Supernatural / New Home

By apollosmeatballs

17.4K 1K 179

Eğer bir Avcıysanız , doğaüstü canavarları öldürmek bir yana , hayatınız diğer insanlardan farklıdır.Ucuz mot... More

*1.Bölüm* İlk Tanışma
* 2.Bölüm * Yapışkan Beth
* 3.Bölüm *Yeni Ev
* 4.Bölüm *İlk Av
* 5.Bölüm * Cadı Sorunu
* 6.Bölüm *İblisle Randevu
* 7. Bölüm * İtiraf
* 8.Bölüm * Bobby ve Harvelle'ler !
* 9. Bölüm * Melek Dövüşü
* 10.Bölüm * Crowley
* Teşekkür *
* 11.Bölüm * Abbadon
*12.Bölüm *Eve
* 13.Bölüm * Jefferson Starships
#2015
* 14.Bölüm * Plan
* 15.Bölüm *Melezler
*16. Bölüm * Savaş
* 17.Bölüm * Kavuşma
* 18.Bölüm * Ilk Randevu
* 19.Bölüm * Tehtid
#2016
* 20.Bölüm * Eric
* 21. Bölüm * Antlaşmalar
* 22.Bölüm * Vahşi
*24. Bölüm * Beklenmedik Bir Olay
*25. Bölüm* Arayış

*23.Bölüm* Seçim

125 8 1
By apollosmeatballs

Ella

Rugaru avının üstünden 1 hafta geçmişti. Bu hafta içerisinde Dean sadece 2 kere evde uyumuştu. Tabii buna uyumak denilirse. Düzgün göremeyene kadar içiyor ve sızmaya eve geliyordu. Geri kalan günlerde ise hep bir av peşindeydi. Sam'in dediğine göre tek başına bir vampir yuvasını bile yok etmişti! Evet Sam'in dediğine göre çünkü Dean bana son bir haftada bir kelime bile etmemişti. Önüne geçip onu konuşmaya zorladığımda beni ittirip işinden uzak durmamı söylemesi hariç, bana hiç laf etmemişti. Hoş Sam'e de pek arkadaş canlısı yaklaştığını söyleyemezdim. Yinede Sam onun kardeşiydi. Bazen birbirleri için yaptıkları şeyleri düşününce aklım hayalim duruyordu.

Dean'in nasıl benimle tekrar iletişime geçirmem gerektiğini bilmiyordum. Sessizlik terapisini uygulasam, tam istediği şey olacaktı. Daha çok zorlasam bu sefer de onu kendimden uzaklaştırabilirdim. Belki ona bir illüzyon büyüsü yapıp kendimi Sam gibi gösterip onunla konuşabilirdim? Hayır, bu saçma duyuluyordu. Belki çok umutsuz kalırsam.

Evin yoluna dönerken derin bir nefes aldım. Büyük ihtimalle şu an bile evde değildi, ve ev her zamankinden bile daha büyük ve yalnız hissettiriyordu.

Arabayı garaja park ettim. Alışveriş torbalarını da aldıktan sonra içeriye girdim. Sandığımın aksine herkes evdeydi. Sam ve Dean masaya oturmuş, bir bira eşliğinde hararetli bir tartışma yaşıyorlardı. "Selam Ella," dedi Sam. Ardından Dean'e bir bakış fırlattı. "Hoşgeldin Ella" dedi Dean, sıkkın bir şekilde. "Merhaba çocuklar. " diye mırıldandım.

