Bir Deli Rüzgar

By maviliyazar__

3M 192K 347K

İlk bölümler düzenlenmeye başlandığı için şimdilik kaldırılmıştır ama sadece "şimdilik." Bomba gibi geri döne... More

Bir Deli Rüzgar |Tanıtım
Bir Deli Rüzgar |1
Bir Deli Rüzgar |2
Bir Deli Rüzgar|3
Bir Deli Rüzgar|4
Bir Deli Rüzgar|5
Bir Deli Rüzgar |6
Bir Deli Rüzgar | 7
Bir Deli Rüzgar| 8
Bir Deli Rüzgar|9
Bir Deli Rüzgar |10
Bir Deli Rüzgar |11
Bir Deli Rüzgar|12
Bir Deli Rüzgar|13
Bir Deli Rüzgar|14
Bir Deli Rüzgar|15
Bir Deli Rüzgar|16
Bir Deli Rüzgar|17
Bir Deli Rüzgar|18
Bir Deli Rüzgar | 20
Bir Deli Rüzgar | 21
Bir Deli Rüzgar |22
Bir Deli Rüzgar | 23
Bir Deli Rüzgar | 24
Bir Deli Rüzgar |25
Bir Deli Rüzgar |26
Bir Deli Rüzgar|27
Bir Deli Rüzgar|28
Bir Deli Rüzgar |29
Bir Deli Rüzgar |30
Bir Deli Rüzgar |31
Bir Deli Rüzgar|32
Bir Deli Rüzgar |33
Bir Deli Rüzgar |34
Bir Deli Rüzgar |35
Bir Deli Rüzgar|36
Bir Deli Rüzgar|37
Bir Deli Rüzgar|38
Bir Deli Rüzgar|39
Bir Deli Rüzgar|40
Bir Deli Rüzgar|41
Bir Deli Rüzgar|42
Bir Deli Rüzgar|43
Bir Deli Rüzgar|44
Bir Deli Rüzgar|45
Bir Deli Rüzgar|46
Bir Deli Rüzgar|47
Bir Deli Rüzgar|48
Bir Deli Rüzgar|49
Bir Deli Rüzgar|50
Bir Deli Rüzgar|51
Bir Deli Rüzgar|52
Bir Deli Rüzgar|53
Bir Deli Rüzgar|54
Bir Deli Rüzgar|55
Bir Deli Rüzgar|56
Bir Deli Rüzgar|57
Bir Deli Rüzgar|58
Bir Deli Rüzgar|59
Bir Deli Rüzgar|60
Bir Deli Rüzgar|61
Bir Deli Rüzgar|62
Bir Deli Rüzgar|63
Bir Deli Rüzgar|64
Bir Deli Rüzgar|65
Bir Deli Rüzgar|66
Bir Deli Rüzgar|67
Bir Deli Rüzgar|68
Bir Deli Rüzgar|69
Bir Deli Rüzgar|70
Bir Deli Rüzgar|71
Bir Deli Rüzgar|72
Bir Deli Rüzgar|73
Bir Deli Rüzgar|74
Bir Deli Rüzgar|75
Bir Deli Rüzgar|76
Bir Deli Rüzgar|77
Bir Deli Rüzgar|78
Bir Deli Rüzgar|79
Bir Deli Rüzgar|80
Bir Deli Rüzgar|81
Bir Deli Rüzgar|82
Bir Deli Rüzgar|83
Bir Deli Rüzgar|84
Bir Deli Rüzgar|86
Bir Deli Rüzgar|87
Bir Deli Rüzgar|88
Bir Deli Rüzgar|89
Bir Deli Rüzgar|90
Bir Deli Rüzgar|91
Bir Deli Rüzgar|92
Bir Deli Rüzgar|Şampiyonlar Ligi
Bir Deli Rüzgar|93

Bir Deli Rüzgar|85

24.1K 2.1K 7.9K
By maviliyazar__

Hola Aşklar!!!

Nabersiniz, nasılsınız, neler yapıyorsunuz bakalım?

Size bol nabız yükselten, ateşler çıkaran bir bölümle geldim gençler. Rahatsız olacaklar bölümün son kısımlarını okumayabilirler. Yetişkin içerik var çünkü yavrular.

Ay yazarken kâh güldüm kâh duygulandım kâh ter attım ama yazdım ve evet ZeyLil'i evlendirdim.

Bol bol yorum yapmayı unutmayın hep kötü bölümlere acı dolu bölümlere rekor yorum geliyor bu bölüme de gelmezse üzülürüm size mis gibi bölüm yazdım.

Keyifli okumalar.
Sınır: 1.7K Oy 7K yorum

🌊🌊🌊
Bir Deli Rüzgar|85

"Bir dakika dur!" Dedim telaşla. Zeyd kaşlarını çatıp yüzüme bakarken ben ise durup onun ayakkabısına baktım.

"İnanmıyorum Zeyd!" Dedim şaşkınlıkla. "Gerçekten dediğini yapıp damatlığın altına Air Force mu giyindin?!"

"E buna şaşırmamalıydın," dedi Zeyd rahatça. "Demiştim ben sana."

Gözleri yeniden üzerimde dolanırken ben ise göz devirip bir adım arkaya gittim ve eteğimin ucunu kaldırıp ayağımdaki inçe topuklu beyaz ayakkabıyı Zeyd'e gösterdim. "Bak gerizekalı! Söyleseydin ben de kendi Air Force'larımı giyerdim?!" 

Ayağımı oynatıp ayağımdaki ayakkabılarına baktım. "Altındada milyon tane isim yazıyor. Herhalde dünya üzerindeki tüm bekarların ismini yazdılar." Diye homurdandım.  Ama şimdi ayakkabım da güzeldi. Gelinlik seçmekten daha çok ayakkabı seçmekle uğraştığım da doğruydu.

Bakışlarım Zeyd'i buldu. Ellerini ceplerine koymuş başını hafif sağa doğru yatırmış dolu gözleriyle benim saçmalıklarımı izliyordu.

"Ben seni hakedecek ne yaptım?" Diye sordu kendi kendine.

Durakladım.

"Sevdin?" Dedim ona bakarak. Zeyd dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kaçırdı. Ardından da kenardaki pufa çöküp gözlerini üzerimde gezdirdi yeniden.

"Bu kadar güzel olabileceğin aklımın ucundan geçmemişti, bir gelinliğin bu kadar üzerinde anlamlanması sinirlerimi bozdu." Gülümsedi ve göz kırptı. "Allahtan gece yırtarak çıkartacağım."

"Zeyd sakın!" Dedim sinirle. "Çok güzel bu gelinlik, sakın bir şey olursa yakarım seni."

"Aklıma bu sabah şey geldi." Dedi. Merakla onu izlemeye devam ettim. Zeyd gözlerini gözlerime dikti. "Seni depoda gördüğüm ilk an, senden cidden nefret etmiştim kısa bir an çünkü benden korkmamıştın."

Mavili ve Deli Rüzgar'ın deli vakitleri.

"O düğümü açman falan, biri çıkıp bu senin gelecekte karın olacak seni sürüm sürüm süründürecek anandan emdiği sütü burnundan getirecek dese. Hele yarrağıma bak der çeker vururdum."

"Şu diline bi sahip çık!" Dedim ters ters. Zeyd güldü. "Bugün özellikle de bu gece, dilime, vücuduma hatta her zerreme sahip çıkma günü değil."

Uzanıp yatağın üzerindeki yastığı alıp ona fırlattım. "Serseri!"

"Hmm," dedi memnuniyetle. "Senin bir gücün kuvvetinde artmış," alt dudağını ısırdı ve gözlerini kıstı. "Bu gece daha çok eğleneceğiz desene."

Gülümsedim. "Eğleneceğiz, eğleneceğiz." Dedim keyifle. "Hem de çok." Her seferinde çok fazla inleyen genelde ben oluyordum ve Zeyd'in o sesinden mahrum kalıyordum. Bu kez, ilk atağı ben yapacaktım ve tepkisini çok merak ediyordum.

Deli Rüzgar, görevlerdeki Mavili'yi görmüştü. Gözü kara nefret dolu Mavili'yi ve acı çeken Mavili'yi de görmüştü.

Yataktakini ise hiç görmemişti.

