YENİ BAŞLANGIÇLARA

By sednr_ercys38

42.4K 2.6K 2.1K

Ailesi tarafından kalbi kırgın derin yaralar açılan bir Asel kendini insanlara karşı aciz göstermekten hep ko... More

TANITIM
1. Bölüm:Adım Adım İstanbul
2. Bölüm:Kafa Karışıklığı
3. Bölüm: Kırgınlıklar
4. Bölüm: Doğum Günü
5. Bölüm: Minik Atışmalar
6. Bölüm: Olaylar Karıştı
7. Bölüm: Vazgeçilmez Merak
8. Bölüm: İntikam
9. Bölüm: Uykusuz Gece
10. Bölüm: Kıskançlık Krizleri
11. Bölüm: Hazin Son
12. Bölüm: Zorluklar Karşısında
13. Bölüm: Çırpınışlar
14. Bölüm: Anıları Yaşatmak
15. Bölüm: Büyük Kapışma
16. Bölüm: İlk İtiraf
17. Bölüm: Sırlar Aydınlanıyor
18. Bölüm:Tedirginlik
19. Bölüm: Maç Motivasyonu
20. Bölüm: Kalp Kırıkları
22. Bölüm: Aşk Rengi
23. Bölüm: İlkler

21. Bölüm: Fırtına Öncesi Sessizlik

1.2K 102 191
By sednr_ercys38

Asel'in Ağzından:
Herkes ödev hakkında tartışırken cidden çok komik oluyordu. Ben ne kadar rahatsam onlar da bir o kadar panikti. Yekta ile bakışlarımız sürekli aynı doğrultuda kesiştikçe gözlerini kaçıran taraf ben oldum.

"Bu ödevi beraber yapalım mı?" Almila şu an seni kabul edersem eğer o kişi oraya gelmez, kabul etmezsem de sen bozulacaksın. İkilemler arasında kalmaktan her zaman nefret ediyorum.
"Duruma göre ayarlayalım." Bunu demem üzerine ufak bir tebessümle geçiştirdi.

Okul dağılırken telefonla birlikte lavaboya gittim çünkü şimdilik en sakin yer orasıydı. Ayça'yı arayıp son gelişmeleri aktaracaktım ama Beril yine buna engel oldu.

"Kimleri görüyorum burada?"
"Kör değilsen eğer Beril beni görüyorsun."
"Sen kesin şimdi Yekta ile yapacağını düşünüyorsundur ödevi ama birşeyi unutuyorsun ki bende burada savaş veriyorum."

Her sinirlendiğimde bakışlarımı yukarıya yöneltirim tıpkı şimdi yaptığım gibi. Üst dişlerimle alt dudağımı ısırıp konuşmaya devam ettim.

"Ben sizin seviyenizde ki kızlar gibi bir erkek için savaş vermem herşeyi oluruna bırakırım o yüzden kapa çeneni." Elimin tersiyle onu itip koridora çıktım.

Zamanlamam ile gurur duyarak Yekta ile göz göze geldik. Öyle güzel bakıyordu ki ruhuma dokunuyordu o bakışı fakat Beril ile ne yaşadıklarını bilmiyordum. Hayal kırıklıkları bana fazla geliyordu.
"Kanki araban var mı?"
"Taksi ile gideceğim."
"Aşk olsun burada biz varken taksiyle gitmek olur mu hiç?"
"Belki başka planları olan vardır aramızda."

Laf yerine çoktan ulaşmıştı ki Yekta kızarıp morarmaya başladı.
"Neyse muhabbetinize doyum olmaz ama benim gitmem gerek."
"Nereye gideceksin?" Bu soru Ayaz'ı da şaşırtmıştı çünkü Yekta kendinden beklemediğimiz birşey yapmıştı.
"Ödevim için anıları yaşatmaya."

Yekta'nın Ağzından:
Ayaz yanımda sürekli konuşuyordu ama dediklerinin hiç birine kulak asmıyordum. Asel'in giderken söylediği söz kafamda cirit atıyordu. Orada niye öyle birşey dedi ki?
"Ayaz, Asel sana birşey dedi mi? Kiminle çalışacakmış?"
"Valla ben sordum ama kayda değer birşey söylemedi. Aklında birisi varmış ama o teklif etmeyecekmiş. O kişi doğru adresi bulacakmış."

