜM
73.BÖLÜM
74.BÖLÜM
75.BÖLÜM
76.BÖLÜM
77.BÖLÜM
78.BÖLÜM
79.BÖLÜM
80.BÖLÜM
81.BÖLÜM
82.BÖLÜM
83.BÖLÜM
84.BÖLÜM
85.BÖLÜM
86.BÖLÜM
87.BÖLÜM
88. BÖLÜM
89.BÖLÜM
90.BÖLÜM
91.BÖLÜM
92.BÖLÜM
93.BÖLÜM
95.BÖLÜM
96. BÖLÜM
97. BÖLÜM
98.BÖLÜM
99.BÖLÜM
100.BÖLÜM
Sevmek Zamanı
Aşk Biter Mi?
GEÇMİŞTEN GELEN RÜZGAR
KARANLIKTA AÇAN ÇİÇEK
Geç Gelen Aşk Çocuklar
ÖZLENEN AŞK
KAÇAK GELİN
SENİ SEVEBİLİR MİYİM?

16. BÖLÜM

28.7K 1.2K 284
By SemaSuder

Resmen sürünerek evden içeri girdim. Elimdeki eşyaları yatak odama fırlattım. Demir'in gelecek olmasını umursamadan önce makyajımı çıkarttım daha sonra duşa girdim. Saçlarımı havluya sardım, ev kıyafetlerimi giydim. Yemek için bir şeyler sipariş ettim ve saçlarımı kuruttum. O sırada kapı çaldı. Delikten baktım gelen Demir'di, hemen kapıyı açtım. Bugün o kadar bunalmıştım ki onu görünce içim ferahladı ve huzurla boynuna atladım;

-- Hoşgeldin.

-- Hoşbulduk da hayırdır? Sen benim kollarıma böyle atladığına göre günün pek parlak geçmemiş anlaşılan.

-- Pek iç açıcı değildi. İçeri geç yemekten sonra konuşuruz. Aç açına anlatamayacağım kadar olaylı bir gündü...

Kapıyı kapattı bana sıkıca sarıldı ve yanaklarımdan öptü;

-- Halledilmeyecek hiçbir şey yoktur güzelim sen merak etme. Hallederiz...

-- Bakalım halledebilecek misin göreceğiz...., dedim. Kapı çaldı yemekler gelmişti.

Yemekleri alıp salona geçtik. O yemeğini yedi ben didikledim. Tatlış makinemde kahve yaptım ve sohbete başladık.

-- Anlat bakalım Nermin Hanım neymiş bu kadar karışık halledilemeyecek mevzular...

-- Günün olaylarını üç başlık altında toplayabiliriz. Murat Bey, Azra ki Batı'nın sekreteri olur kendisi ve son başlıkta Batı.... İlk önce Murat Bey'den başlayayım. Bana ya nişanlan ya da istifa et dedi ve ekledi iş bulman zor olur piyasadan yok olup gidersin. Yani aba altından sopa gösterdi. (Hiç şaşırmadı. Sanki bunu bekliyormuş gibi bir hali vardı) Sonra Azra Batı'dan hamileyim aramızdan çık dedi.(Kaşları alayla havaya kalktı) En sonda da Batı. Sana yıllardır aşığım nişan gerçek olsun evlenelime gelen bir şeyler zırvaladı... 

Son cümleye kadar normal insan tepkileri veren adam birden yeşerdi ve Hulk'a dönüştü. Ağzını açmasıyla kükremesi bir oldu;

-- Nasıl yani? Adam bunca yıldır sana aşıkmış ama hiç belli etmemiş üstüne sevgili yapmış kızı hamile bırakmış şimdi de kızı ortada bırakıp seninle evlenme hayallerimi kuruyor? Çüşşş!!! Bak Nermin ben öyle sabırlı bir adam falan değilim bu benim durulmuş halim beni delirtme (Oha! Bu sakin halinse delirmiş olanını düşünemiyorum bile) eski Demir'i geri getirme. Gel inadından vazgeç şu heriften de  şirketten de ayrıl, sana kendi ofisini açalım buradan daha başarılı olursun. Arkanda kapı gibi Çapan Yatçılık olacak beraber fuarlara katılırız. Sadece bizim değil başka firmaların da iç dizaynını yaparsın, farklı bir sektörde isim yapar daha fazla kazanırsın...

Derin bir nefes aldım.. Yutkundum. Doğru kelimeleri aradım ve sakin bir şekilde söze başladım;

-- Demir açıkçası ben bina tasarlarım benim gerçek işim bu. (Bu konu tartışmaya açık değil canım kusura bakma) Eğer kölelik antlaşması (Kaşları çatıldı. İstediğin kadar bozul haklıyım) değil normal bir sözleşme imzalasaydık şu anda üzerinde çalıştığım bir projem mutlaka olurdu. Çünkü aynı anda iki bazen üç proje üzerinde çalışırım. Sadece bir teknenin iç dizaynını yaparak mutlu olamam. Bana bu kadar güvendiğin için çok teşekkür ederim ama şu anki seçeneklerim arasında kendi kanatlarımla uçmak yok. Murat Bey'in söylediği gibi bu piyasa nankördür, çabuk unutulurum yok olur giderim ve geri dönüşü olmaz. Ben buralara zor geldim kolay gitmeye niyetim yok. (Tabii suratı düştü boynundaki damar yine atmaya başladı ama maalesef yapabileceğim bir şey yok ben böyleyim) Hal böyle olunca önümde iki tane seçenek var. Birinci seçenek nişanı kabul etmek ve gittiği yere kadar götürüp bittiği yerde duruma göre hareket etmek. Biliyorum sen bu seçeneği hiç beğenmedin ama Gözde'nin düğününden sonra başka işim yok. Sayende (Gözlerim devirdim) bir tek senin projelerin var o kadar. Seninle üretim merkezine gidip oradaki gidişatı kontrol edebiliriz. (Konuşmaya başladığımızdan beri ilk defa yüzü güldü. Tek kaşımı kaldırdım) Bakıyorum yüzün gülmeye başladı hayırdır?..

