KİTAP KOKAN KADINLAR

By -Mrve-

68.6K 2.1K 2.5K

Onlar buram buram kitap kokan kadınlar ve bizde bu büyülü kokunun bağımlıları... Şimdi onlarla büyülü bir yol... More

ÖN BİLGİ
KİTAP KOKAN KADINLAR- EMİNE AKYOL
KİTAP KOKAN KADINLAR-BENDEVRİKCUMLEYİM
KİTAP KOKAN KADINLAR-LİEEBE
KİTAP KOKAN KADINLAR-GECE_RENGİ_GOZLERİN
KİTAP KOKAN KADINLAR-BEASLOOVE
KİTAP KOKAN KADINLAR-MİTOLOJİKBİRİ
KİTAP KOKAN KADINLAR-OZGEERK
KİTAP KOKAN KADINLAR-DAYDREAMER_PUMPKİN
KİTAP KOKAN KADINLAR-MANDALİNAGİBİ
KİTAP KOKAN KADINLAR-THEPRETTYWOMAN
KİTAP KOKAN KADINLAR-MYREAL
KİTAP KOKAN KADINLAR-BOOKSTEALER
KİTAP KOKAN KADINLAR-MAVİLİLAVİNİA
KİTAP KOKAN KADINLAR- BETHYLOVES
KİTAP KOKAN KADINLAR- SMELLOFTHESKY
KİTAP KOKAN KADINLAR- ÖZNUR YILDIRIM
KİTAP KOKAN BEYEFENDİ-BERKİNAKDENİZ
KİTAP KOKAN KADINLAR- ASKYAKARMİ
HER TELDEN KOKAN KADIN
KİTAP KOKAN KADINLAR - BUSRALHAN
KİTAP KOKAN KADINLAR - ANCAKENDİNEYAZAR
KİTAP KOKAN KADINLAR - BEEYZZ
KİTAP KOKAN KADINLAR - SUMEYYEDEMİRKAN
GÜZDEN KAÇIŞ- GİZEM VE CİHAN
KİTAP KOKAN KADINLAR - __SAS__
KİTAP KOKAN KADINLAR-LAVİNİAPİAF

KİTAP KOKAN KADINLAR-NEHİRERDEM7

2.2K 113 145
By -Mrve-

Merhabalar yine ben geldim. Biliyorum şaşkınsınız bu ne hız diye 😄. Yazarlarımız hızlı valla benimle alakası yok. Bugün ki Kitap Kokan Kadın'ımız Nehir Erdem kendisi Huysuz ve Ruhsuz, Çiçek Kızlar, Deli Divane,İki Entrika Bir Düğün İsmail, Aşkın Adı Yahya, Aşk Olsun 1-2 kitaplarının ve Lodos'un Oğulları-Barut-, Ve Kadın Aşkı Öğrendi, Onlar KADINDI, Mavera 1-2 hikayelerinin yazarıdır.

Araya maydanoz olma: Medyadaki şarkıyı mutlaka dinleyin. Yazarımızın dediğine göre bir nevi ötekileştirenlerin acısını anlatıyormuş.

Şekerpare tadında okumalar. (Diyetteyim zor günler geçiriyorum bunlar hep ondan :D)

1-Ablacım öncelikle seni biraz tanıyalım. Nehir kimdir? Ne yapar? Ne eder? Ne yer? Ne içer?

Nehir, çoğunuzun bildiği gibi önce annedir, sonra eştir ama bunlarla birlikte sürekli kendi ile yarışan delinin tekidir.

Mutlu olduğum her ortama çok rahat ayak uydurabilirim ama mutsuz olduğum ortamlarda... Allah herkesin yardımcısı olsun :D

Ne yapar kısmına gelirsek... Mesela bol bol yazarım. Aklımda bir kurgu olmasına gerek yok. Kaldı ki ben yazarken düşünenlerdenim. Bu sebeple bana bir laptop, bir fincan çay ve şu anda rejimde olsam da bir tabak dolusu tatlı verin, arkanıza yaslanın. O iş artık bende.

Buradan da anlaşıldığı üzere yemekle asla derdim yok ama söz konusu tatlı ise herkes bir destur çeksin ve sahayı bana bıraksın.

(Ne yer ne içer sorusunu yazar meğer yanlış anlamış di mi?:D )

2) Bir ülke olsaydın. Bu hangi ülke olurdu?