"Aferin yola geliyorsun aslan parçası." Dedi ve ayağa kalkıp bir kez daha gözlerini üzerimde gezdirdi.

Zeyd iç çekti. "Çok güzelsin be koca yanaklım." Dedi bu kez de.

Bana ilk zamanlarımızdaki gibi hitap etmesiyle istemsizce gülümsedim. Nasıl oluyor da az önceki edepsiz konuşmamızdan sonra hemen normale dönüp, masum masum konuşabiliyorduk aklım almıyordu.

"Biliyorum," Dedim saçlarımı arkaya atıp. "Hiç mütevazilik yapamayacağım. Sana nasıl baktığımı sorguluyorsun değil mi? Bu kadar güzel bir kız kör mü benimle evleniyor falan diye?" Hep Zeyd mi ego kasacaktı?

Şaka şaka, Zeyd'in yakışıklılığıyla tam uyumluyduk. Her şeyimiz saçma bir zıtlık ama yine de uyum içindeydi. Onu en başından beri yakışıklı buluyordum ki öyleydi zaten, bunun tartışması bile yapılamazdı.

Zeyd göz devirdi. "Düş önüme lan." Dedi ters ters. "Ben senin bu egonu gece alacağım ama önce karım olman gerekli."

Bu gece bende senin egonu alacağım reis ama önce kocam olman gerekli.

"Olayım, çok yalvarıp ağladın." Dedim dalga geçerek ve koluna girdim. "Olalım bakalım karı-koca."

"Bir de bunu deneyelim." Dedi Zeyd de umursamazca ve kapıyı açtı. İkimiz de beraber odadan çıkıp boş koridorda ilerlemeye başladık. Bakışlarım köşedeki büyük aynadaki yansımayı görünce durakladım.

"Bir dakika!" Dedim merdivenlerin başında duraklayıp Zeyd'e baktım. Zeyd de kaşlarını çattı. "Noldu lan?" Dedi gözlerime bakarken. "Yürüsene kızım. Evleneceğiz."

"Zeyd biz ciddi ciddi evleniyoruz!" Dedim gözlerimi irice açarak. "Bir dakika bana her şey şaka gibi geliyordu!"

"Ruh hastasısın da ondan!" Diyerek bana direkt karşılık verdi.

"Biz dün gece ayrılmak üzereydik!" Dedim ona karşılık. "Ayrıca," gözlerimi kıstım. "Ben Mavili'ydim oğlum, nasıl aşık olup evlenebiliyorum?"

"Hay Allah'ım!" Dedi Zeyd. "Gerizekalı sevgilim benim, aptal sevgilim benim! Biraz geç kalmadın mı bunu anlamak için?!" Durakladı ve kaşlarını çattı. "Şu an itibariyle eğer evlenmekten falan vazgeçersen seni kendime kelepçelerim, başına silah dayar yine evet dedirtirim."

"Her şey şaka gibi ya." Diye homurdandım. "Ben beyaz giyinmişim."

Zeyd kahkaha attı ve dudaklarını yanağıma bastırdı. "Bazı şeyleri son dakikaya kadar umursamayıp son dakikada işin gerçekliği kavradığında o kadar güzel salaklaşıyorsun ki."

İç çektim. "Zeyd ben çok heyecanlandım." Dedim. Zeyd yine kahkaha attı. Sinirle kolunu sıktım. "Neye gülüyorsun acaba?!"

"Hiç," dedi Zeyd ve omuz silkip göz kırptı. "Gece anlatırım."

"Sanki gece kırk sekiz saat anasını satayım."diye homurdandım. En sonunda da Zeyd'le beraber merdivenleri inmeye başladık.

Kalbimin bu kadar Deli atması normal miydi?

"Alt tarafı bir kaç saatlik karanlık yani."

"Güneş doğmaz bize dert etme." Dedi Zeyd gülerek. "Rahat rahat dilediğimizi yapabiliriz."

"Sus, yanaklarım kızarıyor." Diye söylendim. Merdivenleri indikten sonra görevlilerin yönlendirmesiyle bahçe kapısına ilerledik.

"Lilya, bana da heyecan geldi lan." Dedi Zeyd ters ters. "Ne yapacağız?" 

"Heyecanı da sikersin şimdi sen." Dedim ona bakıp. Her vakit ağzından düşürmediği küfrünü söyledim. Zeyd sanki bir mücize yaratmışım gibi şaşkınlıkla bana baktı. "Çok doğru!"

Sonunda bahçeye çıktığımızda etrafta yükselen Sezen Aksu'nun "Kutlama" parçasına alkışlar ve ıslıklar eklendi.

Bakışlarım annemi buldu. Gülümseyerek dolu gözleriyle bizi izliyordu. Alvina anneninde ondan hiç bir farkı yoktu.

Nikah'ın kıyılacağı masaya ilerledik. Masamız kokteyl masasıydı. Sandalye falan yoktu. Arkamız Boğaz manzarasına bakıyordu.

Masanın arkasına geçtiğimizde nikah şahitlerimiz de yerlerine geçti. Nikah memuru ise zaten masanın başındaydı.

"Öncelikle hepiniz Nikah merasimine hoş geldiniz."

Memur bey Allah  aşkına uzatma şu lafı.

"Hoşbulduk." Diye mırıldandım. Ben neden düğünüme geldiğim için hoşbuldum diyorsam.

"Adımızı soyadımızı falan inşallah sormayacaksınızdır." Diye homurdandı Zeyd. Kimseye çaktırmamaya çalışarak dirseğimle kolunu dürttüm. Zeyd beni asla umursamadı.

"Bakın memur bey her an biri çıkıp bu nikah kıyılamaz diye bağırabilir, biri çıkıp her an hepimizi tarayabilir. Ben aylardır evlenmeyi bekliyorum kıy şu nikahımı hadi." Dedi. Herkes Zeyd'in sözlerine gülerken ben ise gayet ciddiydim.

İyi de, bu bizim düğünümüzdü. Ve Zeyd'in saydığı ihtimallerin hepsi gerçekleşebilirdi. Uzay mekiği düşebilirdi üzerimize, Boğaz'da tsunami oluşabilir bizi alabilirdi, her an bir yerden karnını tutup yalancı bir kadın çıkıp. 'Bu Nikah kıyılamaz ben Lilya'dan hamileyim.' diye bağırabilirdi. Zeyd beni vurabilirdi. Ahad bir anda hortlayıp düğünü basabilirdi.

Olurdu yani ve Allah çarpsın şaşırmazdım.

"Peki o halde," dedi Nikah Memuru gülerek.  "Gençlerimiz çok sabırsız."

"Ay sormayın Memur bey, bakın şimdi aslında bunlar başta birbirilerinden nefret ederlerdi. Bir de çok sabırsızlar, her şey olsun bitsin hemen istiyorlar." Zeyd'in nikah şahidi olan Rahdan konuşmaya başladı. "Eskiden böyle miydi yahu?"

"He ya, çok sabırsızdırlar bunlar." Diyerek de benim nikah şahidim olan Luna Rahdan'ı onayladı.

Lan yavru... Annen... Ah annen tam bir şerefsizdi.

Babanda.

"Benim gençliğimde asla ses çıkartamazdık. Beklerdik yarım saat boyunca." Dedi bu kez de Nikah Memuru. "Bir kere de şey olmuştu-"

"Başlıcam şimdi sabrınıza da eskilerinize!" Zeyd bana dönüp elimdeki çiçek buketini masaya bıraktı ve ellerimi tutup gözlerimin içine baktı. "Lilya Karen," dedi. Gülümsememe engel olamadım. Etraftaki kahkahalar kesildi. Herkes sus pus oldu.

"Zeyd Şah'ı ömrün boyunca, yedi cihanda da, iyi günde kötü günde, kurşunlara kafa attığımız, beladan belaya savrulduğumuz günde de kendine eş olarak kabul ediyor musun?" Diye sordu gayet ciddi bir şekilde.

Hızla başımı salladım. "Kardeşlerimizin saçmalıkları, kedimiz ve köpeğimizin kavgaları, yaşadığımız saçmalıklar, şu güne kadarki kalbimin atış sayısı, sensiz ve seninle beraber geçireceğim her saniye kadar," Zeyd gülümsedi. "Evet Zeyd Şah, seni sonsuza kadar eş olarak kabul ediyorum." Etrafta alkış ve ıslık sesleri yankılandı.

