ESARET

By LaleSarhan

5.8M 252K 35.8K

Ruhsuz bir adamla evlendim. Ruhsuz, duygusuz, gaddar, kaba ve insanlıktan yoksun bir adam... Artık Karahan ko... More

ESARET
ESARET HAKKINDA
1. Bölüm Avcı
2. Bölüm Heykel
3. Bölüm Volkan Ve Buz
4. Bölüm Saat 03.22
5. Bölüm Bedel
SİYAHIN ÖTEKİ YÜZÜ TANITIM VİDEOSU
6. Bölüm Ölüm Sessizliği Senfonisi
7. Bölüm Karanlık Cumartesi
8. Bölüm Damatsız Gelin
9. Bölüm Yırtık Duvak
10. Bölüm İntizar
KAPAK SEÇİMİ
11. Bölüm Siyah Gri Tonları..
12. Bölüm Maskeli Balo
13. Bölüm Siyah ve Yeşil
14. Bölüm Ten Acısı
15. Bölüm Haram
16. Bölüm İlk Kurşun
17. Bölüm Kalp Zehiri
18. Bölüm Bağdat
19. Bölüm Gözlerin Savaşı
Agapi yayınları fuar tarihleri.
20. Bölüm Issız Gece
21. Bölüm Çığlık Çığlığa Sessizlik
22. Bölüm Kan Kırmızı
23. Bölüm Son İmza
24. Bölüm Büyük Hata
25. Bölüm Kumar
#SÖY 1. Ve 2. Baskı Bitti!!
26. Bölüm Çığlık
27. Bölüm Kan Kokusu
28. Bölüm Kırmızı Ruj
29. Bölüm Dokunuş
30. Bölüm Veni Vidi Vici
31. Bölüm Şerefsiz İt
32. Bölüm Neydi Esaret?
33. Bölüm Kış Uykusu
34. Bölüm Ruhsuz
35. Bölüm Tozlu Yeşiller
Şov Yapmak!
36. Bölüm Nefes Tutulması
37. Bölüm Kan Lekesi
38. Bölüm Pamuk Prenses
39. Bölüm Kontrolsüz Nefesler
40. Bölüm Öfke Damarı
41. Bölüm Rüya Avcısı
42. Bölüm Üçüncü Gece
43. Bölüm Kurtarıcı
44. Bölüm Kasırga
45. Bölüm İtiraf
46. Bölüm Büyüyü Bozmayın!
Bitti
47. Bölüm Kızıl Boşluk
48.Bölüm☀️Güneşi Beklerken ☀️
49. Bölüm Sürme O Ruju
Kısa Bir Ara
50. Bölüm Buzlar Prensi
51. Bölüm Yılbaşı
52. Bölüm Izdırap
53. Bölüm En Kutsalım
55. Bölüm Can Kanaması
KOD 52
56. Bölüm Veda Busesi
57. Bölüm Son Beste
58. Bölüm Son Durak
59. Bölüm İntihar
60. Bölüm Kusursuz Plan
İmzalı Kitap Kazananlar
61. Bölüm Vuslat
62. Bölüm Can Çekişmek
63. Bölüm Sebebim
64. Bölüm Kalbinden Sevmek
65. Bölüm CAPPADOCİA VİEW
66. Bölüm Şeffaf Mavi
67. Bölüm Özel Gece
68. Bölüm Nefes
69. Bölüm Kül Grisi...
70. Bölüm Fermuar
71. Bölüm İntizar 2
72. Bölüm Aydönümü
73. Bölüm Yalancı Bahar
74. Bölüm Kıyamet
75. Bölüm Bitti
76. Bölüm Ölüm Sessizliği
77. Bölüm Tek Bir Nefes
78. Bölüm Veda
79. Bölüm En Son Bahar
80. Bölüm Son Karar
81. Bölüm Yangın
82. Bölüm Zırh
83. Bölüm Final- El Kızı
Esaret İçin...
KOD 52
Son Dakika
Düşler Sokağı No 7/24 Kitap Oluyor!
Sensiz Asla