Tek kaşını kaldırdı. Kendinden gayet emin tüm egosu tavan ukala bir tavırla imalı imalı;

-- Üretim merkezine gideceğiz ya. Orada bakış açın değişebilir, her şeyi geride bırakmak isteyebilirsin de ondan...

-- O kadar mükemmelim diyooosun, dedim hiç düşünmeden. Çünkü bu kadar imaya ancak kendinden bahsediyordur....

-- Canım sen beni yanlış anladın benimle alakası yok orayı çok seversin o manada dedim senin için fesatsa ben ne yapayım...

-- Ha(!) Ha(!) Ha(!) Çok komiksin Demir... (Mal Nermin kızım sen harbi geri zekalısın offf kızardım mı ne?)

-- Huyum kurusun, deyince gayri ihtiyari yanımdaki kırlenti kafasına fırlattım ve tam isabet..  Böyle olacağını beklemediğim için kıkırdamaya başladım. Önce suratıma kötü kötü baktı sonra o da gülmeye başladı...

-- İsabet ettirmesen şaşardım... Off ama Nermin elin de ağırmış...

-- O zaman beni kızdırma.

-- Kızınca neler olduğunu izledim zaten. Konudan konuya atlayacağım ama dün gece ne oldu? Sen neden o kadar delirdin?

-- Bir de o konu var değil mi? Peki önce onu anlatayım ama en başından başlayayım da bana laf sokma sonra. Gözde çağırdı benim de ihtiyacım vardı. Nedense (!) kafam karışık bu aralar, dedim gözlerimi devirerek... O da sırıttı tek kaşı havada. Offf!!! Al şimdi bu adamı koy vitrine seyret dur hımmm!!!! Sevgili kelebekler de gelmiş vals yapıyorlar... Nermin kendine gel kızım adamın suratına ciğer görmüş kedi gibi bakıyorsun melül melül toparlan... Hafifçe boğazımı temizledim ve biraz seslice yutkundum...

-- Neyse bara en son ben gittim eve uğrayıp üzerimi falan değiştirince. Gözde her zamanki gibi özel locaya rezervasyon yaptırtmıştı. Berzan da tam karşımızdaki locadaymış ne bileyim ben. Kızlarla selamlaşırken fark etmedim. Oturmamla göz göze geldik. Kadeh kaldırdı başımla selam verdim. Bir daha da o tarafa hiç bakmadım. Uyuz önce içki gönderdi geri gönderdim. Tekrar içki gönderdi tekrar geri gönderdim. Bu sefer de sırıta sırıta korumalarıyla birlikte kendisi geldi. Önce korumalara bi kıl oldum. Kadın kadınayız ne yapabiliriz ki ona ne yani havasını yesinler. (Tek kaşını kaldırıp sırıttı. Ne yaptığını gördük dercesine) Üzerine bir de ileri geri konuşmaya başladı sinirlerim tepeme çıktı. Sadece Batı ile ilgili konuşsa umurum olmaz da ucu bana dokununca gözüm döndü. Önce sözlü olarak dalaştık sonra fiili oldu. İşte sonrası malum.. Haaa bu ara bir de bugün Berzan aradı özür dilemek için...

Önce yutkundu. Sonra kaşlarını çattı ve hırsla;

-- Başka Nermin başka biri daha aradı mı bilmem gereken? Hani o sizin beşli saptan birisinin abisi vardı adı her neyse merak edip o da aradı mı?

Önce kimden bahsettiğini algılayamadım sonradan jeton düştü, Eymen'i diyordu... Ayyy ne komik ne komik espri mi yaptı bu şimdi?

-- Ha ha ha(!) Çok komiksin...

-- Yoooo espri olsun diye demedim. Ulan bir kızdan hoşlandım pervaneye koşan sinekler gibi bütün hırbolar kızın peşine düştü de ondan soruyorum...

Gülsem mi? Ağlasam mı? Bilemedim... En iyisi işi deliliğe vurmaktı;

-- Desene elini sürdüğün altın gibi değerleniyor...

-- He canım he ne dedi o Berza mıdır nedir?

-- Dedim ya özür dilemek için aradı biraz konuştuk Batı ile olan husumetini anlattı.

-- Neymiş bu husumet?

-- Batı bunun kız arkadaşını ayartıp birlikte olmuş. Bu da ilk zamanlar dişe diş, kana kan, intikam bana sarmış. Ama son olaydan sonra bakmış ben o hatun gibi değilim bu sefer de bana üzülmüş. Uzak dur o heriften beş para etmez gibi şeyler söyledi. Sonra yine aynı tehditleri savurdu "O Batı itini de şirketi de bitireceğim" dedi. He! Bir de bana iş teklif etti. İkinci seçeneğim de zaten o...