"Zeyd Şah," Dedim bu kez de ben konuşmaya başlarken. "Lilya Karen'i iyi günde kötü günde, delirdiği ve delirttiği, ortalığı birbirine kattığı, ani ruh değişimlerinde, canı aksiyonun dibine vurmak istediği günde de kendine eş olarak kabul ediyor musun?" 

Zeyd dudaklarını ıslattı. "Yedi Cihan dolandım bana mısın demiyor diyerek sana aşkımı itiraf etmiştim," dedi gözlerimin içine bakarak. "Şimdi de söylüyorum; evet Lilya Karen, seni yedi cihanda da eş olarak kabul ediyorum."

E eriyelim bi zahmet. Böyle güzel evet denilir mi vicdansız köpek? Milleti kendine aşık edip beni hemcinslerime düşman mı edeceksin?

Zeyd ciddileşti. "Kendi kendime verdiğim yetkiye dayarak birbirimizi karı koca ilan ediyorum," uzanıp memurun önündeki defteri ve kalemi aldı. "İmzaları atabiliriz."

Kahkaha atıp Zeyd'in önüme bıraktığı defteri imzalayıp Zeyd'e ittim. Zeyd de imzasını attıktan sonra şahitlerimize(!) baktı.

"İmzalayın lan." Dedi ters ters. Ben ise bu esnada Zeyd'in o bembeyaz, acayip rahat yepyeni ayakkabısıın üzerine ayağımla bastım.

Zeyd elini arkama doğru uzatıp kalçama koydu. "Uslu dur." Diye fısıldadı kulağıma.

Milletin kocası ne tepki veriyordu benimki nasıl tepki veriyordu?!

Luna ve Rahdan'da defteri imzaladıktan sonra defteri nikah memuruna uzattılar. Nikah memuru gülümseyerek bordo renk cüppesinin cebinden evlilik cüzdanını çıkarttı. Zeyd ise adamın konuşmasına bile izin vermeyip defteri aldı. "Kusura bakmayın, nikahı ben kıydım, bunu da ben veririm." Dedi Nikah memuru gülümseyerek ellerini önünde birleştirdi.

"Hiç bu kadar konuşmadığım bir nikah olmamıştı." Dedi.

Zeyd bana döndü yeniden ve evlilik cüzdanını uzattı. "Yuvayı dişi aslan kurar, karıcığım." Dedi.

Kahkaha atarak defteri elinden alıp havaya kaldırıp salladım.

Zeyd Şah'ın karısı, Lilya Şah.
Artık buydum.

Etrafta herkesin yüzünde gülümseme vardı. Tanımadığım bir çok insan vardı, düğün epey kalabalıktı ama tanıdıklarımda çok fazlaydı.

Annem ve Alvina anne gülümseyerek gözlerini silerken babaannemin de onlardan pek bir farkı yoktu. Onların bu kez mutluluktan ağladıklarını görmek benim mutluluğuma daha da mutluluk eklemişti.

"Karıcığım," dedi Zeyd ellerini belime koyarken. Ellerimi omzuna yasladım. "Kocacağım?"

Zeyd derin bir oh çekti. "Sonunda amına koyayım, sonunda!" dedi dudaklarımı öpmeden hemen önce.

Etrafta tekrar alkış seslerine bu kez de havai fişekler eklendi. Gülümseyerek Zeyd'den ayrılıp gözlerimi etrafta gezdirirken Boğaz köprüsüne lazer ışıklarla yazılmış olan yazıyla gözlerim irice açıldı. Şaşkınlıkla elimi ağzımın üzerine kapadım.

"Sana inanmıyorum Zeyd?!" Dedim şaşkınlıkla. Boğaz köprüsünün üzerine lazerle yazı yazıp evlilik teklifi edenini görmüştüm de, Boğaz köprüsüne "Zeyd ve Lilya evlendi!" Yazanını ilk kez görüyordum.

Zeyd gülerek dudaklarını başımın üzerine bastırdı. Bir süre öyle kaldıktan sonra müziğin sesi arttı. Herkesin gözleri bizim üzerimizdeyken şimdi sırada ilk dansımızın olduğunu anlamıştım.

Elimdeki evlilik cüzdanını Luna'ya verdim. "Çantama koy." Dedim. "Ona bir şey olursa seni mahvederim Luna."

Luna göz devirdi. "Aman be alt tarafı evlendiniz."

Onu umursamadım. Zeyd elimi tutup boşalan dans pistine ilerlediği sırada etrafta bir ses yankılandı.

"Bir dakika bu nikah kıyılamaz!" Gelen sesle kaşlarımı çattım.

"Sürtüğe bak!" Dedim sinirle sadece Zeyd'in duyabileceği bir şekilde. "İkiz ikiz değilki!"

Şehla elinden tuttuğu sarışın, genç adamla yanımıza adımlarken durakladı. "Evlendiniz mi lan?" Dedi kaşlarını çatıp. "Ne çabuk? Ben nikahı bozup şaka yapmaya gelmiştim."

"İşte biz bu ihtimalleri hep göze aldık." Dedim gülerek. Şehla sonra duraklayıp gözlerini üzerimde gezdirdikten sonra hiç beklemediğim bir şey yaptı.

Sevgilisi olduğunu düşündüğüm adamın elini bırakıp hızlı adımlarla yanıma geldi.

Duraklayıp Zeyd'in elini bıraktım ve bir adım öne geçtim.

Şehla bana sımsıkı sarıldığında bakışlarım onun omzumun üzerinden ağlayan annemi buldu. Bu kez cidden hüngür hüngür ağlıyordu. Alvina anne onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

Kollarımı kaldırıp Şehla'ya karşılık verdim.

"Çok güzel olmuşsun beyaz açmış seni." Dedi Şehla gülerek. Bende güldüm. "Senin ne işin var burada, hani gelmeyecektin?"

"Ne olursa olsun, kimin ne diyeceği umurumda dahi değil. Sevgilimi alıp, ikizimin düğününe geldim." Dedi.

"Şehla," Dedim gülerek ve yüzümü buruşturdum. "Tatlı bir şey olmaya başlıyorsun ama ben hâlâ seni sevemiyorum."

"Aman aman," dedi Şehla da gülerek. "Sen de daha gıcık bir şey olmuşsun ve ben de seni sevemiyorum. Kan çekiyor herhalde."

"Bölmek istemem ama," Zeyd araya girdi. "Herkes sizi izliyor dünyanın en saçma ikizleri." Dedi. Bakışları beni buldu. "Ve bizim dans etmemiz gereken konular var."

"Ay çok pardon unuttum ben." Dedi Şehla ve sevgilisinin elini tuttu. "Haydi, göreyim sizi."

Şehla ve sevgilisi annemin yanına ilerlerken Zeyd kolunu belime atıp beni kendine çekti. Kollarımı boynuna doladığımda slow bir şarkı çalmaya başladı.

"Ben çok gerildim şu an." Diye mırıldandım. Zeyd dudaklarını boynuma bastırdı. "Aman siktir et, sonuç olarak benimsin."

Güldüm. "Salak."

"Ne şimdi böyle sallanacak mıyız?" Dedim alayla. "Çok sıkıcı."

Zeyd de beni onayladı. "Kesinlikle." Elimi tutup benden uzaklaştı. Kaşlarımı çatıp ne olduğunu anlamaya uğraşırken etrafta bu kez hareketli bir şarkı çalmaya başladı. Zeyd beni kendine çekip bacağının üzerine doğru yatırıp gözlerime baktı. "Bize sakinlik haram." Dedi. Gülerek ona baktım. "Kesinlikle kocam bey."

"Kocan seni yer." Dedi.

Normal sıradan bir dans yapacağımızı düşünürken bir anda etrafı coşturmuştuk. Epey hareketli ve tutkulu dansımız bittiğinde nefes nefese kalmıştım artık. Biz pisti misafirlere bırakırken bizim masamıza ilerledik. Su içip yorgunluğumuzu üzerimizden attık.

Sonra ilerleyip babaannenin önünde durdum. Babaanne elini uzattı. Elini öpüp alnıma koyduktan sonra ona sarıldım.

"Hoşgelmişen kızım," dedi Babaanne yanağımı öpüp. "İyi ki girmişsin oğlumun hayatına."