Belki klasik gelecek ama ben Türkiye olurdum sanırım.

Düşünsene... Dört iklimiyle... Sayısız kültüre, kavime, uygarlığa geniş coğrafyasıyla nefes olmuş zengin topraklarıyla... Ha diyeceksin ki abla bu ne ukalalık ama yok, öyle değil.

Benim nazarımda insanları, inançlarından, tercihlerinden, ideolojilerinden, dillerinden, renklerinden ve daha bir çok farklı özelliklerinden dolayı ötekileştirmek yoktur.

Yeter ki bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşayabilelim.

Ne demiş Mevlana, "Ne olursan ol, gel." Bizlerin çatısı da doğru yorumlanmış 'insanlık' olmalı.

Bu yüzden bazen yanlış anlaşıldım, bazen onaylandım, bazen "ötekileştirildim" ama sonuç olarak her insan kendi dünya görüşünden sorumludur; onlara da tepki vermedim.

Kimine cahil dedim; öğrenir. Kimine çocuk dedim; büyür. Kimine tanımıyor dedim; tanır.

Ama tüm bunlardan mükemmel bir insan olduğumu iddia ettiğim sakın ha çıkmasın. Tıpkı doğunun sert iklimi gibi hırsıma yenik düşüp kırdığım, Karadeniz'in hırçınlığı gibi öfkeme yenik düşüp boğduğum, Akdeniz'in sıcaklığı gibi nefsime yenik düşüp yaktığım, Ege'nin kıyıları gibi, gel-gitlerimle hırpaladığım da oldu.

Ama dedik ya... Türkiye bu.

3) Ablacım yazma serüvenin nasıl başladı?

İlk önce finalini beğenmediğim kitaplara hayalimdeki sonları yazarak başladım sanırım ( Biliyorum, çok ukala bir tavır. Sen kimsin, hayırdır, derler adama.)
Sonra da baktım ki insanları seviyorum. Bir önceki soruda da belirttiğim gibi, öyle güzel yanlarıyla değil sadece, her halleriyle seviyorum.

Başladım insanları izlemeye. İzledikçe bir çok renkler gördüm. Aslında fark ettim ki herkes bir hikayenin kahramanı. Neden olmasın dedim. Neden metrobüste gördüğüm o delikanlı, vapurda martıya simit atan o genç kız, pazarda oğlunu çekiştirerek ucuzluğu kaçırmamaya çalışan o abla da bir yerlerde kahraman olmasın.

Bu yüzden, yazdığım hikayelerde, eğer kurgu için gerekliliği yoksa, karakterin dışındaki olguları pek işlemem. Örneğin, zengin bir iş adamını da yazıyor olsam, parası, maddi gücü kurguda baş rol olmaz. O da bizden biridir aslında.

Bazı eleştirilerde fiziki özelliklere, betimlemelere pek girmediğim yazılır mesela. Her karakterim, öne çıkan özelliğiyle bilinir. Örneğin sıcak çikolata renkli gözleri, yamuk burnu ya da uzun veya kısa boyu... Çünkü isterim ki onları size hazırlayayım ama kendinize sunumunu kendiniz yapın. İşte o vakit sizler, sokakta gördüğüm insanları yazdığımı bilmeseniz de onlara sizden biri gibi sahip çıkıyorsunuz.

Çok uzattım ama öze dönersek, insanı hatalarıyla, sevaplarıyla, egoları, zaafları, güçleriyle görmeye başladığım andan beri yazma serüvenim start verdi.

4) Zamanda yolculuk yapabilseydin. Hangi çağda ve nerede olmak isterdin?

Büyük ihtimalle Eski uygarlıklarda baş rol oynardım :D

Tatil dediğimizde aklıma ilk gelen şey, antik kentleri, eski uygarlıktan kalma el değmemiş kalıntıları gezmektir.
Örneğin, Fethiye de bulunan Af Kule manastırı görmekten bıkmayacağım yerlerden biridir.

Yine Fethiye de bulunan Cadianda antik kent beni resmen büyülemiştir. Hani filmlerde olur ya... Gerçeklik silinir ve siz kendinizi bir anda orada, o zamanda ve o insanların içinde gezerken bulursunuz. Hah işte aynen öyle.

O zamana yolculuğu kesinlikle isterdim.

5) Hikaye yazarken başına ilginç ya da komik bir olay geldi mi?