Raylar şimdi yerine oturdu. Anıları yaşatmak, doğru adres hepsi şifreli mesaj. Hemen arabayı sağ çektim.
"Ayaz in arabadan."
"Ne? Kafayı mı yedin benim evim burası mı?"
"Taksiyle devam et benim acil işim çıktı." Arabadan ağzının içinde konuşa konuşa indi. Biliyorum bozulmuştu ama şu an gitmezsem eğer büyük bir fırsatı kaçırabilirdim.

Arabayı derneğin önüne park edip aşağı indim. Camda üzerimi düzeltirken bir ses yükseldi.
"Hoşgeldiniz Yekta Bey." Aradığım ses buydu sanırım.

Kafamı çevirdiğimde iki kolunu önünde birleştirip kapıya yaslanmış bana doğru bakan Asel ile karşılaştım. Su gibiydi. Öyle saf öylesine temiz bir güzelliğe sahipti. Bu aşk değilde ne? Kendime bile itiraf edemezken sana söylemem çok acımasızca olur.

Köpeklerin her birine farklı farklı isim vermişti ve sırasıyla beni onlarla tanıştırıyordu.
"Mesela bunun adı da Gölge."
"Neden Gölge peki?"
"Biraz dertleştik ve acılarımı saklamama yardım etti." Bu kadar ince düşünceleri yüreğimi sızlatıyordu. Çünkü annem de böyleydi...

Hem bana etrafı tanıttı hem de beraber ödevi yaptık. Dernekte iki saat oyalandıktan sonra Asel'i eve bırakmayı teklif ettim. İtiraz etmeden kabul etti bunun sebebini de çok yorulmamıza bağlıyorum.

"Çok güzel bir ödev oldu." Benimle konuşmaya mı çalışıyordu acaba?
"Bencede." Minik tebessümünü çalan telefon sesi noktalamıştı. Ekrana istemsizce gözlerim kaydı ve "Kaan" yazısı moralimin ayaklar altına alınmasını sağladı.

"Efendim Kaan?"
"..."
"Telefonda konuşulacak birşey değil."
"..."
"Tamam olur. Görüşürüz." Meraktan içim içimi yesemde sormaya cesaretim yoktu.
"Eve mi bırakayım?"
"Evet." Normalde bitmeyen yol şimdi göz açıp kapayıncaya kadar bitti. Neyse ki iple çektiğim yarınlarım var.

Asel'in Ağzından:
Bugün ki yaptığımız ödevi elma eşliğinde kontrol ederken kapı çaldı. Elimdekileri bırakıp kapıya yönelirken telefonumu sessize aldım. Aralanan kapının arkasında Kaan sırıtarak selam verdi.
"Bahçe de oturalım."
"Asel sen kafayı yedin herhâlde bu soğukta bahçede mi oturacağız?"
"Evde tekim Kaan."
"Merak etme yemem seni."

Birşey dememi beklemeden eve girdi. Ben bu adamla nasıl sevgili oldum hâlâ inanmakta güçlük çekiyorum.
"Şimdi anlat ne Londrası?"
"İki haftalığına Londra6'ya gidiyorum."
"Neden?"
"Babamın işleri için ve giderken seni de götürmek istiyorum Asel."

Bu teklif çok ani olmuştu.
"Saçmalama Kaan niye seninle  geleyim ki?"
"Yeni başlangıçlar için. Kim bilir belki de Londra bizim şehrimiz olur."
"Öyle birşey olmayacak, şimdi gider misin evimden?"
"Daha 3 gün süremiz var ve ben bu süre zarfında seni iknâ edeceğim."

Pişkin bir ifadeyle evi terk ederken bende sinirden küplere binmeye başladım. Onun bu küstâhça davranışları beni çileden çıkarmaya yetiyordu.

Sabah uykusuzluğumun üstüne bir de Almila'nın dedikoduları eklenince okul iyice çekilmez bir hâl alıyordu.
"Almila biraz sussak mı? Ne dersin?"
"Ay aman tamam sustum. Peki birşey soracağım sen ödevi ne yaptın?"
"Hallettim."
"Ne çabuk? Tek mi?" Ben pis pis sırıtmaya başlayınca Almila hemen olayı çaktı.
"Yoksa Yekta mı?"
"Acaba olabilir mi?"
"Asel korkulur senden hiç birşey anlatmıyorsun."
"Dedikodularından fırsat gelmiyor olabilir mi?"