Gülümsedim. Ne diyeceğim hakkında hiç bir fikrim yoktu ve çok değişik hissediyordum.

Zeyd'le bir süre masaları gezdik bizimkilerle konuştuk, misafirler karşıladık falan derken bizimkiler çoktan dans pistine geçip göbek atma başlamışlardı bile.

"Ben gidiyorum ya." Dedim Zeyd'e bakarken. "Kıvıracağım biraz."

Zeyd ellerini cebine koyup omuz silkti. "Keyfin bilir, gece bana yorgunum uykum geldi falan deme de."

Göz devirdim. "Yorulacağım Zeyd. Eve gidince de uyuyacağım mışıl mışıl."

Zeyd etrafı kontrol edip elini ikimizin ortasına doğru uzatıp el hareket çekti. Sinirle elinin üzerine vurdum. "Bunun hesabını gece soracağım sana Zeyd Bey." Dedim bu kez de ben onu tehdit ederek.

Zeyd durakladı. "Hadi canım," dedi şaşırıp gülerken. "Dur bir daha el hareketi çekeyim."

"Zeyd!"

"Zeyd yok," dedi bana karşılık. Dudaklarını yanağıma bastırdı. "Bundan sonra ya eşim diyeceksin ya da kocam."

"Hayır," dedim omuz silkip. "Aslan parçası diyeceğim." Sonra duraklayıp aklıma gelen şeyle gülerek ona döndüm. "Seni de miyavlatırız aslan parçası diyeceğim."

Zeyd kahkaha attı. "Yaptın lan." Dedi gülerek. "Şaka maka yaptın."

"Ben demiştim ama." Diyerek umursamazca ona baktım. "Ben bizimkilerin yanına gidiyorum." Dedim. Zeyd başını sallayarak beni onayladı. Bizim kızlara ilerledim. Zeyd'te Rahdan, Zafir, Haliç ve diğerlerinin olduğu tarafa geçti.

Bizim kızların arasına girip oynamaya başladım. Her şey düşündüğümden çok ama çok daha eğlenceliydi. Kızların arasında oynayıp gelin olmanın hakkını verdikten sonra etraf sessizleşti ve müzik sesi duruldu.

Kaşlarımı çatıp sahnenin olduğu tarafa baktım. Zafir sahneye çıkıp elindeki mikrofonu kontrol etti.

"Evet bölüyorum hanımlar," dedi pistte oynayanlara bakıp. Zana'ya bakıp göz kırptı. "Ama gelin hanım ve arkadaşlarına minik bir sürprizimiz var."

Zafir mikrofonu bıraktığında kaşlarımı çattım ve geriye çekildim. Pist boşaldığında etrafta Zeybek müziği duyulmaya başladı.

Hadi canım!

Bakışlarım bu tarafa doğru gelen yakışıklı kocamı buldu. Üzerindeki siyah ceketi ve papyonu çıkarmıştı. Beyaz gömleğinin ilk üç düğmesini açmıştı. Dün traş olmuş olmalıydı ki saçlarını da biraz kestirmişti ama hâlâ aynı şeklindeydi ve kıvırcıkları hala aynı duruyordu. Sadece saçları eskisi kadar dağınık durmuyordu.

Çok yakışıklıydı zalimin oğlu.

Zeyd, Rahdan, Aras, Alas, Zafir ve Haliç piste geçip Zeybek oynamaya başladıklarında yaptığım tek şey hayran hayran ve şaşkınlıkla Zeyd'i izlemek olmuştu.

O kadar asil, o kadar ağır ve o kadar seksi duruyordu ki... Kalbim tekliyordu. Heyecandan her an yanımdaki Şevin'in üzerine yığılabilirdim.

Zeyd, yere çömelip dizini yere vurduğun da bakışlarını beni buldu.

Kalp konusunda ciddiydim, her an bayılıp kalabilirdim.

"Bunlar," Zana yutkundu. "Neden bu kadar yakışıklılar?"

Bende Derince Yutkundum. "Öbürlerini bilmem de," iç çektim. "Abin, benim sebebim olmak üzere."

"Hop reisler!" Dedi Roza gülerek Zana ile arama girip kollarını omuzlarımıza attı. "Görsel şölen de görsel şölen he."

"Ay doğuracağım şimdi." Dedi Luna elini henüz daha mini minnacık bir şişlik olan karnına koyup. Kahkaha attım. "Luna daha bebek oluşmadı bile ama sen bilirsin."

"Ikınırım bak." Dedi aklınca beni tehdit edip. Göz devirdim. "Ikınmanla doğmaz gerizekalı."

"Rahdan gelsin ben bi bunu sorayım." Dedi Luna ve gözlerini Rahdan'a dikti. "Bak Lan Yavru, şu adam senin baban. Biliyorum taş gibi."

Göz devirdim.  Lan Yavru baban taş gibiyse enişten olan amcan meteor yavrucuğum.

Onların bu nefesimizi kesen dansları bittiğinde Zeyd yanıma doğru geldi. Gülümseyip ona ilerledim. Kollarımı boynuna sarıp yanağını öptüm. "Bu kadar iyi zeybek oynadığını bilmiyordum."

"Hoşuna mı gitti?" Diye sordu alayla. Gülümsedim ve fısıldadım. "Çok pis düştüm."

"Bir kaç saatimiz kaldı aslan," göz kırptı. "Kaldırırım seni merak etme."

Artı on sekiz şaka yapma Lilya, artı on sekiz şaka yapma... Sırası değil. Sakın...

Yaptım. Ama sadece Zeyd'in duyabileceği şekilde. "Kim kimi kaldırıyor tartışmayalım bebeğim." Dedim ve Zeyd'e öpücük attım. "Gece göreceğiz."

"Lilya," Zeyd tam tehlikeli bir şekilde konuşmaya başladığı sırada hızla ona arkamı döndüm. "Lilya!" Diye seslendi yeniden.

Gülümseyip ona göz kırptım ve annemin yanına ilerledim. Annemin yanına oturup masadaki atıştırmalıklardan yemeye başladım.

"Lilya kalbime ağrılar giriyor kızım." Dedi Annem. Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Ne oldu anne?" Dedim endişeyle. "Zeyd'e söyleyeyim arabayı hazırlatsın mı, hastaneye gidelim mi?"

"Yok kızım yok," dedi Annem elimi tutup. "Şu ikizini şu yabancı çocuktan ayır yeter."

Bakışlarım kenarda içeceklerin bir kaç atıştırmalısın olduğu masanın başında dikilmiş birbirleriyle gülüşten çifti buldu. "Aman anne," diye homurdandım. "Bırak ne yaparsa yapsın. Buraya kadar getirdiğine göre büyü falan yaptı herhalde adama."

Annem kaşlarını çatıp bana baktı. "Ayır onları Lilya. Bu görevi sana veriyorum."

"Hiç bir şey yapmam anne. Başkasına ver bu kutsal(!) görevini." Dedim bıkkınlıkla. O sırada etrafta halay şarkısı çalmaya başladı.

"Ooo, bizimkiler dökülür şimdi piste." Dedi Alvina anne gülümseyerek. Babaanne yaşlı gözlerini sildi. "Ne kadar mutlu benim yavrularım..." Babaanne gözlerini etrafta gezdirirken ben ise yüzümdeki tebessümle onu izliyordum.

Baray, üzerindeki takım elbisesiyle Aras'ın elini tutuyordu ve Zeydler'in yanındaydı. Azur ise Alvina annenin yanındaki bebek arabasında uyuyordu.

"E hadi gelin hanım," dedi Zana topuklularının üzerinde koşturup yanıma geldi ve elimi tutup çekiştirdi. "Hadi kalk, halay çekeceğiz."

"Zana dur bi kızım ya." Diye homurdandım. "Az soluklanayım."

"Karıcığım olmaz ama böyle, sen artık Urfa'lısın. Kalk hadi." Bakışlarım arkamdaki Zeyd'e döndü. Zana keyifle geriye çekilirken Zeyd elimi tuttu. Onunla beraber ayağa kalkıp halay çeken bizimkilere ilerledik.

Zeyd tam ortaya, Rahdan'la Luna'nın arasına girdi. Otamatikman ben de onların arasına girmiş olmuştum. Luna bana göz kırpı elimi tuttu. Gülerek onlara ayak uydurdum.