-- Ne kadar rahat söylüyorsun "Bana iş teklif etti" diye. He oldu canım yağmurdan kaçarken doluya tutul. Bir manyaktan kurtulup başka bir manyağın yanında işe başla. Ben de öylece kafayı yiyeyim. Olmaz öyle şey. Belinde silah olan mafya kılıklı bir herifin yanında ne işin var Allah aşkına. Bu Batı da az dingil değilmiş hani. Kırdığı cevizler arşa ulaşmış hala bununla yalandan da olsa nişanlanacak mısın? Senin bu inadın keçide yoktur keçide...

-- Off Demir yine laf şu nişana geldi bir daha mı anlatayım?

— Aman anlatma anladık. "Sen buralara gelmek için çok uğraştın sen bina çizersin" kariyerin, bıdı bıdı bıdı, dedi alayla. Bir taraftanda eliyle çene çalma işareti yapıyordu.

— Evet kariyerim önemli nokta, bitti. Berzan konusuna da çok takılma o B planı çok zorda kalırsam diye aklımda..

-- Hıhı! Oldu canım. Saçmalama B planı falan olamaz o teklif. Onu unut. B planı kendi firmanı kurman olur ancak. İlk söylediğini kabullenmiş gibi görünmemin sebebi ise arada Murat Arkan var. Ayrıca bir şey dersem sen bunu yanlış anlayıp sana güvenmediğimi düşünebilirsin. Bunu da ben istemem. Sana güveniyorum sadece çevreye güven problemim var geçmişten gelen bir durum.

-- Peki Demir bugüne kadar hep benden bahsettik, peki ya sen ve senin geçmişin. Bana ne zaman kendini anlatacaksın?

-- Merak ediyorsundur, haklısın. Boşanmam, boşanma sebebim az çok kulağına gelmiştir. Pek gizli saklı değil. Ama gerçek sebebi bilen bir elin parmaklarını geçmez.

-- Biraz duydum evet ama ben olayı değil senin duygularını merak ediyorum. Demir'i demir yapan duyguları...

-- Demir'i demir yapan... Ne güzel söyledin... Çünkü ben gençliğimde aynı senin gibiydim. Haşarı, uçarı, serseri, nerede akşam orada sabah, eğlence alkol ne ararsan vardı. Hatta ortamı beğenmezsek yan baktı, düz bastıdan kavga çıkartır beğenmediğimiz tipleri dümdüz ederdik. (Acayip şaşırdım. Gözlerim kocaman açılmıştı şaşkınlıktan. Demir ve serserilik hadi canım adam bildiğin ciddiyet abidesi) Nereden nereye.. Sonra babam ben artık yaşlandım dedi kenara çekildi de mecburen biraz duruldum. Tüm ailenin sorumluluğunu omuzlarıma yükleyip geri çekildi. Zaten o zamanlar küçük bir atölyeyiz. Ama masraf artıyor. Sen daha tanışmadın deli fişek bir erkek kardeşim var o da küçük aramızda 10 yaş var. Üç aşağı beş yukarı Engin'le yaşıttır tahminim. Ama sen şanslısın Engin akıllı uslu, işinde gücünde. Bizimki hala toparlanamadı. Üniversiteyi para gücüyle bitirdi. Şu anda yurt dışında. Hesapta mastır yapıyor. Külliyen yalan. Bitmeyen mastır. Neyse o zamanlar o daha çocuk, mecbur ben baba oldum aileye. Biraz da hırs yaptım şirketi büyütmeye başladım. İşte Hazal'la o zamanlarımda tanıştım. İstanbul'dan Marmaris'e gelmiş. Mimar, Londra'daki Royal College of Art'tan mezunmuş. Yanlış anlama ama tam bir tasarım dehasıydı. Bohem bir havası vardı. Kalabalıktan, şehir hayatından sıkılmış bir çeşit inzivaya çekilmiş. Kendi işini kurmuş, küçük bir ofis açmış. Neyse ben de ilk büyük yat siparişimi almışım tırım tırım iç mimar arıyorum. Bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim. İngiliz asilzadelerine benzeyen bir havası vardı.(Sus yeter anlatma diyesim geldi. Hayatımda ilk defa kalbimi buz gibi bir el sıkmıştı. Sanki nefesim kesilmişti. İlk defa kendimi yetersiz ve beceriksiz hissettim. Ben Nermin Soysal Türkiye'nin ödüllü mimarı, bölüm birincisi Arkan Holding'in baş mimarı ama bir Kraliyet Sanat Koleji mezunu değildim tabii ki. Muhtemelen yüzümde limon yemiş ifadesi vardı. Çünkü Demir'in yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi, eee hep kıskanan ben oldum azıcık da sen kudur der gibi bakıyordu) İlk çalıştığım iç mimar oydu. Çok uyumluyduk. Derken iş ilişkisi yavaş yavaş aşka dönüştü. (Dayan yüreğim dayan birazdan bitecek bu işkence) Sonra bu soğuk ama güzel kadın beni durulttu. Kendi gibi soğuk olmasa da daha mesafeli daha az eğlenen daha çok çalışan biri haline getirdi...
Hırsımı körükledi. Artık sadece Marmaris bana yetmez oldu. İstanbul'a şube açmaya karar verdim. Tabii ki bana acayip destek oldu. Beraber geldik büroyu tuttuk. Büroyu o dekore etti. (Sanırım hala aynı dekorasyonu kullanıyor. En yakın zamanda bunu değiştirmem gerek. Nermin kızım hani sen kimseyi kıskanmazdın n'oldu? Rengin soldu, kuduruyorsun) Küçük de bir ev tuttuk, İstanbul maceramız başladı. İstanbul'a her gelişimde bana eşlik etmiyor kalabalıktan ve trafikten yakınıyordu. Ben de işlerimi kısa tutup hemen yanına dönüyordum. Ama bazenleri işlerim uzuyor sadece telefon ile görüşebiliyorduk. Ya da bilgisayardan falan işte. Neyse o zamanlar ikinci kardeşim dediğim yediğim içtiğim ayrı gitmeyen çocukluk arkadaşım vardı. Ortağım derdim, sağ kolumdu. Ben buradayken orası ona emanetti. Ben oradayken de o buraya gelirdi. İkimiz de gemi inşaatı ve gemi mühendisliği mezunuyuz. Neyse o benden önce evlendi, ilk aşkıydı karısı. Çocukları olmuyordu, tedavi için koştururken aşkı unuttular. Problemler başladı. Bora adını ağzıma almayalı yıllar var bize gelmeye başladı sık sık. Evde huzur bulamayınca huzuru bizde arıyordu. Eşi Mine dünya tatlısı bir kızdır ben ona yaralı ceylan derdim. Evlat hasreti ile yanıp tutuşuyor ama kucağına alamıyordu. Neyse farkında değildim ya da konduramıyordum bilemiyorum ama Bora ve Hazal yakınlaşmaya başlamışlardı. Belki de uzun zamandır yatıyorlardı bilemiyorum. Ben onları sürpriz yapmak için erken döndüğüm bir akşam bastım. Yatağımda düşünebiliyor musun? Kendi yatağımda en yakın arkadaşımı ve canımdan çok sevdiğim karımı, hayat arkadaşımı, sevgilimi çıplak olarak uyurken buldum. Hiçbir ayrıntıyı hala daha unutamıyorum. Ufak bir kalp krizi geçirip üç gün yoğun bakımda yatmama rağmen. Şaraplar içilmiş yatak odasında mumlar yakılmış yani öyle bir anlık elektriklenme falan değil. Romantik bir akşam yemeği yenmiş üzerine, sevişilmiş. Ben onları öyle görünce yığılıp kalmışım. Üç gün yoğun bakımda yatarken sağ olsun Kenan bütün boşanma evraklarını hazırlamış bana sadece uyanınca imzalamak kaldı. Mahkemeye bile gitmeme gerek kalmadan boşandım. Sonrası yok. Demir'i demir yapıp sertleştirip duygusuzlaştırdılar....., dedi ve sustu. Tam ağzımı açacaktım ki;

