BITTER WEIN 🌙 VMIN & YOONKOOK

By bitiesbomb

37.6K 3.5K 2.3K

WINE SERİES #1 Bekçinin artık can barındırmayan bedeni yere yığıldı. O gece Jimin'in tüm kana susamışlığıyla... More

Prologue
Bölüm 1: Acımasız
Bölüm 2: Acımasız
Bölüm 3: Hazırlık
Bölüm 4: Hoşik
Bölüm 5: Cinayetler
Bölüm 6: Soğuk
Bölüm 7: Katil
Bölüm 8: Rehin
Bölüm 9: Oyun
Bölüm 10: Ceset
Bölüm 11: Kulübe
Bölüm 12: Sonsuz
Bölüm 13: Çakı
Bölüm 14: Plan
Bölüm 15: Ayrılık
Bölüm 17: Sahte Polis
Bölüm 18: Mağara
Bölüm 19: Güven
Bölüm 20: Yırtıcı
Bölüm 21: Boz Ayı
Bölüm 22: Gözlem

Bölüm 16: Baskın

1.1K 130 60
By bitiesbomb

İyi okumalar

Taehyung

"Beni duyabildiğini biliyorum Taehyung. Bir fırtına daha yaklaşıyor, rüzgar bu yüzden hızlandı. Dışarıda kalmana izin vermeyeceğim."

Rüzgarın savurduğu kardan korunmak için kolumu yüzümün hızasına getirdim. İçin için kararlılığım beni terk ediyordu, ona teslim oluyordum. Korkuyordum, çaresizdim, üşüyordum. Beni en çok korkutan şey ona sebepsiz duyduğum güvendi, biliyordum ki yüreğim bana ihanet ediyordu. Kayalığın arkasından çıktığım anda ölecektim.

Saklandığım yerden, biraz uzağımda dizinin üstüne inip kardaki ayak izimi incelemesini seyrettim. Kaçmaya yeltensem bile, bu kaçınılmazdı. Beni ya şimdi ya da beş dakika sonra mutlaka yakalayacaktı.

"Yoongi mutlaka Jungkook'u bulacaktır." diye seslendi. "Ölmene izin vermeyeceğim. Dışarı çık."

Bana, sana güvenmem için bir sebep sun Jimin...

İzimi takip ederek saklandığım yere doğru koşmasını izledim. Ne olacağını biliyordum, Tanrı kaderimi özenle işlemişti. Ayağa fırladım ve var gücümle koşmaya başladım.

"Taehyung dur !" diye bağırdı. "Bana güvenmeni söylemiştim !"

Duyduğum sözlerle hızla ona döndüm.

"Nasıl ?! Bana neden sun !"

Titreyen dudaklarımın arasındaki öfke dolu kelimeler rüzgarın nefretine kapılıp ağaçların arasında yankılanmıştı.

El fenerini üstüme tuttu ama sonra beni kör etmemek için başka yöne çevirdi. "İyi misin ?"

Yamacı tırmandı ve bana büyük bir temkinle yaklaştı. Buz parçalarıyla dolu eldiveninden porselen bebeğin elini andıran elini çıkarıp göz yaşlarımdan yanan yanağıma uzattı. Tedirgin ve korkak.

Usulca yanağımı okşadı ve göz yaşlarımı narinliğiyle sakinleştirdi.

"Çünkü inanmasanda benim yanımda güvendesin." Fısıltısının arasındaki sıcak nefesi tenimle sarmalandı.

"Üç saat." dedi. Sesi bir an da öfkeyle harmanlandı, beni azarlıyordu. "Üç saat Tae. Dışarı en fazla o kadar dayanabilirdin."

"Bir düşün Jimin ! Sana böyle güvenemem." dedim.

Cevap vermesini beklerken dolgun dudaklarını ıslattı, araladı fakat yapamadı. Adem elmasının oynamasından sertçe yutkunduğunu anlamıştım. Bana anlatamayacaktı. Sakinleşmek adına derin bir nefes verdim. Buhar dudaklarımın üzerinde usulca dans etti.

