"Zach.."
Elini kaldırıp beni susturdu."Lucy yaşıyor mu yani ?"
Fazlasıyla gergindim.Anlamadığım bir şekilde,beni şu an korkutan şeyin Dominic'le uzaktan yakından alakası yoktu.Zach'in beklenen tepkisiydi beni korkutan.Yavaşça başımı salladım.Başındaki yaradan dolayı acı çekmesine rağmen yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirdi."Yaşıyor."
Elini ağzına kapayıp neşeli bir kahkaha attı.Hissettiğim rahatlamayla farketmeden bende gülümsemiştim onun bu haline.
"Zach bunca zaman ondan ayrıydın.Ve bu Alex'in suçu."
Dominic istediğini alamamış bir halde denemeye devam ediyordu.Zach onu duyduktan sonra gülümsemesini yavaşça sildi."Bak,şu an öldüğünü sandığım sevgilimin aslında yaşadığını öğrendim.Ki bence...Alex'in bu konuda bir açıklaması vardır."
Söyledikleri beni gerçekten mutlu etse de zihninden geçirdikleri pek hoş şeyler değildi.Düşüncelerini Dominic'e iletmediği için minnettardım.Her ne kadar onun da bir vampir olduğunun farkında olsak da.
Dikkati üzerime çekmek adına boğazımı temizledim."Benden ne istiyorsun Dominic ?"
"Elbette kendini feda etmeni,hayatım."
Yüzümü buruşturdum."Bundan kastın ne ?"
Gözlerini devirdi."Benimle geleceksin ve sana yapacağımız işlemler boyunca bize boyun eğeceksin.Işte o zaman,savaş diye bir şey olmaz."
"Biz mi ?"
Dominic konuşmaya başlayacakken göz ucuyla Zach'e baktım ve ona epey yakında duran hançerimi işaret ettim.
"Klanlar ve ben.Amaçlarımız farklı olsa da engellerimiz aynı.Sen ve o kendini beğenmiş ailen tek sorunumuz."
"Biz nasıl sorun olabiliriz ki ?"
Dominic planımı anlamamış gibiydi.Her sorumla daha da hırslanıyor ve dikkatini bizden uzaklaştırıyordu.Farketmeyeceği bir şekilde Zach'e baktım tekrar.Arkasına sakladığı telefona bir şeyler yazmaya çalışıyordu.Yardım çağırıyor olmasını umarak Dominic'e döndüm.
"Ailen sadece Klanlar'a sorun arz ediyor.Bunu biliyorsun,Klanlar güç ve saygınlık ister.En güçlü sayılan iki ırk,yani kurtlar ve vampirler, ailenin liderliğinde."
Cümlesine noktayı koyup bana yaklaştı.Yüzünde sinsi bir gülümseme vardı."Ama sen,sen sadece bana lazımsın.Güçlerini alacağım Alexandra.Ve emin ol ben bunu yaparken çok acı çekeceksin."
Kısa süren sessizliğinin ardından dudaklarını alnıma yaklaştırdı ve geri çekilmemem için kolumu sımsıkı tuttu.Ne yapacağını anlamıştım.
"Tadın nasıldır dersin ?"
Dilini alnımdaki yaranın üzerinde hissedebiliyordum.Bu..bu iğrençti.Öğürmemek için kendimi tuttum ve bu his geçer geçmez boş kalan kolumla onu ittirdim.
Sadece sendeledi ve gülümsemesini yüzünden silmeden,dudağının kenarındaki kanımı parmağıyla temizledi.
"Güzelmiş.Dahasını da isterim aslında."
Bana tekrar yaklaştığında zaman yavaşlamış gibiydi.Zach'e bir işaret verdim ve o da hançerimi,tekme atmak için havalanacak ayağıma doğru fırlattı.Kabzasını ayak parmaklarımla yakaladım ve kendi etrafımda dönerek hançeri kalbinin altına sapladım.Ya da en azından oraya saplamış olduğumu umdum.
Önce gözleri haddinden fazla irileşti.Neredeyse ona acıyacağım şekilde acı yüklü inlerken,dengesini kaybedip sendeledi.
"Air écoutez-moi.(Hava beni dinle.)"
Julia ağaçların ardından çıkarken iki eli de havada ve Dominic'e doğrultulmuştu.Scott onun ardından göründü bize.Elinde iki tane yay,sırtında iki ok çantası asılıydı.Birini Zach'e uzattı.
Geri çekilerek Julia'ya yaklaştım.Bana baktı ve gülümseyerek göz kırptı.Birlikte vampire döndük.Elini yarasına koymuş,sık nefesler alıyordu.
"Arrêter votre souffle ! (Nefesini kes !)"
Ve Dominic nefessiz kaldı.Boşta kalan elini boğazına götürürken ağzı çaresizce açılıp kapanıyordu.
"Onu öldürecek misin ?"
Julia'nın gözleri kararmıştı."İstediğim bu."
Gücün onu ele geçirdiğinin farkındaydım ancak ona engel olmak istemiyordum.Benim de istediğim buydu.
Julia öne uzattığı elini sıkınca Dominic'in ömrünün son bulacağını anlamıştım. Tamamen mekanik hareketletle ona yaklaştım ve önünde yere çöküp toprağa dokundum.Öğrendiğim dersi test etme zamanıydı.
"La terre, écoutez-moi.(Toprak beni dinle.)"
Toprak çok geçmeden bana yanıt verdi.Elimde başlayan karıncalanmayı hisseder hissetmez başımı kaldırıp,onun acı çeken yüzüne baktım.
"L'emmener prisonnier.(Onu esir al.)"
Topraktan bir el meydana çıkıp önce ayak bileklerini güçlü bir şekilde kavradı.Dominic'in nefessizlikle sarsılan bedenini yavaşça içine çekerken yüzündeki ifadeden inanılmaz zevk aldığımı hissettim.
O sırada omzumu sarsan elle dikkatim dağıldığı için sinirlenerek arkamı döndüm ve bileği sıkıca yakaladım.Scott bir anlığına acıyla inledi.
"Ne var ?"
Bileğini benden kurtarıp gözlerime uzun süre korkarak baktıktan sonra bakışlarını başka yere çevirdi.
"Alex...O yalnız değil."
Kaşlarımı çatıp bakışlarını takip ettim.
"Lanet olsun."
Gölün karşı tarafından en az 10 kadar yaratık sayılıyordu.Bunların Klanlar olduğunu tahmin etmek zor değildi.Tüylerimin diken diken olduğunu ve ürperdiğimi hissettim.Onlara bir kez tutsak olmuştum.
Toprak üzerindeki hakimiyetimi aniden kaybedince,Dominic'in yarısı toprağa gömülmüş bedeni de ilerlemesini durdurdu.Aynı anda Julia da hava üzerindeki hakimiyetini kaybetmişti.
Sessizce "Vous pourriez aller.(Gidebilirsin.)" diye mırıldandım.Toprağın getirdiği rahatlama hissi yerini boşluğa bırakmıştı.
Gözlerim,bedenini topraktan kurtarmış Dominic'i aradı.Yoktu.Onu bitirme şansımızın en yüksek olduğu zamanda, gözden kaybetmiştik.Elimi sinirle alnıma vurdum.
Scott hızlıca "Ağaçlara doğru ilerleyin." diye emretti.
Ona itaat ettik.
Küçük ve dikkat çekmeyecek adımlarla geriye yürürken gözlerimi Klanlar'ın üzerinden bir an olsun ayırmadım.Eğer bir saldırı olacaksa ilk karşılık benden olmalıydı.
"Koşun !"
Zach ve Julia önden ormanlığa girip gözden kaybolurlarken,Scott'ın önünde kalkan olmaya gayret ediyordum.Ona bir şey olmamalıydı.
"Scott koşmaya başla."
Beni kenara ittirip yanımda yerini aldı."Hiçbir yere gitmiyorum."
Gözlerimi devirmeme engel olamadım."Senden daha hızlı olduğumu biliyorsun.Koşmaya başla,hemen arkandayım."
Israrla yanımdan ayrılmayınca hızla ona döndüm."Koş dedim sana !"
Lafımı ikiletmeden ağaçların arasına karışmasına memnun olmuştum.
"Biz konuşmamızı bitirmedik Küçük Vampir !"
Dominic'in sesini duyar duymaz başka hiçbir şeyi umursamadım ve koştum.Saçlarım alçak ağaç dallarına, ayaklarım ağaç köklerine takılırken alnımın acısı ve başıma aldığım darbeler da kendini gösteriyordu.Evimi görür görmez yavaşladım ve ormandan çıkıp derinliklere baktım.Gelen,beni takip eden yoktu.
Zaten benim de ancak iki adım atacak gücüm kalmıştı.Ardından bayıldım.
Zach Western
"Burada mı yani ?"
Cody cevaplamak yerine ellerini sırtıma koyup beni koridora doğru ittirdi."Koridorun sonundaki kapı olmalı."
Başımı sallayıp o gidene kadar bekledim.Ancak o beni anlamadı ve birkaç saniye anlamsız bir bakışma yaşadık.
"Oh,evet,yalnız kalmak istiyorsun."
Başımı hızla sallarken gülümsememe engel olamadım.Kendisi de gülümsedi ve Summer'ın odasına girip gözden kayboldu.Sıra bendeydi.
Kapıyı açıp başımı içeri uzattım anda derin bir iç çektim.Yatağın üzerine uzanmış uyuyordu.Bana dönük olan yüzüne özlemle baktım bi süre.
Kapıyı arkamdan kapatıp yatağa ilerledim.Yanında,en azından uzanabileceğim kadar boşluk vardı.
Ancak bu konuda sessiz olmayı başaramadım.
Tam yatağa ulaştım derken ayaklarım birbirine dolaştı ve kendimi yerde buldum."Lanet olsun sana Zach."
Kıpırdandığını hissetmiştim ancak başımı kaldırıp onunla göz göze gelme cesaretini gösteremedim.Onun yerine alnımı yere dayadım.
"Kalk yerden."
Sesi kulaklarıma dolar dolmaz kalbimin hızlandığını hissettim.Heyecanlanmıştım.
Gözlerimi yerden ayırmadan ayağa kalktım.Ona bakarsam büyük bir duygu karmaşası yaşayacağımı biliyordum.Gözlerim sımsıkı kapalıydı.
"Zach..."
İsmimin dudaklarından dökülmesi ile yataktan kalkıp karşıma dikilmesi arasında saniye farkı olmadığına yemin edebilirdim.Tanıdık kokusu burnuma ulaşmıştı bile.
Parmaklarını yüzümde gezdirdi.Ellerini yanaklarıma koyarken ağzından bir kıkırtı kaçtı."Aç gözlerini."
Gözlerimi açıp,hayran olduğum gözlerine diktim bakışlarımı.Kızarmışlardı.Ancak yüzünde büyük bir gülümseme vardı.
"Lucy."
Yutkunduktan sonra ellerimi yanaklarına koydum,tıpkı onun yaptığı gibi.
"Seni çok özledim."
İç çekti yavaşça."Bende seni çok özledim Zach."
Yüzümdeki ellerini boynuma indirdi ve sıkıca sardı.Bende yüzündeki ellerimi beline indirdim ve sıkıca sardım.Bedenini, bedenime yaslarken sanki mümkünmüş gibi kollarımı daha da sıkılaştırdım.
Tanrım.
Çok özlemiştim.
Başımı hafifçe geri çekip dudaklarımı saçlarında gezdirmeye başladım.Ardından alnına bastırdım dudaklarımı.Öperken kokusunu içime çekiyordum resmen.
"Konuşmamız gereken çok şey var biliyorsun."
Hafifçe geri çekilerek gözlerime baktı doğrudan.Omuzlarımı silktim."Bence bekleyebilir."
Bir elimi tekrar yanağına koyarken dudaklarım nihayet dudaklarını buldu.
Bence bu bölüm..? (Boşluğu doldurun Melezler.)