DARK { Derek Hale }

By BelladonnaMagus

68.6K 3.6K 670

"Hani ikimiz savaşacaktık? Neden tek başımayım?" More

Tanıtım
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
✨0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
Buluşma
Final Bölümü/Konuşması

5.0

466 27 4
By BelladonnaMagus

Yatağıma oturup uzun uzun Caroline'ın benim için seçtiği elbiseye baktım, balo günü geldi bile. Elbise seçecek ne halim ne mecalim olduğundan Caroline benim için halletmişti. Derek'i görmeyeli tam tamına 38 gün oldu ve içimdeki özlem, Tanrım içimdeki özlem taşmak üzere. Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırmasını bile o kadar özledim, o kadar ihtiyacım var ki bunu sözcüklerle anlatamam bile.

Kendime hazırlanmam gerektiğini hatırlatıp derin bir nefes alarak hızlıca banyoya girip çıktım. Hızlıca saçımı kurutup makyajımı yaptığımda kendimi hazır hissetmiş bile olabilirim. Saçlarımı doğal dalga yaptım ki uzun saçlarımda güzel dursun, makyajım ise sade olmuştu zaten abartı bir şey sevmem


Hızlıca havludan kurtuldum ve iç çamaşırlarımı giydim. Sonra da gece gibi olan elbisemi ki geç kalıyordum şu an baloya, bizimkiler ve tüm şehir aşağıdadır büyük ihtimalle. Ayakkabılarımı da giyip kendime baktığımda ufakça gülümsedim, güzel görünüyorum. Caroline'ın seçtiği elbise tam bana göre gerçekten. Teşekkürler Care.

Hızlıca aşağıya indiğimde gözlerimi etrafta gezdirdim. Tam da tahmin ettiğim gibi herkes oradaydı. Elijah her zaman ki takım elbiselerinden birini giymişti ama baloda olduğumuzdan daha bir farklı gözüktü gözüme, hiçbir farkı olmamasına rağmen hem de.

Niklaus herkesin aksine beyaz bir papyon takmıştı ve gayet sempatik görünüyor. Ne zaman gözükmüyor ki bebeğim benim yakışıklım.

Rebekah, her zamanki gibi yüzünde bulunan parıltıyı fazla kaçırmıştı, keşke fazla kaçırdığı tek şey yüzündeki parıltı olsa. Ahh Elena ah acaba bu halleriyle Damon'u daha da kendine aşık ettiğini biliyor mu?

Damon ve Stefan... Şu anda kardeş oldukları cidden belli oluyor. İkisi de çok yakışıklı olmuşlar. Sanki normalde değilmişler gibi konuştum kendimle. Şu iki haftalık süreç içerisinde Stefan'la daha da yakın olmuştuk tabi beni öyle görünce dayanamayıp istediğim her şeyi yapmıştı.

Bonnie tam da ten rengine uygun giyinmiş çok yakışmış benim güzel kızıma. Care... Niklaus'un ona aldığı elbiseyi giymiş çok da yakışmış açıkçası, saçlarını ve makyajını sade yapmış hayret. Bunların hepsini merdivenlerden inerken düşünmüştüm ki Bonnie yanıma gelip  nefes nefeseyken konuşmaya başladı.

"Birincisi çok güzel olmuşsun ikincisi de gelmişler Angela, gelmeyeceklerini düşünüyordun ama buradalar. Şimdi içeri giriyorlar." dediği anda kapıya doğru koştum. En önde Lydia salına salına içeri girdiğimde beni aradığı fazlasıyla belli oluyordu. Ayağımdaki ayakkabılarla ona doğru koşup sarıldığımda anlık olarak şaşırsa da kollarını bana doladı. Bir buçuk aya yakındır görüşmüyoruz, çok özledim

Üzerindeki elbise ona fazlasıyla yakışmışken gözlerimi yanındaki adama çevirdim

"Gerçekten güzel bir kadınla berabersin Jordan, ona iyi bak" hafifçe güldüğünde bir tur da kollarımı ona sardım ve Malia'ya döndüğümde küçük bir üstüne atlayış gerçekleştirdim.


Malia'nın uzun elbiselerden hiç hoşlanmadığımı bildiğimden kısa bir elbise giymesini asla garipsemedim ama böyle bir şey giyeceği de aklımın ucundan bile geçmezdi. Yanına döndüğümde gördüğüm Stiles'la dudağımı büzdüm. Ayrıca Stiles'ı ilk defa güzel bir takım elbiseyle görüyorum şaşırtıcı.

''Stiles'' Ağlak sesimde konuşup ona sarıldım.

"Küssünüz falan ama senden gözlerini alamıyor hala seni seviyor merak etme bu arada çok güzel olmuşsun." Hafifçe sırtına vurup gülümsedim.

"Birincisi çok teşekkür ederim ikincisi de şuan seni duyabiliyor biliyorsun değil mi?" Omzu silktiğini hissedip ayrıldım ondan.

"Açıkçası çok da umurumda değil yalan söylemiyorum sonuçta" kocaman gülümseyip ondan ayrılmamla Allison'a döndüm, güzel görünüyordu gerçekten ve de sade.


İsaac ise her zaman ki kıvırcık saçlarıyla daha da sempatik duruyordu ne çok özlemişim onu da ya Allison'dan sonrada onunla uzunca bir kucaklaşma geçirdik ki elma kokusunu çok özledim. Yüzünü tutup güzelce ona baktığımda sağlıklı görünüyor olması beni mutlu etti.

Kira... Ben giderken orada olmamasına rağmen şu anda burada olması beni fazlasıyla mutlu etti ki onu gördüğümde bile kalbimde bir ışık açı resmen. Parlak mavi elbisesi ona fazlasıyla yakışmışken her şeyi bir uyum içerisinde parlıyordu. Hızlıca ona kollarımı doladığımda onu sadece bir aydır değil daha uzun zamandır görmüyorum ve kesinlikle içimdeki özlem taşıyor.

Ondan ayrılıp Scott'a döndüğümde yamuk çenesi gülmeme sebebiyet verdi. Kollarımı sıkıca ona dolayıp sarıldığımda kalbim, kalbim hepimiz için fazlasıyla sızlıyor. Ondan ayrılıp Yeni üyemiz Liam'a döndüm.

"Selam bebeğim" gözlerini devirip bana sıkıca sarıldığında seslice güldüm.

"Hoş geldin" yavaşça kafasını sallayıp benden ayrıldığında onu bu cadı işine dahil etmediğimiz için gurur duydum kendimle. Kim bilir şimdi ne halde olurdu? Yavaşça Derek'e döndüğümde ne yapmam gerektiğini asla bilmiyorum bile. Konuşayım mı? Sarılayım mı? Görmezden mi geleyim? Göreyim mi?

Anlık bir durgunluk yaşadığım anda sırtımda hissettiğim darbeyle ona doğru düşmemle beni yakalaması bir olurken. Sanırım Lydia bu işe el atmak istiyor, başarıyor da. Derek anlık olarak gözlerime bakmasının ardından kendini toparlayarak beni düzeltti.

"Özür dilerim bir an ne olduğunu anlamadım ve ayağım kaydı galiba" kafasını iki yana salladı.

"Sorun değil" uzun zaman sonra sesini duymamla kalbim yavaşça hızlanırken kafamı sallayıp kızlara döndüm.

"Neyse kızlar siz benimle gelin zaten birazdan balo dansı başlar yine bir araya geliriz." kızlarımı çekip yanlarından aldığımda hızlıca bir masaya geçtik.

"Sizin aranızda neler oluyor böyle? Cidden anlamış değilim." Ah canım Kira'm hiçbir şeyden haberin yok tabi.

"Bak şimdi şu cadı vardı ya, kesin kızlar anlatmıştır. Bu şimdi bize kötü anılarımızı gösterip bize büyü yaptı falan. Bizim psikolojiler pert. Hiçbirimiz iyi değiliz ki haklıyız da bu konu da sonra tabi biz de birbirimizle kavga ediyoruz ama her gün böyle bi şey olamaz yani en sonunda birbirimizi yıprattığımız kararını aldık ayrıldık."

"Anladım da bir ara- " Niklaus merdivenin tepesinden

"Angela Mikaelson, Angela Mikaelson neredesin?'' Elimi yavaşça yüzüme çarpıp gitmem gerektiğinin anladım bu adam her bana ulaşamadığında bu şekilde bağırmak zorunda mı Tanrı aşkına?

''Benim şu merdivenlere çıkmam gerekiyor. Gidiyorum.'' dedim ve kızların yanından koşarak ayrılıp söylene söylene Niklaus'un yanına çıktım. Elimi omzuna koydum ve salondaki insanlara baktım. Bu salona bu kadar insan nasıl sığıyor?

"Bazılarınızın haberi olmasa da bu üç ayda hem ben hem kızım -ah bu ben oluyorum- hem kardeşlerim hem de arkadaşlarım çok şey atlattık belki de bazılarını atlatamadık. Bu dansın ve bu şölenin hepimize iyi gelmesini istiyorum ve uzatmak da istemiyorum. Şimdi Dans zamanı kimseyi boş görmek istemiyorum ki benim istediğim olur her zaman!" diye bağırdığında sonda verdiği ayrıntı beni güldürdü ama fazlasıyla haklı.

Ben Stefan'ın yanına geçtiğimde gözlerim yavaşça Rebekah'a kaydı. Sıkıca gözlerimi kapatıp açtığımda derin bir nefes aldım. Derek de Rebekah'ın yanına geçmiş ya da tam tersi işte her neyse. Marcel tam da lazım olduğun anda kaybol zaten. Başka zaman arasak bulamayız. Stef bana elini uzattığında yavaşça elimi ona götürdüm.

Adım adım yürüyüp yan döndüğümüzde karşımızda Derek ve Rebekah vardı. Rebekah gözümün içine bakarak güldüğünde ne demek istediğini kesinlikle çok iyi biliyorum. Rebekah iyidir hoştur ama konu 'erkek' olduğunda biraz tuhaflaşır. Gözlerimi devirip derin bir nefes aldığımda boynumu dikleştirip ileri doğru yürüdük. Adım adım yürürken yanından geçtiğimiz Derek ve Rebekah'a 'sizin kalbimizi sökeceğim' bakışı atarken Stefan'ın kıkırdadığını duydum. Ateş saçan gözlerimi ona döndürdüğümde gülüşü kayboldu yavaşça yüzünden.

"Ne var ne gülüyosun ne yani bakamam mı? "

"O bakma değildi Angela, o delmeydi deldin adamı delik deşik ettin bakışlarınla" bir kez de ona gözlerimi devirdim ve dansa devam ettim şimdi birbirimizi döndürüp eş değiştireceğiz. Stefan beni döndürürken gözlerimi kapattım ve bekledim.

Elini tuttuğum insanın tenini tanımamla gözlerimi açmak istemedim. Ki gözlerim kapalıyken bile onun olduğunu çok net biliyorum. Biraz o şekilde devam ettiğimde gözlerimi açıp onun dışında her yere baktım ki anlık bir buluşma olsa kalp kriziyle veda ederim diye düşünüyorum. Gözlerimi kravatına dikip öylece devam ettim.

"Kaldır gözlerini " usulca kafamı iki yana salladım. Yapamam ki bakamam gözlerine. Günlerdir o güzel yeşillerini hayal etmeme rağmen bakmaya cesaretim bile yok

"İstemiyorum" gözlerimi kravatında tutmaya devam ettiğimde bu durumdan sıkılmış olacak ki hızlıca çenemi tutup kaldırdı.

"Gözlerine ihtiyacım var."  Söylediği şey kalbimde bomba etkisi yaratırken tam gözlerine bakmadım çünkü onun ihtiyacı var diye ben kalp krizi geçiremem. Gözlerimi diktiğim yere Rebekah geldiğinde gözlerindeki kıskançlığı görmemek imkansızdı. Dansın bitiş melodisi geldiğinde kibarca selamımı verip aksi şekilde hızlıca ayrıldım yanından ve Rebekah'a yürüdüm. Sertçe kolundan tutup kulağına yaklaştım.

"Eğer bir daha benim olana yaklaşırsan sen diye bir şey kalmaz anladın mı beni?" Sesim beni bile korkuturken o omuz silkti.

"O seni sevmiyor Angela, benimle dans etti, benim gözlerime baktı, benim elimi ve belimi tuttu. Her aşk bir gün biter. Ayrıca ben varken sen mi?" Küçümseyip bakışlarını gördüğümde kaşlarım kalktı, yüzümde bir gülümseme belirdi.

"Bunun doğru olmadığını sen de en az benim kadar iyi biliyorsun Rebekah. Dünya üzerinde benim kadar sevdiği kimse yok. Bu arada ben Niklaus Mikaelson'un kızıyım, öz olmamasına rağmen her şeyden çok sevdiği yegane kişiyim. Sen kimsin? İhanetlerle dolu bir kardeşten farklı olarak nesin?" kolunu sertçe itip yanından uzaklaştım.

Gözüme kestirdiğim tuvalete hızlıca girdiğimde ellerimi lavaboya dayayıp gözümden akan yaşa engel olamadım. Göz yaşlarım kendiliğinden akarken Rebekah'ın bu tavrı daha çok üzdü beni. Ben onu her şeye rağmen kardeşim olarak görüyorken bu karşılaştığım tavır da ne? Ağzımdan çıkan hıçkırığa engel olamazken kalbimin kırılmış olması kaçınılmazdı zaten. 

Benim içimdeki aşk Derek'e bakarken ya da bakmazken gözlerime akıyorken Reb'in yaptığını düşündüm biraz daha. Hem de ne kadar üzüldüğümü bilmesine rağmen. Bir süre sonra göz yaşlarım durduğunda derin bir nefes aldım ve suyla yüzümü temizleyip kendime baktım tekrardan. Gözlerim biraz şiş duruyor ama önemli değil kimse anlamaz zaten. Niklaus dışında kimse. Tuvaletten hızla çıkıp kızların yanına gittim, yarın ne yapabileceğimizden bahsediyorlardı.

"Gezeriz işte" Dediğim anda kolumdan biri çekti. Ufaktan bir sürüklenme yaşadıktan sonra durdum, karşımda tabi ki Niklaus vardı. Sıçtım

"Bak şimdi şi- sen ağladın mı?! " hemen savunmaya geçtim

"Saçmalama" omuz silkerek söylediğim şeyle onu geçiştirmeyi amaçlasam da asla olmadı.

"Kes! Ağlamışsın işte ne oldu?" dediği anda dudaklarım titremeye başlarken zaten hazırda olan yaşlarım gözlerimden dökülmeye başlamıştı bile. Sanki her şey, Dünya üzerime doğru geliyor da sadece bu yaşlı adam anlayıp yanımda oluyor. Klaus'un bana sarılmasıyla kollarımı ona doladığımda şu anda, balo gününde omzunda hıçkırarak ağlıyor olmak bana hiç iyi gelmiyor.

"Ne oldu? Derek mi bir şey dedi? Gidip kafasını kopartayım mı? Çoktan yapmam gereken bir şeydi zaten" benden ayrılıp yürümeye başlamasıyla kolunu tutup kafamı iki yana salladım.

"Rebekah"

"Ne?!" Sesi yükseldiğinde onun da bunu beklemediğini biliyorum.

"Kardeşin bir orospu Klaus" asla itiraz etmediğinde bir kez daha doladım kollarımı ona, beni ancak o iyi eder ki.

_____DEREK'TEN_____

Ah be güzelim... Nasıl da zayıflamışsın, çökmüşsün. Onu ilk gördüğüm anda kalbim teklemesiyle gerçekten kalp krizi geçireceğimi sanmamla sakinleşmem birkaç dakikamı almıştı. Dansta bana attığı bakışları hissediyordum. Rebekah da beni etkilemeye çalışıyor ama olmuyor, olmuyor işte. Kimse beni ondan daha fazla etkileyemez bile. Ayrıca o senin kız kardeşin bu kadar mı yani kardeşliğin? Her neyse beni ilgilendirmez.

Etrafa biraz daha bakınıp Angela'yı kestirdim gözüme ki Klaus denen adam onu çekiştirerek bir yere götürdü. Sakince gözlerimi onların üzerinden çekmiyor küçük bir merakla izliyordum onları. Durduklarında adamın gözlerinin şaşkınlıkla büyüdüğünü buradan bile görebiliyorum. Birkaç saniye sonra Angela'nın ağlamaya başlamasıyla gözlerimi sıkıca kapattım. Görmek istemiyorum, bu anı görmek istemiyorum. 

Duymak da istemiyorum, ellerim yavaşça kulaklarımı bulduğunda kulaklarıma sızan hıçkırıkları bana hiç yardımcı olmuyor. Her hıçkırığını duyduğumda içimden bir şeyler kopuyormuş gibi oluyor. Hızlıca ayağa kalkıp ona doğru yürüdüğümde beni görmesiyle gözleri büyür gibi olsa da ona vakit vermeden kolunu Klaus'tan çekip onu en yakındaki odaya sürükledim. Klaus istese gelir ve onu alır, biliyorum ama yapmıyor çünkü bunun Angela'ya iyi geleceğini biliyor.

______ANGELA'DAN ______

Derek beni kolumdan çekmeye başlayınca diğer elimle de göz yaşlarımı silmeye çalıştım ama olmadı beni en yakın odaya götürüp duvara yasladı, üzgün gözlerini bana döndürüp eli göz altlarımı bulduğunda hayran hayran suratına baktım.

Yüzümü temizleyince son kez bana baktı ve dudaklarıma yapıştı, ilk başta anlamadım neler olduğunu ama sonradan elimi yüzüne koydum ve öpüşüne karşılık verdim. Sert bir biçimde. Öpüşü bitince konuşmaya başladı.

''Artık istemiyorum bunu. Ayrı kalamayız. Ben... ben seni özledim''

--------------------

İşte yeni bölüm...
Sizi özledim cidden hala yanımda olan varsa yorum falan atsın belli etsin kendini fikirleriniz önemli 
Sizi seven ben 💕💕

Continue Reading

You'll Also Like

88.6K 3.6K 30
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
141K 6.3K 33
Hermione x Draco Harry Hermione ve Ronald Hogwarts'ta altıncı yıllarına geçmişlerdi. Genç cadının kaderi Hogwarts bittikten sonra trajik bir şekil...
136K 14.6K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
12.1M 586K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...