54. Bölüm İki İmza

42.7K 2.5K 253
By LaleSarhan

Hashtag Best of:
Zeyneb999
@elatass
@Zehraltnkpr
@Kartalice77
@Badiseba
@MryHnkr
@Zeyhanker
@Nurarzu

Arkadaşlar emeğinize sağlık çok teşekkür ederim. ❤️🌷💐

Bu bölüm Hashtag: #gerçek

Bakalım kumar arkası gerçek neymiş. Esaret'e geçen bölüm start verdik. Çok uzamadan olaylar açılacak. Bir yandan da Hande'ye başlıyoruz artık. Bu da demektir ki kesit olarak attığım "Bitti" bölümü yaklaştı. Evet kahveler hazır mı? Elimizde kahve, müzik ve 54. Bölüm sizlerle. Buyurun efenim, bölüm sizlerin. Keyifli okumalar☕️💐🌷😘

Hande anlamaz gözlerle baktı. İmza derken?

"Anlamadım"dedi kısık sesle ve tekrar oturdu. Kerem tedirgin ve yorgun bir ifadeyle bakıyordu. Tıpkı, kırık, kısık sesi gibi.

"Kimse bilmeyecek. Bu işi gizlice bitireceğiz. Sen yeter ki benden kurtul. Avukatım her şeyi hazırladı. Biz sadece imza atacağız o kadar."

Hande'nin nefesi hızlanırken kalbi deli gibi atmaya başladı. Önce anlamadı. Sonra anladı, gülümsedi. En son gülümsemesi soldu. Karmakarışıktı! Bu kadar mıydı? Sadece bu kadar. İki imza kadar basit!

Kerem sıkıntılı bir ifadeyle bir an bakıp gözlerini kaçırdı. Biliyordu başka şeyler de vardı ama şimdi öncelik sırası Hande'ydi. Onlar da elbet ortaya çıkacaktı.

"İmzalar atıldıktan sonra bir süre daha birlikte gibi görüneceğiz. Sonrasını ben de bilmiyorum. Biz ilk adımı atalım. Elbet bir şeyler düşünürüz."

Hande son konuşulanları duymadı. Tek duyduğu bir imza ile esaretinin biteceğiydi. Gerisi umurunda değildi.

"O zaman hemen gidelim."

Kerem buruk bir ifadeyle gülümsedi. Yaptıkları tek tek karşısına çıkıyordu. Ne bekliyordu ki?

"Gidelim" dedi kendinin bile zor duyduğu bir sesle. Arabaya bindiklerinde ikisi de suskundu. Hande pencereden bakarken ne hissettiğini dahi bilmiyordu. Bildiği net olan başka bir şey vardı. Kalbini sıkıştıracak kadar büyük bir huzursuzluk yaşıyordu. Kaçamak gözlerle Kerem'e baktı. Durgun ve ciddi bir ifadeyle arabayı kullanıyordu. Başını cama dayayıp boş gözlerle karla karışık yağan yağmura baktı. İçi çekilmiş gibiydi. Ayağa kalkacak dermanı da yoktu. Nevşehir merkeze inince dikkati dağılırken oturma pozisyonunu zoraki dikleştirdi.

Şirketin önündeki kalabalığa Kerem gözlerini kısarak baktı. Hande de anlamaz gözlerle bakıyordu. Kalabalık, itiş kakış ve yükselen sesler... Kerem arabayı durdurup merakla kalabalığa bakarken elinde şemsiyeyle koşarak gelen görevli camı tıklattı. Kerem camı açıp konuşmadan görevli konuşmaya başladı.

"Kerem bey İstanbul'dan basın geldi. Efendim ne yaptıysak başa çıkamadık. Sizinle görüşmeden gitmeyeceklerini söylüyorlar. Zor kullanacaktık ama adınıza kötü bir şey olmasın diye bir şey yapamadık."

Kerem, anlamaz, şaşıran ifadesiyle Hande'ye baktı. O da bir şey anlamamıştı. Yanındaki görevliye tekrar döndü.

"Ne diyorlar?"

"Efendim bir şey değil ki. Onlarca soru soruyorlar. Şaşırdık."

Kerem cevap vermeden gazetecinin biri arabayı görünce, fotoğraf çekmeye başlarken bir yandan arabaya doğru yürüyordu. Kalabalık basın grubu  arabanın yanına gelmeye başlayınca ikisi de hareketsiz kaldı. Kerem gözlerini kısıp bakarken onlarca şey düşünüyordu. İşiyle ilgili bir mevzuu için İstanbul'dan gelmezlerdi. Öncesinden röportaj ya da görüşme için randevu talep ederlerdi. Konu başkaydı ama ne? Ciddi bir ifadeyle Hande'ye bakıp arabadan çıktı. Diğer tarafa geçip Hande'nin kapısını açtı. Elinden tutup çıkardıktan sonra arkasına döner dönmez basın ordusuyla karşılaştı. Flaşlar patlıyor sorular ardı ardına geliyordu.

"Kerem bey evliliğinizin içeriği hakkında bazı duyumlar aldık. Doğruluğunu sizden öğrenmek istiyoruz.

"Kerem bey Demir İnanoğlu kızını kumarda size satmış doğru mu?"

"Kerem bey söylenilenler doğru mu?"

"TÜSİAD başkanlığı için adınızın geçtiği  bu dönem böyle bir şeyin duyulması bu durumu nasıl etkileyecek?"

Daha bunun gibi onlarca birbirine girmiş sorular. Hande korku dolu gözlerle basın ordusuna, Kerem'e bakıyor ne yapacağını bilmiyordu. Kerem'in elini sımsıkı tutması dahi rahatlamasına yetmiyordu. Bu haber nereden sızmıştı? Kim söylemişti? TÜSİAD başkanlığını ilk kez duyuyordu. Korkuyla dolu gözler Kerem'i bulduğunda onun da endişeli yüz ifadesi, korkusunu ve endişesini artırdı. Çünkü bu hiç beklenmedik bir şeydi.


Kerem, Hande'nin elini sımsıkı tutup bir şey söylemeden kalabalığın arasından hızla geçerken onlarca soru da hava da uçuşuyordu. Bu haber nasıl basına sızmıştı!? Kim söylemişti ve nedeni neydi!? Kalabalığın arasından geçerken bir an Hande'ye baktı. Yüzü kıpkırmızı olmuş, tuttuğu eli titriyor ve korkuyla bakıyordu. Buradaki tek sorun Hande'nin hissettikleriydi. Çünkü sorular onun satılmasının üzerinde dolaşıyordu. Karmaşık hayatında bir bu eksikti! Sorulara cevap vermezse her şey daha da sarpa saracaktı! Cevap verse biraz sonra yapacağıyla ters düşecekti. Şu an ne TÜSİAD ne de başka hiçbir şey önemli değildi!

Şirketin kapısına gelince durup basına döndü. Sorular, sesler birbirine girmiş kimin ne sorduğu belli değildi. Elini kaldırınca sesler biraz kesildi. Hande'nin elini daha da sıktı. Bu kez bana güven der gibi ya da sakin ol der gibi. Gözleri, gözlerini bulduğunda içinden bir şeylerin koptuğunu hissetti. Bu bakışı biliyordu. Nikah masasındaki ve odaya ilk girdiğinde gördüğü bakışların aynısı hakimdi, gece siyahlarında. Sıkıntıyla nefes alıp basına döndü. Ses tonu tok ve sertti. Tıpkı eski Kerem gibi...

"Sorduğunuz soruların bir kısmını duydum ama şimdi tek tek sormanızı istiyorum! Tabii benden net bir cevap almak istiyorsanız! Yoksa hiçbir soruya cevap vermeyeceğim!"

En öndeki gazeteci mikrofonu Kerem'e uzatıp sorusunu sordu.

"Kerem bey dün akşam tüm basına eşzamanlı bir faks çekildi. Sizin Hande İnanoğlu ile evliliğinizin göründüğü gibi olmadığı, Altan Karahan ve Demir İnanoğlu arasında oynanan kumar sonucu mecburi bir evlilik yaptığınız yazılıydı. TÜSİAD başkanlığında adınızın geçtiği bu günlerde böyle bir habere ne cevap vereceksiniz? Söylenilenler doğru mu?"

Kerem soruyu dikkatle dinledi. Yüzünde en ufak bir mimik yoktu. Çünkü ardı ardına flaşlar patlıyor fotoğrafları çekiliyordu. Cevap bekleyen gazeteciye ciddi bir ifadeyle baktı.

"Ve siz de çekilen bu fakstan sonra atlayıp buraya geldiniz? Babalar kumar oynamış sonra evlilik olmuş. İlginç olan da TÜSİAD başkanlığına adının geçtiği bu günlerde gelen bu yazı sizce de garip değil mi?"

"Yani öyle bir şey yok diyorsunuz?"

"Aynen."

"O zaman apartopar yapılan bu evlilik için cevabınız ne olacak?"

Kerem şaşırmış gibi bir ifadeyle bakıp gülümserken Hande'ye döndü. Onun hâlâ aynı baktığını görünce içten bir gülümseme gönderdi, parmaklarını parmaklarına kenetledi, basının göreceği şekilde.

"Evlilik için belli bir süre mi gerekiyor?"

"Hayır ama bunun nedenini vereceğiniz cevabı çok merak ediyoruz. Çünkü her şey o cevaba bağlı."

Kerem basına boş bir bakış atıp Hande'yi belinden sarıp kendine çekti.

"Demir İnanoğlu ile ortaklığımızı hepiniz biliyorsunuz. Ailece tanışıyoruz. Hande Nevşehir'e yeni geldi. Onu uzun zamandan sonra ilk kez Hilton'daki ödül töreninde gördüm. Ödülü verirken evlenmeyi kafama koymuştum. Sizin için çok kısa olan o süre benim için yıllar niteliğindeydi. Hande teklifime evet der demez o hafta düğün oldu. Vazgeçer korkusuyla elimi çabuk tutmam lazımdı. O yüzden apartopar bir evlilik oldu. Ben bu açıklamayı yapmazdım. Çünkü gelen bir faks saçma bir iddia ve o kadar yolu sırf bunun için gelen sizler. Sanırım cevabı aldınız."


Kısa bir sessizlik ve tekrar gelen yeni soru.

"O zaman bu iddiayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye bir söz var."

Kerem soruyu soran gazeteciye alaylı bir ifadeyle gülümsedi.

"Ateş olmayan yerden duman çıkmaz dediğinize göre cevabım sizi tatmin etmedi. Bunun için onlarca sebep sunabilirim ama önyargınız devam ettiği sürece ne kadar cevap verirsem vereyim tatmin olmayacaksınız. Şimdi hepinize soruyorum. Eşim Hande Karahan Bilkent üniversitesi mezunu. Ben de İstanbul üniversitesi mezunuyum. Ailelerimizi hiç saymıyorum. Böyle bir şey oldu varsayalım. Sizce eğitimli iki kişi böyle bir şeyi kabul eder mi? Akla mantığa yatkın mı?"

Kerem tek kaşını kaldırıp gazetecilere tek tek baktı. Cevap gelmeyince gülümseyip konuşmasına devam etti.

"Asılsız bir iddia için buralara kadar geldiniz. Bu iddiayı ortaya kim attı, sonuna kadar gideceğim. Burada asıl konu eşime böyle çirkin bir iftira atılması. Eğer öyle bir şey olsaydı aynı arabayla el ele buraya gelir miydik? Daha fazla konuşmayacağım. Hepinize iyi çalışmalar."

Kerem arkasına dönüp giderken sorulan soruyla duraksadı.

"Hande hanıma da birkaç soru sorsaydık!"

Kerem ciddi bir ifadeyle soruyu soran kişiye baktı.

"Ben gerekli açıklamayı yaptım! Böyle çirkin bir iftirayı duyması onu yeterince üzdü! Bitmiştir!"

Kerem cevap beklemeden sorulan sorulara kulak asmadan hızla içeri girdi. İçerideki güvenlikçiye sert bir bakış atıp yanına gitti.

"Bir daha böyle bir olay olduğu takdirde hepinizi atarım! Neden bana önceden haber verilmedi!?"

"Kerem bey çok kalabalıklardı. Biz müdahale edelim derken-"

"Ben söyleyeceğimi söyledim!"

Kerem hızla yürüyüp asansöre bindikten sonra öfkeyle soluması daha da arttı. Hande hâlâ kendine gelememişti. Aynı endişeli ifadeye bir de şok eklenmişti. Yakasını açmaya çalışıyor hızlı hızlı nefes alıyordu.

"Bunu kim söyledi? Şimdi gazeteler Bunu yazacak. Arkadaşlarım hocalarım okuyacak. Öğrenmeyen kalmayacak."

Gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silip Kerem'e baktı.

"Kerem biz ne yapacağız? Ben ne yapacağım? Bilen sadece birkaç kişiydik. Kim söyledi? Ben bu kadarına dayanamam."

Kerem ne yapacağını bilemeyen çaresiz bir ifadeyle baktı. Çaresizliği, Hande'nin az önce yaşadıkları ve şimdi yaşadığıydı. Asansör durunca elini tutup dışarı çıktı. Sinirli ciddi bir ifadeyle yürürken Hande çalışanların kendilerine bu kez daha değişik baktığını görünce bakışlarını kaçırdı. Kaçarı olmayan bir durumu apaçık yaşıyordu! Kerem'in odasına gelince onun yardımıyla koltuğa oturdu. Titremesi artarken elini tutan eli sıktı.

"Kerem şimdi n'olacak?"

Kerem elini sıkan ele bir an bakıp Hande'ye döndü. Saçlarını yüzünden çekip buruk bir ifadeyle baktı.

"Ben sana bir söz verdim. Hem de en kutsalım üzerine. Benden kurtulacaksın derken bu da içine giriyor. Bana güven. Her şeyi düzelteceğim."

"Nasıl olacak? Sanki büyük bir olay var gibi hepsi gelmişti. Senin dediklerini aynısıyla yazmazlar ki. İstedikleri gibi başlık atıp haber yaparlar."

Kerem gülümseyip Hande'nin ellerini kendine çekti.


"Büyük bir olay var. TÜSİAD için adımın konuşulduğu bir zamanda olması zaten kafaları karıştırır. Bu olayda suçu olmayan tek kişi sensin ama hep sen üzüldün hem de başından beri. Ben de en büyük suçluyum. Kimse istediği gibi başlık atamayacak. Bir telefonumun ucunda. Sen üzülme, lütfen."

Hande gözlerinden sessizce akan yaşa aldırmadan Kerem'e bakıyordu. Bir ümit ışığı görmek ister gibi.


"Gerçekten mi? Yaparsın değil mi?"

Kerem istemsiz buruk bir ifadeyle gülümsedi. Parmağı Hande'nin yanağındaki yaşları silerken biraz daha yaklaştı.

"Söz verdim. Bitmiştir."

İkisinin arasında mesafe kalmaksızın yüzleri birbirine yakın, nefesleri birbirine karışmış... Konuşan sadece gözler ve nefesler... Kerem kendine gelip ayağa kalktı. Masasına geçip bir süre durduktan sonra telefonunu aldı. Aramayı yapıp beklerken Hande merakla bekliyordu.

"Alo Bülent. Nasılsın?"

"........"

"Ben de iyiyim. Bülent benimle ilgili çıkan bu haber ne? Eminim haberin vardır."

"......"


"Ben de öyle düşünüyorum. Ben gerekli açıklamayı yaptım ama tersi haber yazılacaktır. Bunu sen daha iyi bilirsin. Benim konuştuğum dışında haber yapılmayacak. Gelen ihbarın asılsız olduğu yazılacak. TÜSİAD dönemi böyle bir haberin özellikle yapıldığı yazılacak. Bir de senden bir şey istiyorum. İhbarı yapan kişiyi araştırıp kim olduğunu öğren. Benim için çok önemli."

"......."


"Tamam bekliyorum."

Kerem telefonu kapatıp düşünceli bir ifadeyle bir süre durdu. Başını kaldırdığında Hande'nin soran gözleriyle karşılaştı. Yine ilk günkü çaresiz kız gelmişti.

"Ben her şeyi düzelteceğim. Güven bana."

"Başka çarem var mı? Yok. Beni çaresiz duruma düşüren de sensin. Sonra o durumdan kurtarmaya çalışan da. Diğerlerini hiç saymıyorum. Neyse. Kafam çok karışık. Ne düşündüğümü bilemeyecek kadar karışığım."

Kerem masadan kalkıp Hande'nin yanına oturdu. Elini tutup sıkıntıyla nefes aldı.

"Bülent'e güvenirim. O camia içerisinde düzgün kalmış birkaç kişiden biri. Kısa zamanda haber gelir. Biz diğer işimize bakalım. Olaylar farklı yere kayınca ertelendi."

Kerem telefonu açıp konuşurken kaçamak gözlerle Hande'ye bakıyordu. Bu kez sevinmemişti. Yine aynı durgun ifade...


"Bekliyoruz."

Son konuşma ve telefonu kapatıp koltuğa koyması, arkası sessizlik. Sadece saatin atışının duyulduğu bir ortam, sıkıntılı nefesler ve kaçamak bakışlar... Kapının açılmasıyla hepsi yok olurken Kerem ayağa kalkıp gelen kişiye elini uzattı.

"Hoş geldin Burcu."

"Hoş buldum Kerem."

Kerem eliyle oturacağı yeri gösterip oturdu. Hande'ye sıkıntıyla bakıp gelen kişiyle tanıştırdı.

"Şirket avukatımız Burcu Şenkal. Burcu, eşim Hande."

Hande elini uzatıp "memnun oldum" dedikten sonra avukat çantasından dosyayı çıkarıp sehpanın üzerine koydu.

"Kerem bey istediğiniz gibi hazırladım. Siz de kontrol edin. Eklememiz gereken başka bir şey var mı?"

Kerem dosyayı alıp boş gözlerle baktıktan sonra tekrar avukata uzattı.

"Yok. Sen eksiksiz yapmışsındır. Hande sen de oku. Çünkü davayı sen açmış oluyorsun. Senin istediğin bir şey var mı?"

Hande dosyayı alıp okuduktan sonra avukata uzattı.

"Ben böyle işlerden anlamam ama okuduğum kadarıyla bir eksik yok gibi. Yalnız bir şey soracağım. Anlaşmalı boşanma olacak. Bizde mi mahkemeye gideceğiz?"

"Evet Hande hanım. Birlikte gelirsiniz. Zaten bütün işlem tamamlandı. Bir celse de biter uzamaz."

"Ne kadar sürer?"

"En geç bir ay sonra biter."

"Teşekkür ederim."

Hande Kerem'le göz göze gelince onun sıkıntılı haline bakıp bakışlarını kaçırdı. Kalemi alıp imzayı attıktan sonra kalemi Kerem aldı. Bir süre dosyaya bakıp kaldı. Her şey elindeki kalemle atacağı imzaya bağlıydı. Atacağı imza, bir kişinin kurtuluşu, ikinci kişinin esaretinin başlangıcıydı. İmzayı atacak ve esareti başlayacaktı. Yaptıkları onca şey ve sonu tek bir imza. Daha fazla düşünmeyip imzayı attı.

Esaretin çan sesleri duyulmaya başlamıştı. Bu kadar. Bir iki çizgi, adı imza... Avukat dosyayı alıp kalkarken Kerem de kalkıp elini uzattı.

"Kerem bey, ben sizi haberdar ederim. İyi günler."

Avukat gittikten sonra ikisi de ses çıkarmadan oturuyordu. Yine ölüm sessizliği arasında düşünce çığlıkları... Kerem kaçamak gözlerle karşısında boş gözlerle pencereye bakan kızı izliyordu. Bu kadardı. Ansızın değişen hayatı, apansız bambaşka bir değişime uğramıştı, hem de önce kabul etmeyip sonra kafasını karıştıran bir kız yüzünden. O imzayı attıktan sonra kendini bomboş hissediyordu. Biraz kırık, biraz yaralı, hepsinden büyük pişmanlık. Kalkıp Hande'nin yanına oturdu. Az önceki olayla düşünceleri yön değiştirmişti. Hande'nin kaçamak bakışlarıyla buluşunca gözleri...

"Senden bir ricam var. Tekrar gibi olsa da lütfen bu aramızda kalsın. Avukatım sen ve ben. Bilmediğimiz şeyler var ve bu iş bitene kadar araştırmaya devam edeceğim. Konağa da gitmeyiz. Ben giderim sen yalnız kal diyeceğim şüphe çekmek istemiyorum. Özellikle de babam tarafından."


"Tamam. Bu işi sen üstlendin. Az önce sana güvendim. Sözünde durdun. Ben de söz veriyorum kimseye demeyeceğim. Teşekkür ederim."

"Teşekkür edecek bir şey yok. Ben bir adım attım umarım sarpa sarmaz. Neyse. Benim toplantım var. Seza ve Nesrin'de şüphelenmeden sen yanlarına git."

Hande ses etmeyip kalkıp giderken Kerem arkasından buruk bir ifadeyle baktı. Hande'nin sevinip sevinmediğini bile anlamamıştı. Tepkisiz, öyle olağan bir şey gibi karşılamıştı. Oysa beklediği sevincini belli etmesiydi ama olmamıştı. Belki de şoka girmişti. Tıpkı kendisi gibi...

***

Yoğun bir iş günü ve akşam...

Kerem yoğun tempodan yemek dahi yiyememişti. Zate yemek de istemiyordu. Üzerindeki halsizlik olmasa aç olup olmadığını bile anlamayacaktı. Saatine bakıp kalkarken çalan telefonuyla tekrar oturdu. Konuştuğu kişiyi odaya çağırdı. Sabırsızlıkla beklerken gelen kişiyle heyecanı son safhaya çıktı.

"Anlat bakalım Ufuk."

Ufuk elindeki dosyayı Kerem'in masasına bırakıp geri çekildi. Kerem dosyayı okudu tek kaşını kaldırıp gözlerini kıstı. Ufuk'a bakıp tekrar dosyayı okudu.

"Doğru mu bu?"

"Evet efendim."

"Ne zaman öğrendin?"

"Dün gece efendim."

"Neden aramadın? Ufuk bu geç söylenecek bir şey değil ki."

"Kerem bey emin olmak istedim. Tam teyit edip öyle getirmek istedim. Çünkü her şey burada kilitleniyor. En ufak bir yanlışlık her şeyi bozar diye düşündüm."

Kerem yazıyı bir kez daha okudu, okudu ve ilk kez anlayamayanın ızdırabını en derinlerde hissediyordu. Yazılan şey gerçekten akıl alacak gibi değildi. Son kez yazıya baktığında işlerin beklediğinden daha gizemli ve karışık olduğunu anladı. Çaresiz gözleri Ufuk'u bulduğunda aynı çaresiz sesiyle konuştu.

"Ben belki yanlış okumuş olabilirim. Sen teyit ettin madem. Senden duymak istiyorum."

"Efendim. Hande hanımla boşanırsanız, ya da bir şekilde kendi evine giderse, sebep ne olursa olsun Demir İnanoğlu'nun mal varlığının %80'i size geçecek. Bu da demek oluyor ki sıfıra düşecek."

Kerem sıkıntıyla masaya bakıp gözlerini kıstı. Kumar olmadığı çok belliydi. Demir bu anlaşmayı imzalamıştı. Babasının baskısıyla da olacak bir şey değildi. Mal varlığı da işin içindeyse olay sandığından çok daha büyüktü. O kadar büyük ki belki de herkesin hayatını değiştirecek kadar. Her şeyi yok edip belki de sadece iki kişinin bildiği acı gerçekleri ortaya çıkaracak kadar. Tek merak ettiği o acı gerçekler ortaya çıktığı zaman hedef kimdi?

Kendisi mi, Hande'mi?

Twitter @lalessarhan ESARET
Instagram LaleSarhan
#HanKerForever
Facebook Lale Sarhan

Continue Reading

You'll Also Like

793K 46.9K 67
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
3.6M 225K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.9M 206K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...
740K 6.5K 4
• Aşktan Adamlar - I • Buz gibi soğuk bir adamın, sıcacık bir yüreğe sahip kadınla olan imtihanıdır, Bal Bela. Birbirlerinden delicesine nefret eden...