BITTER WEIN 🌙 VMIN & YOONKOOK

By bitiesbomb

37.6K 3.5K 2.3K

WINE SERİES #1 Bekçinin artık can barındırmayan bedeni yere yığıldı. O gece Jimin'in tüm kana susamışlığıyla... More

Prologue
Bölüm 1: Acımasız
Bölüm 2: Acımasız
Bölüm 3: Hazırlık
Bölüm 4: Hoşik
Bölüm 5: Cinayetler
Bölüm 6: Soğuk
Bölüm 7: Katil
Bölüm 8: Rehin
Bölüm 9: Oyun
Bölüm 10: Ceset
Bölüm 11: Kulübe
Bölüm 12: Sonsuz
Bölüm 14: Plan
Bölüm 15: Ayrılık
Bölüm 16: Baskın
Bölüm 17: Sahte Polis
Bölüm 18: Mağara
Bölüm 19: Güven
Bölüm 20: Yırtıcı
Bölüm 21: Boz Ayı
Bölüm 22: Gözlem

Bölüm 13: Çakı

1.2K 120 85
By bitiesbomb

Jungkook

Uyku ve uyanıklık arasındaki ince çizgide kararsızlıkla gidip geliyordum. Yoongi yatağa geçmemi emretmiş, kendisi de koltuğa uzanmıştı. Gözlerimi hafifçe aralayıp onu kontrol ettim. Şömineye yakın oturuyordu. Şöminenin sıcaklığı yüzünün yarısına gölge düşürürken biraz kızarmasına neden olmuştu. Başı yana düşmüş, oturur halde uyuyordu. Kemikli eli belindeki silahı sıkıca sarmalamış diğer elide bacağına düşmüştü. Tüm endamı boylu boyunca önümde sergileniyordu. Canı yanıyor gibi görünüyordu. Onu yatağa taşısam kızar mıydı ?

Hilal ayın ışığı cama vurmuş oradan da silaha uzanıp dehşetle boy göstermesine sebep olmuştu. Parlayan metal gözümü korkutup bu fikirden beni döndürmüş, gerçeği de yüzüme vurmuştu.

O seni rehin tutuyor..

O silahla can alıyor...

Karşındaki katil.

Sonra Taehyung'un odada bir katille tek başına olduğu gerçeği, yüzüme fırlatılmıştı. Uykusuz bir gece daha...

45 dakika sonra

"Senin olmama izin vermiyorlar... Sana uzanamıyorum. Uzaktasın, uzaklaşıyorsun. "

Uykunun hafifliği vücuduma uzanıp sarmalarken duyduğum uykulu ve narin sesle, bilincimdeki sis birer birer dağıldı. Bu Yoongi miydi ?

"Özür dilerim şu an.."

"Burada olduğun için."

Yakınımda olması çığlıkla tüm vücudumda yankı yapıyor, yanıp tutuşmama neden oluyordu. Sıcak nefesi tüm yüzümü okşadı, kokusu sarhoş etti. Sarhoş oldum.

Kısa bir an tadının varlığı, dudaklarımda kendini bulduğunda sıçrayarak doğruldum. Yoongi hızla eliyle burnunu tuttup kafasını geriye attı ve acıyla inledi.

"Ne yapıyorsun götten bacak ?!"

"Öyle uyanılır mı piç herif !" dedi boğuk ve acılı sesinin arasından. "Ah..Burnumu siktin !"

Dış kapının gürültüyle vurulmasıyla tekrar sıçrayarak kafamı hızla oraya çevirdim. Yoongi de ürkmüştü. Kapı bir daha, daha sert vuruldu.

"İçeride kimse var mı ?!" Bir erkekti.

Soğuk yüzü aniden gerildi, gözleri donuklukla harmanlaşıp yoğunlaştı. Hızla kolumdan tutup beni önüne attı. Silahını çekip enseme dayadı.

"Odaya ilerle."

Oturma odasına girdiğimizde, Jimin Taehyung'un ağzını kapatmıştı ve onu sıkıca tutuyordu. Rahat durmayıp onu uğraştırmış olmalıydı.

Jimin silahının namlusunu, ön kapının penceresinin, tül perdesinin altından görünen gölgeli silüete çevirmişti.

"Kulübede kimse var mı !"

Bu koru bekçisiydi ! İşte kurtuluş biletimiz, geç kalsada gelmişti. Boğazım yırtılırcasına yaşadığımızın haberini haykırmak istiyordum. Sözcükler içimde patlıyor, umut ruhuma sığmıyordu.

Buradayız lanet olası buradayız.