Biz kendi aramızda şakalaşırken koridorda çığlık sesleri yükseldi.
"Ne oluyor ya?" Almila'nın sorusuna olumsuz şekilde kafamı sallayarak cevap verdim.
"Gel bakalım." Merdivenlerin başındaki topluluğu incelemeye başlarken Yekta ve Ayaz'ın kavga ettiklerini gördüm. Sanki o an kaynar sular başımdan aşağı dökülmüş gibi oldu.

Almila ile koşar adımlarla yanlarına giderken Beril'in çığlıkları kulaklarımı doldurdu. Yekta yüzü kanlı bir şekilde yerdeki yatan çocuğa nefret kusarak ardı arkası kesilmeyen yumruklar savuruyordu. Engel olmak istercesine önüne geçtim ve yüzünü avuçlarımın içine aldım.
"Yekta bana bak!" Dediğimi aldırmadan yumruklamaya devam etti. Etraftakilere hocaları çağırmaları için bağırırken bir taraftan da Yekta'yı engellemeye çalışıyordum.

Hocaların gelmesiyle kavgayı ayırdık fakat bunun sonucunu Yekta ağır ödeyecekti bundan eminim. Yüzündeki yaralara ufak ufak dokunurken hiç bir tepki vermedi.

"Canın yanıyor mu?"
"İyiyim ben."
"Revire gidelim yaralarına baksınlar."
"İyiyim dedim ya Asel uzatma!" Kolumdan tutup itekleyince donup kaldım. Sanki okulun ilk gününe dönmüş gibiydim.
"Peki Yekta." Geri adımlarla ondan uzaklaşıp sınıfa gittim böylelikle yanında olmadığım için rahatlayabilirdi.

"Asel uyan hadi zilin çalmasına 5 dakika var toparlan." Almila'nın seslenmesiyle kafamı sıradan kaldırdım. Yaklaşık dört derstir kesintisiz uyuyordum. En son Yekta müdür odasından gelmişti ve ben o zaman uykuya dalmıştım.

"Almila sen Emre'ye teklif etsen de Ayça'yı beraber alsanız."
"Sen nereye gideceksin ki?"
"Annemi ziyarete." İkimizde duraksayıp yutkunduk. Almila annemi kısa bir zaman içinde tanıdı ama sanki yıllardır tanıyormuşcasına çok seviyordu.
"Tamam Ayça'yı oradan da ödevimi yaparız. Sende bize gel direkt."

Zil çalınca sınıf boşalmaya başladı bende o sırada çantamı topladım. Askıda ki kabanımı giyinip sınıftan çıkmak için hareket ederken Yekta kolumdan tutup durdurdu.
"Afedersin."
"Ne için?"
"Sabah ki davranışım için."
"Umrumda değil."
"Asel sabahtan beri bozuksun."
"Kendini bu kadar önemseme Yekta komik oluyor çünkü."
Umursamaz bir tavırla sınıftan çıkarken arkamda öfkeli bir yaratık bıraktım.

•~•~•

Kaan'ın Londra'ya gitmesine sadece birgün vardı ve ben hâlâ ikna olmamıştım. Zaten onunla oraya gitmem için dünyanın tersine dönmesi gerekti.
"Asel tabaklar nerede?" Ben kendi düşüncelerim arasında sıkışıp kalırken Ayça ve Almila da mutfakta yemek hazırlıyorlardı.
"Üst dolaplara bakın."
"Zahmet olmazsa yanımıza gelir misin Asel Hanım?"
"Mızmızlanma Ayça." Terliklerimi giyip mutfağa yöneldim.

Aslında açtım ama şu an için iştahım hiç yoktu, sürekli tabağımdakileri çatallıyordum.
"Kızlar size birşey söyleyeceğim." İkisininde ağzı tıka basa dolu olduğu için kafalarını sallamakla yetindiler.
"Kaan beni Londra'ya götürmek istiyor." Ayça söylediğimi idrak edememiş şekilde yemeğine devam ederken Almila boğulurcasına öksürmeye başladı. Önümdeki su bardağını ona uzatırken konuşmaya devam ettim.
"Sakin ol önce."
"Ne Londra'sı?" Ayça'da yeni yeni sohbetimize katıldı
"Bir dakika ya ben Yekta ile karıştırdım o yüzden tepkisiz kaldım."
"Ne yani Ayça Yekta teklif etse götürmek için normal mi karşılayacaktım?"