"Gitmeme izin vermeyeceksin, değil mi ?" dedim sinirle.

"Nereye gitmene ? Bir tipi sırasında ormanın içinde donup ölmene mi ? Hayır. Hadi düş önüme."

"Bizi nasıl buldun ?" dedim.

"Polis memuruyla güzel bir ittifak​ kurmuşsunuz, kurtulma şansı olduğunuz için yerinizi söylememekte kararlıydı, fakat dövülmeye fazla dayanamadı."

Sinirden montumu sıkıyordum, şiddetle her istediğini elde edebiliyordu.

"Puşt herifin tekisin."

Dudakları keyifle yukarı kıvrılırken ellerini ceplerine koydu.

45 dakika sonra

Yamaçtan korucu kulübesine inişin, yaptığım tırmanıştan daha kolay olması gerekirdi ama her adımım bir öncekinden daha ağır geliyordu. Başaramamıştım. Jimin ölmeme izin vermeyeceğini söylemişti fakat geri döndüğümüzde Yoongi'nin Jungkook'u bulup, onu kurşuna dizmeyeceğinin garantisi var mıydı ? Jungkook, Yoongi'nin çelimsiz bedenine kolayca karşı koyabilirdi fakat silah ondaydı ve iyi bir nişancıydı. Kendi ayağımla sonuma gidiyor da olabilirdim.

Sonunda korucu kulübesi karanlığın içinde belirdi. Tam ön verandaya adım atmak üzereyken, Jimin beni kendine doğru çekmesiyle zaten bozuk olan dengem alt üst oldu ve yüzüm göğsüye buluştu. Beni hızla çevirip sırtımı, sinirden bir duvar gibi kaskatı olan göğsüne yasladı. Günahın en acımasız tonuyla lekelenmiş kemikli eliyle çenemi ve dudaklarımı çelik bir kapan gibi sarmalamıştı. O kadar sert kavramıştı ki bir an gözlerimin karardığını hissetmiştim. Kesik kesik nefesi boynumu kavuruyordu.

"Neredeler ?"

Tanıdık sesle parmaklarımın ucuna kadar titremiştim.

Bu.

Hoseok'tu.

Buradaydı.

Bizi bulmuştu.

"B-bır-rakmh" -bırak-

Jimin tekmelerim ve çırpınmalarımdan etkilenmeden beni kucakladı ve sessizce verandanın üst basamaklarına çıkardı. İkimiz de mutfak penceresinden içerideki iki adamı görebiliyorduk. Hoseok, silahın namlusunu polis memuruna çevirmişti, Yoongi ve Jungkook'ta içeride değildi. Oturma odasının bir lambası yandığı için Hoseok'un mutfak penceresinin diğer tarafından beni görmesi imkansızdı. Dışarısı içerisine göre daha karanlıktı. Hoseok bu tarafa baksa bile sadece kulübenin içinin cama yansıyan görüntüsünü görebilirdi.

Dirseğimle geriye doğru yüzüne vurunca boştaki eliyle iki bileğimi birden yakaladı ve dizini takatim kesilene dek bacağımın arka tarafına bastırdı.

"Rahat dur !"

Bu sefer beni sertçe kulübenin duvarına yüz üstü dayayıp beni kendisiyle kulübenin arasına hapsetti.

"Taehyung ve Jungkook nerede, dedim sana !" diye kükredi Hoseok.

"Neden bahsettiğini bilmiyorum." diye yanıtladı polis memuru.

Hoseok'un uzun ve ağır adımları yerdeki tahtaları gıcırdatırken lavaboya gitti ve kahve kupasına baktı.

"Kahve kalıntısı hala sıcak, yakın zamanda buradaymışlar. Şimdi neredeler ?"

"Nereye gittiklerini bilmiyorum."

Hoseok, yüzüklü eliyle bardağı kavrayıp biraz inceledikten sonra kolunu gerdi ve bardağı polis'in kafasına fırlattı. Polis eğilince bardak arkasındaki duvara isabet etti. Tekrar Hoseok'a döndüğünde gözleri ve ağzı aynı oranda açıldı.

"Seni kim bağlayıp, dövdü ?"

Polisin, dudakları titredi fakat aralanamadı, gözlerini yavaşça yere indirdi. 

"Yoksa onları öldürdüler mi ?"

Hoseok hızla Polis'e doğru yürürken bir an bile tereddüt etmedi. Hoseok'un sesi öfkeden titrerken namlunun ucunu memurun alnına dayadı. Polis'in gözleri hissettiği soğuklukla buğulanmaya başladı.

"H-hayır, yaşıyorlar." dedi fısıltıyla.

"Ah, bebek gibi ağlamayı kes. Ne biliyorsan anlat !"

"İki ! İki gençtiler. J-jimin ve Yoongi sanırım... A-arkadaşımı ö-öldürdüler. Aradığın kişiler kaçtı. Ormana, onları aramaya gittiler." dedi memur tedirgin ederek.

"Jimin ? Park Jimin ?!" Hoseok'un sesi öfkeyle şiddetlendi.

"Bilmiyorum, sanırım.."

Hoseok, silahın kilidini baş parmağıyla açtı. Metalin sesini duyan memur dehşetle ağzını araladı.

"B-beni vuramazsın ! Ben devlet memuruyum, c-cezası büyük. Her yerde birlikler var, seni bulurlar !"

"Endişelenme. Onlara bulunacak bir şey bırakmam."

Hoseok'un gözleri soğukla yoğunlaşıp donuklaştı.

Parmaklarının arasından çıkan kıvılcım, sağır edici patlamaya sarmalanıp bir can aldı. Memurun cansız bedeni yere savrularak düşerken değdiği yerleri kırmızıya boyadı. Jimin'in ağzıma bastıran eli daha fazla sıkılaşırken diğer eliyle de bunu görmeme engel olmak istedi fakat geç kaldı.

Boğuk çığlıklarım, parmaklarının arasına takılıp, acıyla kıvrandı.

Bilincim deliliği aşarak Hoseok'un bu yaptığını mazur görmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordu. Hoseok öldüğünden emin olmak için memurun cansız bedenini tekmeledi. Silahını beline yerleştirip cebinden bir çakmak çıkardı. Çakmağın kapağını parmağıyla kaldırınca, minik bir ateş rüzgarla dans etti. Çakmak parmaklarının arasından kayıp ahşap yerle buluştu. Ateş hızla yeri kucaklarken perdelere yöneldi. Kanepeden gözümü alan koyu dumanlar yükselirken, alevler duvarlara tırmanmaya başladı.

Kanıtları yok ediyordu.

Hoseok hızlı adımlarla ön kapıya yürürken, Jimin beni verandanın karanlık bir köşesine çekti. Saklandığımız yerden verandanın basamaklarını inen Hoseok'un botlarının çıkardığı gürültüyü duyabiliyordum.

Gidiyordu.

Bensiz.

Bizsiz.

hoseok baba sizi böyle basaRR
bu bölümü yazarken çok eğlendim mk öscşkşhşsş, umarım sizde beğenirsiniz 🌚

Continue Reading

You'll Also Like

171K 6K 29
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...
639K 22K 23
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
İHTİLAL By Fatma Demir

Mystery / Thriller

765K 27.3K 63
"Benimle oynarken iyi düşün." diye hırladı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "...
mask [minsung] By leeandhan

Mystery / Thriller

43.3K 4.9K 30
maske koleksiyonu yapan jisung doğum gününde favori maskesinin gerçek olmasını diler. Ve muhteşem hayatı başlar.. TW:cinayet,kan,piskoloji bozukluğu...