"Aç" diye emretti Yoongi. "İyi olduğunu söyle. Fırtınanın dinmesini beklediğini. Onu buradan gönder. Tek yanlış hamlende ikiniz de ölürsünüz Jungkook."

Ona son kez baktım. Soğukluğunda boğulmuştu. Artık ne yapacağını kestiremiyordum. Söylediği sözler birer birer hafızama işlendi. Dediği gibiydi... Birbirimize uzanamıyorduk. Ona uzaktım, uzaklaşıyordum. Uzaklaştırıyordu, buna kendisi sebep olmuştu. Oturduğu buzdan taht, bir prensin daha düşüncelerini ve duygularını kelepçelemişti. En azından onu biraz çözmüş olmam beni burukça gülümsetmişti.

Ağır adımlarla kapıya yürüdüm. Kapının kilidini açtım ve dışarıyı görmek için kapıyı hafifçe araladım.

"Merhaba ?"

İki tane üniformalı adam vardı. Bir tanesinin başında kovboy şapkası vardı ve avrupalı gibiydi. Karşılarında beni bulunca şaşırmışlardı ama hemen toparlandılar.

"Merhaba ben koru bekçisi Park Yoonboom."

"Ben de dağ polis teşkilatından Cole Bullet. Burada ne arıyorsunuz genç adam ?"

"Fırtınanın dinmesini bekliyordum."

"Burası bir korucu kulübesi. Burada olmaya izniniz yok. İçeri nasıl girdiniz ?"

"Ben.. anahtarı paspasın altında buldum."

"Paspasın altında mı ?" Şüphelenmiş gibiydi. Arkamı görmeye çalıştı. "Burada her şey yolunda mı ?"

"E-evet."

Değil.

Omzumun üstünden arkamı dönmek için yana kaydı.

"Kapıyı tamamen açmanızı istiyorum."

"Genç adam ?"

Çok gerilmiştim, dedikleri boğuk bir gürültü olarak kulağıma ulaştığı için dudaklarını okuyordum. Adam beni dikkatle süzdü.

"Buraya nasıl geldiniz ?"

"A-arabam yolda bozuldu ve yürüdüm."

"Tek başınıza mı ?"

Ellerimi terlemişti, bütün bedenimle birlikte. Pantolonuma kuruladım.

"Evet, tek başıma."

Diğer adam siyah beyaz, puslu bir fotoğrafı bana uzattı. Büyütülmüş bir fotoğraf, bir güvenlik kamerasından alınmıştı. Fotoğrafta iki erkek vardı. Adam parmağını Jimin'in bulanık ve iki boyutlu profiline vurarak,
"Bu genci gördünüz mü ?" diye sordu.

"Hayır. Tanıdık...gelmiyor."

"Genç adam, iyi olmadığınızı görebiliyorum."

Şapkasını çıkarıyordu, içeri girmek üzereydi. Kulaklarımdaki uğultu beni deli ediyordu.

"Ben iyiyim !"

İkiside hızla yanımdan geçti. Aynı anda köşede bir kıpırdama olurken Yoongi silahının namlusunu adama doğru tutarak ortaya çıktı. Öndeki Bekçinin yüzü dehşetle gerildi ve bir adım geriledi.

"Dizlerinizin üstüne çökün." diye emretti. "Ellerinizi kafanızın üzerine koyun. "

İkiside emre itaat ederek yere çöktü.

"Buraya tek başıma gelmedim evlat, bütün Busan Dağ Teşkilatı sizi arıyor. Elbette fırtına hızımızı kesti, ama sizinkini de kesti. Bu dağdan inemeyeceksiniz, bu yüzden hemen silahını indirmen gerek."

"Nerelere dağıldınız ? Kaçarlı gruplarsınız ?"

"Dağda işlenen Jung Taeyeon ve Byun Baekhyun cinayetleri ve başka ağır suçlarla suçlanıyorsunuz. İndir silahını."

"Ne dedin sen ?!"

Jimin'in yükselen sesi adamların dikkatini ona çevirdi.

"Byun Baekhyun hakkında ne biliyorsun ?" dedi Jimin.

"Bir kayıp değil cinayet olduğunu biliyorum, daha fazla bilgiyi asla bir katile sızdırmam."

Jimin'in bedeni sinirle sarsılırken yumrukları sıktıkça titriyordu. Yoongi çömelip polisin hizasına geldi ve kemikli ellerini adamın saç tutamlarına daldırdı ve polis acıyla inledi.

"Bize tüm bildiklerini anlat." dedi Yoongi.

Silahı diğer memura doğru çevirdi ve alnına dayadı.

"Arkadaşının beyninin dağılmasını istemiyorsan."