Sustu biraz düşündü 'yani' der gibi kafasını salladı.
"Kesin çene çalmayı da Asel sen devam et ne dedin?" Almila da cevabını bildiği sorular soruyordu sürekli.
"Tamam gidelim Kaan bende seninle Londra'ya gitmek için can atıyordum zaten dedim."
"Dalga geçmesene ya."
"Ne soruyorsun o zaman?"

Bu kısa sohbetimizin üzerine onlarında iştahı kaçmış olacak ki yemeği çatallamaya başladılar.
"Asel geçen ki kavganın nedenini biliyor musun?" Eğer Almila bu soruyu soruyorsa kesin biliyordur ve eminim ki altından kötü birşey çıkacak.
"Bilmiyorum."
"Anlatıyorum o zaman. İkra bizim okula kayıt için gelmiş tabi biliyorsun onu da kendini sergilemek için elinden geleni yapıyor neyse bu Beril ile sınıfa gelirken o iki oğlan bunlara laf atmış."

Ayça ile gözlerimiz fal taşı gibi açıldı.
"Ne yani o sümsük şimdi sizin okulda mı?"
"Evet bizim okula aldırmış kaydını. Sonra bunlara laf atıldığını Emre duymuş."
"Benim Emre mi?"
"Senin Emre susta bir anlatayım. İki yumruk atmış bu çocuklara tabi onlar da karşılıksız bırakır mı Emre'ye girişmişler. Allah'tan Yekta ve Ayaz oradan geçiyormuşta olaya el atmışlar. Emre'yi hemen oradan uzaklaştırıp kendileri dalmış kavgaya."

Yekta'nın o kavgaya dahil olmasının nedeni Emre mi yoksa Beril mi?
"Beril ile bir alâkası var mı?"
"İşte onu bilmiyorum kızlar lavabodayken duymuş kahramanım kurtardı falan diyormuş." Kelimeler boğazımda düğümlendi birşey diyemedim.

•~•~•

Saçımı dağınık bir şekilde toplayıp boyunluğumu taktım. Babamla karşılaşmamak için parmak uçlarımla aşağı inerken ayağım takılıp köşedeki vazoyu devirdim. Bu gürültüye uyanmamak mümkün değil ki zaten dediğim gibi de oldu. Babam arkamdan homurtulu sesler çıkararak seslendi.
"Asel"
"Efendim?"
"Bugünlük benim arabamı al ben şehir dışına çıkıyorum."
"İzmir'e mi?"
"Sana hesap mı vereceğim?"

Lanet olsun ki her defasında o adamı önemseyip kendimi küçük düşürüyorum. Ağlamamak için evin kapısını çarpıp çıktım.

"Bugün hazırladığımız ödevleri sunacağız ve partnerimizle." Almila öyle deyince içim kıpır kıpır oldu. Yekta'ya ne kadar kızsam da adının geçtiği her cümle mutluluk sebebim oluyordu.
"Bu akşam Kaan gidiyor farkında mısın?"
"Evet gidiyor ve bundan bizene?"
"Hâlâ pes etmiş değil her akşam mesaj atıyor."
"Asel onunla gideceğini falan söyleme bana."
"Kaan geliyor sus."

İti an çomağı hazırla denilen atasözü tam Kaanlıktı.
"Hazırladın mı valizini?"
"Gelmeyeceğimi demiştim."
"Daha zamanımız var."
"Kaan uzatma istersen."
"Bu akşam benimle o uçağa bineceksin Asel."

Sürekli üstelemesinden nefret ediyorum şu çocuğun. Daha fazla onu dinlemem için Almila'yı kolundan çekiştirip sınıfa götürdüm.

"Çocuklar ödevlerini toplayıp öğle molasında inceleyeceğim ve en çok beğendiğim ödev için de ödüllendirme yapacağım." Sunum yapmayacağımız için sevinç çığlıkları atarken sınıfa İkra girdi. Bu sefer de Beril sevinç çığlıkları atmaya başladı.

"Birdi iki oldular." Almila'nın kulağıma fısıldadığı cümle gülümseme sebebim olmuştu.
"Birisiyle başa çıktık ikincisiyle de başa çıkarız" diyip göz kırptım.
"Kanki bu nereden çıktı?"
"Kaydını bizim okula aldırmış."
"Hoydaa."

Hocanın ısrarı üzerine kendini kısaca tanıtıp Beril'in yanına geçti. Okul zaten çekilmezdi şimdi iyice çekilmez oldu.

Öğle molası bittikten sonra biyolojici sınıfa girince hepimiz yerlerimize geçtik. Yekta ile sürekli birbirimize bakıp ortaya tebessümler saçtık.
"İtiraf etmeliyim ki hepiniz çok başarılı bir iş çıkarmışsınız fakat bir ödev daha özenli ve düzenli olmuş." Kalbim yerinden çıkacakmış gibi oldu. Hep bir ağızdan hocanın açıklamasını isteyince gülümsedi
"Tamam tamam ne kadar sabırsızsınız öyle. En güzel ödev Yekta ve Asel çiftinin olmuş."

Mutluluğum birinci olduğumuz için değilde bir cümlede çift olarak tanımlandığımız içindi. Birkaç kişi haricinde yükselen alkış sesleri bizi kürsüye davet ediyordu. Yerimden doğrulacağım sırada ellerim Yekta'nın elleriyle buluştu. Ciddi ciddi şu an elimden tutup herkesin önüne çıkarıyordu beni. Bugün yaşadıklarım yüzüne adrenalin komasına girebilirdim.

"Bu ödevi nasıl yaptınız anlatın bakalım." Hocanın sözleri üzerine ben kilitlendim. Ne diyebilirdim ki?
"Tesadüfler vardır, beklenmedik anda beklenmedik zamanda karşımıza çıkıp gelen güzellikler. Bu ödev de o tesadüfün eseri." Yekta'nın dudaklarından dökülen her sözcük kalbimdeki yaraların merhemi oluyordu.
"Ve biz o tesadüfleri en güzel şekilde karşılarız bu sayede iyi ki dediğimiz anlar olur." Bir elmanın yarısı ben yarısı Yektaydı. O başladı ben ise sonlandırdım.

Almila'yı eve bıraktıktan sonra markete uğradım. Annem öldükten sonra mutfak ihtiyaçlarıyla ben ilgilenmeye başladım ve ne kadar zorlandığımı da hissettim. Aslında anneler bizim dünyamızmış.

Yekta'nın Ağzından:
Önceden yatağıma uzandığımda aklıma gelen ilk şey annem daha sonra da basketbol geliyordu fakat Asel'i tanıdığımdan beri aklıma gelen tek şey o oldu. Bugün elini tutarken korktum çünkü çok narindi ve incimesini istemedim. Ona karşı bir hassas noktam daha oluştu.

Düşüncelerim kapının tıklanmasıyla rafa kaldırıldı.
"Yekta gelebilir miyim?"
"Gel Filiz." Kapıyı aralayıp odaya girince yataktan doğruldum. Karşımdaki koltuğa oturup cümleye başladı.
"Yektacığım ben yarın ailemin yanına gidiyorum bilgin olsun istedim."
"Tatile mi?" Ben öyle deyince ağlamaya başladı.
"Hayır temelli."
"Ne demek o?"
"Babanla aramız çok kötü eskisi gibi sevmediğini düşünüyorum."

Bu tartışmalarının en büyük sebebi benim Filiz'i kabullenmememdi. Babam her ne kadar severek evlense de asıl amacı bana annelik yapmasaydı.
"Hiç bir yere gitmiyorsun Filiz. Ben halledeceğim."
"Yekta olmaz artık beni sevmiyor baban."
"Bu sevgi bu kadar kolay mı bitiyor?"
"Çok savaş verdim ve babanın peşinden çok koştum. Çünkü ben gerçek hayatı onun gözlerinde buldum. O bana ne zaman seslense elim ayağıma dolaşıyordu."