Sam, "Ben yerleştiririm." diyerek poşetlerin bazı kısımlarını alıp kayboldu. Neden olduğunu tahmin etmek zor değildi. İlk adımın Dean'den gelmesini bekleyerek sustum ve kahve yapmaya başladım. "Biliyorsun, makinede taze kahve var. " dedi Dean. Sesi zorluyormuş gibi çıkıyordu. "Hmm, öyle mi? Görmemiştim. " deyip malzemeleri geri yerlerine yerleştirip kahve makinesinden kendime bir bardak kahve koydum. "Alışveriş nasıl geçti?" diye sordu Dean. "İyi geçti. " diye cevap verdim. Başka ne diyebilirdim ki? Sandalyeye oturmak için arkamı döndüğümde Dean'in göğsü ile çarpıştım.Beni, kendi vücudu ve tezgah arasında sıkıştırmıştı. Kafasını eğdiğinde, yüzümü ekşitip onu ittirdim. " Ne yapıyorsun? " dedim sesimi yükselterek. "Bunu istemiyor musun?" diye sordu kızgın bir şekilde. Kaşlarımı çattım. "Böyle değil, Dean. Kendine gelmeni istiyorum o kadar." dedim. Derin bir nefes aldı. "Zaten kendimdeyim. " O sırada Sam içeri daldı. "Dean!" dedi uyarıcı bir sesle. Dean kızmış bir şekilde Sam'e döndü. "Ne var Sam? Dediğini yaptım işte. Daha ne istiyorsunuz benden? Ben her zaman böyleydim, hepte böyle olacağım!" dedi Dean bağırarak. Ne Sam ne de ben cevap veremeden odada çok parlak bir ışık belirdi. Gözümü açtığımda artık evde değildim. Eski bir depodaydık. Sam, Dean ve benim karşımda Metatron duruyordu.

Metatron Sam'e doğru yürüdü ve alnına dokundu. Sam bayıldı. "Sana ihtiyacımız yok." dedikten sonra bize döndü. "Dean Winchester. Hatırlarsan seninle bir antlaşma yapmıştık." dedi Metatron. Ardından gözleriyle beni işaret etti. "Yanında ki için." Dean zaten çatık olan kaşlarını dahada çatıp kollarını kavuşturdu. "Antlaşmadan daha çok zorla emir verilmesi gibiydi." dedi Dean sinirli bir ses tonuyla. "Antlaşma mı? Dean?" diye sordum ancak Dean sadece bana gözlerini devirdi ve bakışlarını tekrardan Metatrona çevirdi. "Evet, antlaşma. Görüyorsun ya, Abbadon senin içindeyken, kendisi kaybedecek bile olsa yinede karşı takımında tamamiyle kazanmasını istemiyordu. Bu yüzden senin vücuduna zarar verdi. Kendisini köprüden attı. Eğer içimde olmasaydı ölecektin. Ve Abbadon, kaybedeceğini anladığında vücudunu terk etti ve seni ölmeye bıraktı. Tabii ki bu sırada melekler iblislerle savaşmakla meşgul olduklarından sana yardım edecek benden başkası yoktu. Ben, seni kurtardım Ella, ve yanındaki bu antlaşmanın tek taraflı olmadığını biliyordu" dedi Metatron. Son cümlesini söylerken yüzünü iğrenç bir gülümseme kaplamıştı. " Neyse, hepimiz güncelsek eğer, Dean, çok yakında seninle tekrar görüşeceğiz. Ve unutma, ne dersem yapmak zorundasın..." dedi Metatron. Dean sinirlenerek, " Evet, eminim, melek bıçağımı alana kadar bekle Me..." dedi fakat Metatron bizi eve geri ışınladığı için Dean'in lafı yarım kaldı.

Geri ışınladığımızda Sam uyandı. " Metatron ne istiyormuş?" Diye sordu ayağa kalkarken. İkimizde cevaplayamadan Sam'in telefonu çaldı. " Hey Bobby," diyerek telefonu açtı. Bir kaç dakikalık konuşmanın ardından telefonu kapattı. "Yolda anlatırsınız. 3 kişi öldürülmüş, kurt adam vakasına benziyor." Dedi Sam.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yolculuk sessiz geçti. Kısık sesli radyonun çaldığı şarkıya Dean hafifçe mırıldanıyordu. Sabah 9 gibi olayın olduğu şehre vardık. Sam telefonunu çıkardı. Sam, " Dean siz Ella ile morga gidin. Biriniz cesetleri incelerken diğeriniz oradaki doktor ile konuşsun. Ben de karakola gideceğim. Kamera kayıtları, görgü tanıkları ne bulabilirsem araştırayım. Öğleden sonda burada buluşuruz. Elimizdekilere göre hareket ederiz." Dedi. Dean homurdanarak "Tamam," Dedi ve arabadan indi. Sam arkaya döndü. " Eminim bu durumu yakında geçecektir, dişini sık biraz."Dedi. Omzumu silktim. "Geç olsun da güç olmasın."

