BITTER WEIN 🌙 VMIN & YOONKOOK

By bitiesbomb

37.6K 3.5K 2.3K

WINE SERİES #1 Bekçinin artık can barındırmayan bedeni yere yığıldı. O gece Jimin'in tüm kana susamışlığıyla... More

Prologue
Bölüm 1: Acımasız
Bölüm 2: Acımasız
Bölüm 3: Hazırlık
Bölüm 4: Hoşik
Bölüm 5: Cinayetler
Bölüm 6: Soğuk
Bölüm 7: Katil
Bölüm 8: Rehin
Bölüm 9: Oyun
Bölüm 10: Ceset
Bölüm 11: Kulübe
Bölüm 12: Sonsuz
Bölüm 13: Çakı
Bölüm 15: Ayrılık
Bölüm 16: Baskın
Bölüm 17: Sahte Polis
Bölüm 18: Mağara
Bölüm 19: Güven
Bölüm 20: Yırtıcı
Bölüm 21: Boz Ayı
Bölüm 22: Gözlem

Bölüm 14: Plan

1.1K 137 146
By bitiesbomb

İyi okumalar ❤

"Montunu çıkar."

"N-neden ?"

Jimin, gencin fermuarını indirip hızla montunu çıkardı, ceplerini hem dışardan hem de içeriden aradı. Genç, Jimin'in ellerine baktı, kaç boğazın nefesini kesmişti bu eller ? Bu kulaklar kaç çığlığa daha dayanmıştı ? Günahlarından geriye kalan dokunuşlarıyla, genci de günaha boyuyordu. Dokunduğu yerlerin ardında gencin ruhunu acıtan siyah lekeler bırakıyordu. O bencildi. Artık iyileştirmiyor, canını yakıyordu.

"Banyoya." diye emretti. "Cebinde bir şey sakladığını gördüm. Soyun ve bir havluyla sarın. Sonra da gelip kıyafetlerini tek tek arayacağım. Saklarsan da bütün odayı."

"Onu rahat bırak."

Jungkook biraz olsun toparlanıp mutfaktan gelen seslerle mutfağa hızla girdi. Biraz önce yaşananlardan sonra ikisininde yakınında olmalarına göz yumamazdı.

"Sen karışma !"

"Elime bir fırsat geçtiği zaman ikinizi de öldüreceğim, aslında bu çok hoşuma giderdi..."

Bayno

Taehyung, kapıyı kilitledikten sonra sırtını kapıya yaslayıp yavaşça yere oturdu. Yüreği küle dönmüştü, kırgınlık şiddetle gencin tüm bedenini kavurdu. Deli gibi titreyen parmaklarına odaklandı. Göz bebekleri korkunun acı yoğunluğuyla büyüdü.

Bir insanın canına boyanmıştı elleri.

Göz yaşları, inci taneleri gibi ısınan yanağından sessiz ve usulca süzüldü, aceleleri yoktu. Duvardan destek alarak ayağa kalktı, lavaboya ilerledi. Ardında bıraktığı duvarlara kan izleri bırakırken zorlukla lavaboya tutundu. Titreyen parmaklarını suyun saflığıyla buluşturdu, su kırmızıya boyandı. Kanın usulca akışını izlerken dudaklarının arasından daha fazla hıçkırık dökülüyordu. Kazağını çıkartıp sinirle bir köşeye fırlattı. En son boxerı kaldığında boyuna kısa gelen havluyla halsiz ve zayıf bedenini sarmaladı. Kapının vurulmasıyla göz yaşlarını ellerinin arasındaki hiçliğe sakladı.

"Taehyung ?"

Kapı yavaşça aralandı, Jimin'in bakışlarının ilk dokunduğu yer gencin titreyen bedeni sonra da yere bakan yüzü olmuştu. Ağladığı belli oluyordu, uzun kirpikleri ıslanmıştı, dudakları kızarmış ve nemliydi. Jimin yine gencin nefret ettiği şefkatle yoğunlaşıp birbiriyle harmanlaşan açık kahverengi tonlarını gözler önüne seriyordu. Gözlerini kaçırıp odaklandığı kıyafetlere eğildi.

Taehyung

Tüm sevdiklerimizin bizi terk ettiğini görüp ansızın çevremizde evrenin yalnızlığını ve ölümcül soğukluğunu hissederiz. Çocukluğumuz çürüyüp dökülür, çöker, yıkılır yavaş yavaş. Pek çok kişi bu sivri kayaya çaprar ve bir daha kurtaramaz kendini, bir daha geri gelmeyecek geçmişe, yitirilmiş cennetin düşüne tüm düşlerin bu en haini ve acımasızına sarılıp kalarak acılar içinde kıvranır. Ben o kayaya tokat gibi çarpmıştım, uzun zaman alsa da ruhum onu kolaylıkla parçalara ayrılmıştı. Zirvede olduğumu zannediyordum. Ama şimdi önümdeki endamlı dağı görebiliyordum.