Aşkın tanımı buydu sanırım ve ben bazı şeyler için geç kalmış olabilirdim.
"Sen evde kalıyorsun ben babamla konuşurum fakat şimdi izninle telefon görüşmesi yapmam lazım." Anlayışlı bir şekilde odadan çıkınca koala gibi telefona yapıştım. Arka arkaya Asel'i aradım fakat cevap alamadım. Tek çarem Almila'yı aramaktı o kesin Asel'in nerede olduğunu biliyordur. Birkaç kez çaldıktan sonra Almila cevap verdi.

"Merhaba Almila, ben Asel'e ulaşamıyorum bir bilgin var mı?"
"Hayır, okuldan sonra hiç görüşmedik."
"Peki teşek..."
"Yekta bir dakika dur!"
"Ne oldu?"
"İhtimal vermiyorum ama Londra'ya gitmiş olabilir."
"Londra mı?"
"Evet Kaan ile birlikte belki de."

O herifin adı geçince odada volta atmaya başladım.
"Evine bir bak ve banada haber ver lütfen."
"Ta...tamam Almila."

Hemen üzerimdekileri değiştirip arabanın anahtarlarını aldım. Dışarıya adımımı atar atmaz sırılsıklam oldum. Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu ve sürekli şimşekler çakıyordu. Bu da beni ürkütmeye başladı. Fırtına öncesi sessizlik gibi...

Arabayı park edip kapıya koşarak yumruklamaya başladım.
"Aseeel! Asel nerdesin? Asel!" Benim bağırış seslerim gök gürültüsü ile karışınca iyice korkulu dakikalar yarattı. Bir ön cama bir arka cama koşuşturup durdum. Ama nafile ne bir ses ne de bır tıkırtı vardı. Son kez zile basıp bağırdım fakat yine aynı sonucu alınca arkamı dönüp yürümeye başladım. Tam kapı koluna elimi attım ki arkadan bir ses durdurdu.
"Yekta?" İçimdeki korkuların yerini heyecan kapladı.

Arkamı döndüğümde kolları ceketini sarmış, saçları sırılsıklam olmuş ve gözlerini yağmurun şiddetiyle kırpıp duran aşık olduğum kadın bana bakıyordu.

Hayata yeniden gelmiş gibi hafifledim onu öyle görünce. Aramızdaki mesafeyi adımlarımla kapatmaya başladım. O da yağmur eşliğinde bana eşlik ediyordu. Artık bir nefes kadar yakındık birbirimize. Heyecandan mı yoksa soğuktan mı bilmiyorum ama karşımda titriyordu. Önce yutkundu sonra masmavi gözlerini gözlerime değdirdi.

"Neden geldin?"
"Ben bunca zaman birşeyleri yanlış anladığımı fark ettim."
"Ne gibi?"
"Lütfen izin ver yoksa bu cesareti bir daha asla toparlayamam."

Kafasıyla onaylayıp susunca devam ettim.
"Sürekli kaçtım senden kendimden ve en önemlisi biz olmaktan ama olmadı. Asel sen beni hayata tekrar dönderdin. En büyük öfkemi çekip aldın. Ben önceden hiç bir kıza tahammül edemezken şimdi sensiz hiçbir şey yapamaz hâle geldim. Asel sana tek bir soru soracağım."

Ellerini avuçlarımın içine alıp minik bir öpücük kondurdum.
"Benim küçük umutlarla dolu dünyamı ısıtıp güneşim olur musun?" Bulutlara eşlik edip ağlamaya başladı. Önce kafasını salladı ve sonra
"E...eveet binlerce kez eveet." O an eşsiz bir mutlulukla Asel'e sarılıp etrafta döndürmeye başladım...

Bölüm sonuu 😍

Nasıl beğendiniz mi? O zaman oy ve yorumlara yüklenin canlar 😘

Beni biliyorsunuz en heyecanlı yerinde keserim ama çok beklediniz o yüzden kıyamadım 😊

Şimdi size Yalan Söyledim desem...

Sırada ki parça İrfan Özata&Hasret Türküsü 🎶

Instagram:
Sednrercys
Yenibaslangiclara_wattpad

Snapchat: siyahmadam10






Continue Reading

You'll Also Like

1.7M 68.2K 54
"0549******: Umarım iş telefonumu meşgul etmen için geçerli bir sebebin vardır. (20.13) Afra: OHA! OHA! OHA! (20.13) Afra: Koskoca Kuzey Taşoğlu bana...
2M 72K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
1.3M 88.6K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
823K 37.2K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...