Gecenin ilerleyen saatlerinde aile büyükleri düğünden çıkarken genç tayfa olarak kalıp daha da coşmaya başladık Zeyd'le beraber şampanya patlattık, eğlendik, dans ettik, kahkahalar attık.

Etrafta pop şarkılar yükselmeye başladığında bu kez Zeyd'de bizimkilerin arasına kaynamıştı ve yanımdaydı.

Etraf o kadar güzeldi ki. Yanar döner renkli ışıklar, son ses müzikler, şarkılar, danslar...

Etrafımızda bizimkilerin olmasının ve aile büyüklerinin olmamasının rahatlığıyla sırtımı Zeyd'in göğsüne yaslayıp dans etmeye başladım. Zeyd belimi sarıp dudaklarını boynuma bastırdı.

"Bak zibidiye bak!" Dedi Zeyd ve boştaki elini uzatıp Zana'yla epey öpüşe koklaşa dans eden Zafir'in ensesine vurdu.

Ben kahkaha atmama engel olamazken Zafir ve Zana aynı anda kaşlarını çatıp bize döndüler.

"Zana, vururum bak ben bunu." Dedi Zeyd. "Uslu uslu edin dansınızı."

"Aga kardeşim haklı." Dedi Rahdan da Yanımıza gelip elindeki içki bardağından bir yudum aldı. "Dans etmekten çok çifleşme öncesi birbirine kur yapan iguanalara benziyorsunuz."

"Ne?!" Dedi Zana sinirle. "Rahdan!? Ben senin kardeşinim!"

"Lan beni niye korumuyorsun?!" Bu kez de Zafir Zana'ya çıkıştı. "Ben iguana mıyım Zana?"

"Sen benim prensimsin aşkım." Dedi Zana ve Rahdan'la Zeyd'i umursamadan Zafir'in dudaklarını öptü.

Zeyd yüzünü sıvazladı. "Ulan, kendi düğünümde olmasam var ya..."

Kalçamı hareket ettirip Zeyd'in tüm dikkatini üzerime çektim. "Uslu dur diyorum sana." Diye homurdandı Zeyd. Kahkaha atıp daha çok dans etmeye başladım.

Ne kadar danslar ettik, ne kadar çığlıklar atıp mutluluktan havalara uçtuk bilmiyordum. Çok eğlenmiştik ama, orası kesindi. Düğünümüzü ben ne kadar sadece bizlik kısmı anlatsam da dışarıdan bakılınca epey gösterişli, dillere destan bir düğündü.

Tabi, babaannenin bana taktığı altın kemer ve gerdanlık seti de bu gösterişe dahil olmuş olabilirdi.

Artık düğünün sonuna gelmiştik. Tabi nedense Zeyd Bey, düğünün sonuna yaklaştıkça enerjisi daha da bi artmıştı. Şu an ondan daha enerjik birini görmenizin imkanı dahi yoktu.

"Atıyorum çiçeği!" Diye bağırdım arkamdaki topluluğa seslenip.

Hepsi bir ağızdan çığlık attı. "Evet!"

"Bir, iki, üç!" Deyip saydıktan sonra çiçeği arkaya doğru attım.

Başımı çevirip çiçeği kimin tuttuğuna baktığımda elinde tuttuğu çiçeğe  şaşkınlıkla bakan Roza'yı gördüm.

"İyi de benim hiç böyle bir planım yok ki?" Dedi Roza şok içinde kahkaha attım. "Hadi hayırlı olsun! Tez vakitte inşallah seni de bekar tayfadan kurtarıyoruz!"

Kızlarla aramızda gülüşüp eğlenirken Zeyd'de korumalarla falan konuşuyorlardı. Düğün yerinde artık tek tük insan kalmıştı. Görevlilerde etrafı toparlamaya başlamışlardı.

"Şaka maka evlendin." Dedi Şehla. "Ben kesin bu düğünde başımıza bi taş falan düşer de ölür gideriz diye bekliyordum."

"Senin sevgilin nerde?" Dedim göz kırpıp. "Annemin hiç gözü tutmamış."

"Aman benimde tutmamıştı ki." Dedi omuz silkip. "Millet laf etmesinler, bilip bilmeden konuşup düğünü mahvetmesinler diye tuttum ajanstan birini. Sevgilim falan yok çok şükür hâlâ sapım." 

"Az fena değilsin he." Dedi Luna Şehla'ya göz kırpıp.

Şehla'nın kulağına yaklaştım. "Balayından döndüğümde seninle Perit olayını konuşacağız." Dedim. Şehla gözlerini kaçırıp omuz silkti. "Bakarız."

"Bakmayacağız Şehla." Dedim bıkkınlıkla. "Konuşacağız diyorsam konuşacağız."

Şehla göz devirdi.

Zeyd'in yanıma doğru geldiğini gördüğüm sırada Roza elindeki siyah çantayı ve beyaz kese şeklindeki gelin çantasınıda bana uzattı. "Bu çantanın içine tüm takılanları attım. Hepsi içinde. Kemer ve şu gerdanlık setin de dahil." Gülümseyerek onun elinden çantayı aldım.

"Yuh ne kadar ağır." Diye mırıldandım. Bizimkiler gülüştüler. "Altın dolu içi ama sen bilirsin."

"Evet gençler," dedi yanımda duran Zeyd. Elimdeki çantayı aldı ve elimi tuttu. "Ben karımı alıp gidiyorum."

"Ne zaman döneceksiniz balayından?" Diye sordu Haliç.

"Hiç belli olmaz, Mısır'daki eve gideceğiz." Diyerek onu cevapladı Zeyd. "Sabah bizim jetle çıkarız yola."

"Hadi o zaman," Rahdan önce Zeyd'e sarıldı. Sonra da bana baktı. "Dikkat edin kendinize." Dedi ve bana da sarıldı.

Sıra sıra hepsiyle vedalaştık. Ardından da Zeyd'le beraber düğünümüzü yaptığımız Köşk'ten çıktık. Kıvanç Zeyd'in arabasını hemen önümüzde durdurup aşağıya indi. Zeyd, benim kapımı açıp oturmamı bekledikten sonra kendi tarafında geçti ve gaza bastı.

Gece yarısına yaklaşan saat sebebiyle yollar çok dolu değildi.

"Evlendik!" Dedi Zeyd bir anda mutlulukla ve elimi tutup dudaklarına götürdü. "Evlendik lan evlendik! Ahad orospusu kudursun, Zeynel'in külleri sızlasın! Bize engel olmak için her şeyi yaptılar. Hayatımızı mahvettiler ama yaptık!"

Kahkaha atarak onun mutluluğunu izledim. En çok da başkalarının yanında sert ve soğuk dururken benim yanımda tüm duygularını özgürce yaşayabilmesine bayılıyordum.

"Evlendik!" Dedim onun gibi karşılık verirken.

Zeyd gaza daha da basarken arabayı bizim evimizin garajında durdurdu.

Beraber arabadan indik.

"Hoşgeldiniz abi." Dedi korumalardan biri. "Evin etrafı tertemiz abi, hiç bir sıkıntı yok."

Zeyd başını salladı. "Aferin size koçum, hadi gidin artık. Bundan sonra bir şey olursa ben hallederim."

"Peki abi."

Korumalar belli ki biz evdeyken evin dışında olmayacaklardı.

Zeyd evin bahçe kapısını açıp geçmemi bekledi.

Bahçeye inen merdivenleri ilerleyip eteğimi rahat yürümek adına biraz kaldırıp adımlamaya başladım.

Bizim evimizdi burası, Zeyd'le benim yuvamızdı.

Zeyd, bahçe kapısını kapatıp yanıma geldi. Evin giriş kapısına ulaştığımızda ise kapıyı açtı. Onun önünden eve girecekken Zeyd bir anda beni kucağına aldı. "Nereye gidiyorsun bakalım Lilya Hanım?" Dedi keyifli bir sesle.

Düşmeme korkusuyla kollarımı boynuna sardım. "Ne yapıyorsun ya!? Korktum!"

"Şhh," dedi gülümseyerek ve eve girdi. "Korkma korkma." Kapıyı ayağıyla kapatıp merdivenlere doğru yürümeye başladı.

"Odamızı biraz dağıtalım artık." Dedi Zeyd göz kırpıp. Gülerek başımı salladım. "Dağıtalım."

Zeyd merdivenleri çıkıp direkt yatak odasına yöneldi. Yatak odasına girdiğimizde ise beni yere bıraktı ama elleri hâlâ belimde duruyordu.

Bir adım daha yaklaştı bana. Ellerimi omuzlarına koydum.

"O kadar çok bekledim ki şu anı." Dedi gözlerimin içine bakarken. "Öyle çok düşledim ki seni karım olarak görmeyi..."

Gülümsedim. "Karınım artık." Dedim. "Ömür boyunca."

Zeyd bir adım üzerime geldi. Onun bir adım daha atmasıyla ben de bir adım geriye gittim. "Seni çok özledim..." dedi başını kulağıma yaklaştırıp. Boynuma vuran sıcacık nefesi ve onun nefesiyle kavrulan tenim de benim ne kadar Zeyd'i özlediğimi kanıtlıyordu.

"Seni çok özledim Zeyd." Diye fısıldadım.

Zeyd dudaklarını boynuma bastırdı beni iyice kendine çektiğinde birbirimize sımsıkı sarıldık. Başını onun boynuna gömüp gözlerimi yumdum huzurla.

"Seni seviyorum Zeyd..." diye fısıldadım. "Çok seviyorum."

"Benim kadar seviyor olamazsın." Dedi ve saçlarımı okşadı. "Her şeyim... En büyük mucizem benim."

"Beni mutlu edemeyeceğinden, koruyamayacağından korkma tamam mı?" Dedim hâlâ ona sarılmış duruyorken. Zeyd burnunu boynuma sürttü.

"Ben hep senin yanında, senin Mavili'n olacağım Zeyd'im. Kimse beni senden ayıramaz. İsterse kurşun yağmuruna tutsunlar beni, ben sana sım sıkı sarıldığım müddetçe benden mutlusu yok."

"Sen..." dedi Zeyd ardından da durakladı. "Ne diyeceğimi bilmiyorum sadece tek bildiğim, geri kalan tüm hayatımın senden ibaret olacağı."

Hayır kocacığım, hayatın sadece benden ibaret olmayacak. Araya minik ZeyLiller'de girecek ve hayatımız bize ait olmaktan çıkacak.

Zeyd benden ayrıldığında bakışlarım onu buldu. Zeyd ilerleyip komadinin çekmecesini açtı. Merakla onu izlerken Zeyd çekmecenin içinden siyah bir kutu çıkarıp yanıma geldi.

"Bu ne?" Dedim. Zeyd karşımda durup siyah kutuya tutarken ben ise merakla onun gözlerine bakıyordum.

"Minik bir düğün hediyesi." Dedi ve kutuyu açtı. "Ama asıl düğün hediyeni Mısır'da vereceğim."

Gözlerimi kutuya diktim. Kutunun içinde bir anahtar vardı. Kaşlarımı çatıp Zeyd'in gözlerine baktım. "Sevgilim bu ne anahtarı?"

"Buz Dağı'nın ikinci şubesinin anahtarı." Dedi Zeyd gülümseyerek. Onun dedikleriyle durakladım. "Ne?!"

"Oraya ne kadar emek verdiğini, ne kadar sevdiğini ve işini ilerletmek istediğini biliyorum." Dedi Zeyd ve bir elini yüzüme düşen saçımın bir tutamına götürüp nazikçe kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Ben mekanı aldım, gerisi sen de. Çok başarılı bir işletmeci olduğunu biliyorum ve daha da başarılı olacağına kalıbımı basarım."

"Zeyd," kahkaha attım. "Ya sana inanamıyorum!" Anahtarı kutunun içinden çıkarıp hızla kollarımı Zeyd'in boynuna doladım. "Çok teşekkür ederim!"

Evet, bu da benim hedeflerimden birisiydi ve Zeyd'in bana pahalı bir takı, mücevher almasındansa böyle bir şey yapmış olması beni çok çok mutlu etmişti.

"Hep yanındayım aslan parçası." Dedi Zeyd ve dudaklarını saçlarımın üzerine bastırdı. "Şimdi o anahtarı bırakıyoruz, çünkü çok daha önemli işlerimiz var."

Zeyd anahtarı elimden alıp kenara koyduktan sonra arkama geçti ve elleri gelinliğimin iplerine gitti.

Geldik mi sonunda Zeyd'in ilgi alanlarına?

"Bu ipi sen mi bağladın?" Dedi ters ters kaşlarımı çattım. "Hayır, Luna bağladı neden ki?"

"Lilya bir düğüm atmış." Diye söylendi. "Gemi böyle sağlam bağlanmıyor limana amına koyayım. Sırf ilk gecelerini bozduk diye yapıyorlar."

Zeyd'e gülerken aslında gerildiğimde doğruydu.

Zeyd düğümü çözdü. Gelinliğin üst kısmının rahatlamaya başlamasıyla Zeyd'in ipi çözdüğünü anladım. Bu sefer kalbim deli gibi atmaya göğsümü zorlayarak dışarı çıkmaya çabalıyordu.

"Kanını kanıma," diye fısıldadı elini arkadan belime dolayıp karnımın üzerine koydu. "Canını canıma," boştaki eliyle saçlarımı bir omzumun üzerinde topladı ve açıkta kalan boynumu öptü. "Ömrünü ömrüme katacağım sevgilim."

"Sevgilim..." diye fısıldadım. Gözlerimi yumup ona yaslandım.

"Seni Ahad Şah'a bırakmak zorunda kaldığımda, sonra seni eve getirdiğimde bir şey demiştin." Dedi. Sessizce ve ona yaslıyken onu dinlemeye devam ettim. Zeyd ise başını boynuma yaslamıştı. "Sana çocuk iması yapıp, karnında benden başkasına ait bir parçayı büyütemezsin dediğimde, 'Bana değil dokunmak , bundan sonra yaklaşamazsın bile.' Demiştin Lilya."

Yüzümü buruşturdum. "O zaman da bunu derken bunu yapamayacağımı biliyordum." Diye mırıldandım. "Dünyam bir senden ibaret."

"Ve ben sana bunu hatırlatacaktım." Dedi Zeyd gülerek. "Ben kazandım Mavili. Deli rüzgar yendi bu savaşı."

Gülümseyerek ona döndüm ve kollarımı boynuna sardım. "Kimin neyi kazandığını tartışmayalım." Dedim ve göz kırptım. "Ben Zeyd Şah'ı kazandım."

"Sen Zeyd Şah'ı kazandın," dedi ve alnını alnıma yasladı. "Ben ise iki birbirinden güzel mucizeyi kazandım. Daha kârlıyım."

Mücizemiz, bizim minik bebeğimiz... Anne ve baba kavuştu bi'tanem.

Zeyd dudaklarını dudaklarıma bastırırken bir elini yanağıma diğer elini de belime yasladı.

Omzunda duran ellerimden birini ensesine götürüp öbürünü de yanağına koydum ve kendimi ona, aramızdaki çekime bıraktım.

Zeyd, alt dudağımı emerken ben ise üst dudağını çekiştirdim. Zeyd beni öpmeye devam ederken adım adım arkaya ilerledi.

Bundan sonra, durmayacağımızı biliyordum ve yüksek ihtimal sabah balayına gitmek için evden çıkarken adam akıllı hareket edemeyecek kadar yorgun olacaktım.

Umurumda değildi.

Zeyd'in eli gelinliğimin askılarına çıkarken ondan önce davranıp ellerimi onun üzerindeki cekete götürdüm. Zeyd, benim üzerindeki ceketi omuzlarından ittirmemle ceketi çıkarıp odanın bir kenarına attı.

Dudaklarımız birbirinden kısa bir anlığına ayrılırken şimdiden dengesi bozulan soluklarla onun gözlerine baktım. Zeyd ellerimi tutup üzerindeki gömleğin düğmelerine götürdü.

Ben onun gömleğinin düğmelerini çözerken Zeyd alnını alnıma yasladı.

Üzerindeki gömleğin düğmelerini çözdükten sonra kollarımı yeniden boynuna doladım. Zeyd üzerindeki gömleği çıkarmayıp ellerini üzerimdeki gelinliğin askılarına götürdü.

Nefesim teklerken onu bekledim. Zeyd, az da olsa gerildiğimi hissetmiş olacak ki yeniden dudaklarını dudaklarıma yasladı.