"Eğer bir kanun görevlisini öldürürsen, bundan kur-"

"Umrumda mı sanıyorsun piç herif ! Arkadaşının canı namlumun ucunda ve hala gevezelik yapıyorsun !" Yoongi'nin sakin ve soğuk ses tonu haykırmalara dönerken, Jimin'in malzemelerin arasından çıkardığı ve silahının namlusuna yerleştirdiği metali algılamaya çalışıyordum.

Bunu daha önce de görmüştüm. Bu...

Susturucu muydu ?

Onu öldürecekti.

Onu öldürecekti !

Son umudumuzun da kabusumuzun şafağında kaybolmasını izlemek istemiyordum. Asla.

"J-jimin ne yapıyorsun.."

Jimin, susturucunun ucunu bekçinin ağzına soktuğunda, bekçinin yüzü dehşetle gerilip bembeyaz kesildi ve gözlerindeki korkunun yoğunluğu gözler önüne serildi.

Yoongi'nin elleri arasındaki polis korkuyla kükrerken durmasını söylüyordu.

"JİMİN DU- !"

Taehyung'un kalın ve endişeli sesine karışan cılız sesin şiddeti başımı döndürürken gerilimi bir bıçak gibi kesti.

Bekçinin artık can barındırmayan bedeni yere yığıldı.

Taehyung

Jungkook'un korku dolu haykırışı bütün bedenimin duvarlarında yankılandı ve aklımı kaçırmama sebep oldu. Vücuduma sıçrayan kan, değdiği yerlerin korkuyla kasılmasına neden oluyordu. Dudaklarımın arasından titrek bir nefes döküldü. Umudum artık gözleri boşluğa bakan cesetten ibaretti. O artık yaşamıyordu.  Bakışlarımın değdiği her yer kırmızıya boyanmıştı ama tek ayrılamayan yer Jimin'in  kahverengileriydi.

Jimin öldürmüştü.

Saatler önce şefkatle dokunan adam, nasıl birinin canını almıştı ? 

İhtiyacım olan sesim kurumuş dudaklarımın arasından fısıltı gibi dökülüyor, Jimin'e ulaşmadan rüzgara eşlik edip hiçliğe karışıyordu.

Polis ise cesete her baktığında daha fazla ağlıyordu.

"Arkadaşın senin yüzünden öldü." dedi Yoongi. Başını geri attı ve derin bir nefes verdi.

"Jimin, arkada ip var, bunu bağlayalım. Ceseti de saklamamız lazım."

Jimin, günaha boyanmış ellerini pantolonuna sürdü ve memurun cansız kolunu tuttu. Ön kapıdan içeri sürüklediler.

O an hızla mutfağa girdim ve bir sandalyenin arkasında asılı duran kabanlarımızı alıp kendiminkini sırtıma geçirdim. Lavabonun altındaki dolabı açtım. Zihnim bulanıklığın sisine kapılmış olsa da, vücudum kontrolü bir temkinle hareket ediyordu. Deli gibi titreyen ellerimle naylon sepeti hızla yırttım ve çakıyı montuma yerleştirdim. Kaçmaya hazır olmalıydım, Hoseok ve Jin hyungu ormanda bulacaktım.

Sırtımı dikleştirdiğimde Yoongi ve Jimin mutfak kapısının önünden geçiyorlardı. O anda Jimin'in bakışları cebimde duran elime kaydı ve beni birkaç saniye izledi. Dışarı çıktıklarında, pencereden onları kontrol ettim. Jimin cesedi yere bırakıyordu, buraya geliyor olmalıydı. Görüş alanlarının dışına, mutfağın köşesine yürüdüm ve çakıyı cebimden çıkarıp tek güvenli yere, boxerımın içine tıktım. O an Jimin kapının eşiğini geçmişti.

"Montunu çıkar."

"N-neden ?"

"Banyoya." diye emretti. "Bir şey sakladığını gördüm. Banyoya git ve soyun."

jimin seks istiyor
ve taenin çük gitti amk şjcdkşlcnöşsşsş
Yakşamlar beyler ❤

Continue Reading

You'll Also Like

90.4K 6.5K 54
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!
3.2K 138 16
Bahar en yakın arkadaşının düğününe mardine gider ve oraya damadın en yakin arkadaşı olan ateş'i görür ve o yüz bir daha aklından çıkmazsa ve bir ka...
İHTİLAL By Fatma Demir

Mystery / Thriller

768K 27.3K 63
"Benimle oynarken iyi düşün." diye hırladı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "...
11.3M 527K 34
En yetenekli öğrencileri toplayarak onlara en güzel geleceği vermekle ünlü okula davet aldım ve yatılı olarak bu okula geldim.Bir anda bütün hayatın...