"Bir şey saklamıyorum ki."

Beni ararsa, sadece çakıyı bulmakla, kalmaz, Hoseok’un haritasını da bulurdu. Onu bulursa bize ihtiyaçları kalmazdı. Belki de öldürürlerdi.

"Siktiğimin havası !" Yoongi'nin küfreden sesi kulübenin ön kapısından içeri süzüldü. "Yine kar yağıyor. Dışarı gel Jimin ve cesedi parçalamama yardım et."

Yine mi kar yağıyordu ? Doğrularak pencereden dışarı baktım. Kocaman taneler birbirlerini kovalayarak hızla iniyordu. Hava kötüleşirse, nasıl kaçardık ?

Dikkatini kıyafetlerimi aramaktan uzaklaştırmak için dudaklarımı araladım.

"Onun bir ailesi var. Ailesini bir düşün."

"Bunu biliyorum tamam mı ! Boxerını çıka-"

Banyo'nun içine dolan acı rüzgar kapıyı duvara çarparak ürkmemize neden oldu. Rüzgar her bir köşemi titretirken parmaklarımın arasındaki havluyu daha çok sıktım. Jimin bana ve açık kapıda uçuşan kar tanelerine son bir kez baktıktan sonra, kararlı adımlarla dışarı yürüdü ve kapıyı arkasından çarptı.

Kıyafetlerimi alıp hızla göğsüme bastırdım. Başımı duvara yaslarken dudaklarımın arasından rahat bir nefes süzüldü. Tanrıya şükürler olsun onları bulamamıştı, bir çakım ve haritam vardı. Kaçacaktık, bu gece onlar uyurken. Tek bir şansım olacaktı. Bizi kaçarken yakalarlarsa, bizi ya bizi oracıkta öldürürlerdi ya da öldürmüş olmasını dileyeceğim kadar yaşamama izin verirlerdi.

Kıyafetlerimi giyip salona doğru ilerlerdim, biraz uyuyup plan yapmamız gerekiyordu. Jungkook çok gerilmiş olmalıydı ki, uzun bacakları, şöminenin önündeki kanepeye yetmediği için kıvrılarak uyuya kalmıştı. Yanındaki sallanan koltuğa oturdum. Av bekçisini aklımdan çıkarmak ve bir sonraki hamlemi akılcı bir şekilde planlamak zorundaydım. O ölmüştü, bizse yaşıyorduk. Bizim için umut vardı ama onun kaderini değiştirmek için yapabileceğim bir şey yoktu. Bu kelimeleri hafızama işliyordum ama öne doğru boş gözlerle yığılan bedenin görüntüsü her şeyi gölgede bırakıyordu.

Kapı çarparak açıldı. Bağlanan polis memuru takılarak yüz üstü yere yığıldığınca Jimin ve Yoongi kollarından tutup kaldırarak köşeye oturtular. Islak montlarını çıkarıp kurumaları için askılığa astılar. Yoongi şömineye doğru yürüyüp ateşe bir kütük attı ve öfkeli alevlerin havalanmasına neden oldu. Gözleri kısa bir an Jungkook'a dokundu. Jimin'in sesi bakışlarını ona yöneltti. 

"Belki de kar yağması o kadar da kötü değildir. İzimizi örter."

Kar bütün gece aralıksız yağınca, buradan ayrılamayacağımız için Yoongi dört tabak hazır çorba hazırladı. Yoongi ve Jimin yemeklerini mutfakta yediler, bizse ateşin yanında oturuyor, gece ormana çıkma cesaretini göstermeden planımızı oturtmaya çalışıyorduk. Ateş üç küçük odayı ısıtmasına rağmen montumu, botlarımı, eldivenlerimi ve atkımı çıkarmadım. Giyinik olmam bana daha sonra, anlık bir boşluk yakalayıp kaçarken zaman kazandıracaktı. Onlara ulaşmamız için zaman bile olmayabilirdi. Ayrıca harita bende çakı ise Jungkook'taydı. Birimizi arayacak olurlarsa en azından bir tanesini bulacaklardı.

"Gece derin uyumamaya çalış, her an boşluk yakalayabiliriz." dedi Jungkook.

Kafamı onaylarcasına salladım.

"Benim de kurtulmama yardım ederseniz, sizi polise teslim ederim."

Dans eden ateşe odaklanan baygın gözlerimi, varlığını unuttuğum polis memurunun sesiyle ona çevirdim.

"Kaçtığımızı fark ettiklerinde ilk polis grubuna ulaşmamızı bekleyecekler. Yolda bize yetişebilirler ya da yakalayabilirler. Bu yüzden Rosalin'e gideceğiz, senin için zamanımız yok." dedim duygusuz bir tonla.