Morgun kapısından girmeden önce Dean beni durdurdu. "Konuşmayı bana bırak." Dedi ve kapıyı açtı. Doktorun ofisine ilerleyip içeriye girdik. " Doktor Morris, Ajanlar Gomez ve Velasquez," Dedi Dean biz kimliklerimizi gösterirken. " Hayvan saldırıları ile alakalı cesetler için geldik." Dedi Dean.  Doktor başını salladı ve ayağa kalkarak morga yürüdü. Cesetleri dolaptan çıkarıp bize döndü. Dean cesetlere doğru ilerlerken doktor konuşmaya başladı. " Cesetlerde ki yara izlerine bakarak saldırgan hayvanın vahşi olduğunu söyleyebilirim. Yaraların derinlik ve genişliklerini göz önünde bulundurduğumuzda aynı zamanda güçlü bir hayvan. Ayı ya da kurt gibi bir tür olduğunu varsayıyorum. İlginç taraf ise bu bölgede vahşi türler çok nadir görülür." Dedi Doktor Morris. Dean başını sallarken ben ise doktora döndüm. " Doktor Morris, acaba bana ve partnerimi yalnız bırakabilir misiniz?", Doktor sanki bunu bekliyormuş gibi hemen odadan çıktı.Dean'e yaklaşarak kollarımı göğsümde kavuşturdum. " Eee, ne düşünüyorsun? Kurt adam mı?" Diye sordum. Dean, bana bakmadan, cesedi incelemeye devam etti. " Öyle gözüküyor. Doktorunda dediği gibi, bu yaraları yapabilecek vahşi hayvan bu bölgede yok, olsa bile şehir içinde olmaz."

Karakol ve morgun yakın mesafesinde bir kafeye oturup Şam'a beklemeye başladık. Bu Dean ile konuşmam içim iyi bir şans olabilirdi. Dışarıya bakıyordu. Yavaşça ellerini tutmaya çalıştım, refleks olarak ellerini yana kaydırdı. " Dean," dedim.  İstemeyerek bakışlarını bana çevirdi. Bu sefer ürkekçe ve yavaşça ellerimi Deaninkilerle birleştirdim. " Bak, son zamanlardaki davranışlarının sana ait olmadığını biliyorum. Ve ruh halini az da olsa anlayabiliyorum. Bence, bunların hepsi sen mühürü aldığında başladı. Daha hırçınlaştın, ve ben kendini kaybedeceksin diye korkuyorum. Şuanlık başka bir şey yapamadığımızın farkındayım. Sadece, seni anlıyorum ama lütfen Sam ile beni uzaklaştırma. İkimizde sana elimizden geldiğince yardım etmek istiyoruz. Lütfen Dean." Dedim. Sözcüklerim onu etkilemiş gibiydi. Gözü sanki ısınmıştı. Ancak garson yemeklerimizi getirip anı bozunca Dean'in gözlerindeki soğukluğun geri döndüğünü gördüm. Sam gelene kadar sessizce yemeğimizi yedik.

Sam heyecanlı bir şekilde yanımıza geldi. " Şuna bakın, üç kurbanında fitness koçu aynı kişiymiş, bence, kurt adam kesinlikle o. Çünkü üç kurban da aynı parktaki koşu parkurunda bulundu. Eğer üçü de aynı fitness koçundan ders alıyor ve hep aynı yerde spor yapıyorsa, bu diğer kurbanlarında burada olacağını gösteriyor. " Dedi Sam. Dean'le birbirimize baktık. "Beni yem olarak kullanın." Dedim hızlıca. İkiside bana baktı. Sam'in elinde ki dosyaları önüme çektim. " Kurt adamın bu insanları seçmesinin bir nedeni var. Bu insanların hepsi şehre son 2 yılda taşınmış, yaşayan akrabaları ya yok ya da yaşlı veya uzakta yaşıyor. Kurt adam yalnız ve başıboş insaları hedef alıyor. Ona fitness içim gidip üzücü bir hikaye oluşturabilirim, gece iken spor yapmayı sevdiğimden falan bahsederim ve bana saldıracakken ona tuzak kurarız." İkiside fikrimden etkilenmiş gözüküyordu. Dean cheesburgerinden bir lokma alıp arkasına yaslandı. " İyi bir plana benziyor.".

İnternetten numarasını bulup adamı aradım. Adı Scott'tu. Görüşmeyi kabul etmişti. Yakınlarda ki bir parkta buluşacaktık. Üstümdeki FBI kıyafetlerinden kurtulup parka gittim. Bir kaç dakikalık beklemenin ardından 30'lu yaşlarında bir adam geldi. " Ella Parker?" Dedi. Gülümsedim ve elimi uzattım. " Scott. Merhaba." Dedim. El sıkıştıktan sonra oturduk. Geriye yaslanarak dirseklerini banka dayadı. " Ella seni daha önce hiç buralarda görmemiştim." Diyerek söze başladı Scott. Omzumu silktim. "Evet, buraya yeni taşındım. Ailemi kısa bir süre önce trafik kazasında kaybettim. Geriye bir tek büyükbabam kaldı ki o da Güney'de bir bakım evinde. Yeni bir başlangıçın bana iyi gelebileceğini düşündüm." Dedim. Ben konuştukça gözlerinin içindeki ışığın dönüştüğünü görebiliyordum. Kesinlikle beni yemi kurbanı yapmayı planlıyordu. " Öncelikle başın sağolsun. Yeni bir başlangıç yapmak sana iyi gelecektir. Konudan çok da uzaklaşmadan, hangi saatlerde çalışmak istersin?" Diye sordu. Gülümsedim. " Akşama doğruyu tercih ederim. Etrafta pek insan yokken sporuma daha iyi odaklanabiliyorum."

Scott ile olan görüşmem çok iyi geçmişti. Hatta kendimi o kadar iyi pazarlamıştım ki bu gece başlamayı kabul etmişti. Şimdi ise motele geri dönmüştük. Sam antrenman yapacağımız parkın planını çıkartmıştı. "Parkın belli başlı noktalarında kameralar var. Bazı yerlerde ise yakınlarında ki dükkanların kameraları. O yüzden bu sana saldırabileceği noktaları kolayca bulamamızı sağlıyor." Dedi Sam elindeki kırmızı kalem ile bazı noktaların üstüne çarpı atarken. " Pekala, eğer ben manyak bir katil olsaydım kesinlikle kurbanımı , olur da elimden kaçarsa diye onu rahatça kovalayabileceğim bir noktada saldırırdım.  Bu yola bakarsak iki tane muhtemel nokta var." Dedi Dean, Sam'in elimden kalemi alıp peş peşe iki noktayı yuvarlak işine alırken. İki nokta birbirlerinden en fazla 75 metre kadar uzaktı ki, herhangi bir saldırı altında Sam ve Dean yakında olacaklardı.

Nihayet buluşma saati gelmişti. Parka geldiğimde Scott çoktan oradaydı. Bu sefer o da spor kıyafetleri giyiyordu. " Merhaba Ella. Daha ilk günün olduğunu biliyorum ama şekilde gözüküyorsun bu yüzden temelleri atlayabileceğimizi düşünüyorum. Önce ısınmak için parkın etrafında 2 tur koşalım ardından egzersizlere başlarız. Ne dersin?" Dedi Scott. Omzumu silktim. " İyi duyuluyor."