-- Taa ki seni görene kadar. Aklımı uçurdun, kalbimi çaldın, yeminimi bozdurdun. Senin yüzünden kafamdan tuz ekmek geçirip dağıttım. Çünkü ben bir daha kadın yok deyip yemin etmiştim. Ama fark etmeden beni benden alıp elinde oyuncak ettin be güzelim.

Utandım, kızardım.. Bu kadar yakışıklı ve bi o kadar da yaralı bir meteorun bana böyle demesi resmen kalbimi hoplatmış, içimi ısıtmıştı. Biraz önce buz tutan kalbim ısınmış resmen volkana dönmüştü. Sular ısınmaya başlayınca her zamanki gibi işi deliliğe vurdum;

-- Aaaa ne oyuncağı oldun canım. Alt tarafı çakma nişanlım var onun dışında melek gibi kızım..

-- Hıhıh(!) Şeytan da bir melektir yavrum...

-- Yuh!!! Demir övdün mü gömdün mü belli değil? Hem ne şeytanlığı mı gördün sen benim? İçim dışım bir.

-- Hangisinden başlasam birincisi arabama arkadan vurdun ve beni yolun ortasında bırakıp kaçtın. Hem de arabamı daha yeni almıştım be üç günlük arabaya çarptın vicdansız. Sonra arabama yaptıkların yetmedi bir de kaldırıma çıkarttın daha ne yapacaksın.

-- Aaaa o şeytanlık değil ki trafik canavarlığı. Hem beni sıkıştıran sendin bi kere lütfen ondan ben direksiyonu sana doğru kırdım. Etkiye tepki...

-- He güzelim he etkilere verdiğin tepkileri görüyoruz. Sırf ben değil bütün Türkiye görüyor..

-- Bak Demir mal bu beğenmiyorsan al voltanı ikile...

-- Yaaa işine gelmedi mi de hemen ikile. Çirkefleşmeyelim Nermin Hanım.... İkilemeyeceğim canım daha çok beklersin. Benden bu kadar çabuk kurtulamazsın. Sen bana, ben sana uyum sağlayacağız ortak bir yol bulacağız, yok öyle yağma. Geç buldum çabuk kaybedemem.., deyince öylece kala kaldım.