"Zaten orası polislerle çevrelenmiştir." diye ekledi Jungkook.

"Beni burada bırakamazsınız !" diye bağırdı polis.

Jimin odaya kaselerimizi almak için aniden girince, hızla önüme döndüm. Jimin, gözlerini polis memuruna dikti.

"Kapa çeneni, fazla ses çıkarıyorsun."

Banyoya girip haritayı inceledim. Bu akşam bir pusulam olmayacaktı. Tabi eğer Yoongi ya da Jimin kendisininkini kolayca alabileceğim bir yerde, ortalıkta bırakmazsa. Ama Hoseok, haritasını bir sürü önemli noktayla detaylandırdığı için Rosalin'e kadarki noktaları birleştirebilecektim. Bunu yapabilirdim. Yapmak zorundaydım.

İçeriye gidip pencere kenarında düşen kar tanelerini izlemeye başladım. Hepsi kusursuzdu, bir o kadar da acımasız. Sadece görüntüde sakindim. İçin için gittikçe yabancı korkunun sularına kapılıyordum. Su, yiyecek ve barınak olmadan dondurucu ormanda ne kadar dayanabilirdik ki ?

Yoongi içeri esneyerek girince kanepede uzanan Jungkook'u kolundan tutarak yatak odasına sürükledi.

O an zihnime Hoseok işlendi. Şuan neredeydi acaba ? Bizi arıyor muydu ? Elbette arıyordu, bizi asla arkasında bırakmazdı. Bizi buradan gelip alacaktı. Çok endişelenmiş olmalıydılar.

"Onu mu düşünüyorsun ? Hoseok'u ?"

Bilincimdeki puslu kasırgaya karışan tozlu anılarımı birer birer dağıtan uykulu ses dikkatimi ona çevirmeme neden oldu. Jimin'in arkamda olduğunu fark etmemiştim.

"Hayır."

Jimin, yastığına yeni yıkanmış bir yastık kılıfı geçirme işini tamamlayıp bana döndü. Kulağıma elini götürüp hafifçe çekiştirdi.

"Yalan söylüyorsun. Kulakların kızardı." dedi

Ondan duygularımı saklayamıyordum. Kaçamıyordum. Beni parmaklarının arasında tutuyordu. Elimi kulağıma götürüp, ona kaşlarımı çatarak baktığımda gülümseyerek dolgun dudaklarını ıslattı.

"Fark etmediğimi mi sanıyorsun ? Şuan da bile 'kusursuzluğunun içindeki minik kusurlarını fark ettiğim zaman sinirlendiğini' fark ettim. Seni senden daha iyi tanıyorum."

Yün ceketini çıkararak sallanan koltuğun üzerine fırlattı ve gri kazağıyla kaldı. Uyurken rahatsız edeceği için elini kemerine atıp çıkardı. Soyunması odanın içindeki havayı ağırlaştırdı. Cevap veremedim, o beni sarhoş ediyordu.

Aklıma gelen soruyla dudaklarımı araladım.

"Adımı nasıl bildin ?"

"Ne ?"

"Hoseok'u nasıl tanıyorsun ?" diye sordum.

"O sikik herif sana aşık."

"Konuyu değiştirme. Kaçıyorsun !"

Yorganı kanepenin üzerine attı ve yastığını düzeltti.

"O herife güvenme. Güvenmen gereken kişi benim." dedi.

"Bilmek istiyorum. Sana böyle güvenemem. Jimin... Lütfen." dedim ağlamaklı ses tonumla.

"Dün geceyi sana veren bendim, o değil."

Been geeldem aklımda sınavlar varken yazdığım için yanlışlarım olabilir affedin
ve vote istiyorum ❤
yakşamlar

Continue Reading

You'll Also Like

ELIYS (+18) By Duru

Mystery / Thriller

157K 9.3K 53
Asırların içerisinde daha kaç kez öldürecekti kendisini? Kaç yüzyıl daha acı çekecekti? Bir yandan ölesiye nefret ettiği, öte yandan da, yüzyıllarca...
390K 12.2K 38
Bebeğine bakamayacağını düşünen bir anne bebeği gizlice babasına bırakıp kaçarsa? Bir kapı zili ile hayatı alt üst olan bir mafya ? Sizce bu ikisini...
2.6K 207 9
Mardindi orası! Cahilliğin geliştiği ama aklın gelişmediği bir şehir.Milyonlarca insanların kanı aktılan şehirdi Mardin. --- Yıllarca,annesinden küfü...
İHTİLAL By Fatma Demir

Mystery / Thriller

767K 27.3K 63
"Benimle oynarken iyi düşün." diye hırladı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "...