KİTAP KOKAN KADINLAR-BEASLOOVE

6.1K 190 114
                                    

Merhabalaar. Bugün ki kitap kokan kadınımız @beasloove. Kendisi benim için çok değerlidir. :) Tanımayanınız yoktur büyük ihtimalle ama kısaca tanıtayım. Efenim Eylül'üm Aşkın Dayanılmaz Çekiciliği, Mia, Eros'un Okları ve Eros'un Okları 2 hikaye ve kitaplarının yazarıdır.Bakalım. Bu hafta neler çıkmış ortaya:))

Araya Dalış: Medya'daki şarkı Eylül'ümün zevkidir. Mutlaka dinleyin.

1) Eylül'üm öncelikle seni tanıyalım. Eylül kimdir? Ne yapar? Ne yer? Ne içer?

İnsanın kendinden bahsetmesi kolay değil aslında ama şöyle söyleyebilirim: 34 yaşındayım, güzel bir evliliğim, minnak bir oğlum var, kendi halinde, işinde gücünde olan güzel bir aileyiz. Kendime kalan kısıtlı zamanlarda okumayı, film izlemeyi, gezmeyi, yemek yapmayı ve en önemlisi yemeyi çok severim.

2) Seni yazmaya teşvik eden şey neydi?

Şu an düşünüyorum ama aslında tam olarak ben de bilmiyorum. İyi bir okuyucuyumdur her şeyden önce, yazmak ise planlarım dahilinde değildi. Ben ortaokuldayken bir paragraf kompozisyon yazamayan, Türkçe yazılılarından önce strese giren bir öğrenciydim. Lisede Matematik-Fen seçtim zaten. Kısaca yazma ile pek alakam, buna dair hayallerim yoktu. Wattpad'le tanıştıktan sonra acaba ben de bir şeyler yazabilir miyim düşüncesiyle karalamaya başladım ve bundan keyif aldığımı, yazarak deşarj olduğumu fark ettim. Sonrasında da devam ettim zaten.

3) Zamanda yolculuk yapma şansın olsaydı. Hayatının hangi dönemine gitmek isterdin?

Çocukluğum da olabilir, ortaokul-lise zamanlarım da. Çünkü her ikisi de çok keyifli geçti.

4) Hikâye yazarken başına ilginç bir olay geldi mi?

Benim için en ilginç olan şey insanların yazdıklarımı okuması, bana güzel ve motive edici dönütler vermesiydi galiba. Özellikle ilk hikâyemin bu kadar çok sevileceğini bana söyleseler inanmazdım galiba.

5) Kurguların birden bire mi oluşur? Yoksa üstünde uzun uzun düşünür müsün?

Bazen birdenbire oluşuyor. Çevremdeki insanları ve olayları çok iyi gözlemlerim ve beni etkileyen bir bakış, gülümseme veya olaylara verilen tepkilerden bile aniden aklıma bir hikâye gelebilir. Bazen ise ciddi anlamda kafa yorarım.

6) Yaptığın en büyük sakarlığı bize anlatır mısın ?

Haha tam bana göre bir soru bu :) Çünkü sakarlıklarım çoktur, hangi birini sayayım bilemiyorum. Üşengeç bir yapım vardır normalde. Bir keresinde üniversitedeyken evdeyim, deliler gibi acıkmışım. O zamanlar yemek yapmasını da bilmiyorum, tek bildiğim makarna falan. Neyse makarnamı yaptım, tabağa koydum, içeceğimi de aldım, ellerim dolu tabi. Sırf mutfağa bir kez daha gelmemek için dirseğimle lambayı kapatayım dedim, elimdeki tabak yere düştü ve makarnalar yerde. Tabi ben ağlayacağım neredeyse. Bir daha da yapmak istemiyorum aynı yemeği, makarnaları topladım, tabağa koydum (Burası iğrenç), geçtim salona yiyeceğim ama baktım makarnaların üzerinde tüyler var. Ahaha geri dönüp hepsini dökmüş ve yeniden yapmıştım. Benim başıma gelen her türlü sakarlık çoğunlukla üşengeçliğimden gelmiştir.

7) Şuan da bir hikayenin başkahramanı olsaydın ve hayatını sen yazsaydın. Nasıl bir hayatın olsun isterdin?

Düşünüyorum ama aklıma bir şey gelmiyor. Şu anda yaşadığım hayattan memnunum ama her şeyden önce kendimden memnunum. Başka bir insan olmak ya da başka bir hayat yaşamak istemezdim.

8) Hikaye yazarken birisi seni görse hakkında ne düşünür?

Hikaye yazdığımı anlamaz :)) Hiç renk vermem o konuda.

9) Bana çok az kişinin bildiği bir özelliğini ya da huyunu söyler misin?

Sinirlendiğimde gözümün döndüğünü, manyak bir kadın haline dönüştüğümü pek kimse bilmez. Zaten normalde sakin, güler yüzlü bir insanımdır, kimse o hale gelebileceğime ihtimal dahi vermez :))

10) Çok güzel bir annesin. Anne olmak nasıl bir duygu oğlunu kucağına aldığında neler hissettin anlatır mısın?