2. Turun sonuna gelmek üzereydik anca Scott bana karşı herhangi bir Harley yapmamıştı. Acaba o değil miydi? Yanılmışmıydım?" Kendi kendime homurdandım. " Bir sorun mu var?" diye sordu Scott. Başımı salladım. Bu sırada işaretlediğimiz ikinci noktaya yaklaştık.  Hafif bir dönüş vardı. Tam dönerken ayağıma bir şeyin takıldığını hissettim ve kendimi yerde buldum. "Ella, iyi misin?" Diye sordu Scott. "Evet iyiyim." Dedim. Bu sırada Scott elini uzattı. "sana yardım edeyim.". Gülümsedim ve elimi uzattım. Fakat kendimi tekrar yerde buldum. Scott beni tekrar yere fırlatmıştı. Bir amda beni ters döndürdü ve kollarımı arkamda birleştirdi.  " Tanrım, yemeğimle oynamaya bayılıyorum."

Tam da o sırada bir silah sesi duydum. Scott acı içinde inleyerek yere düştü. Kolundan vurulmuştu. Hemen ayağa kalktı ve ateş etmiş olan Sam'e yöneldi. Scott' ın yumruğu sırasında afallayan Sam'in yerini bir anda Dean almıştı. Scott yaralı koluna rağmen Dean ile dövüşmeyi başarıyordu. Sam hemen yanıma gelip beni kaldırdı ancak ikimizinde tek odak noktası Dean'di. Kısa bir süre sonra Dean onun açığını yakaladı ve elini yarasına bastırdı. Hemen sonra ise bir yumrukla Scott'ı yere devirdi. Hemen üşütme çıktı ve onu yumruklamaya başladı.  Scott ayaklarıyla Dean'i ittirdi ve yere düşürdü. Hemen onun üstüne çıkıp ona yumruk sallamaya başladı. Fakat kısa süre sonra Dean yine üste çıktı ve bu sefer acımasızca Scott'ı yumruklamaya başladı. Dean'e şaşkınlıkla bakıyordum. Gözlerinden öfke okunuyordu. Bakışları normal Deaninki gibi değildi. Kısa bir süre sonra Scott'ın yüzü tanıtılmayacak haldeydi. Sam hemen Deanin yanına gidip onu kaldırdı. " Dean , yeter.". Ancak bir kaç yumruk sonra Dean sakinleşti. Ellleri kan içindeydi. Dean bir nefes aldıktan sonra kalktı. Bir anda silahını çıkarıp arka arkaya Scott'ın bilinçsiz bedenini vurdu.

O an bir gerçeği kavradım. Dean iyi değildi. Mühürü aldığından  beri de iyi değildi. Ve bu sadece başlangıçtı. En kötü yanı ise, bilincimin en derinliğinde şu ana kadar başımıza gelmiş en kötü şeyin Dean'in kontrolsüzce vahşileştiği değildi, bu vahşiliği devamında Dean'e neler olacağıydı, ya da en azından bir Dean kalacak mıydı.

Continue Reading

You'll Also Like

12.6M 604K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
25.7K 1.8K 61
-TAMAMLANDI- Rusça bir kelime olan "Odnoliub". Hayatı boyunca tek bir kişiyi sevmiş olan, aşkı bir kere tatmış, kalbini sevdiğine açmış olan kişiye d...
23.6K 2.2K 47
Eğlenmek için yazıyorum, eğlenmek isteyenleri hikâyeme bekliyorum🖤
68.4K 5.7K 23
nasıl olsa görmez diye düşünen yağmur çözer, barış alper yılmaz'ın mesaj kutusunu not defteri olarak kullanmaya başlar. - hayat beni tekrardan 13 yaş...