Yazarken değil ama yazdıktan sonra geldi. Nasıl diyeceksin şimdi, biliyorum :D
Şöyle ki: Ben ufacık bir sahneden yola çıkarak bir hikaye yazmaya başladım ama kurgu ne, nereye gidecek bilmiyorum. Aklımda sadece bir sahne var.

Neyse işte, yaklaşık dört bin kelime civarı yazdım ve aklımdaki sahne bitince bir köşeye attım dosyayı.
Tabi gel zaman git zaman... Ben yazdığımı unuttum. Laptop onun üstünden birkaç format yedi. Ha bu arada, ben tüm projelerimi D dosyasında yazarım, gelen önemli dosyaları D dosyasına atarım, formatta silinmez.

Bir gün D dosyasını temizleyeceğim, sildim sakladım, sildim sakladım derken bir dosyaya rastladım.
Baktım harika bir hikaye. Oha be dedim, kim yolladı ki bunu bana acaba? Hani iyi de yazmış zalımın evladı dedim, bi hasetlendim yalan yok :D

Dört bin kelimeye yakın demiştik ya işte ben oku oku, sona yaklaş, bi kaşlarım çatıldı. Karşımdaki sahne kafamdaki çıkış noktası.
Lan dedim, bu her kimse benim fikrimi çalmış :D

Bir süre ortalıkta gizli gizli benim beynimdeki fikri çalan arakçıyı aradım:D Sonra benim yazdığımı hatırladım da rahatladım :D
Ama bakın bu aramızda sır ha, kimseye söylemek yok. Şşşştttt. Üç kuruşluk karizmamı çizdirmeyelim :D

6) Bize yaptığın en büyük sakarlığı anlatır mısın Ablacım?

Acı geçmişimle yüzleşmek bu olsa gerek :D
En büyük sakarlığım... Bakın gülmek yok ha. Gülenin ağzına terlikle fururum.

En büyük sakarlığım, mutfak dolabından porselen demliği alırken, demliği ta ağzımın içine düşürmem oldu. Bunun sonucu alt ön dişimi kırdım.

O günden beri dolaba uzanırken ağzımın kapalı olduğuna emin olmaya çalışıyorum :D

7) Şu hayatta 'iyi ki yapmışım be!' dediğin şeyler neler?

İyi ki başkası kapacak korkuma yenik düşüp, tüm cadılığımı ve cilvemi yapıp, sonra da kız evi naz evi deyip süründürüp, odunmuş, modunmuş demeyip aşık olduğum yeşil gözlü adamla evlenmişim :D

Bir diğeri de iyi ki "ben yapamam" moddosunu hayatımın içine dahil etmemişim de benim kurduğum hayalleri, bir başkası yaşamamış ;)

8) Bir şeyler yazarken birisi seni görse hakkında ne düşünür?

Kesin deli der.
Tamam zaten deliyim de kesin raporu var der :D
Hatta kısacık bir anımı anlatayım. İnadına aşkı yazdığımız dönemde bir akşam hararetli bir şekilde Toprak sahnesi yazıyorum. Kendimi acayip kaptırmışım. Bir Toprak olmuşum ki sorma.

Kaşlar çatık, kollar yanlara kartal kanadı gibi açılmış, hötlüyorum, zötlüyorum. Değişimin dibine vurmuşum yani. Öyle böyle Toprak olmamışım.

Sevgili ortim de beni sırıtarak izliyor ama kız ne yapsın, alıştı tabi o hallerime. Çünkü onunda pek benden aşağı kalır yanı yok.

Neyse işte... Çay kahve servisimizi yapan bir abimiz var şirkette, odaya girdi.

"Sedef abla çay alır mısın?" dedi.
Bende bir dönüş var. Dersiniz Toprak dile geldi.

"Bırak şuraya bi tavşan kanı," deyip işime geri döndüm.

Tabi sonrasında ortimin kahkahalarını duydum da kendime gelip masum ve sevimli bir gülüşle, "Ehe ehe... Şeey... Alırım tabi abicim, sağol" diye geveledim.

9) Bize çok az kişinin bildiği bir huyunu ya da özelliğini söyler misin?

Her kitap düzenleme aşamasında bunalıma giriyorum. Başta sevgili editörüm olmak üzere, en yakınımdaki dostlarımın canına okuyorum.