Demek ki aşk sevmek bunlar fedakarlık gerektiriyormuş. Pekala alışacağız bakalım, ne yapalım başa gelen çekilir....

Sonrasında konu konuyu açtı, laf lafı derken saat bayağı bir geç oldu. Bu saatte bu yorgunlukla yollara dökülmesine kıyamadım.

-- İstersen kalabilirsin, dedim.

-- Hıımm!!! Bu bir teklif mi?, dedi tek kaşı havada. Kelebekler yavşamayınız yok öyle teklif falan iki çift güzel lafa kanmayınız rica ederim...

-- Hayır canım. Engin'in odasında yatabilirsin.

Eski modayım geri kafalıyım, daha dün bir bugün iki n'oluyoruz. Yangından mal mı kaçırıyorsun. Birbirimizi tanımadan anca uzaktan bakarsın...

-- Diyosun..

-- Evvet... Pijamaları sana uyar. İkiniz de küçücük insanlarsınız. Merak etme yatağı özel yapımdır ayıcığımın. Rahat rahat yatarsın...

-- Diyosun da peki ya ben seninle uyumak istersem?

-- O zaman kıymetlini kaldırıp paşa paşa evine gidersin. Israrı sevmem ikiletme bence dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma.

Ellerini teslim oluyorum dercesine havaya kaldırdı;

-- Tamam tamam Rönesans prensesi ben Engin'in odasını alayım, hakkıma razı olayım...

Hah!!! Şöyle yola gel bakalım.. Pis pis sırıttım...

-- Tebrik ederim doğru cümleyi kurdunuz. Şey bu arada yarın şu Pelinsu mudur ne karın ağrısıdır onlarla sen ilgilenir misin? Hiiç çekemeyeceğim...

-- Aslında seni o panterlerle bir odaya kapatmak lazım ama bu ara zaten sinirlerin tepende şimdi saçlarını başlarını yolarsın mazallah müşterimden de olurum.

-- Aman aman sevsinler müşterini al da tövbe tövbe akşam akşam damarıma basmak hoşuna gidiyor sanırım...

-- Eee ne yapayım sen beni hiç acımadan yalnız yatırıyorsun. Gece ya ben kabus görüp korkarsam sonuçta ilk defa kalıyorum burada, dudağım falan uçuklarsa...

G*tün uçuklasın Demir zıbar yat Demir pişman ettirdin Demirrrr tabii içimden dedim bunları....

-- Demir sen iyice saçmalamaya başladın. Kalk kalk yatalım artık hadi. Uykun başına vurdu senin, dedim..

Engin'in odasını gösterdim. Temiz pijama verecektim ki;

-- Ben arabadan çantamı alıp geleyim, dedi.

Şaşırmıştım. Gitti ve elinde minik bir valizle geri geldi.

-- Acil seyahat yapmam gerekebiliyor, o yüzden arabada her zaman yedek çantam durur. Yani planlı bir şey değil..

-- Oldu o zaman valizin de varmış ihtiyaçlarını karşılayacak. Hadi sana iyi geceler, dedim ve odadan çıktım.

Odama gidince kapımı kilitlememek için kendimi zor tuttum. Biliyorum saçmalıyorum ama hayatım boyunca hiçbir erkek arkadaşım bu evde kalmadı. Hoş hiç erkek arkadaşım da olmadı ama olsun. Gerçi ben sarhoşken onun evinde sızmışım bir şey yapmamış şimdi niye yapsın... Off Nermin iyice manyadın kızım köpek gibi gelsin istiyorsun da ondan öyle diyorsun. Asıl o kapısını kilitlesin dayanamayıp sen gideceksin yanına yat zıbar mal...

(Demir'den

Resmen bana kapıyı gösterdi hanımefendi. Neymiş daha yeni tanışmışız. Sanki bir şey yapacağım tövbe tövbe. Sadece sarılıp uyumak istedim. Kalbimi ilk defa birine emanet edeceğim dediğinde ciddiye almadım ama sanırım doğru söylüyormuş. Bu devirde bu yaşa kadar kendini korumuş hani tam tabiri erkek gibi kız. Onun yerinde başkası olsa tek başına fiyuv oooo gömlek değiştirir gibi sevgili değiştirirdi. Bu kız, kardeşinin arkadaşlarının dışında erkek sinek bile sokmamış hayatına. Hazal'la karşılaştırmak istemiyorum ama ister istemez karşılaştırıyorum. Sanki biri gece biri gündüz. Nermin'i tanıdıkça anlıyorum ki ben Hazal'a asla aşık olmamışım. Sadece çok büyük bir hayranlık duymuşum. Onu erişilmez görüp gözümde büyütmüşüm. Nermin'e ise gerçekten vurulmuşum. Bu gece bunu daha net anladım. Peki kapıyı açtığındaki doğallığı... Üzerinde gayet salaş ev kıyafetleri, sıfır makyaj, öylesine bir ev topuzu. Kendine güveniyor hiçbir şeyi umursamıyor. O hali bile içimi eritmeye yetti. Ama o inadı yok mu o inadı, içimi kuruttu resmen. Batı dingili açık açık aşkını ilan etmiş hala o şirkette onunla oyun da olsa nişanlı kalacağım diyor. Kalsın bakalım kalsın. Ama ben de Demir'sem onu o şirketten ayrılıp kendi işini kurmaya mutlaka ikna ederim. Olmadı mı Murat Bey ile anlaşırım. Hele şu sular bir durulsun, toz bulutu bir kalksın önümü bir göreyim duruma göre bu işi en yakın zamanda çözerim. Hayatta ikinciye olmaz dedim ama en yakın zamanda bu kızıl afet ile evleneceğim, evlenmezse kaçıracağım....)