Gelinliğin ince askılarını indirdiğinde gelinlik üzerimden sıyrılıp yere serildi ve beyaz iç çamaşır takımımla kaldım.

Zeyd hâlâ beni öperken ellerini bacaklarıma götürdü. Ona yardımcı olup zıpladım ve bacaklarımı beline doladım.

Ben delicesine bir özlemle Zeyd'i öperken Zeyd ise bir yandan bana karşılık verip, diğer yandan da ilerlemeye başladı.

Sırtımın yatakla buluştuğunu hissettim.

Yutkundum. Tüm vücudum titriyordu. Üşüyüp üşümediğimi dahi hissetmiyordum. Zeyd'in gözleri beni yakmaya yetiyordu.

Zeyd üzerime uzanmadan önce üzerindeki gömleği çıkarıp bir kenara fırlattı ve bacaklarımın arasına girip ellerini başımın iki yanında yasladı. Bir süre duraklayıp gözlerini dudaklarımda, boynumda ve gerdanımda gezdirdikten sonra gözlerime baktı.

Bir elinin tersiyle tüy gibi yanağıma dokunup okşamaya başladı. Ama bunu öyle yavaş, öyle narin yapıyordu ki; sanki üflese uçup gidecekmişim gibi davranıyordu.

Gözleri kısılmıştı. Odamızı, denizden vuran ay ışığı ve şehrin ışıkları aydınlatıyordu. Ama Zeyd'in normalde kehribar rengi olan gözleri siyahlaşmıştı. Tutkuyla bakıyordu.

"Gerçekliğini sorguluyorum..." diye fısıldadı. Elini bu kez saçlarıma götürüp okşadı. "Mavili benim mi?"

Başımı salladım. "Senin..." Dedim. "Mavili hep senindi Deli Rüzgar ve her daim de birbirinize ait kalacaksınız."

Zeyd dudaklarımı yavaşça öpüp geriye çekildi. Ardından da bu kez daha da sert, tutkulu öpmek için dudaklarını dudaklarımla buluşturdu.

Ona ayak uydurmaya çalışırken Zeyd'in dudakları boynuma yol aldı. Bir eli ise boş durmayıp bacağıma doğru süzüldü.

Zeyd boynumu dişlerinin arasına alıp ezdiğinde ağzımdan ufak çaplı bir inleme firar etti. Zeyd ısırdığı yerin üzerini birkaç kez öptü. Bu kez, dili boynumda gezinmeye başladı.

Dudaklarını yeniden boynuma bastırdığı sırada ellerimi onun omuzlarına koyup yana doğru ittirdim.

Zeyd'in boşluğuna gelmesiyle sırt üstü yanıma yatağa uzandı. Kaşlarını çatıp bana baktı. "İstediğini zannediyordum?" Dedi. Burada kaşlarını çatma sebebi benim istemiyor olma ihtimalim değildi. İstemiyorum desem Zeyd her şeyi siktir eder bana sarılır uyurdu. Biliyordum. Bunu söyleme sebebi, bana hiç sormamış olmasıydı. Kendine kızıyordu.

Gülümseyerek doğrulup karın kaslarının üzerine oturdum ve uzanıp yatak başlığının kenarındaki düğmeye bastım. Oda koyu mavi, loş bir ışıkla aydınlanırken Zeyd'in yüzünde alaylı bir ifade oluştu.

"Mavili mi üzerimde şu an?" Diye sordu keyifle. Ellerimi onun başının iki yanına yasladım.

"Sence," dedim tek kaşımı havaya kaldırıp elimden birini onun karın kaslarına götürdüm ve tırnaklarımı karın kaslarının üzerinde aşağıdan yukarıya doğru sürttüm. "Mavili'nin Deli Rüzgar'ı istememe gibi bir ihtimali olabilir mi?"

Zeyd alt dudağını ısırdı. Keyifle gülümseyip başımı onun kulağına yaklaştırdım. Zeyd ellerini belime yasladı.

"Özledin mi Lilya'nı?" Diye fısıldadım kışkırtıcı bir sesle.

"Çok." Diye fısıldadı ve belimdeki eliyle tenimi okşadı.

Ama bu cevap beni tatmin etmedi. Kalçamı aşağıya kaydırdım. Şimdi, onun sertliğinin üzerindeydim ve Zeyd altımda kasılmıştı.

"Ne kadar özledin?"

"Lilya, canın yanacak sabah uyandığında!" Dedi Zeyd huysuz bir çocuk gibi. Hayır beni uyarıp göz dağı vermek değildi amacı. O, direkt olacakları söylüyordu.

Dudaklarımı onun kulağının altına, boynuna bastırdığımda belimdeki elleri sıkılaştı.

"Lilya!" Dedi yeniden adımı söylerken. Umursamadım ve onun bana yaptığı gibi boynunu ısırdım, o ise başını arkaya attı.

Bu benim daha da işime geldi tabi. Dudaklarımı boynunda dolandırdım.

Kulaklarım onun boğuk sesini işitip bayram ederken bir süre sonra dudaklarımın yeni rotası karın kasları oldu. Kalçamı hareket ettirdim.

"Ah!" Zeyd'in erkeksi inlemesi kulağımı doldururken elinin birini saçlarımın arasında hissettim. Kocamın sesi, hele de kendinden geçmiş sesi öyle seksi öyle güzeldi ki...

Zeyd'in karın kaslarında gezinen dudaklarım daha da aşağılara inmeye başladı. Doğrulup geriye doğru gittim ve gözlerimi Zeyd'in gözlerine diktim.

Başını yastığa yaslamış kısık gözleriyle beni izliyordu. Şu an o kadar iştah açıcı ve yakışıklı gözüküyordu ki.

Onun gözlerinin içine baka baka pantolonunun kemerini çözdüm. Ellerim bu kez pantolonunun düğmesine geldiğinde Zeyd ellerini kollarımın altına koyup beni bir anda yan tarafa yatırıp üzerime çıktı.

"Üst benim yerim Mavili." Dedi ve ellerimi tek eliyle başımın üzerinde sabitledi. "Sana birinin bu odadaki hakimiyetinin kimde olduğunu kanıtlaması lazım."

Zeyd dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ardından da boynuma. Ama bu kez oyalanmayıp göğüslerime ilerledi.

Bu kez daha hoyrat davranıyordu. Dudaklarını yeniden dudaklarıma bastırırken ellerini sırtıma doğru yol aldığını hissettim. Kopçayı açtıktan sonra dudaklarını dudaklarımdan ayırıp gözlerime baktı.

"Güzel karım benim," diye fısıldadı. Üzerimdeki sütyeni odanın bir kenarına savunurken dudaklarını kısa bir an alnıma bastırdı. Ona tutunup soluklanmaya çalıştım.

Zeyd'in dudakları boynuma doğru yol aldı. Isırdı, öptü...

Sonunda dudakları göğüsümle buluştu. Göğsümün bir ucu onun dişlerinin arasındayken öbür eliyle de diğer göğüsümde oyalanıyordu.

"Zeyd!" Başımı arkaya atıp istemsizce elimi onun saçları arasına daldırdım.

"Bebeğim?" Diye fısıldadı kışkırtıcı sesiyle ve dudaklarını göğüslerimde gezdirdi.

Nefesim boğazımda tıkanıyordu. Cayır cayır yanıyordum ve bu beni rahatsız etmek yerine daha da hoşuma gidiyor, tuhaf bir haz veriyordu.

Zeyd'in dudakları aşağılara inmeye başladı. Dudaklarını karnıma gezdirirken alt iç çamaşırımı sıyırmaya başladı.

Sanırım, bu gece gün gerçekten doğmayacaktı.

Kasıldığımı hissedebiliyordum. Nefeslerim sıklaşıyordu ve aldığım nefesler bana asla yetmiyordu. Kasıklarımda havai fişekler patlıyordu.

Zeyd'in ellerini bacaklarımın iç kısımlarında hissettim. Ve bir kaç saniye sonra kendimi kaybetmeme neden olacak bir şey oldu. Zeyd'in sıcak nefesini en gizli noktalarımda hissettim.

Titrek bir nefes aldım. "Ze-Zeyd..." dedim kesik kesik. Ama Zeyd beni umursamadı.