"Lan niye uyarmadınız? Hadi böyle saçma şeyler yazdım da bi de bunu hangi akla hizmet kitap yapıyorum. Kim gülecek buraya, kim ağlayacak burada. Bunu kimse beğenmeyecek. Olmamış bu. I-ıh. Gelin vazgeçelim. Ben şu köşeden dönsem mi?" gibi zırlamalar.

Yani çok rahat görünsem de aslında iş ciddiye bindiğinde fazlasıyla gergin ve kendi yaptıklarımı en acımasızca eleştiren yine ben oluyorum.

10) Nergiz benim idolüm diyebiliriz. Sence Nergiz'in o ele avuca sığmaz halleri acılara karşı savunma mekanizması mı?

Kesinlikle. Aslında Nergiz kendi korkularıyla yüzleşmekten korkacak kadar yaralı. Bu sebeple hayatını dostu ve çevresi üstünden yürüttü. Kendi acısıyla baş edemedikçe yok saydı ve dostları acı çekmesin diye uğraştı. Ta ki Erkan'a kadar ;)

11) Yeliz resmen nefes almadan yaşıyor. Çevrende var mı böyle nefessiz konuşan birisi?

Var ( Ama kim olduğunu söylemem, karizması çizilir :D)

12) Doğa çok zor zamanlar geçirdi. Sen onun yerinde olsan aynı şekilde mi davranırdın?

Davranırdım sanırım. Aşka, sevgiye boynumuz kıldan ince. Ama benim lügatımda güvensizliğe yer yoktur ve bu hayatta kendime yediremediğim şey, dibine kadar güvendiğim insanlara kendimi açıklamak zorunda kalmaktır.

13) Melda masum sevmeye en güzel örnek. Ben onun yerinde olsam o kadar yıl sabredemezdim herhalde. Melda karakteri nasıl oluştu peki?

Güçlü bir anneye sahipseniz, sizin de özünüzde bu güç mutlaka vardır ama şu da bir gerçek ki güç dediğimiz şey, zorlukların veya savaşılacak bir şeyin olmasıyla ortaya çıkar.

Melda da güçlü bir annenin, güçlü bir babanın kızı... Savaşma ihtiyacı hiç hissetmemiş, zira onun için zaten savaşılmış, pamuk kozası içinde bir prenses olmuş. Böyle olunca da aşk için yapılacak savaşın varlığına bile kendini ikna edememiş. Ama aşkı dile dökülüp, ortaya çıktığında, işte o zaman savaşacak gücü kendinde bulabilmiş.

Yani anne ve babasından yola çıkılarak oluşan bir karakter Melda.

14) Yahya çok yaralı bir adam. Esra bu kadar cesur olmasaydı ve damarına basmasaydı. Aklı başına gelir miydi?

Esra bu kadar cesur olmasaydı, Yahya hayatının aşkını kaçırırdı. Çünkü onu asla fark etmezdi.

Bu da aslında bizlere, su akar yolunu bulur, deyiminin gerçek olduğunu kanıtlıyor. Bir taraf yol ise, diğer tarafın mutlaka akan su olması gerekyor. Bir tarafın mücadele etmesi veya kararlı olması şart.
Ha sonunda mutlak bir mutluluk söz konusu olur mu? Her zaman değil elbette ama denemeden bilebilir miyiz?

15) İsmail ve İnci iki entrikaya kurban gittiler. Peki birbirlerine hiç aşık olmasaydılar ne olurdu?

Muhtemelen entrikaların ikinci gününde her şey ortaya çıkardı. Çünkü onlar, yüreklerinde bildikleri bir şeyin inkarına gittikleri için o entrikaların kurbanı oldular ;)

16) Ve bu Barut ne zaman akıllanacak illa Leyla'yı kaybetmesi mi lazım? (gerçi ben daha çok Korsan'ı merak ediyorum.)

Sana bir spoiler vereyim ama kimseye deme ;) Barut çok çok yakında akıllanıyor :D

Ama fazla sevinmemek lazım elbette, akıllanmak demek, daha büyük bir aptallık yapılmayacak demek değildir ;)

Korsan'a gelirsek... Gelmeyelim :D

17) Sormazsam olmaz. Memet mi? Erkan mı?

Uf! Çok kazık oldu bu soru :D Aklıma bir Karadeniz türküsünün dizesi geldi.