Sabah alarm sesiyle uyandım. Uyanmaz olaydım, mutfaktan çay ve omlet kokusu geliyordu. Canım annemmm ayyyy.... Neee annem mi? Ama Demir burada kaldı annemler de mi geldi? Pijamalarımla yataktan fırladığım gibi mutfağa uçtum saçlarım kabarmış ağzım yüzüm bir tarafta mutfağa ulaştığım zaman gördüğüm manzara karşısında farkında olmadan boynum hafifçe sola yattı ve açık olan ağzımdan muhtemelen sular akmaya başladı. Üzerinde eşofman altı ve t-shirt olan duş almış Demir marketten alışveriş yapıp gelmiş, çay demlemiş (Aaaa benim çaydanlığım mı varmış? Bak sen şu işe) ve otlu omlet (Ayyy en sevdiğim) yapmış. Sanırım sıcak ekmek ve simit de var. Benim geldiğimi anlayınca arkasına döndü ve ayaklarımdan (Ayağımda gece yatarken giydiğim ayıcıklı pufidik çoraplarım var) bacaklarıma ( Ne yapayım bacak boyum uzun olduğu için pijamalarım hep dizimin biraz altında olur. Biraz da bol pijama alırım öyle hafif Şarlo olurum) Unicorn desenli pijama altıma, kolları neredeyse dirseğime gelen pijama üstüme ve en sonunda da kuş yuvası olmuş saçlarıma baktı. Gözlerinde muzip pırıltılar yanıp sönüyordu, gülmemek için kendini zorladığı her halinden belli oluyordu.

-- Günaydın, diyebildim fısıltı gibi çıkan bir sesle... Annemler geldi sandım da ben o yüzden böyle koşarak geldim... Sen çok erken mi kalktın acaba? Çaydanlığı da bulmuşsun, tavayı falan... Ben ne diyorum ya s*çtım şimdi de sıvıyorum...

Demir artık kendini tutamadı ve kahkahalarla gülmeye başladı. Resmen karnını tuta tuta gülüyordu. Acayip bozulmuştum, sinirimden resmen ağlayacaktım. Alenen, hiç utanmadan dalga geçiyordu. O böyle kusursuz görünürken benim böyle batının kötü kalpli cadısı gibi görünmem büyük haksızlıktı. Ama duuur Demir seni pişman edeceğim....

-- Sana da günaydın bayan panik. Evet ben çok erken kalktım çünkü zorla tek başıma uyutuldum. Oysa ben başka hayaller kurmuştum o yüzden de uyku tutmadı. Önce koşuya çıktım, sonra markete uğradım, mutfağı karıştırdım ve kahvaltı hazırladım. Ev sahibem de yataktan fırladığı gibi gelmiş...

Utanmıştım ama altta kalmayacaktım tabii ki de;

-- Ellerine sağlık ama köşedeki kafe ne istersek hazır gönderirdi zahmet etmeseydin. (Hıh aldın mı cevabını)

-- Ne zahmeti canım benim için bir zevk ve dün akşam için teşekkür diyelim. Hadi elini yüzünü yıka da sofraya gel. Soğumasınlar.

Odama gittim, elimi yüzümü yıkadım sabahlığımı ve ev botlarımı giyip sofraya oturdum. Kahvaltıdan sonra seni mahvedeceğim Demir efendi dedim içimden sinsi sinsi...

Hakkını vermek lazım ama şimdiye kadar yediğim en lezzetli otlu omletti bu. Güzelce karnımı doyurduktan sonra;

-- Ellerine sağlık sen mutfağı bulduğun hale döndürürken ben de hazırlanayım da işe geç kalmayayım dedim.

-- Bugün benimle değil misin?

-- Sabahtan Arkan Holding'teyim öğleden sonra sizin şirkete geçeceğim dedim. Huzursuzca kafa salladı, sinirlendiği belliydi ama susma hakkını kullanıyordu.

-- Eee bari toplamaya yardım etseydin...

-- Kusura bakma canım o işlerden hiiiç anlamam kendin ettin kendin buldun ;)...

-- Oha! Diyeceğim ayıp olacak...

-- Deme o zaman Demir deme, ben sana "Sabah erken kalk kahvaltı hazırla" demedim. İçinden gelmiş yapmışsın sağ ol.. Kendim için de "Mutfakta süperim" hiç demedim. Nereden gelin güvey oldun onu da anlamadım neyse uzatmayalım, ellerine sağlık afiyet olsun, dedim ve mutfağı terk ettim.

Arkamdan bön bön baktığının farkındaydım. Peki umurumda mıydı tabii ki HAYIR...

Bordo hafif mini ama bende biraz minik duran kalem elbisemi çıkarttım. Üzerinin siyah kenarları bordo şeritli kısa ceketini buldum. Elbisenin V yakası biraz açık olduğu için siyahlı bordolu bir fuları vardı ama tam çıkarken takacaktım. Saçlarımı hemen sıkı sıkı topladım ve şık bir topuz yaptım. Eyeliner çektim, bol rimel sürdüm veee bordo rujum, hazırdım. Siyah kılaçımı alıp, parfümümü sıktım, odadan çıktım. Demir de hazırlanmış salonda beni bekliyordu. Beni görünce durdu baktı baktı, tek kaşı havaya kalktı derin bir nefes aldı;

-- Hatunum işe böyle mi gideceksin?

Ayy!!! Ev birden çok sıcak geldi cam falan mı açsak. Resmen sırtımdan aşağı ılık ılık ter boşandı. Ne güzel bir "Hatunum" demektir öyle. Utanmasam gidip o ağzı öpeceğim..

--Hıhı... Evet..

-- Canım, bi tanem o adam daha dün sana ilan-ı aşk etti bugün sen böyle işe gidersen adam bu hatunun da bende gönlü var böyle iki dirhem bir çekirdek minicik elbise eteği yok işe gelmiş diye düşünmez mi yavrum?

Aklım karışıyor beynim sulanıyor bu adam resmen beni hipnoz ediyor amaaaa yemezler canım elbise benim bacak benim...Sen böyle bütüüün kasların ortada gezeceksin benim elbiseme minik diyeceksin. Pelinsucuk senin kaslarına bakıp iç çekerken iyi bana gelince bıdı bıdı... Avucunu yala bana sökmez..

-- O onun problemi beni hiiiç entrese etmez. Elbise benim bacak benim istediğimi giyerim istediğim yere giderim bunu daha önce de belirtmiştim. Kıyafetlerime karışılmasından hiç haz etmem, lafını dahi ettirtmem. Her kim olursa olsun kararı ben veririm saygı beklerim. Kıskanılmak güzel ama dozunda paşam dikkat et daha da kısalmasın o etek...

Tek kaşı kalktı sinirden morarmaya başladı, damarı neredeyse bağımsızlığını ilan etti tek başına cumhuriyet kurdu. Konuşmaya başladığında sinirden sesi resmen titriyordu;

-- Ben sana asla saygısızlık etmem. Anlıyorum bunca zamandır tek başına kendini idare etmişsin. Tabii ki nerede ne giyilir bildiğinin de farkındayım ama işte bu ama önemli güzelim. Çok güzel bir kadınsın, dikkat çekicisin bir de üzerine böyle giyinince yürürken başlar sana doğru dönüyor. Buna ben kendi gözümle şahit oldum. Sonra ben o dönen başları gömmek istiyorum, anladın mı?

-- Hayır anlamadım. Ben istediğimi giyerim nokta..

-- Virgül giyerdin canım. Burası Fransa değil maganda dolu bir toplumda yaşıyoruz. Evdeki karısının yüzüne bakmaz dışarıda gözleri tepesinde oynar..

-- Ben giymeyeceğim, o giymeyecek, öbürü giymeyecek sonuç? Onlar öküz diye tavizi biz vereceğiz. Hayır canım o eninde sonunda bakmamayı öğrenecek. Eğitim ailede başlar analar oğullarını eğitecek sonnn...

-- Nermin koca toplumu tek başına sen mi eğiteceksin?

-- Gerekirse evet Demir eğiteceğim tamam mı?

-- Ne halin varsa gör Nermin...

-- Göreceğim Demir teşekkür ederim bittiyse çıkalım..

-- Bitmedi, bitmeyecek ama şimdilik susturuldum diyelim...

-- İyi, dedim.

-- İyi, dedi.

Sinirle evden çıktık....

Sinirimden arabayı resmen uçurmuştum. Muhtemelen arkamdan bir sürü kişi küfür etmişti. Ayağımı gazdan çekmeden otoparka girip arabayı park ettim. Ama hala daha sinirim geçmemişti. Odama çıktım Beste'den Murat Bey yerinde mi diye öğrenmesini istedim. Odamın ortasında bir aşağı bir yukarı hırsla yürüyordum. O sırada aklıma fularım geldi, boynumda yoktu. Hırsımdan resmen tepinmeye başladım. Siyah bir fular buldum onu boynuma bağladım. Oda telefonum çalmaya başladı;

-- Efendim.

-- Nermin Hanım Murat Bey şimdi gelmiş zaten sizi bekliyormuş.

-- Teşekkürler Beste, dedim.

Nişanı anlı şanlı yapacaktım inat değil mi Demir Bey hatta annemleri bile çağıracağım bak görürsün sen. Dingil, balta, odun, uyuz ığğğğğ sinir yaratıkkkk. Burnumdan nefes alıp içimde tutup ağzımdan vererek sakinleşmeye çalıştım. Ondan geriye doğru yavaş yavaş saydım veee azıcık sakinleşip Murat Bey'in odasına yollandım.

-- Hoşgeldin kızım gel..

-- Hoşbulduk Murat Bey nasılsınız?

-- Senin cevabın bu sorunun cevabını belirleyecek, dedi eski kurt..

-- Sizin bana yaptığınız iyilikleri unutamam Murat Bey. Bu şirket evim sizler ailem oldunuz. Bu kadar başarılı olmamı size borçluyum. Sizi yüz üstü bırakamam o yüzden evet diyorum yapalım şu nişanı...