Dudaklarını hissettim. Ardından da dilini.

Çığlıklıklarım, onun adını haykırışlarım odanın içinde yankılandı. O ise benim bu halimden daha da zevk alıp hızlandı. Bayılacak gibiydim. Gözlerimi aralayacak gücüm dahi yoktu.

Zeyd'in doğrulduğunu hissettiğimde gözlerimi aralayıp nefes nefese ona baktım.

Zeyd pantolonunun düğmesini açarken dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi.

Mavi loş ışığın altında o kadar iştah açıcı gözüküyorduki... Gözlerimi onun kaslarının üzerinde gezdirdim.

Yutkunup alt dudağımı ısırdım. Zeyd üzerindeki son kumaş parçalarından da kurtulduktan sonra yeniden üzerimde konumlandı.

"Güzelim." Diye fısıldadı alnını alnıma yaslayıp. Ellerimi sırtına sardım.

"Sevgilim..." diye mırıldandım.

"Bundan sonra," Dudaklarını dudağıma bastırıp gözlerime baktı. "Her şey çok güzel olacak Asi Mavili'm."diye fısıldadı.

Zeyd ellerini ellerime kenetleyip başımın üzerinde sabitledi. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığı esnada yavaş yavaş içimdeki doluluğu hissettim.

Nefesim kesildi. Zeyd daha derin öpmeye başladı. Sertliği, içimdeydi. Ama Zeyd özellikle hareket etmiyordu. Alışmamı bekliyordu.

"Kasma bi'tanem." Diye fısıldadı kulağıma. "Lilya çok darsın güzelim kasma, canın yanacak."

Yutkundum. "Zeyd..." Bilincim kapanmış gibiydi. Hiç bir şeyi düşünemiyordum.

İçimde yavaş yavaş hareketlenmeye başladığında onu daha da hissetmek için bacaklarımı beline doladığım sırada ikimizin de dudakları arasından ufak çaplı bir inleme firar etti.

Zeyd kendini tamamiyle içime ittiğinde çığlığım dudaklarımın arasından firar etti. Bu tamamen zevktendi...

"Seni öyle güzel seveceğim ki," diye fısıldadı kulağıma. Hareketleri hızlanırken ellerimi bıraktı. "Öyle çok seveceğim ki sen bile şaşıracaksın bebeğim."

Ellerimi sırtına götürüp tırnaklarımı bastırdım. Zeyd dudaklarını boynuma bastırdı. Yavaş yavaş yükseldiğimi ve tamamiyle dünyadan soyutlandığımı hissediyordum. Vücudum titremeye başlamıştı.

Zeyd'in bir eli bacağıma gitti. Bacağımı okşarken hareketlerinin hızını dahada arttırdı.

"Zeyd!" Çığlığım odanın içinde yankılandı.

"Karım..." Dedi Zeyd ve yanağımı öptü, ardından da dudaklarımı. Yüzümün her zerresine dudaklarını bastırdı. "En büyük mucizem... Gücüm, hayalim, gerçeğim..."

Kasığımdan yükselen volkanları hissettiğimde inleyerek başımı arkaya attım.

"Her şeyim," dedi Zeyd. "Gel sevgiline..." diye fısıldadı.

Bedenim resmen benden bağımsız bir şekilde Zeyd'e itaat ediyordu. Zeyd'in hareketlerine verdiğim tepkiler asla bilinçli değildi.

Ne kadar sürmüştü bilmiyordum. Saat, zaman kavramımız kaybolmuştu. Sadece o ve ben vardık. Ve kesinlikle dünyada falan değildik. Onunla yaşadığım hiç bir şeyin tarifi olamazdı. Hissettiklerimin, onun bana hissettiği şeylerin... Hiç bir şeyin tarifini yapmama belli başlı kelime grupları yetmezdi.

Birbirinden nefret eden Zeyd Şah ve Lilya Karen evlenmişti. Birbirlerine ait olmuşlardı. Bu yolda, çok canlara kıymış, en değerli varlıklarını kaybetmişlerdi.

Ama bildiğim tek şey varsa, o da birbirlerini kazandıklarıydı.

Dünyayı darmaduman etmek için sözlenmiş bir çifttik biz. Kim karşımızda durabilirdi ki? Ölüm olmadan kim bizi ayırabilir, aramıza girebilirdi?

Biliyordum, bundan sonra daha güçlü olacaktık. Biz birbirimizden çok güçlü bir şekilde nefret ederken bu hale gelmişsek şayet, dünya kesinlikle bizden korkmalıydı.

Zeyd tenini tenimden ayırıp dudaklarını dudaklarımın üzerine bastırdı. Ardından da alnını alnıma yasladı. Bir süre öyle kalıp birbirimizin nefesleriyle soluklanmaya çalıştık.

Hayatımın en "Zeyd" dolu gecesiydi. Ama son olmayacağı belliydi.

Zeyd doğrulduğunda gözlerim onu buldu. Terden yüzüme yapılan saçlarımı arkaya doğru okşadı. "Hadi güzelim," dedi beni kucağına almadan önce. "Yıkanalım, sonra bir kaç saat uyu."

Şimdi bıraksa şimdi bile uyuyabilirdim.

Zeyd beni kucağına alıp odamızın banyosuna ilerledi. Sakin geçen duştan sonra -ki bu nasıl mümkün olmuştu şaşkınlık içerisindeydim- ben giyinme odasına ilerledim. Üzerime iç çamaşırlarımı ve koyu mavi geceliğimi giyinip odadan çıktım.

Zeyd altındaki havluyla yatağı düzeltiyordu. İşi gittikten sonra yanıma gelip dudaklarını alnıma bastırdı. "Hemen uyuma bekle beni." Dedi ve o da giyinme odasına ilerledi.

İlerleyip yumuşacık ve Zeyd'in yeni serdiği çarşafların üzerine bıraktım kendimi. İyi, ara sıra ev işlerini Zeyd'in üzerine yıkabilirdim. En azından odamızı toplama işinden o sorumlu olabilirdi çünkü odamız daha çok dağılacak gibiydi.

Başımda Zeyd gibi bir tatlı bela varken ben zaten bu odanın toplu durmasına sağlayamazdım.

"İyi ki uyuma dedim ben gelmeden." Zeyd'in homurdanmasını duydum. Bakışlarım onu buldu. Altına gri bir eşofman giyinmişti. Saçlarını elindeki küçük havluyla gelişi güzel karıştırıp kuruladı ve yanıma uzanıp beni kendine çekti. "Uyumadım ki." Diye mırıldandım ve onun göğsüne uzandım.

Zeyd beni tamamen üzerine çekti. Şimdi tam boynunun altına başımı yaslamıştım ve onun güven veren kolları arasındaydım. Daha huzurlu olduğum bir yer daha yoktu. Olamazdı da.

Zeyd bir elini belime sımsıkı sarıp diğer elini enseme koyup saçlarımı okşamaya başladı. İç çekip gözlerimi kapattım.

"Ömrüme hoş geldin Lilya Şah," dedi Zeyd ve dudaklarını başımın üzerine bastırdı. "İyi ki geldin, her şeyim..."

🌊🌊🌊
Bölüm sonu

Nasıl buldunuz bölümü aşklar?

Cehenneme yerimizi ayırttık. Hep beraber artık  yanarken kitabın dedikodusunu da yaparız.

Bir hatam olduysa affola. Ne yapsam Zeyd ve Lilya arasındaki tutkuyu yazıya tamamiyle dökemem ama umarım beğenmişsinizdir.

Bir dahaki bölümde neler olur sizce aşklar?

Ya da bundan sonra neler olur?

Bol bol yorum yapmayı unutmayın aşklarım.
Sizleri seviyorum,
En az ZeyLil'in birbirini sevdiği kadar!

Kendinize iyi bakın, hepiniz benim için çok değerlisiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

3.7M 230K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
146K 7K 22
İnsanların çoğunluğunu gıcık eden şey ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına burunlarını soklarıydı. Avbanu'da bu durumdan gıcık alan insanlardan biri...
199K 17.9K 36
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
166K 6.8K 36
~ Kucağındaki kızı daha sıkı tuttu küçük kolları ile bahçenin bir köşesine geçti. "Şşt... tamam küçük kız ben yanındayım korkma." Dedi. Mihriban'ın k...