Teşekkür ederim :) Anne olmak bambaşka bir duygu, kelimelerle anlatmak çok zor. Her gün onun büyüyüşüne şahit olmak, tatlılıklarını, sana ya da eşine benzeyen özelliklerini görmek çok güzel bir duygu. Fakat ben doğum yapar yapmaz kendimi anne gibi hissetmedim, lohusalık dönemim çok bunalımlıydı. Anne gibi hissetmediğim için suçluluk duyup, ağlıyordum. Yavaş yavaş alıştım anneliğe, alıştıktan sonra ise her şey bambaşka bir boyut aldı. İnsanın sevdiği adamdan bir cana sahip olması kadar güzel bir duygu yok diyebilirim.

11) Eros'un Okları çok kalabalık bir kadroya sahipti. Temellerini nasıl attın? Bu kadar çok karakterle nasıl başa çıktın?

Aslında başlangıçta bu kadar çok karakter yoktu. Ben sadece ana karakterleri tasarlamıştım kafamda. Yazmaya başladığımda diğer karakterler kendiliğinden ortaya çıkmaya başladı. Cemre Bey, Soner, Melda hiç aklımda yoktu mesela. Hikâyede çok fazla karakter olunca gerçekten baş etmesi zor oluyor. Bunun yanı sıra diğer karakterlerin hayatına yer verdiğinde, ana karakterleri okumak isteyen okurlar sıkılabiliyor. Eros'un Okları'nda 6, Aşkın Dayanılmaz Çekiciliği'nde 4 karakterin hikâyesi vardı ve evet zorladı beni. Hatta bir keresinde hatırlıyorum, Eros'un Okları'nda bir bölümde aynı anda 12 karakter vardı ve resmen ecel terleri dökmüştüm o bölümdeki diyalogları yazabilmek için.

12) Pekiii bizi yeni aşklar, yeni maceralar bekliyor mu?

Kafamda yepyeni kurgular var elbette ama hemen yazmayacağım. Uzun bir ara verdim yazmaya ama tabi yine de bilemem. Bakarsın yarın başlayabilirim :)

13) Eylül'üm yoğunluğun nedeniyle facebook grubunu kapattın. Peki hiç "Keşke kapatmasaydım." dediğin oldu mu?

Pişmanlıklarım çok ama bunlardan biri grubu kapatmak değil. Dolayısıyla keşke kapatmasaydım demedim hiç. Benim Wattpad-sosyal medya ile ilgili pişmanlıklarım çok başka.

14) Her kadın güçlüdür ama "Aşk kadını daha da güçlendirir." Derler.Aşkı tatmış bir kadın olarak bu düşünceye katılıyor musun? Aşk senin için nedir?

Her kadının güçlü olup olmadığını bilmiyorum çünkü önce 'güçlü kadın kimdir?' bunun tanımını yapmak lazım galiba. Bunun yanı sıra bana göre aşk insanı (kadın veya erkek fark etmez) güçlendirmez, tam tersi daha kırılgan olursun. Aşk uğruna hiç yapmayacağın şeyleri yapabilirsin, prensiplerini çiğneyebilirsin, sevilmediğini bilmene rağmen arkanı dönüp gidecek gücü bulamayabilirsin ki çoğu zaman bulamazsın zaten. Âşık olduğun kişi öl dese ölecek kıvama gelirsin. Sen diye bir şey kalmaz geriye, sadece "O" vardır.
Yüksek lisanstan çok sevdiğim ve inanılmaz değer verdiğim bir hocam şöyle derdi: Sever de kavuşamazsan "AŞK" olur.

15) Son ve en çok korkuttuğum soruya geldik. Cevabı hiç kestiremiyorum. Efenim burası "Merve'yi nasıl bilirsiniz?" köşesi.Acaba hakkımda neler duyacağız. 😄 Merakla bekliyorum.

Ahaha en heyecanlı kısım burası galiba :) Merve'yi nasıl bilirim. Hımmm her şeyden önce gülmeyi çok seven, bıcır bıcır bir genç kız. Neşeli ve bunun yanı sıra çok meraklı. Kimi zaman onu meraktan çatlattığım olmuştur mesela :)) Bunun yanı sıra konuşkan, insanlarla rahat iletişim kurabilir ama yeri geldiği zaman tepkisini koymayı da bilir. Analizlerim doğru mu sence? :)

(Bak nasıl da tanımış beni. :)))

Bu keyifli röportaj için Eylül'üme çok teşekkür ediyorum. Çok yoğundu. Sırf beni kırmamak için o kadar işinin arasında bana vakit ayırdı. Ne diyeyim canımsın. 😍 Bu sefer "Soru sorabilirsiniz."diyemeyeceğim. Yazarımızı daha fazla yormayalım. Vee bir aksilik olmadıkça röportajlarımız Cumartesileri gelecek artık. Haftaya görüşürüz 😘😘

KİTAP KOKAN KADINLARDär berättelser lever. Upptäck nu