-- Aferin kızım doğru kararı vereceğinden zaten emindim. Şimdi biz Selma ile düşündük nişanı bizim yalının bahçesinde yapalım dedik. Çok kalabalık olmayan küçük bir toplulukla. Senin ailen gelebilir orası sana kalmış. (İş ciddiye binince g*tüm açıkçası yemedi. Annemlerin bu işe bulaşmasına gerek yok. En son konuşmamızda annem zaten canıma ot tıkamıştı. Şimdi onları böyle bir tiyatroya dahil etmeye hiç gerek yoktu)

-- Annemleri hiç karıştırmasak..

-- Tabii kızım siz nasıl isterseniz dediğim gibi. Zaten basına üç-beş tane resim servis etsek yeterli olur. Mesela erkek kardeşin gelir. Şu anda iş yaptığımız hangi firmalar var, deyip önündeki dosyalara baktı. İsmet Bey ve eşi Nilgün Hanım süper ımm Yakup Beyler olmaz eşi aşırı dedikoducu Ah! Çapan Yatçılık Demir Çapan işte bu süper olur. Adam medyatik biri nişandan çok o konuşulur hedef saptırmak için müthiş bir malzeme tamamdır. Selma davetiye falan her şeyi halledecek. Bu hafta sonu pazar öğleden sonra yaparız nişan partinizi hayırlısı olsun bakalım dedi.

— İnşallah teşekkür ederim, dedim ve odadan çıktım.

Aklım Murat Bey'in Demir'i nişana çağırması kısmına takılıp kalmıştı. Dört gün sonra yapılacak partiden çok ona verilecek olan davetiye beni aşırı derecede germişti. Üstelik Batı ondan haz etmediği için ortalığı mikser gibi karıştırırsa hiç şaşırmazdım.

Düşünceli düşünceli giderken bir anda bir şeye çarptım ve sendeledim. O şey meğer Batı'ymış. Belimden tuttu o sırada yanımızdan Azra geçti. Tabii öldürücü bakışlar atarak.

-- Çok dalgınsın hayatım ne oldu?, dedi

Hayatım mı dedi o kimin hayatı onun hayatı mı ben mi? E*eni Batı , ruh hastası Batı, dilini eşek arısı soksun Batı, kaybol Batı....

-- Batı ne saçmalıyorsun acaba hayatım falan ne oluyoruz?

-- Aaaa aşkım hafta sonu nişanlanıyoruz, artık herkes öğrenmeli sevgimizi.. Dişlerimi sıktım neredeyse kırılacaklardı;

-- Batı abartma istersen. Basına oynanacak bir oyun başka amacı yok. Bu arada ne yap ne et amcanların Demir'e davetiye vermesine engel ol. Gelmesin o istemiyorum..

-- Olur mu hiç? Gelecek ve senin bana ait olduğunu görecek...

-- Batı ben sana ait değilim bu bir ikincisi biz gerçekten nişanlanmıyoruz üçüncüsü o gelirse Azra da gelir...

-- Gelsin bana ne.

-- Tamam Berzan'ı da davet ederim..

-- Etmezsen hatırım kalır.

-- Off Batı offf hafta sonu görüşürüz, dedim ve yanından ayrıldım.

Odama döner dönmez Selma Hanımı aradım;

-- Merhabalar Selma Hanım nasılsınız?

-- İyiyim güzel kızım asıl sen nasılsın? Heyecanlı mısın? Ah Ah inşallah bu nişanın gerçek olduğu günleri de görürüz...

-- Çok naziksiniz Selma Hanım.. Yardım edeceğim bir şey var mı?, deyip konuyu değiştirdim..

-- Yok kızım ben her şeyi hallettim sen merak etme. Kıyafet için de sipariş verildi yarın sabahtan provan var...

Ooov maşallah Selma Hanım bayağı hızlı.

-- Peki çok sağ olun. Ben birkaç arkadaşımı davet edebilir miyim?

-- Kızım sen listeyi yolla yarın herkese kurye ile davetiyeler gider. Organizasyon firması her işi hallediyor.

-- Peki efendim size mi yollayacağım listemi?

-- Hayır kızım firmaya e-mail atarsın, dedi ve firmanın adresini verdi.

Sen görürsün Batı intikamım acı olacak dedim....

Dosyalarımı toparlayıp Çapan Holding'e geçtim....

Demir o davetiyeyi alırsa ne yapar? Nişana gider mi? Yoksa medyadan mı takip eder? İşte bunların hepsi bir sonra ki bölümde cevap bulacak.
Bölümü beğendiğinizi umarım..... Sevgiyle kalın.....

Continue Reading

You'll Also Like

763K 25.9K 11
Gabriel Valentini için feth edilemeyecek hiçbir şey yoktu. Kadınlar, iş anlaşmaları... Hepsini bir parmağında oynatan Gabriel, Violet Avery ile tanış...
597K 17.2K 16
Aybala'nın mizacı neşeli ve iyimserdi.Güçlü bir anlayış ve sakin bir muhakeme yeteneğine sahipti buna rağmen tek kusuru çabuk kırılan kalbiydi. Aybal...
1.3M 101K 27
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
147K 7.9K 31
Kutsal topraklarda basladi Elifin hikayesi. Peygamberin topraklarinda buldu alin yazisi onu... Habersizce tavaf yapti onlar. Habersizce dua etti onl...