İkisini de alsam Allah günah mı yazar :D

18) Her kadın güçlüdür. Bazılarının gücü çok daha başkadır. Sana göre 'güçlü kadın' nedir Ablacım?

Bu çok göreceli ve çok uzun bir konu aslında canım.

Mesela nerede güçlü? Kime karşı güçlü?
Sidik yarıştırmak bir güç müdür? Gücünü ispat etme çabasına girmek aslında kendini kabul ettirme çabası değil midir?

Güç dediğimiz şey merhameti ve özveriyi yok eder mi, kuvvetlendirir mi? Ve daha bir çokları...

Bu konuyla alakalı daha uzun ve sorulu cevaplı bir muhabbete
girelim derim ben, zira aslında en hassas olduğum konudur ve hep söylerim.

Ben gücü olmayan bir kadın yazamam.

Ama özetlersem...
Gücünü nerede ve nasıl kullanacağını bilen kadın güçlü kadındır.

19) Ve son olarak burası 'Merve'yi nasıl bilirsiniz?' köşesi zorlanırsan halka seslenişte bulanabilirsin. Buyrun efenim sahne sizin :)

Keşke hakkında sayfalar döşeyecek kadar fazla tanıma fırsatım olsaydı seni. Ama gördüğüm kadarıyla, samimi, sıcak ve sağlam duruşu olan bir genç kızsın ki; bence her insan bu hayattan ne istediğini bilmeli.

Öyle hemen suratını asma, elbette bu kadar kısa geçmeyeceğim...
Sorularınla şimdi de ben seni analiz edeyim ha ;) Olur mu?

Asıl resmin detaylarda saklı olduğunu düşünenlerdenim. Evet bütün önemli ama detayları okuyamazsanız, bütünü hep bir parça eksik görürsünüz. Ben de seni sorularından okudum aslında... Yanılıyor da olabilirim elbette.

Dedik ya hayatta ne istediğini bilmeli insan diye... Her yazarın karakterlerine ve sergilediği kişiliklerine özel sorularınla, kişileri önemli hissettiriyorsun bence. Bu da gözlemciliğini ve duyarlılığını gösteriyor. Örneğin benim karakterlerimle alakalı sorduğun sorular. Bana , "Bu kız beni okuyor ve seviyor," dedirtti.

Klişe soruları dahi, kendi üslubunla sormuşsun. Duruşu ve tarzı olan insanların yapacağı şeydir. Klişeyi, orijinal bir sunuşla sergilemek marifet ister mesela ;)

İlk sorundan son soruna kadar, soru odaklı cevaplar dahi versek, aslında her cevapta kendimizden önemli bir parçayı ortaya serdik. Bunu da büyük bir keyifle yaptık bence ( en azından kendi adıma... Bu da kıvrak zekanın en belirleyici özelliğidir.)
Sorularında hiç yönlendirme yoktu. Özgürsün. Cesursun.

Kısacası yarınımda görmek istediğim, kendini var edebilen bir gençsin ve umarım yolun hep daha fazlasıyla, daha büyük başarılarla açık olsun .

Halka seslenişime gelirsek.
Bu geveze yazarın cevaplarını buraya kadar okuma sabrını gösteren dostlar varsa aranızda...
Cansınız ve...
EKSİKLİĞİNİZ BENDEN UZAK OLSUN.

Efenim bu aşırı içten ve güzel cevaplar için sevgili Ablama @nehirerdem7 çok teşekkür ederim. Ben çok keyif aldım. Umarım sizler de aynı keyifi alırsınız. Hala sormak istediğiniz şeyler varsa yoruma bırakabilirsiniz. Yazarımız cevaplar belki :). Kendinizi hiçbir şey için yıpratmayın ve görüşmek üzere 😍😍😘😘

Continue Reading

You'll Also Like

228K 9.4K 55
Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği gari...
192K 9.6K 40
Hayatta kalmaya çalışan bir Melih ve onun zorbası Arda. Zorbalık, şiddet, hakaret gibi ögeler içerir. (Yok ben cinsellik istiyorum şöyle böyle diyenl...
37.7K 2.3K 16
Okursanız sevinirim
396K 17.4K 43
"Aa! Bir yıldız kaydı!" dedi Hatice gök yüzüne bakarken. Ömer Ali yavaşça başını güzel kıza çevirdi. Onun güzel yüzüne bakarken genç kız bunun farkı...